I- GİRİŞ
Mükellefler, işletmelerinin mali durumunu, üçüncü kişilerle ticari ilişkilerini ve vergi ile ilgili hesaplarını tespit etmek amacıyla VUK’a göre belirtilen belgeleri düzenlemek ve defterleri tutmak zorundadırlar. Söz konusu tutulan defterlerin ve düzenlenen belgelerin VUK’un 253. maddesi gereğince ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmek zorundadırlar. Mükellefler defterlerin saklanması konusunda özen gösterirken defterlere kaydedilen alış ve hasılat belgelerinin saklanması konusunda gereken özeni göstermemektedirler. Yazımızda mükelleflerin defter ve belgelerinin ibrazının önemi ve mükelleflerin hasılat faturalarını ibraz etmemesi halinde karşılaşacağı muhtemel riskleri açıklamaya çalışacağız.
II- DEFTER VE BELGE İBRAZ ETME ZORUNLULUĞU VE YAPTIRIMI
A- DEFTER VE BELGELERİN KAYBOLMASI HALİNDE MÜKELLEFÇE YAPILACAK İŞLEMLER
Defter ve belgelerin kaybolması halinde söz konusu durumun anlaşıldığı tarihte işletme içinde düzenlenecek bir tutanakla tespit edilmesidir. Düzenlenen tutanakta işletmeyle ilgili muhasebeden sorumlu kişi ve işletme sahibi veya genel müdürün imzaları bulunmalıdır. Tespit tutanağında; kaybolan belgelere ilişkin ayrıntılı bilgiler vererek gazete ilanının verileceği mahkeme tespiti ve vergi dairesine bildirim konularına yer verilir.
Bu işlemden sonra bir gazeteye ilan verilerek söz konusu ilanda kayıp belgelerin Seri ve Sıra No.su ile adedine yer verilir.
Olayın tutanağa bağlandığı tarihten itibaren 15 günü geçirmeden mahkemeye başvurularak tespit davası açılmalıdır. Mahkemeye başvururken gazete ilanı ve işletme içinde düzenlenen tutanakta mahkemeye ibraz edilmelidir. Mahkemeden talep edilmesi gereken ise kayıp faturaların geçersizliği ve zayi belgesi verilmesi talep edilmelidir.
Mahkeme kararı alındıktan sonra (lehe veya aleyhe) bir dilekçe ekinde tutanak ve gazete ilanı ile birlikte vergi dairesine bildirimde bulunulur.
B- GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN
VUK’un 30. maddesinin 3. bendi gereğince tutulması mecburi olan defterlerin vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi re’sen takdir nedenidir. Yani defter ve belgelerin kaybı halinde, vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilemeyeceğinden re’sen vergi tarh edilir. Ancak mükellef beyannamesini vermeden defter ve belgelerini kaybetmişse matrah takdir komisyonunca saptanır. Mükellef takdir edilen bu miktarı kabul ederse beyannamesini bu miktar üzerinden verir. Bu miktarın belli bir kısmını kabul ederse kabul ettiği kısım üzerinden beyanname verir ve yargı yoluna gider. Bu durumda yargı kararına göre işlem yapılır. Mükellefe her hangi bir ceza kesilmez. Mükellef kendisine bildirilen matrahı beyan etmez veya yargı yoluna gitmezse vergi matrahı re’sen takdir edilir.
Diğer taraftan VUK’un 373. maddesine göre “Bu Kanun’da yazılı mücbir sebeplerden her hangi birinin vukua geldiği malum ise veya tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmez.” denilmektedir. Burada mükellef defter ve belgelerini mücbir sebeple kaybettiğini TTK’ya göre aldığı zayii belgesi ile ispatlayabilir. Bu durumda ceza uygulaması yapılmamaktadır.
Öte yandan mükellefin defter ve belgelerini mücbir sebep sayılan haller dışında kaybetmesi halinde defter ve belgelerini vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edemeyeceği için vergi matrahı re’sen takdir edilir. VUK’un 352. maddesine göre kesilen usulsüzlük cezası iki kat uygulanır. Ayrıca VUK’un 359. maddesi uyarınca hapis cezası uygulanması için Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulur.
C- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU’NA GÖRE KDV İNDİRİMİ
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 34/1. maddesine göre, “vergi, alış faturası ve benzeri belgelerde gösterilmesi ve bu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirilebilinir.” Vergi inceleme elemanları bu hüküm gereği defter ve belgelerini ibraz etmeyen mükelleflere gelir ve kurumlar vergisi yönünden çok, KDV indirimlerini ret eden raporlar düzenlemektedirler.
Ancak Maliye Bakanlığı’nda mücbir sebep nedeniyle defter ve belgelerini kaybeden mükelleflerin, zayi belgesi olması şartıyla KDV indirimlerinin red edilmemesi yönünde görüş oluşmuştur. Maliye Bakanlığı defter ve belgelerini deprem ve sel felaketi nedeniyle kaybeden mükelleflerin hiçbir şart aramadan KDV indirimlerini kabul etmektedir. Deprem ve sel felaketi dışındaki (hırsızlık, yangın ve münferit su basması gibi) münferit nedenlerle defter ve belgelerini kaybeden mükellefler, mal ve hizmet alışlarını belgeleyen vesikalarını inceleme elamanına ibraz etmeleri halinde KDV indirimleri kabul edilmektedir.
Defter ve belgelerini süresi içinde mücbir sebeple kaybettiğini ispatlayan zayi belgesi almayan mükelleflerin KDV indirimleri reddedilmektedir.
III- BAZI HASILAT FATURALARININ KAYBOLMASI VE KARŞILAŞILAN YAPTIRIMLAR
Vergi İncelemeleri genelde geçmiş yılları kapsamaktadır. Bu nedenle özellikle vergilendirme döneminin üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra yapılan vergi incelemelerinde mükellefler defter ve belgelerin ibrazında sorunlar yaşayabilmektedir. Özellikle hasılat faturalarının ibrazında mükelleflerce sorunlar yaşanmaktadır. İnceleme yılının geçmiş dönemlerle ilgili olması nedeniyle mükellefler inceleme elemanlarına bir kısım hasılat faturalarını ibraz edememektedirler. Mükelleflerce ibraz edemedikleri hasılat faturalarının kullanılmadığını da ispatlaması gerekmektedir. İptal ettirilmeyen ve kullanılmadığı kanıtlanamayan belgelerin inceleme elemanlarınca kullanıldığının kabul edileceği kuşkusuzdur.
Bu belgelere göre hasılat tespitinin ise kullanıldığı herhangi bir şekilde tespit edilen belgelerde yer alan tutarların ortalaması alınarak bulunacak hasılat miktarlarına göre; tespit edilmiş bir tutar yoksa, aynı ciltte yeralan ve mükellefin beyan ettiği miktarlar, yani kullanılan faturalardan hareketle kullanılmadığı kanıtlanamayan faturalar için hasılat tespiti söz konusu olacaktır.
Yine incelemeler esnasında karşılaşılan mükelleflerin fatura ciltlerinden bir kısmının çalınmasıdır. Özellikle son yıllarda sahte belge düzenleyen mükelleflerin kullandığı bir yöntem olarak incelemelerde karşılaşılmaktadır. Söz konusu bu tür durumlarda Kaybolan faturaların, bilahare herhangi birisinin bir başka işyerinde çıkması halinde genellikle faturası kaybolan yükümlü sorumlu olmakta ve tarhiyat faturası kaybolan yükümlüye yönelik yapılmaktadır. Ancak belgesi kaybolan mükellefler söz konusu belgelerin kullanılması halinde kendi firması tarafından düzenlenmediğinin ispat edilmesi halinde ilgili mükellefe ilişkin olarak herhangi bir vergisel işlem yapılmaz. Ancak bu durumu ispatlayamazsa vergi tarhiyatıyla karşı karşıya kalabilir.
