Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Kendisine Makam Aracı Tahsis Edilen Genel Müdürün Geçirdiği Trafik Kazası İş Kazası mıdır? PDF Yazdır e-Posta
20 Şubat 2010

I- GİRİŞ

Bilindiği üzere, iş kazası, sadece zarar gören işçi ve ailesine zarar veren bir olay değildir. İş kazası işçi ve ailesini etkilediği gibi işvereni ve gelişmekte olan ekonomiyi etkileyen toplumsal bir sorundur. Sanayi toplumları, bilgi toplumuna dönüşme sürecine girinceye kadar geçen uzun yüzyıllarda iş kazalarından çok ciddi boyutlarda zarar görmüşlerdir. Yani sanayileşmenin en önemli ve ağır faturalarının başında iş kazaları gelmektedir.

İş kazaları; bedenen zarar görme şeklinde olabildiği gibi ölümle de sonuçlanabilmekte, öncelikle işçi ve ailesini sonra da işvereni ciddi bir şekilde maddi veya manevi zarara uğratmaktadır.

Maddî ve manevî zararlara uğrayan işçi, sağlığını kaybederken gelir güvenliğini de kaybetmekte, iş kazasından sağ çıkabilenler, ailesiyle topluma özürlü olarak dönmektedirler. İşçiye tedavi gördüğü ve istirahatli olduğu dönem için, geçici iş göremezlik ödeneği ödenmektedir. Eğer iş kazası geçiren işçinin rahatsızlığı sürekliyse ve bu rahatsızlık sonucu meslekte çalışma gücünün en az yüzde 10’unu kaybetmişse, bu geçici iş göremezlik ödeneği, sürekli iş göremezlik ödeneğine dönüştürülmektedir.

İşveren ise; iş kazası hallerinde iş gücü kaybı ile birlikte 5510 sayılı Kanun’un getirdiği bir takım yasal yükümlülükler ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu yükümlülükleri yerine getirmeyen işverenler idari para cezaları vb. yaptırımlara (cezalara) muhatap olabilmektedirler.

Bu yazımızda işyerine gelip giderken kendilerine firma tarafından araç tahsis edilen bazı üst düzey görevlilerin geçirdiği trafik kazalarının iş kazası sayılıp sayılmayacağı hususları incelenecektir.

II- ÜLKEMİZDEKİ TRAFİK KAZALARI İSTATİSTİKLERİ

Tablo 1’de ülkemizde Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Emniyet ve Jandarma bölgelerinde “Genel Kaza istatistikleri” başlığında yayınlanan 10 yıllık kaza istatistiklerine yer verilmiştir(1).

Tablo-1: Ülkemizdeki Son 10 Yıllık Trafik Kazaları

 

Yılı

Kaza Sayısı

Ölü Sayısı

Yaralı Sayısı

1999

465.839

6.130

125.586

2000

500.663

5.566

136.406

2001

442.960

4.386

116.202

2002

439.958

4.169

116.045

2003

455.637

3.959

117.551

2004

537.352

4.427

136.437

2005

620.789

4.505

154.086

2006

728.755

4.633

169.080

2007

825.561

5.007

189.057

2008

929.304

4.228

183.841

TOPLAM

5.946.818

47.010

1.444.291

 


Bu tabloda yer alan veriler ülkemizdeki araç ve yolcu sayısı arttıkça, trafik kazalarının da arttığını göstermektedir.

Diğer taraftan tüketici hakları derneği tarafından yapılan bir çalışmada 1960- 2007 yıllarında trafik kazalarının neden olduğu maddi hasar tutarı 2007 yılı cari  yılı fiyatlarıyla yaklaşık 8.83 milyar TL olduğu, Dünya Bankası’nın,  ülkelerin trafik kazalarından kaynaklanan zararların tespit amacıyla 1998 yılında yaptığı bir araştırmaya göre trafik kazalarından kaynaklanan zararların Türkiye’ye sosyo ekonomik maliyetinin Gayri Safi Milli Hasıla’nın  % 2.2’sine tekabül ettiği,  buna göre 1968- 2007 yıllarında trafik kazalarının ülkemize ve halkımıza olan ekonomik-sosyal maliyeti 2007 yılı cari fiyatlarıyla yaklaşık 375 milyar TL olduğu ifade edilmiştir(2).

Görüldüğü gibi, trafik kazalarının ülkemize ve topluma maddi ve manevi maliyeti korkunç boyutlardadır.

III- İŞ KAZASININ YASAL DAYANAKLARI


Bilindiği gibi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun, 01.10.2008 tarihinde tüm hükümlerinin yürürlüğe girmesi ile sosyal güvenlik hayatımızda köklü değişimler olmuştur. Bahse konu Kanun’dan önce iş kazaları ile ilgili hükümler mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda düzenlenmiş idi.

Mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla,

c) Sigortalının işveren tarafından görevle başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında

meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaya iş kazası denilmektedir.

Olayın iş kazası sayılabilmesi için, bu beş hal ve durumdan birinde meydana gelmesi yeterlidir.

Sosyal güvenlik reformu sonrasında iş kazasına ilişkin hükümler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinde, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 37. maddesinde ve konuya ilişkin 20.12.2008 tarihinde SGK tarafından yayımlanan “5510 sayılı Kanun’un Kısa Vadeli Sigorta Kollarına İlişkin Uygulamaları” konulu Genelge’de düzenlenmiştir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesi hükümlerine göre iş kazası;

“a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) Bu Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,

meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.” şeklinde tanımlanmıştır.

