Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Görev Süresi Dolan Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Durumu PDF Yazdır e-Posta
08 Mayıs 2010

Image

Anonim şirketlerde daimi, kanuni ve mecburi bir organ olan yönetim kurulu, anonim şirketlerin yürütme ve temsil organıdır.

Anonim şirket pay sahiplerinden oluşan yönetim kurulu, şirketin kuruluşundan tasfiyeye kadar -belli hallerde tasfiyenin sonuna kadar- görevine devam eder. Yönetim kurulu üyelerinin genel kurul tarafından seçilmesi kural olmakla birlikte, ilk yönetim kurulu üyelerinin esas sözleşme ile atanması, kamu tüzel kişilerince üye seçilmesi veya üyeliğin boşalması durumunda yönetim kurulunun yasal şartları taşıyan birini geçici olarak üyeliğe getirmesi de mümkündür.

Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) “Görev Süresi” başlıklı 314. maddesinde “yönetim kurulu üyelerinin en çok üç yıl süreyle seçileceği, esas sözleşmede aksine hüküm yoksa süresi biten üyelerin tekrar seçilmesinin mümkün olduğu” hükme bağlanmıştır. Bahsi geçen madde gereğince anonim şirket yönetim kurulu üyeleri en fazla üç yıl görev yapabilir. Durum böyle olmakla birlikte, uygulamada kimi anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin genel kurulca seçildikleri süreyi doldurduğu halde görevlerine devam ettiğine şahit olunmaktadır.

Bir anonim şirkette süresi biten yönetim kurulu üyelerinin yerine yenilerinin seçilmesi için yapılan genel kurulda yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilememesi veya genel kurulun toplanamaması nedeniyle seçim yapılamaması hallerinde eski yönetim kurulu üyelerinin görevlerinin devam mı ettiği, yoksa anonim şirketin TTK’nın 435. maddesinde belirtildiği üzere organsız mı kaldığı hususu tartışmalıdır. Görev sürelerini aşan yönetim kurulu üyelerince alınan kararlar ile bunların iş ve işlemlerinin geçerliliği ve hukukiliği noktasında bir takım sorun ve ihtilaflar ortaya çıkmaktadır. Şirketin hak ve menfaatlerinin korunması ve faaliyetlerine işlerlik kazandırılması esas olduğundan, süresi biten yönetim kurulu üyelerinin yetkisiz olup olmadığı hususu şirket tüzel kişiliği, pay sahipleri, alacaklılar ve diğer üçüncü kişiler açısından önem arz etmektedir.

Bu çalışmamızda, görev süresini doldurmakla birlikte görevine devam eden anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin hukuki durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunulacaktır.

II- YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN GÖREV SÜRELERİNİ AŞMASI


TTK’nın 314. maddesinde anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin görev süresi en fazla üç yıl ile sınırlandırılmıştır(1). Bu halde, yönetim kurulu üyelerinin azami görev süreleri kanun koyucu tarafından tespit edilmiştir. Bu süre, esas sözleşme ile kısaltılabilir, ancak uzatılamaz. Belirtilen süre geçirilmemek şartıyla, anonim şirketlerde genel kurul, yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerini belirlemekte serbesttir. Yönetim kurulu üyelerinin görev süresi, üyelerin esas sözleşme ile belirlenmesi durumunda tescil tarihinden, genel kurul tarafından seçilmeleri halinde ise karar tarihinden itibaren başlar.