Hasılat faturalarının kaybolmasına ilişkin olarak verilen mahkeme kararlarının özeti aşağıdaki gibidir.
Danıştay Dokuzuncu Dairesi’nce verilen Karar’da, “Yükümlü tarafından inceleme elemanınca verilen ifadede, fatura cildinin kullanılmak üzere şoföre verildiği, kaybolması nedeniyle ibraz edilemediği belirtilmiş ise de, bu husus somut belgelerle kanıtlanamamıştır.
Ayrıca, fatura cildinin kaybolduğuna dair Vergi Dairesi’ne bilgi verildiği gibi, kaybolma olayının tespiti yoluna da gidilmediği ve incelenmek üzere ibrazının istenmesi üzerine bu hususun ileri sürüldüğü görülmüştür.
Bu nedenle yükümlünün, faturaların kaybolduğu yolundaki soyut iddiasının kabulüne imkan bulunmadığından, hasılat yazılmadığı ve kasten vergi ziyaına sebebiyet verildiği açık olan fatura tutarlarına göre saptanan matrah farkı üzerinden salınan vergi miktarına göre kaçakçılık cezası kesilmesinde kanuna aykırılık görülmediğinde, kesilen kaçakçılık cezasını kusur cezasına çeviren Vergi Mahkemesi kararında yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle Vergi Dairesi temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına oyçokluğuyla karar verildi.”(1)
Yine verilen bir mahkeme Kararı’nda “Cilt halindeki faturaların belli bir sıra takip etmesi ve bu sıraya göre düzenlenmesi gerektiğinden, kullanıldığı tespit edilen faturalardan önceki faturaların da kullanıldığının kabulü gerekir. İzinsiz bastırılan bir adet faturanın kullanıldığı tespit edildiğinde ve bu husus davacı tarafından da kabul edildiğine göre, izinsiz bastırılmış olsa dahi tek faturanın bastırılması ekonomik ve ticari icaplara uygun olmadığından, kullanıldığı saptanan faturanın izinsiz olarak bastırılan bir cildin içerisindeki fatura olduğu ve numara sırasına göre, söz konusu faturadan önceki faturaların tamamının kullanıldığının kabulü, Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) bendi hükmü gereğidir. Olayda ise söz konusu faturaların basılmadığına ve kullanılmadığına ilişkin herhangi bir kanıt mevcut olmayıp, durumun özelliğine göre, matrahın belirlenmesinde kullanılan fatura tutarının esas alınmasında da hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi yönde verilen ısrar kararında yasal isabet görülmemiştir.”(2) şeklinde karar verilmiştir.
IV- SONUÇ
Yukarıda izah etmeye çalıştığımız üzere son dönemlerde mükelleflerin fatura kaybetme ve fatura çalınma olayları daha sık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazı olaylarda da söz konusu faturalar çalınmak suretiyle gerçeğe aykırı olarak düzenlenmektedirler. Bu nedenle mükellefler çalınan faturalara ilişkin olarak çalındığı tarih itibariyle yukarıda belirtilen yerlere gerekli bildirimde bulunmaları gerekmektedir. Ayrıca belgesi kaybolan mükellefler söz konusu belgelerin kullanılması halinde kendi firması tarafından düzenlenmediğinin ispat edilmesi halinde ilgili mükellefe ilişkin olarak herhangi bir vergisel işlem yapılmaz. Ancak bu durumu ispatlayamazsa vergi tarhiyatıyla karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle mükellefler gerek hasılat faturaların saklanması gerekse gider belgelerinin saklanmasında gerekli özeni göstermeleri gerekmektedir.
Fatih GÜNDÜZ*
Yaklaşım
* Vergi Denetmeni
(1) Dn. 9. D.’nin, 29.12.1992 tarih ve E. 1992/2704, K. 1992/3403 sayılı Kararı.
(2) DVDDGK’nın, 07.04.2000 tarih ve E. 1999/441, K. 2000/134 sayılı Kararı.
|