1. Giriş
Birkaç aydır kamuoyunun bilgisi dahiline girerek yoğun bir şekilde tartışılmaya başlanılan ve merakla beklenilen yeni KDV iadesi sisteminin ilk işareti sayılabilecek (53) No.lu KDV sirküleri 27 Ocak 2010 tarihinde yayınlandı. Sirküler ile KDV iadesi talebi bulunan mükelleflerin daha önce elden ve kağıt ortamında vermiş olduğu bazı bilgi ve belgelerin elektronik ortamda verilmesi esası getirilmiştir.
Bu düzenlemelerin ne anlama geldiği ve KDV iade işlemlerinde ne gibi kolaylıklar sağlayacağı veya ne gibi zorluklara yol açabileceği yazımızın aşağıdaki bölümlerinde irdelenmiştir.
2. Düzenlemelerin kapsamı
2.1 Kapsama giren iade türleri
Sirküler ile yapılan düzenlemeye göre 3065 Sayılı KDV Kanununun:
· (8/2) maddesi uyarınca fazla ve yersiz ödenen vergiler
· (9/1) maddesi ile Maliye Bakanlığı’na tanınan yetki kapsamında getirilen sorumluluk (KDV tevkifatı) uygulamaları
· (29/2) maddesi uyarınca indirimli orana tabi işlemler
· (32). maddesine göre bu maddede sayılan tam istisna kapsamındaki işlemler (KDV Kanununun 11, 13, 14 ve 15. maddelerindeki istisna işlemler)
nedeniyle doğan iade talepleri ile ilgili aşağıda sayılan bilgi ve belgeler 2010/Ocak döneminden itibaren elektronik ortamda verilecektir.
2.2 Elektronik ortamda verilmesi gereken belgeler
Bilindiği üzere mahsup veya nakit yoluyla iade taleplerinde aranacak belgeler, (84) No.lu KDV Genel Tebliği veya iade hakkı doğuran işleme özgü olarak yayınlanan ilgili KDV Genel Tebliğlerinde tek tek sayılmıştır. İade taleplerinde işlem türüne göre farklı bilgi ve belgeler istenilmektedir. Sirküler ilgili Tebliğlere göre istenilen belgelerin bir kısmının elektronik ortamda verilmesi esasını getirmiştir. 2010/Ocak döneminden itibaren KDV İade talebinde bulunan mükelleflerin elektronik ortamda vermesi gereken belgeler şunlardır:
· İndirilecek KDV Listesi
· Yüklenilen KDV Listesi
· Satış Faturaları Listesi
· Gümrük (Çıkış) Beyannameleri Listesi (İhracat İşlemlerinde)
Birçok iade türü ile ilgili yapılacak iade talepleri için yukarıdaki belgelerin yeterli olmayacağı tabiidir. İlgili tebliğlere göre ibrazı gereken diğer belgeler eskiden olduğu gibi elden ve kağıt ortamında verilecektir. Örneğin KDV Kanununun 13/a maddesi kapsamındaki istisna işlemlerle ilgili iade taleplerinde aranacak belgeler arasında sayılan “İstisna Yazısı” verilemeden iade talebi geçerli olmayacaktır. Aynı şekilde yatırım teşvik belgeli işlemlerde yatırım teşvik belgesinin ilgili tebliğde belirtildiği gibi ibrazı şarttır. Veya nakit iade talebi varsa banka teminat mektubu elden verilecektir.
