Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Mustafa Uysal - Kayıtdışılığın makro etkileri (12.11.2007) PDF Yazdır e-Posta
12 Kasım 2007
Türkiyemiz, zengin kaynakları yanında, bir o kadar da sorunlarla dolu bir ülke. İçinde bulunduğumuz dönemde makro ekonomideki sorunlarımıza göz attığımızda, aralarında yakın ilişki olan en önemli dört sorunun; cari açık, yüksek faiz, işsizlik ve kayıtdışılık olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Geçen hafta Vergi Denetmenleri Derneği ile Eskişehir Sanayici ve İşadamları Derneği'nin birlikte düzenlediği, "Kayıtdışılığın Vergi, Faiz ve Büyüme Üzerine Etkileri" konulu panele katildim. İlginin yüksek olduğu basarîli bir panel oldu. Kayıtdışılığın makro etkilerine eğilmesini oldukça önemsediğimi ifade etmek isterim. Vergi Denetmenleri Derneğinin değerli başkanı Sayın Aykut Güleç, önümüzdeki dönemde kayıtdışılığı çeşitli yönleri ile analiz edeceklerini, bu amaçla Anadolu panellerinin devam edeceklerini, belirtti.

Öncelikle kayıtdışılığın sadece "vergi sorunu" olmadığını; dolayısıyla çözümünün de sadece Maliye Bakanlığı’ndan beklenmemesi gerektiğini önemle vurgulayalım.

Kayıtdışılık ayni zamanda, haksız rekabet ve kurumsallaşma sorunudur. Tüketici hakları, fikri mülkiyet hakları, sosyal güvenlik ve gıda güvenliği sorunudur. Toplumsal davranış bicimi ve ahlak sorunudur. Kayıtdışılık sürdürülebilir büyümenin önünde de önemli bir engeldir.

Kurumsallaşma Etkisi:

Kayıtdışı çalışan isletmelerin:

Mali tabloları zayıf görünür ve güven vermez.

İsletmelerini kontrol edemezler ve islerini büyütemezler.

Üstelik vergi riskleri faaliyetlerinin geleceğini de tehdit eder.

Uygun koşullarda kredi bulabilmeleri zordur. Hele de Basel 2 standartlarının uygulamaya girmesiyle, kredi kaynaklarına erişimleri daha da zorlaştıracaktır.

Sermaye Piyasası araçlarını kullanabilmeleri, halka açılabilmeleri imkansızdır.

Bütün bunlar kurumsallaşmanın ve sağlıklı büyümenin önünde ciddi birer engeldir.

Sonuç olarak, kurumsallaşma ve isletme düzeyinde büyümenin zayıflaması, makro planda da ekonominin büyümesini ve verimliliğini şüphesiz olumsuz etkiler.

Dünya Bankasının 2003 yılında düzenlediği vergi konferansında, kayıtdışılığın en çok kayıtdışında çalışanlara zarar verdiğine işaret edilmiştir.

Bütçe Etkisi:

Kayıtdışılık Vergi kaybı ve sosyal sigorta primi kaybına yola acar. 2007 yılı sosyal güvenlik açığının 26 milyar ytl olduğunu (toplam vergilerin %17 ) hatırlatalım.

Bu kayıplar bütçe açıklarına yol acar. Vergi oranlarının artırılması gereği doğar. Bütçenin gelir yapısının kalitesi bozulur.

Özellikle akaryakıt, enerji ve isçilik maliyetleri üzerindeki yüksek vergiler üretim maliyetlerini artırır rekabet gücünü zayıflatır.

İhracatta rekabet gücümüzün azalması, dış ticaret dengemizi ve dolayısıyla ödemeler dengemizi olumsuz etkiler. bu sorun belli ölçüde cari açık sorununa dönüşür.

Dolayısıyla kurlar üzerinde baskı oluşturur.

Ülke riskimiz artar,

Bütçe dengesindeki sorunlar, ayni zamanda borçlanma gereğini ve bütçedeki faiz yükünü artırır.

Sonuçta sürdürülebilir büyüme üzerinde riskler oluşur.

Haksiz Rekabet İlişkisi:

Kayıtdışılık haksiz rekabete yol acar.

Haksiz rekabet, doğrudan dış yatırımları olumsuz etkiler,

İç tasarrufların esasen yetersiz olduğu ülkemizde, dış tasarrufların kalıcı sermaye kanalıyla gelmesi zayıflar,

İssizlik artar,

Cari açığın sıcak para olarak adlandırılan portföy yatırımları ile yüksek faiz ile finansmanı zorunluluğu ortaya çıkar.

Ülke riskindeki artış,ayrıca faizlerin yükselmesine yol acar. Ve yine bütçedeki faiz yükü artar.

Bütün bunlar birebirini besleyerek kısır döngüye dönüşür.

Evet, kayıtdışılık makro dengeleri önemli ölçüde etkiliyor. Sonuçta toplum olarak almadığımız belgelerin faturasını, hep birlikte ve daha yüksek bedelle ödüyoruz. Sadece biz ödemiyoruz, ayni zamanda gelecek kuşaklarımıza da ödetiyoruz.

Sunu da önemle belirtelim ki; bütün bu yorumlar, vergilerin adil ve ödenebilir seviyede olması; toplanan vergilerin ise mutlaka yerinde ve verimli harcanması halinde geçerlidir. Şayet bunlar sağlanamazı ise, kaynakların özel sektörde değerlendirilmesi, toplam verimliliğe daha çok katkı sağlar.

Ülke olarak, artik bu müzminleşmiş hastalığa bir çözüm bulmak zorundayız. Daha fazla gecikecek mazeretimiz de nefesimiz de kalmadı! Toplumun ve hatta kayıtdışında olanların da beklentisinin de bu yönde olduğu bir aşamaya gelinmiştir. Avrupa Birliği üyelik sürecinde de bu konu masamıza gelecektir. Siyasi iradenin de bu yönde olduğunu biliyor ve inanıyoruz.

Gelecek yazımızda çözüm yollarını irdelemeye çalışacağız. Yolun sonuna yaklaştığımızı ümit ediyor ve diliyorum.

Tekrar edelim: Kayıtdışılığın çözümü ile birlikte, rekabetçi bir yapıda en az vergi ile Ülkemizi en iyi ve en verimli şekilde yönetebilecek modeli de bulmak ve yeniden yapılanma ile uygulamak zorundayız. İşte bunu başarabilirsek bu ülkeyi kimse tutamaz!

 

http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=333844&dept_id=80