Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Stok değerlemesinin dönem karına etkisi PDF Yazdır e-Posta
07 Şubat 2010

I- GİRİŞ

İşletme stoklarının değeri birden çok işlem ve durumu etkiler. Stokların yıllar itibariyle kıyaslanması açısından işletme performansını, stokların bilanço kalemleriyle kıyaslanması açısından işletme sermayesinin etkin kullanılıp kullanılmadığı ve işletmenin stok dönüşüm hızını etkiler. Ayrıca stok maliyetlerinin tespiti aynı zamanda satılan mallar maliyetiyle de ilgili olacağından değerleme açısından işletme kârlılığını, stokların iç yapısı itibariyle stokların nakde çevrilebilirliğini etkiler.

Bazı mallar stoklarda kendi alış maliyet bedeli ile izlenir. Bunlar genellikle misli nitelikte olmayan ve maliyetleri kendine özgü olarak ortaya çıkan mallardır. Bu nitelikteki mallar gerek dönem sonu stok değerlemesinde gerek satılan mallar maliyetine aktarılmasında kayıtlarda gösterilen bu maliyet bedeli ile dikkate alınır.

Şeker, pirinç gibi misli nitelikteki malların dönem sonu değerleri ise stok değerleme yöntemi kullanılarak belirlenir. Keza bu mallardan dönem içinde satılmış olanlara ilişkin olarak satılan mal maliyetine aktarılacak maliyet kısmı da bu yöntemlerden biri kullanılarak hesaplanır.

Stokların değerlemesi, gerek dönem kârının hesaplanması, gerekse işletmenin mali durumunun mali tablolara doğru olarak yansıtılması açısından önemlidir. Stoklar kalemi içinde de stok değerleme yöntemi kullanılarak değeri tespit edilecek mallar ve uygulanacak değerleme yönteminin belirlenmesi önem taşımaktadır.

II- STOK DEĞERLEME YÖNTEMLERİ


Kendi özel maliyetiyle izlenmeyen stokların dönem sonu değerlerinin tespitinde kullanılabilecek muhasebe literatüründe ve uygulamada çeşitli yöntemler vardır. Uluslararası Muhasebe Standartlarında stok değerlemesine ilişkin olarak aşağıdaki değerleme yöntemlerinden söz edilmiştir.

İlk Giren İlk Çıkar (FİFO)

Son Giren İlk Çıkar (LİFO)

Gelecek Olan İlk Çıkar (NİFO)

Ağırlıklı Ortalama Maliyet

Temel Stok Değerleme Metodu

Belirli Mamullerin İzlenmesi

En Son Alış Fiyatı

SPK Mevzuatı’nda ise; stok maliyetlerinin hesaplanmasında, İlk Giren İlk Çıkar, Son Giren İlk Çıkar, Ağırlıklı Ortalama Maliyet veya Hareketli Ağırlıklı Ortalama Maliyet yöntemlerinden birinin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.

VUK’un 274 ve 275. maddelerinde satın alınan veya imal edilen emtianın maliyet bedeli ile değerleneceği hükmüne yer verilmiş ancak, maliyet bedelinin hangi yöntemle belirleneceği konusunda herhangi bir belirleme yapılmamıştır. Mali mevzuatın esasen stokların değerlemesinde fiili durumun esas alınmasını, bu mümkün değilse değerleme yöntemine başvurulmasını benimsediği kabul edilebilir.

III- DEĞERLEME YÖNTEMİNİN SEÇİMİ


Mali mevzuat uyarınca öncelikle spesifik maliyetler bu yoksa ortalama maliyetler esas alınarak stok maliyetleri tespit edilmelidir. Ortalama Maliyet yöntemi ise, Basit Ortalama Maliyet, Basit Ağırlıklı Ortalama Maliyet ve Hareketli Ağırlıklı Ortalama Maliyet yöntemlerinden biri esas alınarak uygulanır. Bu yöntemler arasında tercih mükellefler tarafından yapılır ancak, en hassas ve anlamlı sonuç veren yöntemin hareketli ağırlıklı ortalama maliyet yöntemi olduğu unutulmamalıdır. Nitekim bu nedenle uluslararası muhasebe standartlarında ortalama maliyetlerle ilgili sadece bu yöntem zikredilmiştir.

Stokların maliyet bedeli, stokta fiilen mevcut malın kendi (spesifik) maliyeti esas alınarak tespit edilmelidir. Ancak bu yöntem yüksek bedelli ve az sayıda alınıp satılan mallarda uygulanabildiği halde, akaryakıt, gıda, zahire gibi misli ile muayyen emtiada yöntemin uygulanması mümkün olmayabilir. Misli nitelikteki mallarda dönem sonu stoklarının hangi alış partisinden kaldığının tespit edilememesi spesifik maliyetin kullanılmasını imkansızlaştırır.