IV- DEĞERLENDİRME
A- MÜLGA 506 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR KANUNU UYGULAMASI


01.10.2008 tarihinden önceki uygulamada sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında meydana gelen kazalar iş kazası olarak kabul edilmiştir. Burada, iki koşulun bir arada bulunması gerekmektedir. Bunlar, işverence sağlanan bir taşıtın bulunması ve sigortalıların işin yapıldığı yere bu taşıtla toplu olarak götürülüp, getirilmeleridir. Topluluk ifadesi en az iki işçinin taşınması anlamındadır.

Başkaca bir şart aranmaksızın bu araç içinde meydana gelen kazalar genel olarak iş kazası sayılmıştır. Aracın, işverene ait olması veya kiralanmış bulunması önemli değildir.

İşverenin, sigortalıları işyerine götürüp getirme işini, işin mahiyeti ve zorunluluk gereği (işyerinin uzak oluşu, iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmesi gibi) olmayıp, sosyal bir amaçla yapması halinde de toplu taşıma gerçekleşmiş sayılır.

Örneğin; Bilkent’te kurulu mobilya imalathanesinde (fabrikasında) çalışan sigortalıların, işverenin kiraladığı (veya işyerine ait servis aracı) otobüs ile Ankara'nın değişik semtlerinden alınarak işyerine getirilip mesai bitiminde götürülmeleri sırasında, araca binerken elini kapıya sıkıştıran sigortalının olayı, araç içindeki kavga veya sair şekilde yaralanmalar, araç hareket halinde iken binme ve inme sırasındaki olaylar, taşıma süresinde meydana gelen trafik kazaları, hatta aracın yolda arızalanması sebebiyle araçtan inen ve bekleyen sigortalılardan birine-birkaçına yoldan geçen bir aracın çarpması sonucu uğranılan trafik kazası iş kazası olarak kabul edilmekteydi.

B- 5510 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU UYGULAMASI


Yukarıda da görüldüğü gibi trafik kazalarının iş kazası sayılabilmesi için mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre “sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında” meydana gelmesi gerekirken 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda bu hüküm “sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında” şeklinde yer almıştır.

Bu değişim, iş kazası sayılan hallerin daha da geniş tutulmasını sağlamıştır. Eski uygulamada (yani 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda) trafik kazası, sigortalıların işverence sağlanan bir servis aracı ile toplu olarak işe getirilip götürülmeleri sırasında meydana gelmesi halinde iş kazası sayılmaktaydı. Ancak, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda bu şartta sigortalıların toplu olarak getirilip götürülmeleri koşulu aranmaksızın, sigortalının işyerine gidiş ve geliş halini de kapsayacak şekilde genişletilmiştir(3).

Böylece sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş-gelişi sırasında meydana gelen kazalarda sigortalıların sayılarına bakılmaksızın iş kazası sayılacaktır. Dolayısıyla, sigortalıların topluca getirilip götürülmeleri hususu yeni uygulamada dikkate alınmayacağından işverenlerce işyerine gelip giderken kendilerine araç tahsis edilen üst düzey görevlilerin geçirdiği trafik kazaları da iş kazası sayılacaktır.

Örneğin, eski uygulamada işveren tek bir sigortalıya işe gelip gitmesi için araç tahsis etmiş ise bu durumda geçirilen bir trafik kazası iş kazası sayılmazken 5510 sayılı Kanunla getirilen uygulamada sigortalı sayısının iki ya da daha fazla olması gibi bir şart aranmayacaktır. Burada önemli olan işverence sağlanan bir taşıtın bulunması ve sigortalıların işin yapıldığı yere getirilip götürülmeleri keyfiyetidir. İşverenin kiraladığı bir minibüs veya işyerine ait servis aracı ile sigortalıların sabah evlerinden işyerine, işin bitiminde de işyerlerinden evlerine getirilip götürülmeleri sırasında meydana gelen trafik kazası, tam olarak durmamış araçtan sigortalının inerken düşerek yaralanması veya araç içinde herhangi bir nedenle meydana gelen olay iş kazası sayılması gerekmektedir. Ancak, sigortalının işe gitmek için bindiği servis aracından indikten sonra yolun karşı tarafında bulunan işyerine geçerken uğradığı trafik kazası, sigortalının getirilip götürülme hali sona ermesi nedeniyle iş kazası sayılamayacaktır.

V- SONUÇ

Reformdan önce, mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda sigortalıların işyerine gidiş ve geliş esnasında vuku bulan trafik kazasının iş kazası sayılması için işveren tarafından tahsis edilen araçla toplu olarak gidip gelme şartı aranırken, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda bu şartta işverence sağlanmış toplu taşıma aracı koşulu aranmamaktadır. Dolaysıyla iş kazası kapsamı genişletilerek işveren tarafından kendilerine makam otomobili tahsis edilen personelin işe gidip gelirken veya bir görevle başka bir yere gönderilen personelin yolda trafik kazası geçirmesi hali de iş kazası sayılacaktır.

Davut ULUÖZ*
Yaklaşım Dergisi


* Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Danışmanı, Müfettiş

(1) 10 Yıllık Trafik Kazaları, http://www.polis.web.tr/article_view.php?aid=6193, Erişim Tarihi: 19.08.2009
(2) Turhan ÇAKAR, Trafik Terörünün Nedeni ve Toplumsal Boyutu,
http://www.tuketicihaklari.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=274&Itemid=56, Erişim Tarihi:19.08.2009
(3) İsa KARAKAŞ, “İş Kazası Uygulamada ve İşlemlerinde Yapılan Köklü Değişiklikler”, Alomaliye, 01.04.2009