I-GİRİŞ
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun büyük bölümünün 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmesini müteakip Kanun’un birçok bölümünde olduğu gibi idari para cezası içeren hükümleri konusunda da, zaman zaman tartışmalar yaşanmakta ve uygulamada sorunlar yaşanabilmektedir. Sosyal güvenlik alanında köklü değişiklikler getiren geniş çaplı yasal düzenlemenin uygulaması sırasında sorunların yaşanmasının olağan karşılanması gerekmektedir. Özellikle kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kuralların iyi anlaşılamamasından kaynaklandığını düşündüğümüz tartışmaların çok az bir kısmının sebebinin Kanun hükümlerinde yer alan lafız eksikliklerinden kaynaklandığı söylenebilir. Yazımızda 5510 sayılı Kanun’un 102. maddesinin uygulaması sırasında tereddüt edilen ve tartışma konusu olabilen hususlar ile ilgili açıklamalar yapmaya çalışacağız.
II- 5510 SAYILI KANUNDA YER ALAN İDARİ PARA CEZASI HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASINDA TEREDDÜT EDİLEN KONULAR
A- 01.10.2008 TARİHİNDEN ÖNCE İŞLENEN FİİLLER NEDENİYLE 5510 SAYILI KANUN’UN CEZA HÜKÜMLERİ UYGULANABİLİR Mİ?
Kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kurallar nedeniyle 5510 sayılı Kanun’a özgü ceza hükümleri söz konusu kanunun yürürlük tarihinden önceki olaylara uygulanamaz. Kanunlar kural olarak yürürlük tarihinden sonraki olaylara uygulanabilir. Bunun istisnalarından birisi ceza hukukuna özgü lehte kanunların geçmişe uygulanabilmesi kuralıdır. Bu itibarla 5510 sayılı Kanun’un ceza hükümleri, lehte düzenleme içerenler hariç yürürlük tarihinden önceki olaylara uygulanamazlar.
Ceza hukukunun genel kurallarına göre lehte kanun geriye de ileriye de yürür. Ceza hukukunun söz konusu kuralı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinde belirtilmiş olup, maddede; işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemeyeceği ve güvenlik tedbiri uygulanamayacağı, işlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimsenin cezalandırılamayacağı ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamayacağı, böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticelerinin kendiliğinden kalkacağı, suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağı belirtilmiştir.
Şüphesiz ceza hukukuna egemen olan ilkeler sosyal güvenlik mevzuatının ceza hükümleri için de geçerlidir.
B-CEZA ZAMANAŞIMINA UĞRAYAN FİİLLER NEDENİYLE İDARİ PARA CEZASI UYGULANABİLİR Mİ?
Borçlar hukukuna özgü zamanaşımı ile ceza hukukuna özgü zamanaşımı kavramlarının birbirine karıştırılmaması gerekmektedir. Ceza hukukuna egemen olan ilkeler nedeniyle ceza zamanaşımına uğramış fiilden dolayı ceza verilmesi mümkün bulunmamaktadır. İdarenin fiille ilgili olarak ceza zamanaşımı süresinin tamamlanıp tamamlanmadığını, itiraz edilmemiş olsa bile resen göz önünde bulundurması, ceza zamanaşımına uğramış fiillere istinaden ceza uygulamaması gereklidir. Nitekim Devredilen SSK Başkanlığı tarafından çıkarılan 16-294 ek sayılı Genelge’de 506 sayılı Kanun’un 140. maddesi ile ilgili açıklamaların yer aldığı bölümde bu husus “Ayrıca, işlenen fiiller için bundan böyle idari para cezası tahakkuk ettirilirken, “fiil” tarihinden itibaren (5) yıl geçmiş olup olmadığının araştırılması, (5) yıl geçmiş ise idari para cezası tahakkuk ettirilmemesi gerektiğinden, Kurumumuz zararına sebebiyet verilmemesi ve ihtilaf yaratılmaması açısından bu konudaki işlemlerin zamanında yapılmasına özen gösterilecektir.” şeklinde açıklanmıştır.
C- ZAMANAŞIMI SÜRELERİ NASIL UYGULANACAK? 01.10.2008 TARİHİNDEN ÖNCE İŞLENEN FİİLLER 506 SAYILI KANUN’DA YER ALAN 5 YILLIK ZAMANAŞIMI SÜRESİNE Mİ? YOKSA 5510 SAYILI KANUN’DA YER ALAN 10 YILLIK ZAMAN AŞIMI SÜRESİNE Mİ TABİ OLACAK?
Kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kurallar nedeniyle, kural olarak kanunların yürürlük tarihinden önceki olaylara uygulanmasına imkan bulunmadığından, 01.10.2008 tarihinden önceki idari para cezası gerektiren fillerle ilgili olarak 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına imkan bulunmamaktadır.
