Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Vergi Tahsil Zamanaşımı PDF Yazdır e-Posta
01 Mayıs 2010

Image

Bilindiği üzere, vadesinde ödenmeyen amme alacağının tahsil imkanı, zamanaşımı süresinin bitimiyle ortadan kalkmaktadır.

Tahsilat zamanaşımı, idare yönünden hak düşürücü niteliktedir.

Alacaklı idareler, vadenin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından itibaren beş yıl içerisinde alacağı nakden ya da mahsuben hesaplarına intikal ettirmedikleri takdirde, borçlunun rızasına dayalı ödeme haricinde, artık alacağı talep hakkını kaybetmektedirler.

Doğal olarak da tahsilatı gerçekleştirmek amacıyla borçluya ödeme emri tebliği, kişi hakkında cebri takibe girişilmesi gibi herhangi bir idari işlem tesisi de mümkün değildir.

II- TAHSİLAT ZAMANAŞIMINI KESEN VEYA İŞLEMEMESİNİ SAĞLAYAN HALLER


Alacaklı amme idaresi, alacağın tahsilat zamanaşımına uğramasını önlemek için sahip olduğu yasal haklarını kullanabilir ve uygun yollara başvurabilir.

Konuya ilişkin 6183 sayılı Kanun’un 103. maddesinde zamanaşımını kesen ve 104. maddesinde de zamanaşımının işlememesini/durmasını temin eden sebepleri sıralamıştır.

A- ZAMANAŞIMINI KESEN HALLER


103. madde belirtilen ve zamanaşımının kesilmesine yol açan haller şunlardır:


Borcun kısmen ödenmesi, borçlu hakkında haciz tatbik edilmesi, cebren tahsil ve takip sırasında yapılan her çeşit tahsilat, borçlu kişiye ödeme emri tebliğ olunması, borçlu tarafından mal bildiriminde bulunulması ve mal edinme ya da artmalarının idareye iletilmesi.

Sözü edilen haller hem borçlu açısından geçerlidir hem de, asıl borçlu adına kefil olan kişileri ve ayrıca yabancı şahıs ve kurumların temsilcilerini bağlamaktadır.

Aynı maddede sayılan diğer haller ise;

İhtilaflı amme alacaklarında yargının idare lehine bozma kararı vermesi, alacağın teminata bağlanması, yargı yerlerince icranın tehirine/yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi, amme idareleri arasında borcun ödenmesi için yazılı başvuruda bulunulması, amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaat yapılması ve/veya ödeme planına bağlanmasıdır.

B- ZAMANAŞIMININ İŞLEMEMESİ


Borçlunun yabancı memlekette bulunması, hileli iflas etmesi veya terekenin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapma imkanının olmaması halinde zamanaşımı durmaktadır.

III- ZAMANAŞIMINI ETKİLEYEN OLGULAR

Zamanaşımının kesilmesiyle, borçlu kişileri şaşırtan ve uzun sürelerde dahi istenebilen alacakla karşılaşılmaktadır.

Amme alacağı ödenmediği takdirde, vadeyi izleyen günden itibaren borç aslına ödeme günü dahil gecikme zammı tatbik edilmesi nedeniyle gittikçe çoğalan yük doğmaktadır.

Gecikme zammı uygulamasında, ana/asıl borç tutarının aşılmasını önleyen bir hüküm yoktur.

Ancak özel haller olarak nitelenebilecek durumlarda; borçlunun haczi kabil hiç veya başkaca malvarlığının bulunmaması -aciz hali-, borçlu hakkında iflas kararı alınması ve tecil talebinin kabul edilmesinde gecikme zammı uygulanmamaktadır.

Zamanaşımının kesilmesi durumunda yeni bir beş yıllık sürenin başlayacağı açıktır.

Diğer deyişle, kesilmeye yol açan ödeme, ödeme emri tebliği, haciz tatbiki ve benzeri yasal nedenler olayın rastladığı takvim yılını izleyen yıldan itibaren alacaklı idare lehine, yeni bir beş yıl için daha tahsilat olanağı kazandırmaktadır.

Bazı hallerde, tahakkukla birlikte veya sadece tahsilata dönük yasal düzenlemelerle farklı ödeme vadeleri belirlenebilir.

