AR-GE merkezlerine sağlanan teşvikler |
03 Haziran 2010 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Küreselleşme gibi son yılların popüler kavramlarından biri haline gelen “Ar-Ge”, son zamanlarda gündelik yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olmuştur. Gün geçmemektedir ki, yazılı veya görsel basında “Ar-Ge” ile ilgili bir haber yer almasın, “Ar-Ge” kelimesini işitmeyelim. “Ar-Ge” kavramını bu derece önemli kılan ve yaşamımızın ayrılmaz bir parçası yapan belki de Türkiye’nin bilim ve teknolojideki yüzyıllardır süregelen geri kalmışlığı ve bilim alanında yenilik (inovasyon) yaratmaktan uzak kalması gerçeğidir. Nitekim Türkiye’nin sürekli olarak gelişmekte olan veya geri kalmış bir ülke olarak lanse edilmesi, “Batı”nın ve “Avrupa”nın ise adeta gelişmişliğin bir sembolü olarak yansıtılması ve Türkiye’nin bizzat kendi insanları tarafından “Batı”dan dışlanarak ötekileştirilmesi, bu gerçeğin bir tezahürü olarak karşımıza çıkmaktadır. Ar-Ge faaliyetleri, Türkiye’de uzun yıllardır desteklenmekte ve çeşitli destek unsurlarından faydalanmaktadır. Avrupa Birliği’ne adaylık süreci ile Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi ve milli gelir içinde Ar-Ge harcamalarının artırılması bir devlet politikası olarak benimsenmiş ve Ar-Ge destekleri artırılmıştır. Söz konusu politika çerçevesinde 2008 yılında yürürlüğe giren 5746 sayılı “Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun” çeşitli destek unsurlarını bünyesinde barındırma özelliğini taşıyarak ön plana çıkmaktadır. Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranı halihazırda % 0,7 - % 0,8 civarındadır. Bu oran son yıllarda hızlı bir ivmeyle artış göstermiş olmakla birlikte hala Avrupa ve Dünya ortalamasının çok altında seyretmektedir. Öte yandan hükümet Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payını 2013 yılında % 2’ye çıkarmayı hedeflemektedir. Ar-Ge faaliyetlerinin teşvikine yönelik olarak Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yer alan düzenlemelerin yanı sıra 06.07.2001 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nda da bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Yazımızın konusunu 5746 sayılı Kanunla tanımlanmış olan Ar-Ge merkezlerine sağlanan teşvikler oluşturduğundan, Ar-Ge merkezlerine esas olarak söz konusu kanun kapsamında sağlanan teşvikler ele alınmıştır. 2. Ar-Ge merkezleri “Ar-Ge merkezi” kavramı, mevzuatımıza 12.03.2008 tarih ve 26814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 31.12.2023 tarihine kadar yürürlükte olacak, 5746 sayılı “Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun” ile girmiş bulunmaktadır. Ar-Ge merkezi, söz konusu kanunun 2. maddesinde, “Dar mükellef kurumların Türkiye'deki işyerleri dahil, kanuni veya iş merkezi Türkiye'de bulunan sermaye şirketlerinin; organizasyon yapısı içinde ayrı bir birim şeklinde örgütlenmiş, münhasıran yurtiçinde araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan ve en az elli tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam eden, yeterli Ar-Ge birikimi ve yeteneği olan birimleri” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım incelendiğinde Ar-Ge merkezlerinin aşağıda yer verilen üç özelliği öne çıkmaktadır: a. Ar-Ge merkezlerinin Türkiye’deki sermaye şirketlerinin organizasyon yapısı içinde ayrı bir birim şeklinde örgütlenme zorunluluğu mevcuttur. Bir başka deyişle, şirket içinde ayrı bir Ar-Ge departmanının kurulması şarttır. b. Ar-Ge merkezi şartlarını haiz olabilmek için Ar-Ge departmanında en az elli tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam edilmelidir. c. Ar-Ge merkezinin münhasıran (yalnızca) yurtiçinde araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunması gerekmektedir. 3. Türkiye’deki Ar-Ge merkezlerine genel bakış 5746 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra Ar-Ge merkezi kuran firma sayısı 64’e ulaşmıştır. Söz konusu firmaların büyük çoğunluğu yabancı sermayeli küresel şirketlerden oluşmaktadır. Ar-Ge merkezlerinde istihdam edilen Ar-Ge personeli sayısı ise mevcut durumda 13 bin civarındadır.