Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
İş ortaklığının zararı ortaklarca düşülemez PDF Yazdır e-Posta
07 Nisan 2010

SORU: İş ortaklıklarında işin bitimi sonucunda ortaya çıkan zararın, iş ortaklığını oluşturan kurumların ilgili dönem kazancından indirim konusu yapılabilir mi?

YANIT: Kurumlar Vergisi Yasası'nın ikinci maddesinin yedinci fıkrasında iş ortaklıkları, aynı maddenin diğer fıkralarında yazılı kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler olarak tanımlanmıştır. Bu bağlamda, iş ortaklıkları kazanç paylaşımı amacıyla kurulan ortaklıklar olup ortaklar, belli bir işin birlikte yapılmasını yüklenmektedirler.

Şahıs ortaklıkları veya gerçek kişilerin Kurumlar Vergisi Yasası'nın ikinci maddesinde sayılanlarla veya yasanın ikinci maddesinde sayılanların kendi aralarında oluşturdukları adi ortaklıklar hakkında istenilmesi halinde iş ortaklığı olarak kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirebilmektedirler. Bu durumda, mükelleflerce istemde bulunulması halinde, tüzel kişiliğinin bulunup bulunmadığına bakılmaksızın iş ortaklıkları kurumlar vergisi mükellefi olabilmektedirler.

Yasal düzenleme gereği kurulacak olan iş ortaklığının kurumlar vergisi mükellefi sayılabilmesi için en az aşağıdaki unsurları taşıması gerekmektedir.

* Ortaklardan en az birisinin kurumlar vergisi mükellefi olması,
* Ortaklığın belli bir işi sonuçlandırmak üzere yazılı bir sözleşme ile kurulması,
* İş ortaklığı konusunun belli bir iş olması,
* Birlikte yapılacak olan işin belli bir süre gerçekleştirilmesinin öngörülmesi,
* İş ortaklığı ile işveren arasında bir yüklenim sözleşmesinin olması,
* Tarafların, müştereken yüklenilen işin belli bir veya birden fazla bölümünden değil, tamamından işverene karşı sorumlu olmaları,
* İşin bitiminde kazancın paylaşılması,
* Birlikte yapılması öngörülen ve müştereken yüklenilen işin bitimi ve Vergi Usul Yasası'nda belirtilen mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının yerine getirilmesiyle mükellefiyetin sona ermesi halinde iş ortaklığının varlığından bahis edilebilecektir.

Belli bir iş için kurulacak olan iş ortaklığında işin bitim tarihi, taahhüt sözleşmesinde belirlenen esaslara göre tayin olunmaktadır. Ancak işin bitimi iş ortaklığının da sona erdiğini göstermemektedir. Bu iş dolayısıyla mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının yerine getirilmesi gerekmektedir.

Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, kurumlar dilerlerse Borçlar Yasası'nın "adi şirket"lerle ilgili hükümleri çerçevesinde "iş ortaklığı" kurulabilmektedir.

Adi ortaklıklar, kurumlar vergisi mükellefi olmamalarına rağmen, katma değer vergisi uygulaması açısından ayrı defter tutabilmektedir.

İş ortaklıkları ise kurumlar vergisi açısından ayrı bir kurum olarak kabul edilmiştir. Bu bağlamda da iş ortaklıklarının faaliyetinden doğan kazanç, kurumlar vergisine tabi tutulmakta ve vergi sonrası kazanç ortakların hisselerine göre ortaklara dağıtılmaktadır.

Kurumlar vergisi mükellefleri ortaklıklardan doğan zararları indirim konusu yapamamaktadırlar. Bu bağlamda da kurumlar vergisi mükelleflerinin iş ortaklıkları nedeniyle doğmuş zararlarını, kurum kazançlarından indirmeleri mümkün değildir. (Kurumlar Vergisi 1 seri numaralı tebliğ bölüm: 2.5.3)

Bir başka anlatımla kurumlar vergisine tabi olmayı seçmiş bir iş ortaklığının kurum ortağı, iş ortaklığında oluşan zararı kendi kurum kazancından mahsup edemeyecektir. (Beyanname Düzenleme Kılavuzu, 2010 HUD Yayınları Sf:577) (V. Seviğ)

Referans