Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yargı Kararlarında Kurumlar Vergisi PDF Yazdır e-Posta
21 Nisan 2010

Danıştay 4. Dairesi'nin E.2004/532, K.2004/2094 sayı ve 27.10.2004 tarihli Kararı;
"Vergi Mahkemesi Kararında (…) vergi inceleme raporunda da belirtildiği gibi başta borçlu ULB firması olmak üzere aynı grup bünyesinde yer alan (…) Şirketinin ve davacı (…) Şirketlerinin tasfiyeye girdikleri, gerek (…) Şirketi gerekse davacının İrlanda hukuk sistemi gereği borçlu şirket hakkında takibe geçerek İrlanda Yüksek Mahkemesinde dava açtıkları, borcun ödenmeyerek kesinleştiği, ULB firmasının tasfiye sürecinde davacının alacağının tasfiye hesap durumunda yer aldığı sabit olup, alacağın dava ve icra yoluyla tahsiline çalışıldığının açık olduğu dolayısıyla davacının ULB firmasından olan alacağının varlığı ve tahsili yönünde başta dava yolu olmak üzere takip gayreti açık olduğundan bu alacak için karşılık ayrılıp gider kaydedilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle vergi ve cezaların kaldırılmasına karar vermiştir. Karar aynı gerekçelerle hukuka uygundur."

Danıştay 4. Dairesi'nin E.1996/3222, K.1997/4002 sayı ve 5.11.1997 tarihli Kararı;

"VUK'un 31/8. maddesinde takdir komisyonu kararlarında, takdirin dayanağının ve takdir hakkında izahatın gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mükellefiyet kaydını sildirmeyen şirket hakkında beyanname verilmediğinden re'sen takdire gidilmesi yerinde ise de, anılan kanun maddesi uyarınca takdir edilen matrahın dayanağının gösterilmesi gerekirken bu yapılmadan genel ve soyut ifadelerle matrah takdiri yerinde değildir. Davacı şirket tarafından 1988 yılı kurumlar vergisi beyannamesi kıst dönem için verilmiş olup, 1993 yılında şirketin faaliyetini sürdürdüğü ve kazanç elde ettiği yolunda bir tesbit ve araştırma yapılmaksızın ticaret sicilinden kaydının silinmemiş olması, şirketin faaliyette olduğunu göstermeye yeterli değildir. Öte yandan, defter ve belgelerin mahkemece istenmesine rağmen ibraz edilmemiş olması kanuna aykırı yapılan tarhiyata haklılık kazandırmaz. Buna rağmen salınan vergi ve kesilen ceza için açılan davanın reddinde isabet bulunmamaktadır."

Danıştay 3. Dairesi'nin E.2002/1071, K.2004/909 sayı ve 8.4.2004 tarihli Kararı;

"İhtirazi kayıtla beyan, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacaklarına ilişkin hükmün bir istisnası niteliğindedir. Vergi mevzuatında, ihtirazı kayıtla beyanname verilebileceğine ilişkin açık bir hükme yer verilmemiş ise de İYUK'un 27/3. maddesinde ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerden dolayı açılan davaların, tahsil işlemini durdurmayacağı düzenlemesi ise mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara karşı dava açma olanağının tanındığı anlaşılmaktadır. İhtirazi kayıt, beyannamede gösterilen matrah veya matrah kısmı üzerinden tahakkuk eden vergiye yönelik olabileceği gibi ticari bilanço zararı ve indirim ve istisnalar nedeniyle zarar beyan edilen ya da kar beyan edilmekle birlikte geçmiş yıl zararlarının mahsubu veya risturn, yatırım indirimi gibi kazançtan yapılacak indirimler nedeniyle vergilendirilmesi gereken kurum kazancı doğmayan ve izleyen yıla devreden zarar miktarını ya da yararlanılabilecek yatırım indirimi tutarını azaltacak durumlarla da beyannamelerin ihtirazi kayıt konularak verilmesi ve idari davaya konu edilebilmesi mümkündür. Davacı şirketin gider indirimi kısıtlamasına tabi olmaması gerektiği ihtirazi kaydıyla verdiği 1999 takvim yılına ait kurumlar vergisi beyannamesinde; ticari bilanço zararından, finansman gider kısıtlaması nedeniyle hesaplanan tutarın da dahil edildiği kanunen kabul edilmeyen giderlerin düşülmesi suretiyle 947.000.000.000 lira zarar beyan edilmiş ve düzenlenen tahakkuk fişinde kurumlar vergisi tahakkuk etmemiştir. Söz konusu ihtirazi kaydın, 1999 yılı ve izleyen yıla devreden zarar miktarını etkilemesi karşısında, ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinden yapılan tahakkukun davacının hukukunu doğrudan etkileyen, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliği taşıdığının kabulü gerektiğinden, vergi mahkemesince davanın esasının incelenmeksizin reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir."


http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=158&H...