[1] Sanayi Bakanlığı’nın kayıtlarına göre Türkiye’de Ar-Ge merkezi kuran yabancı sermayeli firma sayısı 56’ya, bu firmaların yatırımı da 450 milyon dolara ulaşmıştır.[2] Başbakanlık Yatırım Destek Ajansı, çalışmalarında, teknoloji ve Ar-Ge merkezi yatırımlarına özel önem vermektedir. Son açılan yabancı sermayeli Ar-Ge merkezlerinin bazıları ajansın girişimiyle Türkiye’ye gelmiştir. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri de ajansın girişimi ve katkılarıyla Çinli telekomünikasyon devi Huawei’nin 21 Ocak 2010 tarihinde Ümraniye’de açtığı Ar-Ge merkezi olmuştur. Söz konusu merkez Huawei’nin ikinci en büyük uluslararası Ar-Ge merkezi olup, merkeze önümüzdeki üç yılda 50 milyon doların üzerinde yatırım planlanmıştır. Türkiye Ar-Ge merkezinde yerel ve uluslararası pazarların telekomünikasyon ihtiyaçlarına yönelik ileri teknoloji ve hizmetler geliştirmeyi hedefleyen Huawei, Ar-Ge merkezinde üç yılda 350 Türk mühendisi istihdam etmeyi planlamaktadır.[3] 4. Ar-Ge merkezlerine sağlanan teşvikler 4.1 Vergisel destekler 4.1.1 Ar-Ge indirimi Firmalar Ar-Ge merkezlerinde gerçekleştirdikleri Ar-Ge harcamalarının % 100’ünü kurumlar vergisi matrahının tespitinde beyannamede “Ar-Ge” indirimi olarak kullanabileceklerdir. Söz konusu Ar-Ge harcamaları ise ayrıca amortisman yoluyla ya da doğrudan gider yazılmak suretiyle kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınacak olup “Ar-Ge indirimi” kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde indirim yoluyla mükelleflere Ar-Ge harcamalarına ilişkin ilave gider yazma imkanını sağlayan bir teşvik unsuru olarak ön plana çıkmaktadır. Firmaların, Ar-Ge merkezlerindeki Ar-Ge harcamalarına ilişkin olarak Ar-Ge indiriminden 5746 sayılı Kanuna göre faydalanmaları mümkün olmakla birlikte 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri uyarınca da Ar-Ge indiriminden faydalanmaları mümkündür. Mükellefler, 5746 veya 5520 sayılı kanuna göre Ar-Ge indiriminden faydalanma hususu açısından tercih hakkına sahip bulunmaktadırlar. 5746 sayılı Kanuna göre, mükelleflerin, işletmeleri bünyesinde yaptıkları Ar-Ge ve yenilik faaliyeti kapsamındaki harcamaların %100'ü kurum kazancının tespitinde Ar-Ge indirimi olarak dikkate alınabilecektir. Ar-Ge indirimine konu olan harcama kalemleri ise, a. İlk madde ve malzeme giderleri (her türlü doğrudan ilk madde, yardımcı madde, işletme malzemesi, ara mamul, yedek parça ve benzeri giderler) b. Amortismanlar (Ar-Ge faaliyetlerinde kullanılan iktisadi kıymetler için ayrılan amortismanlar. Ar-Ge faaliyeti dışında başka faaliyetlerde de kullanılan makine ve teçhizata ilişkin amortismanlar, bunların Ar-Ge faaliyetinde kullanıldığı gün sayısına göre hesaplanır) c. Personel giderleri (Ar-Ge personeli ile ilgili olarak tahakkuk ettirilen ücretler ile bu mahiyetteki giderler) d. Genel giderler (Elektrik, su, gaz, bakım-onarım, haberleşme, nakliye, sigorta giderleri, kitap, dergi gibi yayın giderleri vb. Bu giderlerin Ar-Ge merkezinde fiilen kullanılması ve bunun tespit ve tevsik edilmesi gerekmektedir) e. Dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetler (İşletme dışında yerli veya yabancı diğer kurum ve kuruluşlardan mesleki veya teknik destek alınması veya bunlara yaptırılan analizlerle ilgili olarak yapılan ödemeler. Bu şekilde alınan danışmanlık hizmeti ve diğer hizmet alımlarına ilişkin harcamalar Ar-Ge ve yenilik harcaması kapsamında gerçekleştirilen toplam harcama tutarının %20’sini geçemez ) f. Vergi, resim ve harçlar (Doğrudan Ar-Ge faaliyetlerine ilişkin vergi, resim ve harçlar) olarak belirlenmiştir. 