Elektronik ortamda verilmesi istenilen bu listelerde yer alması zorunlu olan bilgiler (84) No.lu KDV Genel Tebliğinde düzenlenmiştir. Listeler bugüne kadar Tebliğde belirtilen bilgileri içerecek şekilde düzenlenerek veriliyordu. Ancak, sirkülerde bu listelerin doldurulmasında uyulacak kurallarla ilgili olarak internet vergi dairesinde açıklama yapılacağı ifade edilmiştir. Yazının hazırlandığı tarih ve saat itibariyle bu açıklamalar henüz yapılmamıştır. Listelerin içeriği veya formatında bir değişiklik yapılıp yapılmadığı konusu netleşmemiştir. Sirküler, listelerin hazırlanması konusunda (84) No.lu Tebliği değil yapılacak açıklamaları referans vermiştir. Bu nedenle, muhasebe kayıt sisteminde bu listelerin hazırlanmasına yönelik ayarlama yapmak isteyen mükelleflerin internet vergi dairesinde yapılacak açıklamaları beklemelerinde fayda vardır.
2.3 Kapsama giren mükellefler
Yazımızın “2.1 Kapsama giren iade türleri” başlıklı bölümünde saydığımız türden KDV iadesi talebi bulunan mükelleflerin tamamı bu uygulama kapsamına girmektedir.
2.4 Yeni uygulamanın yürürlük tarihi
Sirkülerin “Giriş” bölümünün ikinci paragrafında yer alan ifadeye göre yeni uygulama 2010/Ocak döneminden (bu dönem dahil) itibaren gerçekleşen iade hakkı doğuran işlemler nedeniyle doğan iade talepleri için geçerli olacaktır. Yürürlük açısından iade talebinin yapıldığı dönem değil iade hakkı doğuran işlemlerin gerçekleştiği dönem esas alınmıştır. Buna göre 2009/Aralık ve önceki dönemlerle ilgili 2010 yılında düzeltme yoluyla yapılacak iade taleplerinde eski usul ve esaslar geçerli olacaktır.
Burada indirimli orana tabi işlemlerle ilgili yıllık iade talepleri ile ilgili özellikli bir durum ortaya çıkmaktadır. Bilindiği üzere indirimli orana tabi işlemler nedeniyle doğan yıllık iade talepleri ile ilgili “iade hakkı doğuran işlemler” bir önceki yılda gerçekleşmekte ancak iade talebi bir sonraki yılda yapılmaktadır. Örneğin 2009 yılında gerçekleşen indirimli orana tabi işlemlerle ilgili iade talebi 2010 yılında yapılacaktır. Bu mükelleflerin iade taleplerinde yeni uygulamanın geçerli olup olmayacağı tereddüt konusudur. Bize göre bu durumdaki mükelleflerin indirim veya yüklenim listelerini eski usul ve esaslara göre vermeleri gerekir. Zira biraz sonra açıklayacağımız gibi özellikle “İndirilecek KDV Listesi”nin hazırlanması konusunda (hiçbir sınırlama olmadan tüm belgelerin listelenmesi) mükelleflere ilave yükümlülükler getirilmiştir. Yeni dönemlerle ilgili olarak mükelleflerin gerekli önlemleri alacağı şüphesizdir. Ancak bu uygulamanın geçmiş dönemlerle ilgili önemli bir külfet getireceği açıktır.
3. Değerlendirme
Sirküler ile yapılan düzenlemeler, mevcut KDV iade sisteminin anayasası olarak kabul edebileceğimiz (84) No.lu KDV Genel Tebliği ile getirilen temel mantık ve uygulamalarda esaslı bir değişikliğe yol açmamaktadır. Mevcut tebliğler ile yapılan düzenlemeler aynen geçerlidir. Yeni düzenlemeleri basit ve yalın bir cümle ile ifade edersek, şu anda yapılan daha önce manuel olarak kağıt ortamında verilen bazı bilgi ve belgelerin elektronik ortamda verilmesinden ibarettir. Ancak bunun belirli bir amaca yönelik olarak yapıldığı ve önemli bir takım sonuçlar doğuracağı muhakkaktır.
Yeni sistemin doğuracağı sonuçlar vergi daireleri ve mükellefler açısından aşağıda değerlendirilmiştir.
