Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Kurumlarda tasfiyeye giriş bilançosu PDF Yazdır e-Posta
27 Nisan 2010

Kurumlar Vergisi'nde vergilendirme dönemi, hesap dönemidir. Bu bağlamda kendilerine özel hesap dönemi tayin edenlerin vergilendirme dönemi ise Vergi Usul Yasası'nın 174'üncü maddesi uyarınca kendilerine Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen "özel hesap dönemidir".

"Her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli olmaktadır." Tasfiye kârı ise "Tasfiye halindeki kurumların vergi matrahı tasfiye kârıdır." Tasfiye kârı, tasfiye dönemi sonundaki servet ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu farktır."

"Servet değeri"nin tanımı, Kurumlar Vergisi Yasası'nın 5'inci fıkrasında yapılmış olup, bu tanımlamaya göre "tasfiye dönemi başındaki ve sonundaki" bilançoda görülen öz sermayedir.

Özsermayenin tanımı, Vergi Usul Yasası'nın 192'nci maddesinde yapılmış bulunmaktadır. Bu tanımlamaya göre de bilançoda; "Aktif toplamı ile borçlar arasındaki fark" öz sermayedir.

Kurumlar Vergisi Yasası'nın 17. maddesinin 6. fıkrası uyarınca aşağıda belirtilenler dışında kalan her çeşit karşılıklar ile dağıtılmamış kazançlar öz sermayeye dahildir.

* Vergi yasalarına göre ayrılmış olan her türlü amortismanlar ve karşılıklar ile sigorta şirketlerinin teknik karşılıkları,

* Hissedar veya sahip olmayan kimselere dağıtılacak olan kazanç kısmı.

Kurumların tasfiyeye girmesi halinde, yasal düzenleme gereği tasfiye dönemi başlangıç öz sermayesi önem
arz etmektedir. Bu konuda tasfiyeye giriş bilançosunun düzenlenmesi ve başlangıç öz sermayesinin hesaplanmasında Türk Ticaret Yasası'na göre tasfiye memurlarının da sorumlulukları olmaktadır. Şöyle ki;

* Tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz şirketin, tasfiyenin başlangıcındaki hal ve durumunu inceleyerek buna göre envanter defterleriyle bilançosunu düzenler ve genel kurulun tasdikine sunar. Bu sorumluluk hem anonim şirket hem de limited şirket için görevlendirilen tasfiye memurları için vardır.

* Tasfiye memurlarının yapacağı bu çalışma, tasfiyeye giren şirketin tasfiyeye giriş tarihine kadar olan (çoğu kez kıst dönem) bilançolarının düzenlenmesi için de geçerli olmaktadır.

Bazı hallerde kurumların ticari kârdan ayırmak suretiyle bilançonun pasifinde tutabilecekleri karşılıklar hesap adı olarak veyahut da ayrılma nedenleri açısından çok değişik hukuki nedenlere dayalı olabilmektedir.

Bu nedenle Kurumlar Vergisi Yasası'nın 17/6 maddesi düzenlenirken, bir yandan "her çeşit karşılıklar" ifadesi kullanılmış, diğer yandan bu kapsamda değerlendirilemeyecek olan ve vergi yasalarında veya özel yasalarında düzenlendiği için kesin biçimde tanımlanma imkânı bulunan karşılıkların da genel hükümden ayrı tutulması sağlanmıştır.

Vergi yasalarına göre ayrılmış bulunan ve ayrıldıkları dönemin vergiye tabi kazancından tenzil edilen (indirim konusu yapılan) karşılıkların büyük bir bölümü Vergi Usul Yasası'nda düzenlenmiş olmakla birlikte, sigorta şirketlerinin teknik karşılıkları gibi diğer yasalarda yer alan karşılıklar da bulunmaktadır. Bu karşılıkların önemli bir bölümü (amortisman karşılığı) dahil genellikle aktifte yer alan bir kıymete bağlı veya ilişkindir. Ancak, sigorta şirketlerinin ayıracağı muallak hasar ve tazminat karşılığı gibi muhtemel gider veya zarar için ayrılan karşılıklar da mevcuttur.

Diğer yandan vergi yasalarında ayrıca hükme bağlanmış ve ayrıldıkları döneme ilişkin vergi matrahından düşülmesine izin verilen karşılıkların, izleyen hesap döneminde yeniden "kâr/zarar" hesaplarına iadesine ilişkin esaslar da vergi yasalarında ayrı düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu nedenle de Kurumlar Vergisi Yasası'nın 17/6'ncı maddesi kapsamında "dönem başı öz sermayesine eklenecek olan her çeşit karşılıklar" arasında dikkate alınmayacak olanlar belirlenmiş bulunmaktadır.

Gerçekte Kurumlar Vergisi Yasası'nın 17/6'ncı maddesi uyarınca dönem başı öz sermayesine dahil edilmeyen karşılıklar, normal dönemlerde de ticari kazancın belirlenmesi aşamasında öz sermayeye dahil edilmemektedir. Bu bağlamda da Kurumlar Vergisi Yasası'nın sözü edilen maddesinde bir defa daha yer almasının nedeni, öz sermaye kıyaslaması sırasında mükerrer vergilendirmeye neden olmamak içindir.

Tasfiye memurları tarafından tasfiyeye giriş bilançosunun düzenlenmesi ile birlikte sözü edilen kurumun dönem başından tasfiyeye girdiği tarihe kadar olan dönem, ticari kazancının tespitinde esas alınacak bilançoda düzenlenmiş olmaktadır. Dolayısıyla tasfiye memurları tasfiyeye giren kurum nezdinde yapmak zorunda oldukları bilanço çalışması hem tasfiye öncesi faaliyetle ilgili son dönem bilançosu hem de tasfiyeye giren ve dolayısıyla tasfiye halinde olan şirketin de açılış bilançosunu yapmaya yönelik olmaktadır.

Tasfiye kârının hesaplanmasında tasfiye dönemi başındaki bilançonun esas alınacağı dikkate alındığında, tasfiye giriş bilançosunun önemi ve özelliği daha kolay anlaşılmaktadır.

Veysi Seviğ

http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=157&H...