Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Vergi borcundan dolayı banka hesaplarına haciz uygulaması PDF Yazdır e-Posta
12 Nisan 2010

(Maliye Bakanlığı’nın 02.11.2007 Tarih ve B.07.1.GİB.0.06.37/3760-3539-97674 sayılı Özelgesi)

Kamu alacaklarının takibi için vergi daireleri tarafından bankalara gönderilen haciz bildirilerine ilişkin uygulamalar hk.

İlgi (b)’de kayıtlı yazınızda, kamu alacaklarının takibi için vergi daireleri tarafından banka genel müdürlükleri ile banka şubelerine faks marifetiyle gönderilen haciz bildirileri üzerine işlem yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

Bilindiği üzere, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un;
- 79. maddesinde, hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vs. gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlenmek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczinin, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılacağı hükmü,
- 8. maddesinde “Hilafına bir hüküm bulunmadıkça bu kanunda yazılı müddetlerin hesaplanmasında ve tebliğlerin yapılmasında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur.” hükmü,
yer almaktadır.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93 ve devamı maddelerinde tebliğ ile ilgili hükümlere yer verilmiştir.

Bu hükümlere göre, 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesine istinaden üçüncü kişiler nezdinde takibin sürdürülebilmesi için haciz bildirilerinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, banka genel müdürlüklerine veya banka şubelerine posta yoluyla ya da memur eliyle tebliğ edilmeyen haciz bildirileri üzerine işlem yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, Başkanlığımıza intikal eden olaylardan, 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesine göre bankalara tebliğ edilen haciz bildirileri üzerine bankalarca;
- mükelleflerin banka nezdinde hak ve alacağı bulunduğuna ilişkin bir tespit yapılmadan hacz uygulanamayacağının iddia edildiği,
- haczin geleceğe matuf uygulandığı,
- haciz bildirisinde yer alan tutarın dikkate alınmayıp mükelleflerin tüm alacak ve haklarına haciz tatbik edildiği,
- haciz bildirisine yönelik cevapların, haczi tebliğ eden vergi dairesi yerine Başkanlığımıza gönderildiği,
- mükelleflerin haciz bildirisine tebliğ alan bankaya herhangi bir borcu olmadığı halde sadece kullanılabilir kredi limiti olduğundan bahisle bankanın rehin hakkı bulunduğunun iddia edildiği ve haczin tatbik edilmediği,
anlaşılmıştır.

İlgi (a)’da kayıtlı yazımızda da ifade edildiği üzere, 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesinin 5479 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi ve sonrası hükmünde amme borçlusunun üçüncü şahıslar nezdindeki menkul mallarının, alacak ve haklarının tespit edildikten sonra haciz bildirisinin gönderileceğine ilişkin bir düzenleme yer almadığı gibi 5479 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonra madde metninde “… Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri; amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine…” ibaresine yer verilmek suretiyle böyle bir tespit zorunluluğu bulunmadığı hususu daha da net ifade edilmiştir.

Nitekim, Danıştay 7. Dairesinin 22.02.2000 tarihli ve E. 1998/2113 sayılı kararında da “Bütün bu açıklamalar alacaklı kamu idaresinin üçüncü kişiye haciz bildiriminde bulunmadan önce, bu kişide bulunan borçluya ait mal, alacak ve hakkın kesin miktarını tespit etmek zorunda olmadığını; bunun, 79. maddenin düzenlemesi ile getirilen ve amacı kamu alacağının etkili biçimde izlenmesi olan yöntemin, haciz bildiriminin muhatabı olan kişi ve kuruma, 7 gün içerisinde gerçek durumu tahsil dairesine bildirerek takipten kurtulma olanağı sağlayan özelliğinden kaynaklandığını göstermektedir.” şeklindeki açıklama ile haciz bildirisi düzenlenmeden önce tespit yapılması gereği olmadığı hususu teyit edilmiştir.

Öte yandan, Seri A, Sıra No: 1 Tahsilat Genel Tebliği’nde, bankalara gönderilecek haciz ve ihtiyati haciz tebligatlarının sadece tebliğ tarihi itibarıyla amme borçlularının mevcut olan varlıklarını konu alması ve bu kişilerin ileride doğabilecek alacakları için haciz ve ihtiyati haciz tebliğinde bulunulmamasının gerektiği, bankacılık sisteminde POS cihazı kullanan müşteri ile banka arasıda yapılan sözleşmelere dayanan bankalar nezdindeki hesapların, banka ile müşterisi arasında devamlılık arzetmesi nedeniyle bu hesapların ileriye matuf haczedilebileceği açıklamalarına yer verildiğinden gönderilen haciz bildirileri üzerine bankaların bu hususa da dikkat etmeleri gerekmektedir.

Haciz muamelesinin alacak tutarını aşmasının söz konusu olamayacağı dikkate alındığında, bankalara gönderilen bildiride yer alan tutarın üzerinde haciz uygulanmamasına özellikle dikkat edilmesi mükellef haklarının korunması açısından zorunludur.

6183 sayılı Kanunu uygulayarak amme alacağını tahsil etme görevi alacaklı tahsil dairelerine veya bu daireler adına niyabeten takip yapan vergi dairelerine aittir. Bu nedenle alacağı takip eden daire tarafından düzenlenerek tebliğ edilen haciz bildirilerine yönelik cevapların da haciz talebinde bulunan daireye gönderilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesinin altıncı fıkrasında “Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanunu’nun 338. maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir.” hükmü yer almaktadır.

Gelecekte istemeye durumlarla karşılaşılmaması adına haciz uygulamaları sırasında söz konusu hükmün de göz önünde bulundurulması gerektiği tabiidir.’

Nexia