Vergi Usul Kanunu’nda ve doğal afet gibi özel hallere ilişkin yasalarda farklı vadeler öngörülmektedir.

Örneğin, 6183 sayılı Yasa’ya göre de, ihtilaflı alacaklarda Danıştay’da mükellefin davayı kaybetmesi durumunda idare yeni ödeme vadesi tayin etmektedir.

Bu vade, yargının bozma kararının tebliğ edildiği yılı takip eden takvim yılından itibaren başlayacaktır.

Bir başka örnek, mücbir sebebin varlığından kaynaklanan ödeme süresi ertelemeleridir.

Bu halde, kabul olunan kanunlarla borçlulara vade ertelemesi hakkı verilmekte ve buna bağlı yeni vade oluşmaktadır.

Söze konu vadenin rastladığı yıl, zamanaşımının başlangıcını izleyen takvim yılına uzatacaktır.

IV- TECİL VE ZAMANAŞIMI


Amme borçlusunun zor durum nedeniyle tecil başvurusunun kabulü halinde, zamanaşımlı alacaklarda sorun doğabilmektedir.

Zamanaşımının son birkaç ayında yapılan tecil talebi olumlu sonuçlanmışsa ve fakat idarenin mükellef hakkında zamanaşımını kesen herhangi bir işleminin bulunmaması kaydıyla, alacağın tahsil imkanı sona erebilir.

Borçlunun art niyetli tavrı ve başlangıçta hiçbir şekilde ödeme yapmaması, ayrıca başvurunun geç sonuçlandırılması bu olumsuzluğu doğurabilir.

V- DİĞER HALLER

A- MAHSUBEN TAHSİLAT, ZAMANAŞIMINI KESMEKTEDİR


Kişinin borçlu bulunduğu idare nezdinde kesinleşmiş alacağının var olması durumunda mahsup talebine bağlı ödeme yöntemiyle de zamanaşımı kesilmektedir.

6183 sayılı Yasa’ya göre, ödemenin sadece nakden yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır.

Belirtilen Yasa’da, borçlunun sadece alacaklı idarenin kasasına nakden ödeme yapması istenmemiş, ödeme imkanlarını kolaylaştırıcı özel ödeme yöntemleri geliştirilmiştir.

B- BAŞKA BİR ALACAKLA İLGİLİ ÖDEME EMRİ, DİĞER ALACAKLARA İLİŞKİN ZAMANAŞIMINI KESMEZ

Vadesinde ödenmeyen her alacak için, ilke itibariyle bir defaya mahsus olmak üzere ödeme emri düzenlenir ve emrin kesinleşmesi şartıyla cebri takibe başlanır.

Mükellefin ya da borçlunun, birden fazla sayıda ve türde vergi/ceza borçlarına ilişkin vadelerin bitmiş olması halinde, yalnızca biri için tebliğ olunan ödeme emri diğerlerinin zamanaşımı süresini etkilememekte, yani kesmemektedir.

C- BORÇLUNUN HİLELİ İFLASI VEYA YURT DIŞINA KAÇMASI, AMME BORCUNDAN KURTULMA İMKANI VERMEMEKTEDİR


Amme borçlusu kişinin hileli iflas yolunu seçmesi ya da ülkeyi terk etmek suretiyle bir başka memlekette yaşamaya başlaması, ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, her iki halde de zamanaşımı işlememektedir.

Diğer bir ifadeyle, borçlu hakkında hileli iflas olayının veya ülkeyi terk ettiğinin tespit edildiği tarih itibariyle zamanaşımı süresi durmaktadır.

Alacaklı idare bakımından önemli olan husus, iflas yahut ta yurt dışına çıkış olgusunda kişinin iflasta kastının varolup olmadığı ve ülkeyi terk etme amacının ne olduğunun ortaya konmasıdır.

Borcu ödemekten kaçınma gayesi taşımadığı ve art niyet olmadığı sürece, olağan iflasın veya ülkeden geçici ayrılmaların zamanaşımının hesabında yeri olamaz.

Yakup TOKAT*
Yaklaşım

* Baş Hesap Uzmanı