5479 Sayılı Kanun’un 1. maddesiyle Gelir vergisi Kanunu’nun 103. maddesinde yapılan düzenleme ile 1.1.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere değiştirilen gelir vergisi tarifesinin 40.000 YTL’den fazlasının 40.000 YTL’si için 9.190 YTL, ibaresinden sonra gelen “…. fazlası % 35 oranında ….” ibaresinin ücret gelirleri yönünden iptali hakkındaki Anayasa Mahkemesi Kararı, 8 Ocak 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Söz konusu Kararın gerekçeleri özetle aşağıdaki gibidir:
1.01.01.2006 sonrası gelir vergisi tarifesi ile önceki gelir vergisi tarifesi karşılaştırıldığında yeni tarifenin ilk üç dilimine giren ücretlinin vergi yükü önceki tarifeye göre düşerken, %35 vergi oranlı dördüncü dilime giren ücretlinin vergi yükü daha yüksek olmaktadır.
2.Benzer karşılaştırma ücretliler ile ücret dışı gelir elde eden diğer yükümlüler arasında yapıldığında, bu dilimde ücretliler üzerindeki yükün diğer gelir vergisi yükümlülerine göre yükseldiği, yeni tarife ile ücretlilerin vergi yükü artırılırken diğer gelir vergisi yükümlülerinin yükünün azaldığı ortaya çıkmaktadır.
3.Söz konusu düzenleme mali güce göre vergilendirme ilkesine aykırı olup, Anayasa’nın 2 ve 73. maddelerine aykırıdır.
Anayasa Mahkemesi ücret tarifesine ilişkin kararı 8 Ocak 2010 tarihinden itibaren başlayarak 6 ay sonra yürürlüğe girecektir.
Hazırlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ Taslağında; bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin mal ve hizmet alışları ile mal ve hizmet satışlarının 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin bildirimlerinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadlerine yer verilmiştir.
Resmi Gazete’de Yayımlanmak Üzere Başbakanlığa Gönderilen 394 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde; borsada rayici olmayan yabancı paraların ve bu paralarla olan senetli ve senetsiz alacak ve borçların değerlemesinde 2009 yılı sonu itibariyle uygulanacak kurlara yer verilmiştir.
Bütçenin uygulanmasında etkinliği ve nakit yönetiminin en düşük maliyetle işlemesini sağlayacak harcama ve finansman programlarının hazırlanması önem taşımakta olup; bu amaçla ayrıntılı harcama ve finansman programlarının hazırlanması ve vize edilmesinde aşağıda yer alan usul ve esaslara uyulacaktır.
Anayasa Mahkemesi’nin 15 Ekim 2009 tarihinde gerçekleştirilen toplantısında;
- Yatırım indirimi istisnası uygulamasına yönelik olarak ''…sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait…'' ibaresinin Anayasaya aykırılığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş,
- Yatırım indirimini yürürlükten kaldıran düzenlemenin yürürlük tarihini 1 Ocak 2006 olarak belirleyen hükmün Anayasaya aykırılığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş,
- ''…(vergi oranına ilişkin hükümler dahil)…'' ibaresinin iptal talebi ise reddedilmiştir.
Bu kararlar, 8 Ocak 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
1. Devreden yatırım indirimi tutarlarının kullanımına ilişkin süre sınırlaması
Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu karar ile 31.12.2005 tarihi itibariyle hak kazanılan yatırım indirimi istisnasının kullanımıyla ilgili 3 yıllık süre (2006, 2007 ve 2008 yılları) sınırlamasını, kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı tarih (8 Ocak 2010) itibariyle kaldırmış olmaktadır.
Buna göre 2009 yılına ilişkin olarak verilecek olan 4. dönem geçici vergi beyannamesinden başlamak üzere, 2009 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi ve sonraki yıllardaki geçici ve kurumlar vergisi beyannamelerinde, 2005 yılından devreden yatırım indirimi tutarları beyan edilen kazançtan indirilebilecektir.
2009 ve takip eden yıllarda beyan edilen kazançtan indirilebilecek tutarın tespitinde ayrıca eskiden olduğu gibi endeksleme de yapılabilecektir.
Bunun yanında ''…(vergi oranına ilişkin hükümler dahil)…'' ibaresinin iptal talebi Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmiş olduğundan, yatırım indirimi istisnası kullanıldıktan sonra kalan matrah üzerinden % 20 oranı yerine % 30 oranında kurumlar vergisi hesaplanması unutulmamalıdır.
2. Yatırım indirimini kaldıran hükmün yürürlük tarihi
Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile 01.01.2006-07.04.2006 döneminde gerçekleştirilen yatırım indirimi harcamalarının, GVK mülga 19. madde kapsamında yatırım indirimi istisnasından yararlanabileceği kabul edilmiş olmaktadır.
Bu konuya ilişkin olarak uygulama yapılmadan önce Bakanlığın açıklamalarının beklenmesinde fayda olduğu kanaatindeyiz.