Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
ANONİM ŞİRKETLERDE GENEL KURUL KARARLARINI İPTAL ETTİRMEK İÇİN NE YAPILMALIDIR? (·) PDF Yazdır e-Posta
03 Haziran 2010

Image

Yılın bu döneminde, anonim şirket genel kurul toplantılarının yoğunlaştığı malumdur.

Anonim şirketlerde genel kurul, pay sahiplerinin katılımıyla oluşan ve yönetim ve denetim kurulunun seçimi, ibrası, azli, şirket hesaplarının görüşülmesi ve tasdiki, kârın dağıtılması gibi şirket işlerine ilişkin haklarını kullandıkları bir karar organıdır. Türk Ticaret Kanunu’na göre, anonim şirket genel kurulu, ya olağan (adi) ya da olağanüstü (fevkalade) şekilde toplanır. Olağan genel kurul toplantısının her hesap dönemi sonundan itibaren üç ay içinde ve en az yılda bir defa yapılması zorunludur (TTK md. 364/f.1). Olağanüstü genel kurul toplantısı için ise herhangi bir süre öngörülmemiş olup, lüzum görülmesi durumunda her zaman için yapılması mümkündür. TTK, genel kurulu olağan toplantıya davet etme görevini yönetim kuruluna, olağanüstü toplantıya davet etme görevini ise hem yönetim kuruluna hem de denetçilere vermiştir (TTK md. 365). Koşulların mevcut olması durumunda, azlığın da, genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırması mümkündür (TTK md. 366-367).

Ancak, genel kurul toplantılarının her zaman usulüne uygun bir şekilde yapıldığını yahut usulüne uygun şekilde toplansa dahi, genel kurulca alınan her kararın paysahiplerinin menfaatlerini korur nitelikte olduğunu ileri sürmek mümkün değildir. Nitekim, konuya ilişkin yargı kararlarına bakıldığında, anonim şirketlere ilişkin olarak dava konusu yapılan hususların başında genel kurul kararlarının geldiği ve açılan davaların büyük bir kısmının genel kurul kararlarının iptali istemini içerdiği görülecektir. Ancak, uygulamada genel kurul kararlarının iptali hususu yeterince bilinmemekte, bu nedenle zaman zaman dava açma süresi geçirilmekte ya da dava açma koşullarının sağlanamamış olması nedeniyle davanın reddi ile karşılaşılabilmektedir. Dolayısıyla, bu çalışmamızda, anonim şirket genel kurulu kararlarının iptalini dava edebilmek için ne yapılması gerektiği üzerinde durulacaktır.

II- GENEL KURUL KARARLARININ İPTALİNİ KİMLER İSTEYEBİLİR?


Anonim şirket genel kurul kararlarının iptal edilmesine, Türk Ticaret Kanunu’nun 381. maddesinde değinilmiştir. Anılan maddeye göre;

“1. Genel kurul toplantısında hazır bulunup da karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta (toplantı tutanağına) geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak izin verilmeyen yahut toplantıya davetin usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut genel kurul toplantısına iştirake yetkili olmayan kimselerin karara iştirak etmiş bulunduklarını iddia eden pay sahipleri;

2. Yönetim kurulu;

3. Kararların infazı yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin (murakıpların) şahsi sorumluluklarını gerektirdiği takdirde, bunların her biri

kanun veya esas sözleşme (anasözleşme) hükümlerine(1) ve özellikle objektif (afakî) iyi niyet kurallarına (esaslarına)(2) aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, tarihlerinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye müracaatla iptal davası açabilirler.”

Anılan hüküm çerçevesinde, genel kurul kararının iptali için dava açabilecek olanları, pay sahipleri, kurul olarak yönetim kurulu ve münferiden yönetim kurulu üyeleri ile denetçiler olarak sıralayabiliriz.

Paysahipleri tarafından iptal davası açılabilmesinin koşulları, paysahibi-nin genel kurul toplantısına katılıp katılmamasına göre farklılık arzet-mektedir. Şöyle ki, TTK’nın 381. maddesine göre, toplantıya katılan paysahiplerinden, sadece, karara muhalif kalarak keyfiyeti toplantı tutanağına geçirtenler veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmeyenler, genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabilirler. Yargıtay, kararlarında bu yasal zorunluluğu göz önünde bulundurmakta ve genel kurul tutanağına karşı oyunu yazdırmayan ortağın, ret oyu kullanmış olsa bile, bu genel kurul kararının iptali için dava açamayacağını kabul etmektedir(3). Ancak, oy kullandırılmadığı iddiasıyla açılan iptal davasında, karşı oy yazısı (muhalefet şerhi) aranmamaktadır(4).

Genel kurul toplantısına katılmayan ya da katılamayan paysahipleri ise, toplantıya davetin usulü dairesinde yapılmadığı(5) veya gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediği(6) ya da genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara iştirak etmiş bulundukları iddiasıyla, genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabilirler.