5746 sayılı Kanuna göre Ar-Ge indirimi uygulaması ile 5520 sayılı Kanununa göre Ar-Ge indirimi uygulaması genel hatlarıyla benzerlik göstermekle birlikte iki uygulama arasında bazı farklılıklar da mevcuttur. Örneğin her iki uygulamada da Ar-Ge indirimi oranı %100 olarak tespit edilmiş, her iki uygulamada da kurum kazancının yetersiz olması halinde ilgili yılda kullanılamayan Ar-Ge indirimi tutarının gelecek yıllara devretmesi esası benimsenmiştir. Ancak, 5746 sayılı Kanuna göre gelecek yıllara devreden Ar-Ge indirimi tutarlarının yeniden değerleme oranı ile endekslenmesi mümkün olmakla birlikte, 5520 sayılı Kanun uygulamasında gelecek yıllara devreden indirim tutarlarına endeksleme yapılmasına imkan tanınmamıştır. Ar-Ge merkezlerinde yapılan Ar-Ge harcamalarına ilişkin olarak 5746 sayılı Kanun ile 5520 sayılı Kanun uygulamaları arasındaki bazı önemli farklılıklara ilişkin açıklamalara aşağıda yer verilmiştir. a. 5746 sayılı Kanuna göre Ar-Ge indirimi uygulaması 31.12.2023 tarihine kadar geçerli olmakla birlikte 5520 Sayılı Kanuna göre Ar-Ge indirimi uygulamasında herhangi bir süre sınırlaması bulunmamaktadır. b. 5746 sayılı Kanuna göre gelecek yıllara devreden Ar-Ge indirimi tutarları yeniden değerleme oranı ile endekslenebilmekte, ancak 5520 sayılı Kanuna göre endeksleme yapılması mümkün bulunmamaktadır. c. 5746 sayılı Kanuna göre TÜBİTAK gibi kurumlar tarafından sağlanan hibe ve yardımların (nakit desteklerin) özel bir fon hesabına alınması ve 5 yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir hesaba nakledilmemesi veya işletmeden çekilmemesi gerekmektedir. Diğer taraftan, söz konusu hibe ve yardımlar 5520 sayılı Kanuna göre ticari kazancın bir unsuru olarak değerlendirilip gelir yazılacaktır. d. 5746 sayılı Kanuna göre finansman giderleri Ar-Ge indirimi hesaplamasında dikkate alınmazken, 5520 sayılı Kanuna göre Ar-Ge indirimine konu edilebilmektedir. e. 5746 sayılı Kanuna göre 500 ve üzerinde tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam eden Ar-Ge merkezlerinde ayrıca o yıl yapılan Ar-Ge harcamalarının bir önceki yıla göre artışının yarısı da ilave Ar-Ge indirimi olarak dikkate alınabilirken, 5520 sayılı Kanunda böyle bir uygulama yer almamaktadır. 5746 sayılı Kanuna göre Ar-Ge harcamalarının tamamı VUK’a göre aktifleştirilerek amortisman yoluyla gider yazılabilmektedir. Diğer taraftan, 5520 sayılı Kanuna göre sadece gayri maddi hakka yönelik olarak yapılan harcamaların (kanser ilacının bulunması vb.) aktifleştirilmesi zorunlu olup gayri maddi hakka yönelik olmayan harcamaların ise aktifleştirilmesi ihtiyaridir. Bunlar istenirse doğrudan gider yazılabilecektir.
[1]Zaman Gazetesi, 14 Mart 2010 [2]Dünya Gazetesi, 07 Nisan 2010 [3]Dünya Gazetesi, 07 Nisan 2010 4.1.2 Gelir vergisi stopajı teşviki 5746 Sayılı Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kamu personeli hariç olmak üzere Ar-Ge merkezlerinde çalışan Ar-Ge ve destek personelinin bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretlerinin %80’lik kısmı (doktoralı personelde %90’ı) gelir vergisinden istisna tutulmuştur. Konuya ilişkin açıklamalara 1 ve 2 Seri No.lu 5746 Sayılı Kanun Genel Tebliğlerinde yer verilmiştir. Buna göre gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanmak için Ar-Ge merkezlerinde en az 50 tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam edilmesi gerekmektedir. Gelir vergisi stopajı teşvikinin hesaplanmasında kapsama giren personelin fiilen Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine ayırdıkları zamanın, toplam çalışma zamanına oranı esas alınacaktır. Teşvik uygulamasında istisna, Ar-Ge ve destek personelinin Ar-Ge ve yenilik faaliyeti kapsamında fazla mesai dahil çalıştığı süreye ilişkin ücret matrahına uygulanacaktır. Söz konusu istisnanın uygulanması sonucu bulunan vergiye tabi ücret ile bu ücret üzerinden yapılan stopaj tutarı muhtasar beyannameye yansıtılacaktır. Ar-Ge kapsamında çalışan personelin her biri için 1 Seri No.lu 5746 Sayılı Kanun Genel Tebliği eklerinde yer alan “İstihdam Edilen Ücretlilere İlişkin Bilgiler” ile “Ar-Ge ve Yenilik Faaliyetleri Kapsamında Ücret Ödemeleri İstisnasına İlişkin Bildirim” doldurulacak ve muhtasar beyanname ekinde verilecektir. Gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanacak olan destek personelinin tam zaman eşdeğer sayısı, toplam tam zamanlı Ar-Ge personeli sayısının yüzde onunu geçemeyecektir. Diğer taraftan, 5746 sayılı Kanun kapsamında gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanan personeli için işverenler 5084 sayılı “Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” hükümlerinden de aynı vergilendirme dönemi içinde ayrıca yararlanamazlar. 