D- ASGARİ İŞÇİLİK TAHAKKUKU YAPILAN AYLAR İÇİN, AYNI ZAMANDA KURUM DENETİM ELEMANLARINCA İŞYERİ KAYITLARINDAN SAPTANAN ÇALIŞMALARIN DA BULUNMASI DURUMUNDA 102. MADDENİN 1. FIKRASININ (D) FIKRASI YANINDA, 102. MADDENİN 1. FIKRASININ (C) BENDİNE GÖRE DE CEZA UYGULANABİLECEK Mİ?
506 sayılı Kanun döneminde, ister fiilen, ister kayden, ister asgari işçilik incelemeleri sonucunda tespit edilen her türlü eksik işçilik tahakkuku için 140. maddenin 1. fıkrasının (c) bendi nedeniyle idari para cezası uygulanıyordu. 506 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun gibi asgari işçilik tahakkuku yapılan aylar için salt asgari işçilik tahakkuku nedeniyle ayrı bir idari para cezası uygulamasını öngörmüyordu. Asgari işçilik tahakkuku sadece “prim belgesi vermeme” fiillini oluşturan nedenlerden biri olarak kabul ediliyor, aynı ayda hem kaydi tespit hem de asgari işçilik incelemesine istinaden yer alan tespitler yer alsa bile sadece bir fiil nedeniyle ceza uygulanıyordu. Oysa 5510 sayılı Kanun “prim belgesi vermeme” fiili ile “Kuruma bildirilmesi gereken işçilik tutarının bildirilmemesi nedeniyle eksik işçilik tahakkuku yapılmasına neden olma” fiiline ayrı ayrı ceza öngörmüştür. Söz konusu fiillerin birincisi 5510 sayılı Kanun’un 102. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, diğeri ise (d) bendinde yer almaktadır. Dolayısıyla 01.10.2008 tarihinden önceki aylar için aynı ayda her iki fiilin işlendiğinin tespit edilmesi halinde iki ayrı ceza uygulanmasına imkan bulunmamaktadır. Ancak 5510 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden sonraki dönem için aynı ayda her iki fiilin tespiti halinde iki cezanın da uygulanması gerekecektir. Belirtilmesi gerekir ki 01.10.2008 tarihi sonrası bile olsa sadece asgari işçilik tahakkuku nedeniyle 102. maddenin 1.fıkrasının (c) bendine göre idari para cezası uygulanmasına imkan bulunmamaktadır.
E- 01.10.2008 TARİHİ ÖNCESİ ASGARİ İŞÇİLİK TAHAKKUKU YAPILAN AYLAR İÇİN 506 SAYILI KANUN’A GÖRE Mİ? YOKSA 5510 SAYILI KANUN’A GÖRE Mİ CEZA UYGULANACAK?
Yukarıdaki maddede de belirtildiği üzere, 506 sayılı Kanun döneminde, asgari işçilik incelemeleri sonucunda tespit edilen her türlü eksik işçilik tahakkuklarına istinaden “prim belgesi verme yükümlülüğü” ihlal edilmiş sayıldığından 140. maddenin 1. fıkrasının (c) bendi nedeniyle idari para cezası uygulanıyordu, prim belgesi vermeme fiilinin cezası 5510 sayılı Kanun’un 102. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendiyle hafifletildiği için (lehte hükmün geriye yürümesi kuralı), 01.10.2008 tarihinden önceki eksik işçilik tutarlarının mal edildiği aylar için 102. maddenin 1. fıkrasının (c) bendine göre idari para cezası uygulanması gerekmektedir. Bir kısım görüşe göre söz konusu fiil için 102. maddenin 1. fıkrasının (d) bendine göre işlem yapılması gerektiği savunulmakta ise de, 01.10.2008 tarihiden önce salt asgari işçilik tahakkukuna neden olma fiiline ceza uygulaması söz konusu olmadığı için, ceza hukukunun genel kurallarından işlendiği dönemde suç olmayan fiilden dolayı ceza verilmemesi kuralı gereği 01.10.2008 tarihinden önceki asgari işçilik tahakkukları için 102. madenin 1. fıkrasının (d) bendine göre işlem yapılması mümkün bulunmamaktadır.
F- ASGARİ İŞÇİLİK TAHAKKUKU NEDENİYLE DEFTERLER VE ÜCRET TEDİYE BORDROLARI YÖNÜNDEN AYRI AYRI GEÇERSİZLİK CEZASI UYGULANABİLECEK Mİ?
5510 sayılı Kanun’un 85. maddesinde asgari işçilik tutarının bildirilmediği tespit edilen işyerleri için ayrıca 102. madeninin 1. fıkrasının (d) bendi ile (e) bendinin 4 numaralı alt bendinde belirtilen fiillere (asgari işçilik tutarını bildirmeme, eksik işçilik tutarını yasal defterlere intikal ettirmeme) göre idari para cezası uygulanacağı belirtildiğinden bir kısım görüşe göre, fıkrada asgari işçilik tahakkuku yapılan aylar için 102. maddenin 1. fıkrasının (e) bendinin 5 numaralı alt bendinde belirtilen fiil (ücret bordrolarının usulüne uygun düzenlememe) nedeniyle ceza uygulanamayacağını ileri sürülmekte ise de bu yaklaşım hukuka uygun bulunmamaktadır. Zira 85. madde yer alan “ayrıca” ibaresi, şartların bulunması durumunda asgari işçilik tahakkuku yapılan aylar için 102. maddede yer alan diğer cezaların uygulanabileceğini ortaya koymaktadır. Eksik işçilik tutarını yasal defterlerine intikal ettirmediği saptanan işverenle ilgili olarak, söz konusu işçilik tutarının ücret tediye bordrolarına da yansıtılmadığı saptandığından, 85. maddede yer almasa da eksik işçilik tahakkuklarının ücret bordrolarına yansıtılmaması nedeni ile ceza uygulaması 102. madeninin 1. fıkrasının (e) bendinin 5 numaralı alt bendinin emredici hükmüdür.