Kanun’da öngörülen üç yıllık görev süresinin dolmasına rağmen, pay sahipleri veya yönetim kurulu üyeleri arasında yaşanan anlaşmazlıklara bağlı olarak zaman zaman genel kurulun toplantıya çağrıl(a)maması ve toplanamaması nedeniyle yeni yönetim kurulu için seçim yapılamamaktadır. Bu halde, yönetim kurulunun görev ve yetkilerinin devam edip etmediğine dair TTK’da bir düzenleme bulunmadığı gibi, konu doktrinde ve yargı kararları bağlamında da tartışmalıdır.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 1981 yılında verdiği bir kararında(2), süresi biten yönetim kurulu üyelerinin yerine yenilerinin seçilememesi durumunda eski yönetim kurulu üyelerinin görevlerine devam edemeyeceğine ve TTK’nın 435. maddesi uyarınca şirketin organsız kaldığının kabulü gerektiğine karar vermişken; aynı Dairece 1984 yılında verilen kararda(3) ise; şirket yönetim kurulu üyelerinin sürelerinin dolmuş olmasının şirketi organsız bırakması sonucunu doğuramayacağı, yenilerinin seçilmesine kadar eskilerinin mevcut işler bakımından görevlerine devam edebileceği belirtilmiştir. Daha sonraki yıllarda ise bu konuya ilişkin Yargıtay’ın istikrar kazanan kararları; “Yönetim kurulunun azledil­memiş bulunmasına ve TTK’nın 314 ve devamı maddeleri uyarınca anonim şirketlerde üç yıllık görev süresi sona erdiğinde yönetim kurulu üyelerinin bu sıfatlarının kendiliğinden düşeceğine ilişkin bir hüküm olmamasına göre görev süreleri dolsa bile önceki yönetim kurulunun, yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar görevine devam edeceğinin kabulü gere­keceği ve yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin bitmesiyle şirketin kendiliğinden organsız kaldığından söz edilemeyeceği”(4) şeklindedir.

III- GÖREV SÜRESİ DOLAN YÖNETİM KURULUNCA ALINAN KARARLARIN VE YAPILAN İŞLEMLERİN NİTELİĞİ


Yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin dolması ile üyelerin üyelik sıfatı kural olarak kendiliğinden sona ermekle birlikte, doktrinde azami üç yıllık sürenin aşılıp aşılmaması bakımından ikili bir ayrım yapılmaktadır. ÇAMOĞLU, görev süresinin bitimi üç yıllık tavan süre içerisinde ise yönetim kurulunun genel kurulu toplayarak yeni yönetim kurulunun seçilmesini sağlama yetki ve yükümlülüklerinin devam ettiğini kabul etmektedir. Bunun dışında yönetim kurulu şirketin varlığını sürdürebilmesi için gerekli ve acil işleri de (vergilerin, sigorta primlerinin, kiraların, işçi ücretlerinin ödenmesi, vadesi gelmiş alacakların tahsili, gümrüğe gelmiş malların çekil­mesi gibi) yapmakla yükümlüdür(5). Bu halde, yönetim kurulu üyelerinin görevi, Borçlar Kanunu’nun 397/2. maddesi(6) hükümleri çerçevesinde geçici olarak devam eder. Dolayısıyla, görev süreleri dolsa bile mevcut yönetim kurulu üyelerinin şir­keti temsilen yaptıkları işlemler ile iç ilişkiyi ilgilendiren idari işler geçerli olarak kabul edilir(7). Dış ilişkide iyi niyetli üçüncü kişilerle süresi dolan yönetim kurulu arasında yapılan iş­lemler, şirkete karşı talep edilebilecek haklar olarak geçerliliklerini korur­(8).

Bu durumda, yönetim kurulunun görev süresi sona erince, kurulun görevi de kural olarak yeni üyelerin seçilmesine kadar, ancak mevcut işlerin yürütülmesi amacıyla sınırlı olarak devam edecektir. Kuşkusuz, bunun da belirli bir süreye tabi olduğunu kabul etmek gerekir. Ancak bekleme süresi makul ölçüleri aşarsa, bu halde organsızlık konusu gündeme gelebilir(9).