4.1.3 Sigorta primi desteği 5746 Sayılı Kanunun 3. maddesinin 3. fıkrası uyarınca kamu personeli hariç olmak üzere Ar-Ge merkezlerinde çalışan Ar-Ge ve destek personelinin bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı, her bir çalışan için beş yıl süreyle Maliye Bakanlığı tarafından karşılanacaktır. 5746 Sayılı Kanunun uygulamasına ilişkin olarak 31.07.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan “Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Uygulama ve Denetim Yönetmeliği”nde konuya ilişkin açıklamalar yapılmıştır. Buna göre, Ar-Ge merkezlerinde çalışan Ar-Ge ve destek personelinin söz konusu sigorta primi desteğinden yararlanabilmesi için aşağıda yer verilen hususların dikkate alınması gerekmektedir. a. İşveren hissesi sigorta primi desteğinden yararlanacak olan destek personelinin tam zaman eşdeğer sayısı toplam tam zamanlı Ar-Ge personeli sayısının %10’unu aşamayacaktır. b. Destekten yararlanacak Ar-Ge merkezlerinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığından alacakları belgeyle işyerinin bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik İl Sigorta Müdürlüğüne yazılı olarak müracaat etmeleri gerekmektedir. c. İşveren hissesi sigorta primi desteğinden, Kanunda aranılan şartların taşındığına ve Yönetmeliğin ilgili maddeleri gereğince destekten yararlanılmaya hak kazanıldığına ilişkin ilgili kurum, kuruluş veya denetimle görevli şirket tarafından düzenlenen belgenin alındığı tarihten itibaren yararlanılabilecektir. d. İşverenlerin, işveren hissesi sigorta primi desteğinden yararlanabilmeleri için kapsama giren sigortalıların çalışmalarına ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik İl Sigorta Müdürlüğü’ne vermeleri zorunludur. Söz konusu aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içinde verilmemesi halinde destekten yararlanılamayacaktır. e. Kapsama giren sigortalılara ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içinde verilmesi halinde, tahakkuk eden sigorta primi işveren hissesinin yarısı ile sigortalı hissesinin işverenlerce ödenip ödenmediğine bakılmaksızın, sigorta primi işveren hissesinin diğer yarısı Maliye Bakanlığı tarafından karşılanacaktır. f. Gelir vergisi stopajı teşvikinde olduğu gibi, sigorta primi işveren hissesi desteğinin hesaplanmasında, bu kapsamdaki personelin fiilen Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine ayırdıkları zamanın, toplam çalışma zamanına oranı dikkate alınacaktır. 4.1.4 Damga vergisi istisnası 5746 sayılı Kanunun 3. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, bu kanun kapsamındaki her türlü Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri ile ilgili olarak düzenlenen kağıtlardan damga vergisi alınmayacaktır. Konuya ilişkin açıklamalara 3 Seri No.lu 5746 Sayılı Kanun Genel Tebliğinde yer verilmiştir. Buna göre Ar-Ge merkezleri için Ar-Ge merkezi belgesinin düzenlendiği tarihten itibaren Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri ile ilgili olarak düzenlenen kağıtlara damga vergisi istisnasının uygulanabileceği belirtilmiştir. Diğer taraftan, Kanun ve yönetmelik kapsamındaki Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde istihdam edilen personele münhasıran bu görevleri ile ilgili olarak yapılan ücret ödemeleri nedeniyle düzenlenen kağıtlara da damga vergisi istisnası uygulanacaktır. Noter, resmi daireler, diğer kamu kurum ve kuruluşları gibi kurum ve kuruluşlarca, 5746 sayılı Kanun kapsamında Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri ile ilgili olarak düzenlenen kağıtlara damga vergisi istisnası uygulamasında Ar-Ge merkezleri için başvuru yapılan kamu kurumu tarafından onaylı listenin, mükellef tarafından işlem esnasında bu işlemi yapacak kurum ve kuruluşlara ibraz edilmesi gerekli ve yeterli olup onaylı listenin işlem esnasında ibraz edilmemesi halinde, işlem yapanlarca istisna uygulanması mümkün bulunmamaktadır. 