Haber hemen hemen bütün gazetelerde yer aldı, Sosyal Güvenlik Kurumu 79 bin dul ve yetimin aylıklarını kesmiş ve bunu da kendisi için başarı gibi sunarken, vatandaşları da sahtekâr olarak gösteriyor ama kazın ayağı hiç de öyle değil. Aylıkları kesilenler esasen dullar ile yetimlerden oluşuyor ve Bağ-Kur’da 21 bin 96, Emekli Sandığı’nda 13 bin 47, SSK’da ise 45 bin 290 kişi olmak üzere toplam 79 bin 433 kişiden ibaret. 1-Kayıtlar SGK’da ama kullanan yok 79 bin kişiden aylığı kesilenlerin büyük bir kısmı hem SGK’dan yetim aylığı alıp üstüne bir de işe girdiği halde, “Ben işe girdim, yetim aylığımı kesin” demeyenlerden oluşuyor. Şimdi burada el insaf demekten başka çare yok, çünkü yetim aylığını ödeyen yer SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu), yetimin işe girip çalıştığı işverenin, hem de bilgisayar sistemi üzerinden bildirdiği yer de SGK değil mi? Aynı bilgisayar sistemi üzerinden işe girdiğini gördüğü yetimin aylığını keseceği yerde ödeyen SGK değil mi? 2-Yetimler arası adaletsizlik Bu arada hatırlatmakta yarar var. Ana veya babası T.C. Emekli Sandığı’na tabi iken ölen yetimler hem yetim aylığı alıp hem de SSK’lı ve Bağ-Kur’lu olarak çalışabilirler hem de ana-babaları üzerinden yetim aylığı alabilirler. Onların aylıklarını çalıştıkları için de kimse kesemez, emekli de olsalar kimse kesemez. SSK ve Bağ-Kur’lu ana-babası vefat ettiği için yetim aylığı alanlar ise SSK’lı, Bağ-Kur’lu veya T.C. Emekli Sandığı kapsamında bir işe girdikleri anda yetim aylığı alamazlar. Gariban SSK ve Bağ-Kur’luların yetimlerinin ise aylıklarını keserler. Çalıştıkları zaman da keserler, emekli oldukları zaman da keserler. 3-Sosyal güvenlik eğitimi var mı? Bakın yukarıda iki tür yetim hakkında bilgi verdim sizin de kafanız karıştı. Zira, eğitim sistemimizin herhangi bir aşamasında sosyal güvenlikle ilgili bir ders yok, bilgilendirme yok. Biz daha doğmadan başlayan, ne doğması “Tüp bebek” uygulaması da sosyal güvenliğe dahil olduğuna göre anne karnına düşmeden başlayan ve tüm hayatımız boyunca devam ettiği gibi biz vefat ettikten sonra da devam eden bu sistem konusunda vatandaşımız cahil. Yani, ilköğretimden üniversite eğitimine kadar hiç mi hiç eğitimi verilmeyen ama hayatımızın en büyük kısmını geçirdiğimiz çalışma hayatımız ile biz doğmadan başlayıp, biz vefat ettikten sonra bile devam eden sosyal güvenlik haklarımız konusunda insanlarımız sadece kulaktan dolan bilgilerler el yordamıyla bir yerlere ulaşabiliyorlar. Sonradan bu kişilerden sosyal güvenlik kanunlarını tam olarak bilmelerini bekliyorlar. El insaf... 4-Ya dullara ne demeli 79 bin kişinin içindeki diğer önemli grup ise evlenen dullar. İnsanlar evlendiklerinde yani nikah memurunun önüne geçip imza attıklarının ertesi günü nüfus kayıtlarına evli diye kayıt düşülüyor. Bu kayıt kimin elinde devletin, peki bu dullara dul aylığı veren kim devletin diğer kurumu olan SGK. Üstelik tüm nüfus kayıtlarına girme, tüm nüfus kayıtları ile kendi emekli, dul-yetim aylıkları ile entegre edebilme yetkisi olan SGK bunu yıllardır yapmamış da dul kadın veya erkeklerden, “ben evlendim dul aylığı kesin” diye yazı beklemesi biraz insaf SGK dedirtecek cinsten değil mi? 5-Velhasıla Sonuç olarak, elinde her türlü bilgi-yetki olduğu halde bunu kullanamayanlar, hiç öğretmedikleri, eğitmedikleri, uyarmadıkları dul ve yetimlerin aylıklarını kesip bir de onları sahtekâr yerine koyarken biraz biz işimizi tam yaptık mı diye sormaları gerekmez mi? Öte yandan diğer saf ve temiz vatandaşımız bu ülkede 79 bin sahtekâr varmış deyip doğruluk-dürüstlüğe olan inancını yitirmez mi? Bu tür bilgiler verilirken daha dikkatli olunamaz mı? Çuvaldızı başkasına batırmadan önce iğneyi kendimize batıramaz mıyız? Akşam yazdı, SGK düzeltti Tıpkı, Akşam’ın “Emeklilikte Süper Formülü” yazmasından sonra 5698 sayılı Kanunu çıkarmaları gibi bu kere de 17.11.2007 günü bu köşeden vatandaşın sorusu üzerine “SGK hatalı ceza yazmış itiraz edin” dedik, ardından SGK 2007/88 Sayılı ve “506 sayılı Kanunun Ek 5’inci Maddesinin IV Numaralı Bendinin Uygulaması” konulu genelgesini yayınladı ve bizim görüşümüze uygun olarak verilen idari para cezalarının kaldırılması gerektiğini tüm ünitelerine duyurdu. Al sana da süper formül aylığın 237 lira artsın Ali Bey, 1942 doğumluyum