G- PRİM BELGELERİNİN HER ÇEŞİDİ İÇİN AYRI AYRI CEZA MI UYGULANACAK?
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği ekinde prim belgelerinin çeşitleri sayılmıştır. Yükümlülerin her bir belgeyi ayrı ayrı verme mükellefiyetleri bulunmaktadır. 5510 sayılı Kanun’un 102. maddesinin 1. fıkrası (c) bendinde örneği yönetmelikte belirtilen prim “belgelerini” vermeyen işverenlerle ilgili olarak idari para cezası uygulanması gerektiği hüküm altına alındığından, işverenlerce aynı ay için verme yükümlülükleri bulunan her ayrı çeşit prim belgesini Kuruma vermemeleri halinde ayrı ayrı ceza uygulaması söz konusu olabilecektir.
H- İŞVEREN SIFATI OLMAYAN İŞYERİ SAHİPLERİNİN KURUMCA TALEP EDİLEN KAYIT VE BELGELERİ İBRAZ ETMEMELERİ HALİNDE 5510 SAYILI KANUN’A GÖRE CEZA UYGULANABİLECEK Mİ?
5510 sayılı Kanun defter ve belge ibraz yükümlülüğünü işverenlerin yanında işyeri sahiplerine de getirmiştir. Bu doğrultuda 506 sayılı Kanun döneminde olduğu gibi ibraz yükümlülüğü için hizmet akdi ile sigortalı çalıştırma zorunluluğu kaldırılmıştır, bu durumun sonucu olarak 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olanlar (bağımsız çalışanlar) aynı zamanda 5510 sayılı Kanun kapsamında işyeri sahibi olduklarından, yine 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde belirtilenleri (kamu çalışanları) çalıştıranlarda (kamu işverenleri) işyeri sahibi olduklarından yasal kayıt ve belgeleri Kurumca talep edilmesine rağmen incelemeye sunmayan kamu işverenleri ve kendi nam ve hesabına çalışanlar idari para cezası uygulamasıyla karşı karşıya kalacaklardır.
İ- İŞTEN AYRILIŞ BİLDİRGESİ VERMEYEN İŞVERENLERE İDARİ PARA CEZASI UYGULANABİLECEK Mİ?
5510 sayılı Kanun uygulamasına göre; hizmet akdiyle çalıştırılanlar, kamu idarelerinde çalıştırılanlar ve haklarında sadece bazı sigorta kollarının uygulandığı sigortalılardan sigortalılığı sona erenlerin, sigortalılıkların sona erme halleri işverenleri tarafından, köy ve mahalle muhtarları, kendi nam ve hesabına çalışanlar, tarımsal faaliyette bulunanların sigortalılığının sona erme hallerinin ise kendileri ve faaliyetlerinin sona erme halinin bildirildiği kuruluşlar veya vergi daireleri tarafından, en geç on gün içinde sigortalı işten ayrılış bildirgesiyle Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmesi gerekmektedir. Ancak söz konusu yükümlülüğün ihlali halinde sadece köy ve mahalle muhtarlarının, kendi nam ve hesabına çalışanların, tarımsal faaliyette bulunanların faaliyetlerinin sona erme halinin bildirildiği kuruluşlar veya vergi dairelerine idari para cezası uygulanacaktır. Hizmet akdiyle çalıştırılan işçilerin ve kamu idarelerinde çalıştırılanların sigortalılıklarının sona erme hallerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmesi gerekse de, bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde işverenlere ceza uygulaması söz konusu olmayacaktır.
III- SONUÇ
Makalemizde 5510 sayılı Kanun’un idari para cezası uygulamaları ile ilgili olarak, kamuoyunda tereddüt oluşturduğunu düşündüğümüz az sayıda husus açıklanmaya çalışılmıştır. Kanunun uygulanmasıyla ilgili tereddüt duyulan konuların yukarıda açıklananlarla sınırlı olmadığının belirtilmesi gerekmektedir. Bunun sebebi Kanun’un yeni olmasıdır. Uygulamada yaşanan tereddütler, akademisyenler ve yargı organlarının katkılarıyla zaman içerisinde azalacaktır.
Harun ORDU*
Yaklaşım
_______________________________
(*) Sosyal Güvenlik Kurumu Başmüfettişi |