Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Kazım Yılmaz - Yarını bekleyen (15.11.2007) PDF Yazdır e-Posta
15 Kasım 2007

Önceki gün gelir vergisinde kaybedenin hep işçiler ve onun yanında diğer dar gelirliler olduğunu yazdım.
Dün de Hakkı Yalçın işçilerin duyarsızlıklarını anlattı. Bu duyarsızlığın sonuçlarından bir kısmını gösterdi. Bu yazıları yıllardır yazar dururuz.
Yazdıklarımızda mağdur olduğunu anlattığımız insanlar genelde kendilerine sahip çıkmazlar. Onlara başkaları sahip çıkar, onlar kendilerine sahip çıkana sahip çıkmazlar.

Pek bir şey değişmedi
Televizyon kanallarından birinde "Hatırla Sevgili" diye bir dizi var. Denk gelirsem seyrediyorum. Burada dizinin değerlendirmesini yapmayacağım. Dizide Harun adında bir genç var. O Harun, Harun Karadeniz'dir. Genç yaşında tedavisine engel olunduğu için ölmüştür. 70'lerin başlarında bir kitap yazmıştı. "Kapitalsiz Kapitalistler", basit bir dille yazılmıştı. Yoksulların yoksul olduklarını unutarak, nasıl zenginlerin savunuculuğunu yaptıklarını anlatmıştı.
O günden beri pek bir şey değişmedi. Ben açlık sınırının altındaki gelirle yaşayandan vergi alınırken, borsadan dünyanın parasını kazanan yabancıdan bir kuruş vergi alınmadığını yazıyorum. Buna 'yanlış' diyorum. Açlık sınırının altındaki gelirle yaşayan zat, "Ama ülkeye yabancı sermaye gelmesi, kurların düşmesi lazım" diyor.

Seni dinlemez
Peki, ben ona ne diyeyim? İstediğin kadar düşük kurun onun işsizliğine neden olduğunu anlat. Anlata anlata bir hal olursun ama seni dinlemez, okumaz. Kendisine yabancı. Kendisinin kim olduğunu, toplumun ve ekonominin içindeki yerini bilmiyor. Bugün ile geleceğin ayrımını bilmiyor. Ama her şeyi bildiğini sanıyor. Anlamadığı her konuda uzmanları susturup kendisi konuşmaya çalışıyor. Cahilin en büyük özelliği her şeyi bildiğini sanmasıymış. Bu ülkede yarım asırdan uzun süredir cahillik besleniyor. Çünkü onu yönetmek kolay! Karnı doyuyorsa dua edip, oyunu veriyor. Daha önce de yazdım. Ekonomimiz sadaka ekonomisi durumuna geldi. Kimse "Neden benim işim yok?" demiyor. "Belediye yemek versin, kömür versin, giysi versin" diyor.
Bu insanlar yarından ne bekliyorsa, ülkenin yarınını da ona bağlı şeyler bekliyor.

 

http://www.takvim.com.tr/2007/11/15/yaz1626-3150-109.html