ve 1993 yılında askerliğimi de borçlanıp, Avrupa’da çalıştığımı da belirterek 4000 gün üzerinden yüzde 70 aylık bağlama oranıyla emekli oldum. O günlerde aldığım aylık asgari aylığa çok yakındı ama bugünler arası epey açıldı 310 lira aylık alıyorum. Ayrıca nisan 2007’den itibaren Hollanda’dan yüzde 18 üzerinden 300 euro alıyorum. SSK’ya yaptığım itirazlara rağmen bu aylığı almaya devam ediyorum. Son olarak, 4000 gün Türkiye’de 2900 gün de yurtdışında çalışmam vardı. Sizden istirhamım SSK’dan tam aylık alabilmem için ne yapmam gerekir. A.Muhtar Gülgün 1993 yılında normal emekli olacak birisinden 5000 gün istenirken, sizi 4000 gün yurtiçi ve 2900 gün yurtdışı çalışmasıyla yani yurtdışı kısmi aylığı ile emekli etmişler. Bu aylık hesaplanırken, toplam 6900 güne göre hesaplama yapılır ve sonunda bulunan rakamın 4000/6900 oranı size verilir bu nedenle de kısmi aylık denir. Şayet dediğiniz gibi 4000 gün SSK’nız varsa şimdi hemen 506 sayılı Kanun’un 63’üncü maddesi gereğince bir işe girip emekli aylığınızı kestirin, birkaç gün çalışın sonra da bulunduğunuz yerdeki SSK Sigorta Müdürlüğü’ne gidip yeniden normal emeklilik dilekçesi verin. Yaşınız 55’ten büyük ve SSK’da 3600 günden fazla (4000 gününüz) olduğundan size bu kere tam aylık verecekler ve emekli aylığınız 310 liradan, 237 lira artarak 547 liraya çıkacak. Herhangi bir şey borçlanmanıza falan da gerek yok. Sosyal Güvenlİk Reformu ve hayalcİler Ali Bey, bir yazılım firmasında bordro programının yazılım danışmanlığını yürütmekteyim. Programımızı 5510 sayılı kanuna göre düzenlemek için bir çalışma yürütüyoruz. İlgili kanunda “Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tâbi tutulur. Diğer ödemeler ise öncelikle ödendiği ayın kazancına dahil edilir ve ücret dışındaki bu ödemelerin üst sınırı aşan kısmı, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak on iki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilave edilir” şeklinde bir ifade yer almaktadır. Bu tanımlamaya göre sosyal yardım olarak nitelendirilen kazançlardan verildiği ay kesilemeyen SSK primleri, kazancın verildiği ayı takipeden12 ay içerisinde ücret kazançları tavanın altında kalan aylarda kesilmelidir. Burada ifade edilen 12 ay mali yıl olarak tanımlanmadığı için yıl başlarında sıfırlanması mümkün değil. Bu konuda iki sorum olacak; 1-Net verilen sosyal kazançlar o ay ücretler toplamı (maaş, fazla mesai, maaşa endeksli ikramiye gibi) tavanı aşıyorsa SSK dikkate alınmadan brütleştirileceği için takip eden aylarda hangi brüt SSK matrahına dahil edilecektir. İlk hesaplanan brüt düşük kaldığı için eksik prim ve eksik vergi hesaplanmış olmayacak mı? SSK primleri dikkate alınarak brütleştirilirse ve o ay için SSK primi kesilmezse verilen netin üstünde bir net ve brüt yüksek olacağı için fazla vergi hesaplanacaktır. 2-Tavanı aşan ücreti nedeni ile sosyal kazançlardan dolayı SSK bakiyesi kalan kişiler işyeri değiştirir ve tavanın altında kalan bir ücretle işe başlarsa bakiyelerini yeni işyerine taşıması gibi bir zorunluluk var mıdır? Gökhan Yılmaz Sayın okurum, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nu ayakları yere basan, uygulamayı bilen, birazcık da olsa sosyal güvenlik bilinci olanlar tarafından hazırlanmış olsaydı bu tür madde yazmazlardı ama hayalci olup, uygulamadan bihaber olduklarından bu tür bir madde yazmışlar. Ancak, uygulanması mümkün değil. Mesela, ücreti 3000 lira olan birisine ocak ayında 2 maaş yani 6000 lira ikramiye verseniz ocak ayında hem 9000 lira üzerinden bordro yapacaksınız ve bu 9000 lira üzerinden gelir vergisi kesip, SSK tavanı olan 3802,50 lira üzerinden de SSK (işsizlik) primleri alınacak ve geri kalan net tutar da kişinin eline ödenecek. Ancak bahsettiğiniz madde gereğince (9000-3802,50=) 5197,50 lira bir sonraki ayın kazancına ilave edilecekmiş, iyi de siz parayı işçiye bir önceki ay ödediniz, takip eden aylarda primleri nereden keseceksiniz, gelir vergisi matrahı da SSK primleri düşüldükten sonra kalan kısımdır ama siz gelir vergisini de ödediniz ne yapacaksınız takip eden aylarda. Cevap yok. Kapı duvar. İşte bu nedenle bu maddenin uygulanmasında fiil imkansızlık var. O nedenle yeni kanun tasarısından çıkarılmalıdır. http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=99238,10,185 |