Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Zeki Gündüz - Transfer Fiyatlaması Tebliğ Taslağı üzerine düşünceler (07.11.2007) PDF Yazdır e-Posta
07 Kasım 2007

zeki.gündü Bu e-Posta adresi istenmeyen postalardan korunmaktadır, görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Günün sözü : "Hızlı düşün, hızlı karar ver, yavaş hareket et, yavaş uygula".

Bilge Şeker

Değerli DÜNYA okurları, daha önce kısmen paylaşma fırsatı bulduğumuz görüşlerimize devam etmek istiyorum.

1. Yurtiçi işlem istisnası-Hazine zararı yaklaşımı

İlişkili şirketlerin her ikisi de Türkiye'de ise ve vergi pozisyonları (istisna kullanımı, zarar vb.) farklı değilse, transfer fiyatlaması tartışması aslında vergileme açısından çok da önem arz etmemektedir.

Nitekim geçmişte bu tür durumlarda Danıştay, Hazine zararı olmadığı gerekçesiyle bu tür durumlarda yapılan tarhiyatları kaldırmıştı.

Benzer bir yaklaşımı başka ülkelerde ülke içi işlem istisnası adı altında görmekteyiz. Bu ülkelerde transfer fiyatlaması konusunda sadece taraflardan biri ülke dışında ise konu bu açıdan irdelenmektedir.

Yeni düzenlemeler çerçevesinde olaya bakıldığında, özellikle düzeltme hükümleri de dikkate alındığında konuya ilişkin yorumlar yargı kararları ile şekillenecek gibi durmaktadır.

Bu arada en azından başlangıçta bir süre ülke içi işlemleri transfer fiyatlaması tartışmalarının dışına çıkarma yönünde tartışmalar başladığını da sizlerle paylaşmak isterim.

2. TTK, SPK ve TCK hükümleri de gözardı edilmemeli

Değerli DÜNYA okurları, transfer fiyatlaması konusu sadece vergi kanunlarının ilgilendiren bir konu değil. Küçük ortaklar ve şirketlerden alacaklı olanlar açısından bakıldığında Türk Ticaret Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu ve Türk Ceza Kanunu gibi diğer kanunları da ilgilendiriyor ve her zaman mali sonuçlar değil, cezai sonuçlar da doğurabiliyor.

3. Ortaklıklarda durum

Şayet iki şirketin ortak olduğu bir şirket ortaklardan birinden mal veya hizmet alıyorsa, diğer ortak bu mal ya da hizmetin fiyatı konusunda mutabakat içinde ise bu malın veya hizmetin fiyatının piyasa fiyatı olduğunu düşünmek gerekmez mi?

Bu gibi durumları kendi içinde özel olarak değerlendirmek gerektiği görüşündeyim. Aksi takdirde, piyasa mekanizması içinde ortaklar arasında bir sorun yokken vergi idaresi diğer tarafın bu işten daha fazla menfaat elde ettiği iddiası ile ortaya çıkmış olmaktadır ki, bu durum biraz garip bir görünüm yaratacaktır.

4. IFRS sonuçlarına göre hedeflenen kâr

Yabancı ortaklı şirketler transfer fiyatlarını belirler, bu çerçevede Türkiye faaliyetleri ile ilgili kâr hedefini izlerken uluslararası muhasebe standartlarına göre oluşturdukları rapor sonuçlarını esas almaktadırlar. Tabii ki 'tek düzen hesap planı'na göre farklılıklar oluşabilmekte, özellikle de kur farkları sapmalara yok açabilmektedir.

Ya fazla kâr oluşabilmekte, ya da beklentinin aksine zarar doğabilmektedir.

Bu durumun TF değerlendirmeleri sırasında dikkate alınması gerekmektedir.

Yerine göre %1 çok, yerine göre %100 azdır

Değerli DÜNYA okurları, verdiğim seminerler sırasında veya müşterilerimle yaptığım toplantılarda örtülü kazanç dağıtımı konusu geldiğinde en sık karşılaştığım soru: "İlişkili iki şirket arasında mal veya hizmetin fiyatını belirlerken hangi oranda kâr ediyor olmak makul sayılır?" sorusudur.

Ben de hep aynı cevabı verir, "Yerine göre %1 çok, yerine göre %100 azdır" derim.

Bu arada ellerimi de kaldırıp indirerek riskler, işlevler ve varlıklar arttığında kârın da artması, azaldığında kârın da azalması gerektiğini ifade eder, net bir oran beklentisi içinde olan kişinin, "Yine topu taca attı, bir oran vermedi" der gibi baktığını hissederim.

Yeni transfer fiyatlaması düzenlemelerinin hazmedilme sürecinde hep beraber büyük bir değişim yaşayacağımıza inanıyorum

 

http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=333325&dept_id=1043