Mali mevzuatın anılan yöntemler dışında yer alan yöntemlerin tamamının kullanılmasını kabul etmediğini söylemek de mümkün değildir. Mali mevzuatta bu konuya ilişkin kanun hükmünde zaman içinde yapılan değişikliklerden, kanun koyucunun spesifik maliyet ve ortalama maliyet yöntemlerinin uygulanmasının sağlıklı sonuç vermeyeceğinin anlaşılması halinde sırasıyla ilk giren ilk çıkar (FİFO) ve son giren ilk çıkar (LİFO) yönteminin de kullanılabileceği kabulünü içerdiği düşünülebilir. Ancak mevcut hükmün öncelikle spesifik maliyet ve ortalama maliyet yöntemlerinden birinin kullanılmasını istediği, bunların sağlıklı sonuç vermeyeceğinin anlaşılması halinde diğer yöntemlerin kullanılabileceğinin kabulü gerekir. Burada sağlıklı sonuç vermeyeceği hususunun da mükellef tarafından ispat edilmesinin gerekebileceği unutulmamalıdır. Bu cümleden olarak genel kabul görmüş diğer yöntemlerin kullanılması gerektiği durumunda öncelikle Maliye Bakanlığından izin alınmasında yarar görmekteyiz.

IV- STOK DEĞERLEME YÖNTEMLERİNİN ETKİLERİ


Stok değerleme yöntemlerinin kullanılması halinde, bu yöntemler satılan mal maliyeti tutarını, bu yoldan da işletme faaliyet kârlılığını etkilemektedir. Zira dönem sonu stok değerlerinin yüksek gösterilmesi, satılan mal maliyetinin olduğundan daha düşük ve dönem kârının daha yüksek hesaplanmasına; dönem sonu stok değerlerinin düşük gösterilmesi de satılan mal maliyetini yükselterek dönem kârının daha düşük hesaplanmasına neden olacaktır. Stok değerlemesi sadece dönem sonu stok değerinin bulunması yönünden değil, hesap dönemi boyunca işletme verimliliğini ve kârlılığını izlemek açısından da önemlidir.

İşletme mal stokları bilançonun dönen varlıkları hatta toplam varlıkları içinde önemli bir yer tutuyorsa; stok değerlemesi işletmenin mali durumunun görünümünü de etkileyecektir. Stoklar gerçek değerlerinden daha yüksek bir bedelle değerlenirse; firmanın işletme özsermayesi olduğundan daha fazla gösterilmiş olacaktır. Tersine bir durumda ise işletme sermayesi ile özsermaye, olduğundan daha az görünecektir. Ancak bu etkinin diğer bir bağımlı unsuru da dönem sonu stok miktarıdır. Değerleme tutarı bu yoldan dolaylı olarak işletme rasyolarını da etkileyecektir.

Stokların değerlemesi, işletmenin mali durumunu belirlemeye kıyasla, dönem kârının hesaplanması yönünden daha önemli sonuçlar doğurur. Hesap dönemi sonunda stokların düşük bedelle değerlemesinin işletmenin kârına etkisi genellikle mali durumuna olan etkisinden çok daha fazla olacaktır.

Ancak, fiyatların yükselme veya düşme eğiliminde olduğu dönemlerde, stok değerleme yöntemlerinin sonuçları birbirinden farklı olabilecektir. Bu dönemlerde gerçek duruma en yakın sonuç verecek yöntemin tercih edilmesi daha anlamlı olabilecektir. Bir diğer önemli husus mali mevzuat uyarınca yapılacak değerleme ile ticari bilanço hazırlanmasında kullanılan değerleme yönteminin farklılaştırılabileceğidir.

Dönem sonundaki stoklar maliyet bedeli ile değerlendirilse dahi, maliyet bedelinin saptanmasında kullanılan yöntemlerin farklılığı nedeniyle çok farklı değerler hesaplanabilecektir. Ayrıca bu farklı sonuçlar işletmenin mali durumunun görünümünü de değiştirecektir. Ancak bu etki stokların, işletmelerin dönen varlıkları hatta toplam varlıkları içindeki payı ile orantılıdır.

Değerleme yöntemleri ile ortaya çıkan farklılığın temel nedeni alış fiyatlarında izlenen hareketliliktir. Bu nedenle, fiyatların istikrarlı olduğu dönemlerde değerleme yöntemlerinin stok değeri üzerindeki etkileri azalacak, hatta ortadan kalkacaktır. Stok değerleme yöntemlerinin farklı etkileri, fiyatların yükselme veya düşme eğiliminde olduğu dönemlerde ve stok miktarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.

Mali mevzuatın kabul ettiği yöntemlerin uygulaması konusunda kısaca şunlar söylenebilir.