Üyelik süresi sona erdiğinde yönetim kurulu üyelerinin görev ve yetkilerinin de doğal olarak sona ermesi beklenmekle birlikte; Yargıtay, yukarıda da yer verildiği üzere, yönetim kurullarının görev süresi bitmiş olsa bile, bu kurulların genel kurulu toplantıya davet edebileceğini kabul etmektedir. Yargı kararlarına uygun olarak Bakanlık Komiserleri Hakkında Yönetmeliğin(10) 9. maddesinin (g) bendinin birinci paragrafı, Yönetmelikle(11) değiştirilmiştir. Bahsi geçen değişiklik sonrası anılan paragraf “İstifa, görev süresinin dolması veya herhangi bir nedenle organsız kalan şirketlerde, genel kurul; mahkemece atanmış kayyımlar veya davet konusunda yetki verilmiş azlık pay sahipleri tarafından toplantıya çağırılır. Şirket organlarının genel kurulu toplantıya davet yetkisinin devam edip etmediğinin tespitinde, şirket organlarının görev süresinin bittiği yılı takip eden yılın altıncı ayının son günü esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.

Bakanlık Komiserleri Hakkında Yönetmelikte yapılan değişiklikle, görev süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin yetkileriyle ilgili olarak mevzuatta ilk defa düzenleme yapılmış; getirilen hükümle şirket organlarının genel kurulu toplantıya davet yetkisinin devam edip etmediğinin tespitinde esas alınacak olan kıstasın ne olduğu belirlenmiştir. Buna göre, yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin bittiği yılı takip eden yılın altıncı ayının son gününe kadar organ olarak genel kurulu toplantıya davet edebilecektir. Bu halde, örneğin, 2009 yılı içerisinde süresi dolan ancak görevine devam eden yönetim kurulu, 2010 yılının altıncı aynın son günü olan 30 Haziran’a kadar genel kurulu toplantıya davet edebilecektir. İlgili yıl içerisinde görev süresinin hangi ayda dolduğunun önemi yoktur. Görev süresi yılın ilk ayı olan Ocak’ta veya son ayı olan Aralık’ta da dolsa, bir sonraki yılın Haziran ayının son gününe kadar yetkilerini kullanabilecektir. Çünkü Yönetmelikte herhangi bir istisnaya yer verilmeksizin “görev süresinin bittiği yılı takip eden yılın altıncı ayının son günü” ibaresi kullanılmıştır. Mezkur düzenlemede süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin belli bir tarihe kadar genel kurulu toplantıya davet edebileceği kabul edilmekle birlikte, şirketin başka iş ve işlemlerini yapıp yapamayacakları hususunda herhangi bir hüküm ihtiva etmemektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere, süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin görev ve yetkilerinin, şirkete ait mevcut iş ve hizmetlerin yürütülmesi amacıyla sınırlı olmak üzere devam edeceğini kabul etmek uygun olacaktır. Ancak, şirket genel kurulunun seçmediği, görev vermediği veya vermek istemediği kişilere dolaylı olarak bu yetkinin verilmiş olduğu, dolayısıyla şirket pay sahiplerinin irade ve arzularının dışına çıkılmış olduğu dikkate alındığında, bu hususun yasada düzenlenmesi yerinde olacaktır.

IV- GÖREV SÜRESİ DOLAN YÖNETİM KURULU ÜYELERİ HAK-KINDA ALINABİLECEK TEDBİRLER


Süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin yerine yenilerinin seçilebilmesi için yönetim kurulunun genel kurulu olağan veya olağanüstü olarak toplantıya davet etmesi gerekmekle birlikte, kurulun bu görevini yerine getirmemesi ve dolayısıyla yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilememesi halinde, TTK’nın 365. maddesine göre denetçilerin genel kurulu derhal toplantıya çağırması gerekir. Denetçiler de bu görevi yerine getirmezlerse, aynı Kanun’un 366. maddesi bağlamında azınlık (sermayenin en az onda birini temsil eden pay sahipleri) şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurarak genel kurulu toplantıya davet hususunda kendilerinin doğrudan doğruya yetkili kılınmasını talep edebilir. Nitekim Yargıtay’ın(12) da görüşü bu yöndedir.

