Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Vergi rekortmenleri listesini iki naylon faturacı deldi PDF Yazdır e-Posta
05 Mart 2010

İstanbul'da geçen yıl Gelir Vergisi rekortmenleri arasında ilk yüz listesine giren iki kişi 'naylon faturacı' çıktı.

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, son anda beyanname vererek ilk yüz listesine girenlerden ikisinin 'naylon faturacı' olduğunu tespit etti. Söz konusu kişiler hakkında başkanlık gerekli işlemleri başlatırken, rekortmenler listesi de yeniden şekillendi. İstanbul'da ekonomi gazetecileriyle bir sohbet toplantısı düzenleyen İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Mehmet Koç, "Geçen yıl Gelir Vergisi rekortmenlerinin neden geç açıklandığı" şeklindeki soruya muhatap oldu. Cevabında hızlı açıklamanın sakıncalarına değinen Başkan Koç, geçen yıl açıklanan ilk yüz listesinde yer alanlardan ikisinin naylon faturacı, hayali vergi rekortmeni olduğunu sonradan ortaya çıkardıklarını kaydetti. Başkan Koç, "Geçen seneki vergi rekortmenleri arasında 2 naylon faturacı çıktı. Nayloncu olduğu halde biz adamı rekortmen ilan ettik. Listede aslında birde, ikide, üçte, dörtte problem yok. Ancak ikisi tamamen hayali çıktı. Enteresan bir şekilde hayali beyanname verip sonra ortadan kaybolanlar var." dedi. İlçe Vergi Dairesi listesine birinci sıradan giren ve İstanbul'da da ilk 100 listesinde yer alan kişinin faaliyetini araştıran başkanlık, mükellefin "sahte faturacı" olduğunu tespit etti ve hakkında bu suçtan dolayı işlem yaptı. Rekortmenler listesini 'sahte faturayla' delen mükellefin geçtiğimiz aylarda vefat ettiği öğrenildi. Başkan Koç'un anlatımına göre vergi dairesinin önlediği bir hayali ihracat girişimi şöyle gelişti: "Bir vatandaş yurtdışından kumaş ithal ediyor. Kumaşı da bornoz ve takım elbise yapıp ihraç ediyor. 'Kumaşı ithal ederken KDV ödedim, sonra ihraç ettim. Ödediğim KDV'yi iade edin' diyor. Halkalı Vergi Dairesi hem miktar yüksek hem de aynı kumaştan bornoz ve takım elbise olabilir mi diye Halkalı Tekstil İhtisas Gümrük Müdürlüğü'ne soruyor. Gelen cevaba göre 2006 Aralık'ta sözde ithalin yapıldığı gümrük Mayıs 2006'da faaliyetine son vermiş. İstenen iade 6 milyon lira." "Bu deli cesareti" diyen Koç, bu konuda kaçakçılık davası açıldığını ve yapılan KDV iadelerinin faiziyle geri alındığını kaydetti.

Kod sistemi kalksa da belge incelemelerini titizlikle sürdürdüklerini belirten Başkan Koç, amaçlarının önceki yıllara ait incelemeleri hızla bitirerek bir önceki yılın belgelerini inceler hale gelmek olduğunu söyledi. Türkiye'de 2009'da tahakkuk eden vergi tutarı 224 milyar lira ve tahsilat 196 milyar lira iken İstanbul'da tahakkuk miktarı 94 milyar lira ve tahsil edilen 85 milyar lira oldu. Türkiye'de yüzde 87 olan tahsilat oranı İstanbul'da yüzde 90.

Mükellef olmayan 100 bin ev sahibine 'beyan verin' mektubu


İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Mehmet Koç, İstanbul'da 300 bin olan kira vergisi ödeyen mükellef sayısını 400 bine çıkarmak için, bu sene kira geliri sahibi olduğunu tespit ettikleri 100 bin yeni kişiyi mektup göndererek beyanname vermeye davet edeceklerini açıkladı. 25 Mart 2010 tarihine kadar beyanname verenler için inceleme yapmayacaklarını mektupta da ifade edeceklerini belirten Koç, beyanda bulunmayanlarla ilgili hem 2009 hem de geriye doğru 5 yıllık inceleme yapacaklarını kaydetti. Koç, vergisiz kazanca 3 kat da ceza kesildiğini ve savcılığa verildiğini belirtti. 2 bin 600 lirayı aşan kira gelirinin bir yıllık vergisi bir aylık kiraya denk düşüyor. Özellikle Ataşehir gibi lüks sitelerde oturanların cep telefonu ve e-maili gibi kişisel bilgilerine ulaştıklarını belirten Koç, hem cep telefonu hem e-mail ve hem de mektupla ev sahibi ve kiracıların ayrı ayrı uyarılacağını bildirdi. Kiracılara 'ödemeni bankadan yap' denilecek. Koç, "Bu, kümese yeni kaz koyma projesidir." dedi. İstanbul'daki kira geliri mükellefi sayısını 500 bin olarak tahmin ettiklerini belirten Koç, 150 dairesi olup da hiç beyanda bulunmayanları yakaladıklarını ifade etti. Koç, uyarı mektubuyla ilgili şöyle dedi: "Bu şu demek; 'Ben senin her şeyini biliyorum. Beyannameni ver. Yoksa bizim için bir işleme kalmış. Ben yapmayayım, yaparsam cezalı yaparım. Gel kendin yap.' Mükellefin bu durumda 'cep telefonumu, e-mailimi bildiğine göre bir yanlış yapmamam gerekir' diye düşüneceğini sanıyorum."

zaman