Alışların çok farklı miktarlarda yapılması halinde basit ortalama maliyet yöntemi değerlemede yeterli olmaz, hatalı sonuçlara yol açar. Zira bu yöntem, çok ufak parti mal alışları ile büyük parti mal alımları arasında hiçbir ayırım yapmamakta, sadece birim maliyetlerin basit aritmetik ortalamasına dayanmaktadır. Basit ağırlıklı ortalama maliyet yöntemi, basit ortalama maliyet yöntemine göre, daha sağlıklı sonuçlar vermekle birlikte bu yöntem de hesap dönemi içinde herhangi bir anda birim maliyetinin tespitine imkân vermez. Ayrıca çok farklı fiyatlardan çok sayıda alış yapıldığı zaman pratik olmaktan da uzaklaşır.

Hareketli ağırlıklı ortalama yöntemi, kısa dönemde fiyat hareketlerinin stok değeri üzerindeki etkisini azaltır veya en aza indirir. Her yeni alış, mevcut ortalama maliyetten farklı bir bedelle yapıldığı takdirde, hesaplanacak yeni ortalama maliyet fiyat hareketleri yönünde değişir.

LİFO yönteminde, en son maliyetler cari satış fıyatları ile karşılaştırılır. Bu nedenle fıyat artışlarından doğacak fiktif kârlar asgari düzeye indirilir. Bu yönüyle fıyatların sürekli yükseldiği dönemlerde satılan mallar maliyetini, en son alım fıyatları ile belirleyerek satış kârının olduğundan fazla hesaplanmasını önler. Bu yöntemde brüt satış kârı, satış hasılatı ile stoklara en son girmiş malların maliyeti arasındaki farktır.

Ancak bu yöntemin dayandığı varsayım sonucu, bilançoda yer alan stokun değeri en eski maliyet bedellerine göre hesaplanmış olacaktır. Özellikle enflasyon dönemlerinde stok değerleri piyasa fıyatlarının çok altında seyreder. Bu da işletmenin gerçek mali durumunun bilançoda görülmesini engeller.

Ayrıca LİFO yönteminin enflasyonist etkileri baskılama başarısı belli koşulların varlığına bağlıdır. Bu koşulların başında, değerleme yapacak işletmenin stoklarında emtia bulunması ve dönem içinde fıyatların artan bir seyir izlemesi gelir. LİFO yöntemine göre değerleme yapan bir işletmede, dönemler itibariyle stok seviyelerinin azaltılmadan belli bir seviyede tutulması gereklidir. Dönemler itibariyle stok seviyeleri azalır ve sıfırlanırsa yöntemin koruma gücü azalır, hatta tersine sonuç verir. Ayrıca fiyatların düşme eğiliminde olduğu dönemlerde de LİFO yönteminin etkileri yükselme dönemine göre tersine döner.

FİFO yönteminde ise; satılan mal maliyeti, en eski satın alma maliyetiyle, hesap döneminin sonundaki stokların değeri de en son satın alma maliyeti ile belirlenir. Bu özelliği ile fiyatların yükselme eğiliminde olduğu dönemlerde kârın olduğundan fazla, durgunluk dönemlerinde ise olduğundan daha az hesaplanmasına yol açar. Malların piyasa fiyatı, FİFO yöntemine göre hesaplanan stok değerinden düşük ise; potansiyel bir zarar mali tablolara yansıtılmamış olur.

V- SONUÇ

2009 yılı dünyada halen devam eden ekonomik kriz nedeniyle oldukça fazla değişimin yaşandığı bir yıl oldu. Bu değişim sektörel olarak farklılık gösterse de fiyatlarda da yaşandı. Fiyat hareketleri bazı mallarda aşağı, bazı mallarda ise yukarı yönlü olarak kendini gösterdi. Fiyatlarda gözlenen bu dalgalanmanın işletme stok değerlerini ve mali tablolarını da etkileyeceği aşikardır. Bu etki yukarıda belirtildiği üzere stok değerlemesinin bir sonucu olarak ortaya çıkacaktır.

İşletmelerin kârlılık tercihlerini de dikkate alarak mali tablonun içeriği öncelikleri çerçevesinde stok değerleme yöntemi seçimini yapmaları, ihtiyaç duyulan hallerde mali kazanç tespiti ve ticari kazanç tespitini farklı stok değerleme yöntemleri kullanarak oluşturmaları gerekmektedir.

Kriz etkilerinin de kendini göstereceği mali tabloların işletmelerin dışa bakan en önemli yüzü olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Mali tabloların işletme imajını güçlendirmesi için değerleme tercihlerinin doğru yapılması gereği izaha ihtiyaç göstermez.


Yazar:Sema KÜÇÜK*
Yaklaşım / Şubat 2010 / Sayı: 206

* Baş Hesap Uzmanı