Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Veysi Seviğ - Ödeme emri ile infaz (10.11.2007) PDF Yazdır e-Posta
10 Kasım 2007
Bay Ahmet Akgöz, 2004 yılında hakkında açılan bir kamu davası sonucunda mahkûm olmuştu. Hakkında açılan davayı kaybetmesine rağmen duruşma aşamasında suç işlemeyeceğine yönelik olumlu kanaat oluştuğu için verilen cezanın ertelenmesine karar verildi.

Ancak iş bu kadarla bitmemişti. Kendisi hakkında düzenlenen bir ödeme emri ile 2004 yılına ait yargı harcı ödenmesi talep edilmişti.

Konuya ilişkin olarak adına düzenlenen ve de takip numarası 2004/22127 olduğu yazılı olan ödeme emri ile kendisinden talep edilen yargı harcı miktarı 13.900.000 olarak gösterilmiş, bu miktarın yanına YTL mi yoksa TL mi olduğu konusunda herhangi bir açıklama yazılmamıştı.

Bay Ahmet Akgöz ödeme emrine bir defa daha baktı. Rakamlarda bir hata yoktu. Kendisinden yargı harcı olarak talep edilen miktar tam 13.900.000 olarak yazılmıştı. Ödeme emrinin kendisine ulaştığı tarih 27.10.2007 idi.

Ödeme emrini tebellüğ ettiği 27 Ekim 2007 Cumartesi günü gecesinde gözüne uyku girmedi. Ertesi gün resmi tatil olduğu için vergi dairesine gidemedi, 29 Ekim ise Cumhuriyet Bayramı olduğundan vergi dairesi kapalıydı. Ayın 30'unda ödeme emrini gönderen vergi dairesine gitti.

Görevlilere ödeme emri üzerinde yer alan 13.900.000 rakamının neyi ifade ettiğini ve bu borcun nereden kaynaklandığını sordu. Ancak vergi dairesi yetkililerinden aldığı yanıtlar şaşırtıcıydı.

Kendisinin vergi dairesine ödemesi gereken yargı harcı miktarı 13.900.000 YTL idi.

Bu durum karşısında şaşırıp kalmıştı. Bir defa daha cesaretini toplayarak vergi dairesinde kendisine tarif edilen ve yetkili olduğu söylenen kişinin odasına yöneldi. Korkarak kapıyı vurdu ve içeri girdi. Yetkili kişiye ödeme emrini gösterdi ve ödeme emri üzerindeki rakamların neyi ifade ettiğini sordu. Aldığı yanıt daha önce almış olduğu yanıtların benzeriydi.

Kendisinin 13.900.000 YTL yargı harcı borcu vardı ve bu borcu ya ödeyecek veya mal beyanında bulunmak suretiyle taksitlendirme talep edecek, taksitlendirme içinse ya teminat gösterecek veya muteber ve tanınmış iki kefille dört taksitte bu borcunu ödeme imkânına kavuşacaktı.

Yutkunarak ve çekinerek yetkili kişiye "Efendim ödeme emrinde sadece rakamlar yazılı, YTL mi TL mi olduğu belli değil. 2004 yılında YTL yoktu, TL vardı. Buradaki miktar YTL cinsinden 13 lira 90 kuruş olmasın müdürüm" diye bir defa daha sorma cesaretini gösterdi.

Aldığı yanıt çok sertti.

"Bak kardeşim, bizi uğraştırma ya borcunu öde ya da biz gerekeni yaparız. Pişman olursun."

Çaresizlik içerisinde vergi dairesini terk etti.

Vergi dairesinden çıktıktan sonra bir süre dalgın bir vaziyette yürüdü, ödeme emrinin üzerinde 13.900.000 rakamı vardı ve yine ödeme emri üzerinde düzenleme tarihi olarak 17.11.2004 yazılıydı. Kendi kendine söylendi. 2004 yılında bol sıfırlı Türk Lirası geçerliydi. Bu olsa olsa bol sıfırlı bir harç miktarıydı.

Yaşamış bulunduğu bir hastalık nedeniyle artık yolda zor yürüyordu. Gerçekte fiziken özürlüydü. Ayrıca bir eli de tutmuyordu.

Kafasında oluşan bir soru onu perişan ediyordu. Maddi durumu bozuktu. Söz konusu borç gerçekten 13.900.000 YTL ise bu miktarı hiçbir şekilde ödeyemezdi.

Söz konusu ödeme emrini bir defa daha görmek istedi. Yol üzerinde bir binanın duvarına yaslandı. Cebindeki ödeme emrini bir defa daha açtı ve söz konusu ödeme emrinin altında yer alan açıklamaları okudu.

Borcunu vadesi geçtiği halde ödeyememişti. Ödeme emrini tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde borcunu ödeme emrini düzenleyen vergi dairesine veya bu vergi dairesi adına tahsile yetkili olanlara ödemesi veya yine söz konusu vergi dairesine borcunu karşılayacak değerde mal bildiriminde bulunması, haczi kabil malı yoksa bunu da vergi dairesine bildirmesi gerekiyordu.

Kendisinin ne bir kuruş parası ve ne de haczi mümkün malvarlığı vardı. Tam anlamıyla çaresiz ve yoksuldu.

Birden ödeme emrinin altında (5) numaralı açıklamaya gözü takıldı. Ödeme emrine karşı dava açma hakkı vardı. Ancak bu bağlamda da kendisinin dava açma konusunda bilgisi yoktu.

Bu konuda acaba kimden bilgi alabilirdi.

O an bulunduğu binanın kapısında yer alan bir tabelaya baktı. Belki o binanın içerisinde kendisine ilgi gösterebilecek bir kişi bulunabilirdi.

İçeri girdi, güvenlik görevlilerinden birisine yaklaşarak konuyu bilen birisi ile görüşmek istedi.

Bay Ahmet Akgöz adına dava açıldı. Çünkü ödeme emri kanunen var olması gereken bilgilerden yoksundu. Kaldı ki 2004 yılında da 13.900.000 TL'lik (YTL değil) bir harç türü de yoktu.

Kendisinin adalete inancı tamdı. Ancak dava açılana kadar çektiği sıkıntıyı, üzüntüyü anlatmak mümkün değildi.

Şimdi o yargı kararının sonucunu bekliyor.

Not: İlgililere konuya ilişkin belgeleri diledikleri takdirde sunabiliriz.

 

http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=83203&YZR_KOD=157&ForArsiv=1