Gündemde olmayan bir hususun, genel kurulca görüşülerek karara bağlanması durumunda, kendilerine usulüne uygun çağrı yapıldığı halde gelmeyen ortaklar dahi, gündem dışı alınan kararın iptali için dava açabilirler. Ancak, Yargıtay’ın bu hususu dava açma hakkı yönünden ele aldığını ve bu sebebe dayalı olarak açılan bir davada, “genel kurulca alınan kararların, yasa, anasözleşme ve objektif iyiniyet kurallarına aykırılığı ispat edilmedikçe, genel kurul kararlarının iptal edilemeyeceğini” kararlaştırdığını belirtelim(7).

TTK’ya göre, yönetim kurulu da, kanun veya esas mukavele hükümlerine ve özellikle objektif (afakî) iyi niyet esaslarına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabilir. Kanun, bu hakkı şirket organı olarak yönetim kuruluna tanımıştır. Dolayısıyla, anılan hakkın kullanımında, yönetim kurulunun bu konuya ilişkin bir toplantı yapmasının ve genel kurul kararının iptali için dava açılması yönünde yazılı bir karar almasının uygun olacağı kanısındayız. Nitekim, TTK gereği, yönetim kurulu kararları, ancak, yazılıp imza edilmiş olması durumunda geçerlilik kazanmaktadır (TTK md. 330/f.3). İptal davasının yönetim kurulu tarafından açıldığı bu tür davalarda, şirketi denetçiler temsil eder.

TTK’da, genel kurulca alınan bir kararın icrasının yönetim kurulu üyelerinin ya da şirket denetçilerinin şahsî sorumluluklarını doğurucu bir nitelik arz etmesi durumunda, yönetim kurulu üyelerinin veya denetçilerin de münferit olarak bu genel kurul kararı aleyhine iptal davası açabilmesine imkan sağlanmıştır. Kanun’da, bu hak her ne kadar yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin takdirine bırakılmış ve adı geçenler dava açıp açmama noktasında serbest bırakılmış olsalar da, bizce bu hakkın, aslında bir zorunluluk olarak düşünülmesi daha doğru olacaktır. Çünkü, yönetim kurulu üyelerinin ya da denetçilerin, kararın genel kurulca alındığını öne sürerek sorumluluktan kurtulmaları mümkün değildir. Zira, genel kurul bir karar organı olup, anılan kararın uygulanmasından dolayı sorumluluğu bulunmamaktadır.
III- İPTAL DAVASI AÇABİLMEK İÇİN GEREKLİ TEMEL KOŞULLAR

Genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabilmek için, herşeyden önce genel kurul tarafından alınmış bir kararın bulunması gerekir. Genel kurulca herhangi bir karar alınmamışsa, iptal davası da söz konusu olmaz(8).

Yine, dava açmaya hakkı olanlar, genel kurul toplantısını değil, sadece ilgili genel kurul kararının iptalini isteyebilirler(9). Bu itibarla, genel kurulda alınan bir karar için, genel kurulun, dolayısıyla alınan bütün kararlarının iptalini istemek mümkün değildir.

Genel kurul reddedilen görüşme talepleri veya teklifler aleyhine iptal davası açılıp açılmayacağı hususu tartışmalıdır. ERİŞ, Türk Ticaret Kanunu’nda karar kavramının geniş anlamda kullanıldığını, “olumlu” ve “olumsuz karar” şekilde bir ayrıma gidilmediğini, bu nedenle de, bir teklifin reddinin veya teklifin görüşülmesinin reddinin de bir karar olduğunu ve iptal davasına konu olabileceğini belirtmektedir(10). Biz de bu görüşe katılmaktayız.

İptal davası açılması konusunda dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan birisi de dava açma süresine ilişkindir. İptal davasının, genel kurul kararının alındığı tarihten -doğal olarak genel kurul toplantı tarihi olacaktır- itibaren üç ay içinde açılması gerekir. Bu sürenin geçirilmiş olması durumunda, dava açma hakkı ortadan kalkacaktır.

IV- İPTAL DAVASININ AÇILACAĞI MAHKEME


Genel kurul kararlarının iptali davası şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yoksa asliye hukuk mahkemesi nezdinde açılır. Husumet şirket tüzel kişiliğine yöneltilir ve şirketi kural olarak yönetim kurulu temsil eder. Ancak, iptal davasının yönetim kurulu tarafından açılması durumunda, şirketi denetçiler temsil eder(11).

V- ÖZET VE SONUÇ


TTK’nın 381. maddesine göre; genel kurul toplantısına katılıp karara muhalif kalarak keyfiyeti toplantı tutanağına geçirten, oyunu kullanmasına haksız olarak izin verilmeyen ya da toplantıya davetin usulü dairesinde yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara iştirak etmiş bulunduklarını iddia eden pay sahipleri; yönetim kurulu ve kararların infazı yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin (murakıpların) şahsi sorumluluklarını gerektirdiği takdirde, bunların her biri, kanun veya anasözleşme hükümlerine ya da objektif iyi niyet kurallarına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, tarihlerinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye müracaatla iptal davası açabilirler.