4.2 Vergi dışı destekler 4.2.1 Ar-Ge yardımı 5746 sayılı Kanun uyarınca kurulan Ar-Ge merkezleri yukarıda yer verilen vergisel teşviklerin yanı sıra gerçekleştirdikleri Ar-Ge faaliyetlerine yönelik olarak ayrıca ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından nakit destek alma imkanına da sahiptirler. Literatürde daha çok “Ar-Ge Yardımı” olarak adlandırılan söz konusu nakit destek yukarıda yer verilen vergisel teşviklerin yanı sıra Ar-Ge merkezlerinin gerçekleştirdikleri Ar-Ge faaliyetlerine ilişkin olarak yaptıkları harcamaların bir kısmının ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından hibe (yardım) şeklinde karşılanması veya geri ödeme şartına bağlı olarak finansman sağlanması şeklinde olabilmektedir. Ar-Ge faaliyetlerinde bulunan firmalara nakit destek veren kuruluşlar olarak TÜBİTAK ve TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) ön plana çıkmaktadır. 4.2.1.1 TÜBİTAK tarafından sağlanan Ar-Ge yardımı TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu) 1963 yılında kurulmuş olup bilimsel ve teknolojik alanlarda araştırma ve teknolojik gelişmeyi, ulusal ekonomik kalkınma hedeflerine göre düzenlemek, koordine etmek, desteklemek ve özendirmekle görevli, idari ve mali özerkliğe sahip bir kuruluştur. Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulunun sanayi kuruluşlarının ve özel kesimin teknoloji geliştirme ve yenilik faaliyetlerini teşvik etmek için verilecek devlet yardımlarının düzenlenmesine yönelik 4 Kasım 1998 tarihli 98/10 sayılı tebliği ile destek verilecek Ar-Ge projelerinin değerlendirilmesi görevi Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) ile beraber TÜBİTAK’a verilmiştir. Bu amaçla Teknoloji İzleme ve Değerlendirme Başkanlığı (şimdi Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı-TEYDEB) kurulmuştur. Hibe olarak verilen bu destekler daha önce tamamen DTM mali kaynaklarından karşılanırken, 2005 yılından itibaren bu desteklerin %25’i DTM, %75’i TÜBİTAK kaynaklarından karşılanmaya başlanmıştır. Ar-Ge Yardımı uygulaması, yukarıda belirtildiği üzere TÜBİTAK-Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı- (TEYDEB) ile Dış Ticaret Müsteşarlığı işbirliği ile yürütülmektedir. Yeni bir ürün geliştirme veya üretimle ilgili bir teknik geliştirme amacıyla planlanan projelerle, Ar-Ge Yardımı’na başvuru yapılabilmekte ve desteklenmeye değer görülen projelerin Ar-Ge giderlerinin %60’a kadarlık kısmı hibe şeklinde karşılanabilmektedir. 1995 - 31 Aralık 2009 tarihleri arasında TÜBİTAK-TEYDEB Destek Programlarına ilişkin proje sayılarına ilişkin istatistikler aşağıdaki tabloda yer almaktadır:[1]
TÜBİTAK TEYDEB destek programları kapsamında gerçekleşen, destek kapsamına alınan ve firmalara verilen hibe destek tutarlarına ilişkin bilgilere (2008 yılı sabit fiyatlarıyla, Milyon TL olarak) ise aşağıdaki tabloda yer verilmiştir.[2]
4.2.1.2 TTGV tarafından sağlanan Ar-Ge yardımı TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı), 1 Haziran 1991 tarihinde Hazine Müsteşarlığı aracılığıyla Dünya Bankası'ndan sağlanan kaynağın Türk sanayisinde teknoloji geliştirme faaliyetlerini desteklemek ve sanayi sektöründe ticari Ar-Ge bilincini artırmak üzere kullandırılması amacıyla kurulmuştur. TTGV, kurulduğu günden bu yana ana faaliyeti olarak, sanayi kuruluşları ve yazılım şirketleri tarafından gerçekleştirilen teknoloji geliştirme projelerine finansal destek sağlamaktadır. Desteklenen faaliyetler, ''teknolojik ürün ve proses inovasyonu'' kavramı içerisinde, bilgi birikimi firmada kalacak