Genel kurul; sırasıyla yönetim kurulu, denetçiler ve azınlık tarafından toplantıya davet edilmemiş ve süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin yerine yenileri için seçim yapılamamış ise, mevcut yönetim kurulu azami olarak görev sürelerinin bittiği yılı takip eden yılın altıncı ayının son gününe kadar görev icra edilebilecektir. Bu süreden sonra artık anonim şirketin yönetim organından yoksun kaldığını ve organ boşluğunun bulunduğunu kabul etmek gerekir. Bu durumda, TTK md. 435 hükümleri çerçevesinde pay sahiplerinden veya şirket alacaklılarından biri ya da Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için asliye ticaret mahkemesine (olmayan yerlerde asliye hukuk mahkemesine) başvurabilir. Mahkeme durumunu düzeltmesi (eksik olan organını tamamlaması) için şirkete münasip bir süre verir. Yargıtay’ın kararlarına göre bu süre en az altı ay olmalıdır. Belirtilen süre içinde yeni yönetim kurulu seçilmezse şirketin feshine karar verilir. Davanın açılmasını müteakip mahkeme, taraflardan birinin talebi üzerine lüzumlu tedbirleri alabilecektir. Mahkemenin başvurabileceği lüzumlu tedbirlerin en başında şirkete kayyım ataması gelir.

Mahkeme tarafından atanan kayyım, anonim şirketin malvarlığıyla ilgili ilişkilerin devamlılığını sağlayacak ve şirketin idaresiz kalan mallarını yönetecektir. Öte yandan kayyım, yalnızca acil ve zorunlu işlemleri yaparak en kısa zamanda genel kurulu toplantıya çağıracak ve genel kurulun yöne­tim kurulunu seçmesini müteakiben şirketin idaresini bu organa tevdi edecektir(13).

Yönetim kurulunun yokluğu halinde, asıl geçici hukuki koruma olan kayyım tayini yanında, açılmış olan fesih davasını müteakip davacıların talebi üzerine gerekli görülürse şirket mallarının, defter ve evrakının muhafaza altına alınması için gerekli olan diğer tedbirlere de başvurabilir(14).

V- SONUÇ

Anonim şirketler, yönetim kurulu tarafından idare ve temsil olunur. Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin en çok üç yıl süreyle seçileceği hükme bağlanmakla birlikte, genel kurulun toplanamaması veya toplanmış olsa da görev süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin yerine yenilerinin seçilememesi durumunda mevcut üyelerin görevlerine devam edip etmeyeceğine ilişkin TTK’da bir düzenleme bulunmamaktadır. Konu doktrinde tartışmalı olmakla birlikte, Yargıtay’ın son yıllarda vermiş olduğu kararlarda, görev süreleri dolsa bile önceki yönetim kurulunun, yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar görevine devam edeceğinin kabulü gere­ktiği, yönetim kurulu üyelerinin görev suresinin bitmesiyle şirketin kendiliğinden organsız kaldığından söz edilemeyeceği belirtilmektedir.

Bakanlık Komiserleri Hakkında Yönetmelikte, 01.02.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle yapılan değişiklikle, istifa, görev süresinin dolması veya herhangi bir nedenle organsız kalan şirketlerde, genel kurulun; mahkemece atanmış kayyımlar veya davet konusunda yetki verilmiş azlık pay sahipleri tarafından toplantıya çağırılacağı, şirket organlarının genel kurulu toplantıya davet yetkisinin devam edip etmediğinin tespitinde ise, şirket organlarının görev süresinin bittiği yılı takip eden yılın altıncı ayının son gününün esas alınacağı kuralı getirilmiştir. Mezkur düzenleme ile süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin belli bir tarihe kadar genel kurulu toplantıya davet edebileceği kabul edilmiş; ancak, şirketin başka iş ve işlemlerini yapıp yapamayacakları hususunda herhangi bir hüküm sevk edilmemiştir. Yönetmelikte yapılan değişiklik ve yargı kararları ışığında mevcut durum değerlendirildiğinde, süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin görev ve yetkilerinin, şirkete ait mevcut iş ve hizmetlerin yürütülmesi amacıyla sınırlı olmak üzere devam edeceğini kabul etmek uygun olacaktır.

