Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Dar mükelleflerin menkul kıymet gelirlerine uygulanacak stopajın oranıyla ilgili yapılması planlanan düzenleme. PDF Yazdır e-Posta
04 Nisan 2010

5527 sayılı Kanunla, dar mükellef gerçek kişi ve kurumların menkul kıymetlerden elde ettiği bazı gelir ve kazançlara uygulanacak stopajın oranı 7 Temmuz 2006 tarihinden itibaren % 0’a (sıfır) indirilmişti. Bu hüküm Anayasa Mahkemesi’nin 15 Ekim 2009 tarihli toplantısı sonucunda Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesi ile iptal edilmiş, karar 8 Ocak 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Anayasa Mahkemesi dar mükelleflere uygulanan % 0 oranlı stopajın iptalinin doğuracağı hukuksal boşluğun, kamu yararını ihlal edici nitelikte olduğuna hükmederek, gerekli yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla iptal kararının, Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak 9 ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir.

3 Nisan 2010 tarihinde Maliye Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, söz konusu kararın yürürlüğe girmesi beklenmeksizin bir düzenleme yapılmasının amaçlandığı ve bu çerçevede, yapılan çalışmalar neticesinde, yerli ve yabancı yatırımcılar açısından vergileme farklılığını ortadan kaldıran yeni bir sistemin uygulamaya konulmasının öngörüldüğü belirtilmiştir.

Buna göre;

> Hisse senedi alım satım kazançlarında, halen olduğu şekilde yerli ve yabancı tüm yatırımcılar için % 0 stopaj uygulamasına devam edilmesi,

> Devlet iç borçlanma senetlerinin alım/satım ve itfa kazançlarında ise yerli - yabancı yatırımcı ayrımına dayalı stopaj uygulaması kaldırılarak;

- Sermaye şirketleri (yatırım fonları dâhil) için % 0 oranında,

- Diğer mükellefler (gerçek kişiler ve diğer kurumlar) için ise % 10 oranında,

stopaj yapılması öngörülmektedir.

Bakanlığın yukarıda yer verilen açıklamasına uygun bir düzenleme yapılması durumunda, kurumsal yatırımcılar kendi içinde, bireysel yatırımcılar da kendi içinde eşit düzeyde vergilendirilmiş olacaktır. Bireysel ve kurumsal yatırımcıların farklı koşullara sahip oldukları, zaten birbirinden farklı rejimlere göre vergilendirildikleri düşünüldüğünde, bu uygulamanın Anayasa’nın eşitlik ilkesine de bir aykırılık oluşturmayacağı kanaatindeyiz.E&Y