şekilde, firma tarafından gerçekleştirilen teknoloji geliştirme projeleridir. Altyapı veya üretim yatırımına dayalı projeler ile sanayi kuruluşları dışında üniversite ve araştırma kurumları tarafından sunulan projeler bu destek kapsamı dışında kalmaktadır. TTGV, başta KOBİ’ler olmak üzere özel sektörde sanayi kuruluşlarının teknoloji geliştirme ve inovasyona yatırım yapmalarını teşvik etmektedir. Kurucu üyeleri arasında KOSGEB’in de yer aldığı TTGV tarafından desteklenen işletmelerin çoğunluğunu (% 73) KOBİ’ler oluşturmaktadır. Söz konusu KOBİ’lerin yarıdan fazlası 10 yaşın altındaki genç şirketlerdir. Sanayi işletmelerinin geliştirme projelerine Dış Ticaret Müsteşarlığı kaynağından ve Hazine Müsteşarlığı kanalıyla Dünya Bankası kaynağından destek sağlamayı sürdürmektedir. Bu kapsamda, projenin toplam bütçesinin en fazla % 50’sine, 2 milyon ABD Doları’na kadar geri ödemeli, faizsiz destek sağlanmaktadır. Proje süresince işletmenin harcama yapmasından sonra TTGV katkısı olarak belirlenen tutar aylık bazda işletmeye ödenir. TTGV tarafından ABD Doları olarak verilen finansal destek, projenin sona ermesinin ardından 4 yıl içinde ABD Doları olarak geri alınır.[3] [1] http://www.tubitak.gov.tr/sid/488/pid/478/index.htm [2] http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files//BTYPD/istatistikler/TEYDEB01.pdf [3] http://www.ttgv.org.tr
5. Ar-Ge merkezlerine sağlanan teşviklerin ölçülmesi Önceki bölümlerde yer verildiği üzere, Ar-Ge merkezlerine sağlanan teşvikler vergisel ve vergi dışı teşvikler olarak iki ayrı kategoride sınıflandırılmıştır. Bu bölümde ise söz konusu teşviklerin yatırımcı açısından neyi ifade ettiği bir takım somut verilerle irdelenmeye çalışılacaktır. Ar-Ge merkezlerine sağlanan teşvikler bu açıdan - Kurumlar vergisi yüküne ilişkin avantajlar - İstihdam yüküne ilişkin avantajlar - Nakit teşvikler (doğrudan nakit avantajlar) olarak üç ayrı bölümde ele alınmıştır. 5.1 Kurumlar vergisi yüküne ilişkin avantajlar Firmalar Ar-Ge merkezlerinde gerçekleştirdikleri Ar-Ge harcamalarının % 100’ünü kurumlar vergisi matrahının tespitinde beyannamede “Ar-Ge” indirimi olarak kullanabileceklerdir. Söz konusu Ar-Ge harcamaları ise ayrıca amortisman yoluyla ya da doğrudan gider yazılmak suretiyle kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınacak olup “Ar-Ge indirimi” kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde indirim yoluyla mükelleflere Ar-Ge harcamalarına ilişkin ilave gider yazma imkanını sağlayan bir teşvik unsurudur. Kurumlar Vergisi oranı halihazırda % 20 olduğu için 100 TL’lik bir Ar-Ge harcaması için kurum Ar-Ge indirimi yoluyla 20 TL’lik bir vergi avantajı (nakit avantajı) elde etmekte, başka bir ifadeyle 20 TL daha az vergi ödemektedir. Ayrıca, beyannamede gösterilen Ar-Ge indiriminin yanı sıra Ar-Ge harcamalarının aktifleştirilerek uzun vadede de olsa amortisman yoluyla gider yazılabileceği dikkate alındığında, elde edilen vergi avantajının iki katına (%20’den %40’a) çıktığı görülmektedir. 5.2 İstihdam yüküne ilişkin avantajlar İstihdam üzerindeki vergi ve sigorta primi yükleri, Türkiye’de işverenlerin istihdam maliyetleri içerisinde önemli bir pay teşkil etmektedir. Bu açıdan 5746 sayılı Kanun ile Ar-Ge merkezlerindeki istihdam üzerindeki vergi ve sigorta primi yüklerine ilişkin sağlanan teşvikler (indirimler) önem arz etmektedir. 5.2.1 Gelir vergisi stopajı teşviki Ar-Ge merkezlerinde çalışan Ar-Ge ve destek personelinin ücretlerinin % 80’lik kısmı (doktoralı personelde %90) gelir vergisinden istisna tutulmuştur. İstisnanın uygulanmasında personelin fiilen Ar-Ge faaliyetlerine ayırdıkları zamanın toplam çalışma zamanına oranı esas alınacak, bu kısma isabet eden ücret tutarına istisna uygulanacaktır. Bilindiği gibi gelir vergisi artan oranlı bir tarifeye göre hesaplanmakta olup vergi oranları % 15 ile % 35 arasında değişmektedir. 2010 yılı için geçerli olan yıllık gelir vergisi tarifesi ekteki tabloda yer almaktadır.
