5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88. maddesinde Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51., 102. ve 106. maddeleri hariç, diğer maddelerin uygulanacağı, Kurumun, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanacağı hususu hüküm altına alınmıştır.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından çıkarılan "Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Göre Kullanılacak Yetkilere İlişkin Yönetmelik’ te konuya ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. Yazımızda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda belirtilen ve Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilerce kullanılan yetkilerin, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacakların korunmasında, takip ve tahsilinde Sosyal Güvenlik Kurumunca kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar ele alınmıştır. II. Kamu Alacaklarının Korunmasına İlişkin Yetkiler Sosyal Güvenlik Kurumunun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacakların korunmasına ilişkin kullandığı yetkilerden biri teminat isteme yetkisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye''''de ikametgâhı bulunmayan borçlunun durumunun, Kurumun alacağının tahsilinin tehlikede olduğunu göstermesi halinde tahsil dairesince, borçludan mevzuatta belirtilen teminat istenebilmektedir. 5510 sayılı Kanunun 59. maddesinin ikinci fıkrası, 85. maddesinin birinci fıkrası ve 86. maddesi uyarınca Kurum alacağını tahakkuk ettirecek gerekli işlemlere başlanmış olması hâlinde, Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler sonucunda bulunan tutar üzerinden tahsil dairesince teminat istenebilmektedir. Kurum alacaklarının tahsili ile ilgili olarak 6183 sayılı Kanunun 10. maddesinde belirtilen teminatı sağlayamayan borçluların, borç ödemede hüsnüniyetli ve malî gücü yüksek olan muteber bir şahsı müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu olarak göstermesi hâlinde, şahsi kefaleti ve gösterilen şahsı kabul edip etmeme konusunda tahsil dairesinin yetkisi bulunmaktadır. Kurum alacakları ile ilgili olarak 6183 sayılı Kanunun 13. maddesinde belirtilen sebeplerin bulunması halinde, hiçbir süreye bağlı kalmaksızın ünite müdürünün (sosyal güvenlik il/merkez müdürü) kararıyla derhal İhtiyati haciz uygulanmaktadır. Haklarında ihtiyati haciz uygulanan borçluların, haczin yapıldığı tarihten, gıyapta yapılan hacizlerde ise haczin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yetkili iş mahkemesinde dava açma hakkı bulunmaktadır. Belirtilen sürede ihtiyati haczin iptali için dava açılmış olsa bile, hüküm kesinleşinceye kadar ihtiyati haciz devam etmektedir. İhtiyati hacze karşı 7 günlük dava açma süresinin geçmesinden sonra alacaklı tahsil dairesince ödeme emrinin tebliği ile ihtiyati haciz kesin hacze çevrilmektedir. 6183 sayılı Kanunun 17. maddesinde belirtilen sebeplerin bulunması halinde, ilgili servisin yazılı talebi üzerine borçlunun henüz tahakkuk etmemiş borçlarından Kurumca tespit ve ilan edilecek olanlarla bunların gecikme cezası, gecikme zammı ve idari para cezalarının derhal tahakkuk ettirilmesi hususunda Ünite müdürünün yazılı emir vermesi halinde, ünitenin ilgili birimlerince bu emrin hemen yerine getirilmesi gerekmektedir. Haklarında ihtiyati tahakkuk üzerine ihtiyati haciz uygulanan borçlular, ihtiyati tahakkuk sebeplerine ve miktarına haczin yapıldığı tarihten, gıyapta yapılan hacizlerde ise haczin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yetkili iş mahkemesinde dava açabilmektedir. III. Ödeme ve Tecile İlişkin Yetkiler Kurum alacağının 5510 sayılı Kanunda ve bu Kanuna istinaden Kurumca belirlenen, Kuruma takip ve tahsil görevi verilen diğer alacakların ise kendi özel kanunlarında belirtilen sürelerde Kuruma ödenmesi gerekmektedir. Özel kanunlarında ödeme zamanı belirlenmemiş olan diğer alacaklar Kurumca belirlenecek usul ve esaslara göre yapılacak tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmektedir. Ödeme, tahsil dairesini icra memurları ile yetkili ve sorumlu memurları tarafından verilecek makbuz karşılığında yapılmaktadır. Kurum alacağının, Kurumun işverenlere olan borçlarından mahsup yapılmak suretiyle tahsil edilmesi de mümkün olmaktadır. Postaneler, Kurumun anlaşmalı olduğu bankalar veya katılım bankaları aracılığı ile de Kurum alacakları ödenebilmektedir. Kurum alacağının vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya çevrilmesi, Kurum borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla, Kurum