Belirtilen süre içerisinde de genel kurulun toplanamaması ve yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilememesi halinde, şirketin yönetim organından yoksun kaldığının ve organ boşluğunun bulunduğunun kabulü gerekecektir. Bu kapsamda, pay sahiplerinden veya şirket alacaklılarından birinin ya da Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın talebi üzerine asliye ticaret mahkemesi, şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için uygun bir süre tayin edecek (Uygulamada bu süre altı aydır.) ve buna rağmen durum düzeltilmezse şirketin feshine karar verecektir. Davanın açılmasını müteakip mahkeme, taraflardan birinin talebi üzerine tedbir olarak şirkete kayyım ataması da yapabilecektir.

Mustafa YAVUZ*
Yaklaşım

* Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettişi

(1) Bu durumun tek istisnası, TTK’nın 275. maddesi çerçevesinde Devlet, il, belediye gibi kamu tüzel kişilerinden birisine, esas sözleşmeye dercedilecek bir kayıtla pay sahibi olmasa dahi, konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim kurullarına atanan üyeler için bahsi geçen sürenin sınırlayıcı olmamasıdır (TTK md. 314/2).
(2) Yrg. 11. HD.’nin, 24.11.1981 tarih ve E.1981/4741, K.1981/5019 sayılı Kararı.
(3) Yrg. 11. HD.’nin, 15.05.1984 tarih ve E.1984/2678, K.1984/2831 sayılı Kararı.
(4) Yrg. 11. HD.’nin, 30.11.1992 tarih ve E. 1992/6270, K.1992/11024 sayılı; 12.02.1998 tarih ve E. 1998/691, K.1998/1434 sayılı; 04.05.2000 tarih ve E.2000/385, K.2000/3835 sayılı Kararları.
(5) Ersin ÇAMOĞLU - Ünal TEKİNALP-Reha POROY, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, 9. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul 2003, s.314
(6) Borçlar Kanunu’nun 397. maddesi “Aksi sözleşmeden veya işin mahiyetinden anlaşılmadıkça vekalet, gerek vekilin gerek müvekkilin ölümüyle ve ehliyetinin zavali veya iflası ile nihayet bulur. Şu kadar ki vekaletin nihayet bulması müvekkilin menfaatlerini tehlikeye koyuyorsa müvekkil veya mirasçısı veya mümessili bizzat işlerini görebilecek hale gelinceye kadar vekil veya mirasçısı veya mümessili vekaleti ifaya devam ile mükelleftirler.” şeklindedir.
(7) Yadigar İZMİRLİ, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulunun Organ Niteliğinin Kay­bedilmesi ve Hukukî Sonuçları, Ankara 2001, Nobel Yayınları, s.91
(8) Ersin ÇAMOĞLU- Ünal TEKİNALP-Reha POROY, age s.307
(9) Hasan PULAŞLI, Şirketler Hukuku, 5. Baskı, Karahan Kitabevi, Adana 2007, s.416
(10) Sermaye Şirketlerinin Genel Kurul Toplantıları ve Bu Toplantılarda Bulunacak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Komiserleri Hakkında Yönetmelik, 07.08.1996 tarih ve 22720 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(11) 01.02.2006 tarih ve 26067 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(12) Yrg. 11. HD.’nin, 21.12.1998 tarih ve E.1998/7606, K.1998/9120 sayılı Kararı.
(13) Oruç Hami ŞENER, Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2002, s. 83
(14) Zehra Senem YILMAZ, Sermaye Şirketlerinde Geçici Hukuki Korumalar, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2004, s.144