Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Zeki Gündüz - Mal alırken cezalı duruma nasıl düşülür? (14.11.2007) PDF Yazdır e-Posta
14 Kasım 2007

Günün Sözü:

"Doğrudan söyleyemeyen ima mı eder? Teşbihte de hata olabilir mi? Söz meclisten içeri midir?"

25 Mart 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Danıştay 9. Dairesi'nin bir kararını sizlerle daha önce de paylaşmıştım.

Ancak son günlerde üst üste benzer inceleme sonuçları gelince tekrar konuyla ilgili değerlendirme yapma gereği doğdu.

Konu

Şirketinize kullanmak veya satmak amacıyla satın aldığınız mal veya hizmeti satın aldığınız şirket vergi ödememek için dalavere (sahte belge kullanmış veya düzenlemişse) yapmışsa, Mali İdare dalavereci şirketten alamadığı KDV'yi ceza ve faiziyle sizden almaya kalkabilir. Yani malı alırken satıcıya ödediğiniz KDV'yi bu kez de Mali İdare'ye faizi ve cezası ile ödemeye zorlanabilirsiniz.

"Hadi canım olur mu öyle şey demeyin." Oluyor. Aşağıda özetini verdiğimiz karar tam da böyle bir durumu izah ediyor.

İnceleme raporu ile yapılan tarhiyat

Davacı şirket tarafından bir firmadan 29.11.1995 tarih ve 3038 numaralı fatura ile 2500 adet kazak satın alındığı ve satın alınan bu emtiaların ihraç edildiği fatura içeriği katma değer vergisinin indirim konusu yapıldığı, adı geçen firmanın sahte belge düzenlediğinin saptandığından bahisle indirim konusu yapılan katma değer vergisinin dayanağı olan faturanın da sahte olduğu dolayısıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 11'inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince alıcıların bu belge içeriği verginin ödenmesinden satıcılar ile birlikte sorumlu tutulması gerekeceğinden bahisle inceleme raporu ile tarhiyat yapılmış.

Aklı selim ya da iyi ki yargı var

Yasaların kendilerine yüklediği ödevleri eksiksiz yerine getiren iyi niyetli yükümlünün diğer tarafın vergi ödeyip ödemediğini takip ve kontrol etmesi ve bu konuda yaptırım uygulaması olanaksız olduğundan, bu kişilerin hareketlerinden sorumlu tutulması hukukun temel ilkelerine aykırı düşer.

Söz konusu olayda, inceleme elemanınca yapılan tespitler davacı şirket ile mal aldığı şirket arasında bir irtibat bulunduğunu kanıtlamadığından, davacı şirketin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 11/3. maddesine göre verginin ödenmesinden sorumlu tutularak adına cezalı tarhiyat yapılmasında isabet bulunmamaktadır.

Aslında bu sorun Mali İdare tarafından 84 nolu KDV Genel Tebliği ile çözülmüştü

Mali İdare yukarıdaki ve benzeri yargı kararları nedeniyle, şayet kötü niyeti ortaya koyan bir bulgu da yoksa, alıcı ödemelerini banka havalesi veya nama yazılı çekle yapmışsa alıcının üzerine gitmiyordu. 14 Mart 2007 tarihli yazımızda da bu konuda uyarıda bulunmuştuk.

Ancak başta da belirttiğim gibi son günlerde tekrar benzer konularda tarhiyatlar yapılmakta olduğuna şahit oluyoruz. Geride kalmış konularda yargıyı ve mükellefleri tekrar başa döndürmenin yanlış olduğunu düşünüyoruz.

Uygulamada yapılan işlem

Vergi inceleme elemanı şayet sahte olduğu ileri sürülen belgenin bilerek kullanılmadığına kanaat getirirse kurumlar vergisi açısından bir işlem yapmıyor, sadece KDV açısından tarhiyat yapıyor.

Tarhiyatın kurumlar vergisini de içermesi uygulamasına inceleme elemanının sahte belgenin bilerek kullanıldığı kanaatine erişmesi halinde başvuruluyor. İlk durumda ceza bir kat uygulanıyor ve uzlaşmaya başvurmak mümkünken, ikincisinde ceza üç kat uygulanıyor, uzlaşma mümkün olmadığı gibi savcılığa da suç duyusunda bulunuluyor.

Bu nedenle malın ve hizmetin gerçekten alındığının, ederinin o olduğunun ortaya konabilmesine yarayacak her türlü bilgi/belge çok önemli. Bu çaba ve belgelerle inceleme elemanlarını ikna edebilmek mümkün olabilir.

Tebliği kötüye kullanma çabaları

Uygulamada 84 nolu tebliğin getirdiği anlayışı kötüye kullanmaya çalışanlar olduğunu duyuyoruz. Havale yapılıyor (veya çek veriliyor), daha sonra bankaya birlikte gidilip, para çekilir çekilmez fazla kısım ellerinden alınıyormuş. Bazı inceleme elemanı arkadaşlarımızın 84 nolu tebliğin adeta sahteciliği meşrulaştırdığı yorumlarını duyuyoruz.

Değerli arkadaşlar fakültede ceza hukuku hocamızın, başka bir yazardan naklen bizlerle paylaştığı bir sözü paylaşmak isterim: "Bir suçsuz ceza çekeceğine, bin suçlu serbest dolaşsın."

Vergide de bu biraz böyle. Yapılan hukuk dışı uygulama ve zorlama yorumlar inanın hukuk dışı davrananlardan ziyade hukuk içinde kalma çabası içinde olan şirketleri küstürüyor.

Zorluklar aslında kafamızda mı?

Ders sırasında bir ara dalan çocuk uyanıp da tahtada yazılı bir problem görünce gördüğü problemi öğretmeninin hafta sonu için verdiği ev ödevi sanır. Tüm hafta sonunu üzerinde çalışarak geçirir ve bir çözümle pazartesi öğretmenine verir. Öğretmen şaşırır. Çocuğun ev ödevi sanarak çözdüğü problem matematikte çözümlenememiş teoremlerden biridir ve çocuk çözmüştür. Acaba çözülemeyeceğini sandığımız için mi bazı şeyler çözümsüz kalıyor? Çözüm hiç denenmemişi denemek ya da en şaşırtıcı, en çocukça gelen seçenek olabilir mi? Tüm seçeneklerimizin farkında mıyız? Konulara 360 derece bakabiliyor muyuz?

 

http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=334149&dept_id=1043