Ar-Ge merkezlerinde çalışan Ar-Ge personelinin katma değeri yüksek, nitelikli ve yüksek ücretli çalışanlar olduğu dikkate alınırsa söz konusu personelin ücretlerinin yıl içinde çoğu ayda % 35 oranı üzerinden gelir vergisine tabi tutulacağı muhakkaktır. Buna göre Ar-Ge personelinin vergi yükünün % 25, personelin tam zamanlı Ar-Ge çalışanı olduğu ve doktoralı olmadığı varsayılırsa söz konusu personel için vergi avantajı % 20 (=% 25 x % 80) seviyesinde gerçekleşecektir. Bahse konu personelin Ar-Ge merkezinde yarı zamanlı (% 50) çalışması halinde ise vergi avantajı %10 (= % 20 x % 50) seviyesinde gerçekleşecektir. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunu’na 5838 sayılı Kanun ile eklenen geçici 75. madde uyarınca Ar-Ge merkezlerinde çalışan Ar-Ge ve destek personelinin ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisinin doktoralı olanlar için % 90’ı, diğerleri için %80’i verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilecektir. Ancak, asgari geçim indiriminin asgari ücretli olsun olmasın tüm çalışanlar için (medeni halleri ve çocuk sayılarına göre) asgari ücret üzerinden hesaplandığı göz önüne alınırsa, asgari geçim indirimine bağlı vergi avantajı yüksek ücretliler için daha az olmaktadır. Dolayısıyla, asgari geçim indirimi uygulaması, halihazırda yüksek ücretli olan Ar-Ge personelinin 5746 sayılı Kanundan kaynaklanan gelir vergisi avantajını pek fazla etkilememektedir. Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, asgari geçim indirimi dikkate alındıktan sonra 5746 sayılı Kanun kapsamındaki gelir vergisi avantajına yönelik örnek bir hesaplamaya aşağıda yer verilmiştir. Örnek: Bay A, bekar bir çalışan olup X firmasının Ar-Ge merkezinde tam zamanlı olarak çalışmakta ve 2010 yılında aylık 8.000 TL brüt ücret elde etmektedir. Doktoralı olmayan Bay A’nın 5746 sayılı Kanun kapsamında 2010 yılındaki gelir vergisi istisnası aşağıdaki gibi hesaplanmıştır.
Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere, X firmasının Bay A’nın istihdamı üzerinden sağlayacağı gelir vergisi stopajı avantajı 2010 yılı için 19.131,23 TL olup, vergi avantajı gelir vergisi matrahı üzerinden yaklaşık % 22 (= 19.131,23 / 87.286,29), brüt ücret üzerinden ise yaklaşık % 20 (=19.131,23/96.000,00) seviyesinde gerçekleşmektedir. [1] 2010 yılında ilk altı ayda sigorta tavanı 4.738,50 TL, ikinci altı ayda ise 4.943,40 TL’dir. Sigorta primi işçi payı (işsizlik sigortası işçi payı dahil) gelir vergisinden istisna olup bu tutar (%15) matrahtan indirilmiştir. 5.2.2 Sigorta primi teşviki Ar-Ge merkezlerinde çalışan Ar-Ge ve destek personelinin ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı prim ödemesinden istisna tutulmuş olup her bir çalışan için 5 yıl boyunca Maliye Bakanlığı tarafından karşılanacaktır. Bilindiği gibi, ücretlilerin sigorta primi (sosyal güvenlik primi) sosyal güvenlik primine esas kazanç sınırları dikkate alınarak hesaplanmakta, üst sınırın (sigorta tavanının) üzerinde yer alan ücret tutarları için prim hesaplanmamakta, bir başka deyişle söz konusu ücretler için sigorta tavanı üzerinden prim hesaplanmaktadır. 2010 yılı için sigorta primine esas kazanç tutarlarına aşağıdaki tabloda yer verilmiştir.
Öte yandan, ücretler üzerinden sigorta primleri çeşitli sigorta kollarından işçi ve işveren hissesi olarak ayrı ayrı hesaplanmaktadır. Ayrıca 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca ücretler üzerinden genel sigorta primine ilave olarak işsizlik sigortası primi de hesaplanmaktadır. Söz konusu sigorta primi oranlarına aşağıdaki tabloda yer verilmiştir.