Ancak, iptal davası açacak olan paysahiplerinden, toplantıya katılıp da karara muhalif kalanların, bu hususu toplantı tutanağına açıkça yazdırmaları gerekmektedir. Toplantıya katılmayanlar ise, ancak, toplantıya davetin usulü dairesinde yapılmadığı veya gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediği ya da genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara iştirak etmiş bulundukları iddiasıyla iptal davası açabileceklerdir. Son olarak, anonim şirket yönetim kurulunun, genel kurulca alınan kararların şahsi veya müteselsil sorumluluklarını doğurup doğurmadığı hususuna dikkat etmeleri ve sorumluluk doğuracağına kani oldukları takdirde, gerek kurul olarak gerek münferiden mahkemeye müracaatla ilgili kararın iptalini istemeleri menfaatlerine olacaktır.

Soner ALTAŞ*
Yaklaşım

* Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettişi

(·) Bu çalışmada belirtilen görüşler yazarına ait olup, çalıştığı Kurumunu bağlamaz.

(1) Oğuz İMREGÜN’e göre “Bazen, yasanın emredici hükümleri, özellikle toplantı ve karar yeter sayılarına ilişkin emredici hükümler, esas sözleşmeye yasa hükümlerinden daha da ağırlaştırılmış olarak girebilir. Bu durumda, yasanın emredici hükümlerini daha da ağırlaştıran esas sözleşme hükümleri, yasa hükümlerini ağırlaştırdıkları oranda esas sözleşme hükmü sayılır ve bu ağırlaştırılmış hükümlere aykırılık, ağırlaştırıldıkları oranda aykırılık halinde esas sözleşme hükümlerine aykırılık sayılarak sadece bir iptal davası hakkı verir.” Bkz. Oğuz İMREGÜN, “Anonim Ortaklıklarda Genel Kurul Kararlarına Karşı Kanun Yolları”, Prof. Dr. Faminal TEKİL’in Anısına Armağan, İstanbul, 2003 http://veziroglu.av.tr/news/makaleler/anonim-ortakl-klarda-g..., Erişim: 02.01.2010
(2) “Objektif (afakî) iyi niyet kuralları, Medeni Kanun’un 2. maddesi anlamında dürüstlük kurallarıdır. Çoğunluğun şirket menfaati gerektirmediği halde, yetkilerinin kötüye kullanarak aldığı, azlığın ve münferit paysahiplerinin meşru menfaatlerini zedeleyen kararlar, objektif iyiniyet kurallarına aykırı sayılmaktadır.” Detaylı açıklama için Bkz. Ersin ÇAMOĞLU - Reha POROY - Ünal TEKİNALP, Ortaklıklar ve Kooperatifler Hukuku, 11. Baskı, Arıkan Yayınları, İstanbul 2005, s. 423
(3) Yrg. 11. HD’nin, 16.11.1993 tarih ve E. 6742, K. 7505 sayılı Kararı.
(4) Yrg. 11. HD’nin, 17.05.1982 tarih ve E. 1551, K. 2136 sayılı Kararı.
(5) TTK’nın 368. maddesine göre, genel kurulun toplantıya daveti, şirket esas sözleşmesinde gösterilen şekil ve surette ve her halde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile ilan edilir. Bu ilanın, toplantı günleri dahi olmamak üzere, toplantı vaktinden en az iki hafta önce yapılması gerekir. Gene, nama yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete bir hisse senedi tevdi ederek ikametgahını bildiren pay sahiplerine, taahhütlü mektup gönderilmesi suretiyle de toplantı günü bildirilir.
(6) TTK’nın 369. maddesine göre; genel kurulu toplantıya davete dair olan ilan veya davet mektuplarında gündemin gösterilmesi zorunludur.
(7) Yrg. 11. HD’nin, 19.04.1996 tarih ve E. 1820, K. 2657 sayılı; 20.09.1983 tarih ve E. 5602, K. 5693 sayılı; 30.09.1993 tarih ve E. 6634, K. 6030 sayılı Kararları; Yargıtay’a göre, genel kurula çağrının usule aykırı yapılmış olması, bu genel kurulda alınan kararların geçersiz, yani batıl olmasını gerektirmemektedir. Bkz. Yargıtay 11. HD’nin, 29.09.1994 tarih ve E. 2730, K. 6949 sayılı Kararı.
(8) Gönen ERİŞ, Anonim Şirketler Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara 1995, s. 449
(9) Yrg. 11. HD’nin, 15.09.1989 tarih ve E. 5854, K. 4342 sayılı Kararı.
(10) ERİŞ, age, s. 449
(11) ERİŞ, age, s. 218, 451