3.1 Vergi daireleri açısından
Yapılan düzenlemelerin amacı ve hedefi Sirkülerin “A. Giriş” başlıklı bölümünde ifade edilmiştir. Buna göre yapılan düzenlemeler ile;
· İade işlemlerinin hızlandırılması
· KDV iade işlemlerinde asgari bir standartın sağlanması
· Uygulamada birliğin sağlanması
amaçlanmıştır.
Bu hedefleri gerçekleştirmek amacıyla, daha önce VEDOP ortamında manuel olarak ve her vergi dairesi tarafından ayrı ayrı yapılmakta olan kontroller bundan sonra elektronik ortamda ve aynı kriterler esas alınarak yapılacaktır. Sistem aşağıdaki şekilde işleyecektir.
· KDV iade talebi bulunan mükellef tarafından verilen listeler Bakanlık tarafından oluşturulan ancak içeriği henüz kamuoyu ile paylaşılmayan “KDV İadesi Risk Analizi Projesi” kapsamında elektronik ortamda kontrol edilecektir.
· Yapılan bu kontroller sonucunda elektronik ortamda oluşturulacak “KDV İadesi Kontrol Raporları” ilgili vergi dairelerine gönderilecektir.
· Bu raporlarda iade talebi ile ilgili olumlu ve olumsuz konular yer alacaktır.
· Olumsuz ve problemli konularla ilgili olarak mükelleften izahat istenecektir.
· Mükellef tarafından yapılan izahat vergi dairesince yeterli görüldüğü takdirde, elden verilmesi gereken diğer belgelerin de verilmesi şartıyla iade talebi yerine getirilecektir.
· Eğer yapılan izahat yeterli görülmez ve ihtilaf yaşanırsa konu muhtemelen incelemeye sevk edilecektir.
“Risk Analizi Projesi” ve “KDV İadesi Kontrol Raporu”nun içeriği konusunda kesin bilgiler olmamakla birlikte gerek iade talebinde bulunan mükellefin gerekse KDV zinciri içerisinde yer alan birinci ve ikinci derece alt firmaların SMİYB düzenleme ve kullanma fiili ile ilişkili olup olmadıklarının sorgulanacağı kesindir. Çünkü İdare “Hazineye intikal etmeyen verginin iadesi olmaz” anlayışından vazgeçmiş değildir. Bu anlamda Kod Listelerinin (olumsuz mükellefler listesi) kaldırılması da bu aşamada söz konusu değildir. (Ancak bu listelerin isminin değiştirileceği, sadeleştirileceği ve amaca hizmet eder bir şekle getirileceği yönünde çalışmaların yapıldığını duymaktayız.)
Diğer taraftan alt firmaların KDV beyanlarının iade talebinde bulunan mükellefin indirim listesinde yer alan matrahı karşılayıp karşılamadığı, BA ve BS formlarının uyumlu olup olmadıkları da kontrol edilecektir. Bu kontroller sırasında dönem kaymalarının yaratacağı problemler izah nedeni olarak ortaya çıkacaktır. Firmaların faturaları kayıtlarına alırken her faturayı ait olduğu dönemde kayda almaları önem kazanacaktır.
Bu konuda yapılan açıklamalardan çıkan bir başka sonuç da her mükellefin risk analizi projesi kapsamında puanlamaya tabi tutulacağıdır.
3.2 Mükellefler açısından
Her nimetin bir külfeti vardır özdeyişini doğrularcasına, yeni düzenlemelerin yukarıda açıklamaya çalıştığımız önemli ve olumlu sonuçları yanında, mükelleflere yüklediği bazı külfetler de vardır.
Mükelleflerin iş yükünü artıran düzenlemelerden birincisi “İndirim KDV Listesi”nin hazırlanması ile ilgilidir.
“İndirim KDV Listesi”nin içeriğine ilişkin düzenlemeler (84) No.lu KDV Genel Tebliğinde yer almaktadır. Buna göre fatura düzenleme haddi altındaki belgelerin toplu olarak tek satırda gösterilmesi mümkündür.