5746 sayılı Kanun uyarınca sigorta primi teşviki yukarıdaki tabloda sigorta primi işveren hissesi olarak yer alan % 19,5 tutarının yarısı olan %9,75 olarak hesaplanacaktır. Dolayısıyla sigorta primi avantajı sigorta primi matrahının % 9,75’i olarak gerçekleşecektir. Ancak, sigorta primi en fazla sigorta tavanından hesaplandığı için sigorta tavanını aşan ücret tutarlarında (gelir vergisi avantajının aksine) istihdam üzerindeki sigorta primi avantajı azalacaktır. Bir önceki bölümde (“Gelir Vergisi Stopajı Teşviki”) yer verilen örnek esas alındığında, Bay A için istihdam yükü üzerindeki sigorta primi avantajı 2010 yılı için aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.
Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere, X firmasının Bay A’nın istihdamı üzerinden sağlayacağı sigorta primi avantajı 2010 yılı için 5.663,91 TL olup, sigorta primi avantajı sigorta matrahı üzerinden % 9,75 (=5.663,91/58.091,40) olmakla birlikte, brüt ücret üzerinden ise yaklaşık % 6 (=5.663,91/96.000) seviyesinde gerçekleşmektedir. 5.2.3 Damga vergisi teşviki 5746 sayılı Kanun uyarınca Ar-Ge merkezlerinde çalışan Ar-Ge personeline yapılan ücret ödemeleri üzerinden damga vergisi hesaplanmayacaktır. Ücretler (brüt ücretler) 01.01.2010 tarihinden itibaren % 0,66 oranında damga vergisine tabi bulunmaktadır. Dolayısıyla istihdam üzerindeki vergi avantajı damga vergisi açısından % 0,66 oranında gerçekleşecektir. 5.3 Nakit teşvikler (Doğrudan nakit avantajları) Önceki bölümlerde yer verildiği üzere Ar-Ge faaliyetlerine nakit destek veren kuruluşlar olarak TÜBİTAK ve TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) ön plana çıkmakla birlikte, TTGV tarafından firmalara 4 yıl içinde ödenmek şartıyla en fazla 2 milyon ABD Dolarına kadar geri ödemeli nakit destek sağlanmaktadır. Öte yandan, TÜBİTAK ise onaylamış olduğu Ar-Ge projelerine ilişkin harcamaların % 60’a kadarlık kısmını “Ar-Ge Yardımı” adı altında hibe etmek suretiyle nakit destek sağlayabilmektedir. Örneğin Ar-Ge merkezinde TÜBİTAK tarafından önceden onaylanmış ve desteklenmesi uygun görülmüş bir Ar-Ge projesinde 2010 yılında yapılan harcama tutarının 10.000.000 TL, destek oranının ise % 40 olduğu varsayılırsa firmanın sağlayacağı nakit destek tutarı (doğrudan nakit avantajı) 4.000.000 TL olacaktır. Yukarıda yer verilen açıklamalar ve yazımızda verilen X firması özelinde Ar-Ge merkezlerine sağlanan avantajlar özetlenerek aşağıdaki tabloda yer aldığı şekilde hesaplanmıştır. X firmasının 5746 sayılı Kanun uyarınca kurulan Ar-Ge merkezinde tam zamanlı 50 personel çalıştırdığı, doktoralı personel bulunmadığı, 2010 yılında her bir personelin aylık brüt ücretinin 8.000 TL olduğu, tüm personelin bekar olduğu varsayılmıştır. Ayrıca, X firmasının 2010 yılında Ar-Ge merkezinde gerçekleştirdiği Ar-Ge harcamasının 10.000.000 TL olduğu ve buna ilişkin TÜBİTAK’tan %40 oranında nakit desteğe hak kazandığı/kazanacağı varsayılmıştır.
6. Sonuç Yazımızda, 5746 Sayılı Kanunla birlikte mevzuatımıza giren “Ar-Ge Merkezleri”nin Ar-Ge faaliyetlerine yönelik olarak faydalanabilecekleri vergisel ve vergi dışı destekler özetlenmeye çalışılmıştır. Hükümetin Avrupa Birliğine uyum süreci kapsamında Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payını yükseltme politikasıyla birlikte son yıllarda Türkiye’deki Ar-Ge harcamalarında ve Ar-Ge faaliyetleriyle iştigal eden firma ve bu firmaların proje sayılarındaki artış dikkate alındığında, yakın bir gelecekte firmaların Ar-Ge faaliyetlerine yönelik desteklerin gerek destek türü gerekse de destek miktarı itibariyle artış göstermesi muhtemeldir. [1] İş kazası meslek hastalığı primi işveren payı işin tehlike derecesine göre % 1 ile % 6 arasında değişmekle birlikte, genelde % 1 olarak uygulandığı için % 1 olarak kabul edilmiştir. [2] Söz konusu vergi avantajı ertelenmiş vergi avantajı niteliğinde olup uzun vadede (amortisman süresinde) gerçekleşecektir.E&Y Türkiye
Özgür Kahraman |