Yönetim Kurulunca veya Kurum Yönetim Kurulunun yetkisini devrettiği makamlarca, Kurum alacağı 6183 sayılı Kanunun 48. maddesine göre tecil faizi alınarak tecil olunabilmektedir. Tecil faizi, Maliye Bakanlığının belirlediği oranlarda uygulanmaktadır. Tecilde ödemeler, borç aslı ve ferîlerine orantılı olarak mahsup edilmektedir. Tecil şartlarına uyulmaması, değerini kaybeden teminatın veya mahcuz malların tamamlanmaması ya da yerlerine başkalarının gösterilmemesi hallerinde alacak muaccel olmaktadır. Tecilin bozulması durumunda, tahsil edilmiş bulunan tecil faizlerinin, tecile konu toplam borç içindeki gecikme cezası ve gecikme zammına isabet eden bölümü Kuruma irat kaydedildikten sonra, kalan tutar gecikme zammına mahsup edilmektedir. Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmemesi halinde 5510 sayılı Kanunda öngörülen oranlarda ödenmeyen kısmı için tahsil tarihine kadar gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmaktadır. Özel kanunları ile Kuruma takip ve tahsil görevi verilen alacakların kanunlarında belirtilen sürelerde ödenmemesi halinde, özel kanunlarında belirtilen gecikme cezası ve gecikme zammı oranları uygulanmaktadır. IV. Kurum Alacaklarının Cebren Tahsiline İlişkin Yetkiler 5510 sayılı Kanun ve bu Kanuna istinaden Kurumca belirlenen sürelerde Kurumun prim ve diğer alacaklarını haklı bir sebep olmaksızın ödemeyen kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri, Kanunun 88. maddesi uyarınca Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Bunlar hakkında, ödenmeyen primlerin ve diğer alacakların tahsilini teminen 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre doğrudan takip yapılmaktadır. Özel kanunları ile Kuruma takip ve tahsil görevi verilen diğer alacakların kanunlarında belirtilen sürelerde işverenlerince ödenmemesi halinde, tüzel kişiliği haiz işverenlerin üst düzey yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri hakkında, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi hükümlerine göre işlem yapılmaktadır. Kurum alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, Kurum alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumluluğu bulunmaktadır. Kurum alacaklarının takibinde haczolunacak malların tespiti amacıyla yapılacak mal varlığı araştırmasının şekli, alanı ve kapsamı ile araştırma yapılacak alacağın türü ve tutarı Kurumca belirlenmekte, bu yetki alacaklı tahsil dairesi itibarıyla da kullanılabilmektedir. Takip işlemleri, Kurumun ilgili ünitesince yapılmakta, borçlu veya malları başka mahallerde bulunduğu takdirde, takip işlemleri Kurumun o mahaldeki ilgili ünitesi tarafından yerine getirilmektedir. 6183 sayılı Kanunun 79. maddesine istinaden düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairesince, posta veya memur eliyle tebliğ edilmektedir. Kurum, haciz bildirilerini elektronik ortamda tebliğ edebilmekte, bu tebliğlere elektronik ortamda cevap verilebilmektedir. Kendisine haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacağın borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılmakta ve hakkında 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaktadır. Bu bildirimin adi posta veya özel kargo yoluyla gönderilmesi halinde bildirimin Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarih, taahhütlü, iadeli taahhütlü veya acele posta servisi aracılığı ile gönderilmiş ise postaya verildiği tarih, bildirim tarihi olarak kabul edilmektedir. Tahsil dairesince düzenlenen haciz bildirileri, Kurum borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya ilgili ünite aracılığı ile tebliğ edilebileceği gibi Kurumca belirlenen ve tebliğ ile duyurulacak tutarın üzerindeki Kurum alacakları için doğrudan bankaların genel müdürlüklerine de tebliğ edilebilmektedir. Haciz bildirisi bankanın genel müdürlüğüne de tebliğ edilmiş ise tüm şubelerini kapsayacak şekilde beyanda bulunma yükümlülüğü bankanın genel müdürlüğüne ait olmaktadır. Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkili olup, yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmamaktadır. V. Sonuç 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda belirtilen ve Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilerce kullanılan yetkiler, Sosyal Güvenlik Kurumunca kullanılmak suretiyle, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacakların korunmasında, takip ve tahsilinde kolaylık sağlanmıştır. Gündoğan Güngör DANACI (SGK Başmüfettişi – Sosyal Sig. Bilim Uzmanı) Lebib Yalkın Yayımları |