Sirküler ile yapılan düzenleme sonucu mükelleflere tanınan bu imkan ortadan kaldırılmıştır. 2010/Ocak döneminden itibaren tüm belgeler tek tek bu listeye yazılacaktır.
Muhasebe kayıtlarını bu amaca yönelik olarak yapmayan firmalar, daha sonra bu işlemi dosya ve belgelere inmek suretiyle yapmak durumunda kalacaklardır. Bu nedenle firmaların bu listeyi muhasebe kayıtlarından bilgisayar ortamında alabilmeleri için gerekli çalışmaları yapmaları gerekecektir.
Firmaların iş yükünü artıracak ikinci düzenleme “Yüklenim KDV Listesi” ile ilgili olmuştur. “Yüklenim KDV Listesi” iade konusu yapılan katma değer vergisinin hangi faturalardan kaynaklandığını gösteren ve bu fatura veya belgelerin tek tek dökümünün yapıldığı “İndirim KDV Listesi” formatında hazırlanan bir listedir. İade edilecek katma değer vergisi (84) No.lu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihe kadar bu listelerle tevsik edilmiştir. Uygulamada yaşanan güçlükler dikkate alınarak (84) No.lu Genel Tebliğ ile “Yüklenim Listesi” esasından vazgeçilmiş ve “KDV İadesi Hesap Tablosu” esasına geçilmiştir. Bu düzenlemeden sonra isteyen mükellefler iade hakkı doğuran işlemlerin bünyesine giren iade edilecek katma değer vergisini nasıl hesapladıklarını, bu yüklenimlerin hangi girdilerden kaynaklandığını gösteren, izah eden tabloları düzenlemeye başlamışlardır.
İdare yeni düzenleme ile (84) No.lu tebliğ öncesine dönmüştür. Yani iade talep eden mükellefler bundan sonra “İndirim KDV Listesi” formatında “Yüklenim KDV Listesi” hazırlayacaklardır.
Bize göre önemli olan iade edilecek katma değer vergisi tutarının maliyet muhasebesi kayıtlarından hareketle doğru, mantıklı ve kontrol edilebilir bir yöntemle hesaplanmasıdır. Bunun nasıl gösterileceği firmaların insiyatifine bırakılmalıdır. İade tutarının hangi faturadan geldiğinin bir önemi yoktur. Zira o fatura bilgileri “İndirim KDV Listesi”nde yer alacaktır.
İlk defa veya tek dönem için iade talebinde bulunan mükelleflerin iade tutarının önceki dönem stoklarından kaynaklanması halinde iade döneminden önceki birkaç dönemin indirim KDV listelerinin alınması ile sorun çözülebilir.
Bugüne kadar “İade Edilecek KDV Hesap Tablosu” mantığı ile iade talebinde bulunan mükellefler bundan sonra, satılan mal maliyetini (iade hakkı doğuran işlemlerle ilgili) oluşturan hammadde, yardımcı malzeme ve genel imal giderlerinin hangi faturalardan geldiğini tespit etmek zorundadırlar.
4. Sonuç
Yukarıda belirttiğimiz üzere 53 Numaralı KDV Sirküleri ile 2010/Ocak döneminden başlamak üzere KDV iade taleplerinde; indirilecek KDV, yüklenilen KDV, satış faturaları ve zorunlu hallerde gümrük çıkış beyannameleri listelerinin elektronik ortamda verilmesi zorunlu hale getirilmiştir. Böylece, vergi dairelerince yapılan iade kontrollerinin bir kısmı elektronik ortamda gerçekleştirilecektir. İade işlemlerinin hızlı ve etkin sonuçlanabilmesi için, mükelleflerin yeni sistemin zorunlu kıldığı düzenlemelere uyumunu süratle gerçekleştirmesi, diğer taraftan idarenin de yeni sistemin eksik ve/veya yanlış görülen yanlarının geliştirilmesi yönünde hareket etmesi uygun olacaktır.
Hüseyin F. Saltık/E&Y |