Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Taylan ERTEN - KOBİ'ler kurumsallaşmaya hazır mı? (23.11.07) PDF Yazdır e-Posta
23 Kasım 2007

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD), gazeteniz DÜNYA'nın desteklediği bir program çerçevesinde iki yıldır, özellikle Anadolu KOBİ'lerini kurumsallaşma konusunda bilgilendirmeye çalışıyordu. Mayıs 2006'dan itibaren Konya, Erzurum, Trabzon, Bursa, Kocaeli, İzmir, Diyarbakır, Kayseri ve Antalya ile devam eden "Aile Şirketlerinde Kurumsal Yönetim" konulu seminer programı, önceki gün Eskişehir'de sona erdi.

"Kurumsallaşma", "yeniden yapılanma-yapılandırma"... Bunlar, 21. yüzyıl "jargonundan" Türkiye'ye yansıyan kavramlar. Basitçe tanımlamak gerekirse kâr amaçlı birer ekonomik-sosyal birim olan şirketler için "zaman sana uymuyorsa sen zamana uy" durumu: "Kendini toparla", "ideallerini tanımla", "yönetimini sistemleştir", "sorumluluklarını belirle" hali. Mesele, özetle bu...

Mesele, özetle bu da, "kurumsallaşmak" söylendiğini, okunduğu ve yazıldığı kadar kolay mı? TKYD uzmanlarının seminerlerde anlattıkları gibi, özellikle aile şirketlerini "sisteme" dönüştürmek, bunu yaparken, sistemin parçalarını, rolleri, görevleri belirleyip, bu bütünü işler hale getirmek; dana önemlisi işin sahibi olan aileyi de şirketle ilişkileri bakımından sistem hedefleri doğrultusunda "yeniden yapılandırmak", ha deyince altından kalkılabilir bir iş mi? Değil ama, KOBİ'sini yaşatmak ve büyütmek isteyen patron aile de bu ağırlığı sırtlamaya göze almak zorunda. "Zaman" öyle istiyor!

Meselenin özü...

Dünyada da öyle; ama, Türkiye'de daha da öyle: Ekonominin gövdesinin oluşturan KOBİ'lerin hemen tamamı aile şirketi. Araştırmalar ve hayat gösteriyor: Aile şirketlerinin çoğu birinci kuşağın elinde ya iflas ediyor ya el değiştiriyor. İkinci kuşak mevcut yapıyı taşıyabilse de üçüncü kuşağa kadar yaşayanların oranı yüzde 10'un altında.

Bu gerçek bir tarafa... Kurumsallaşma bütün basitliğiyle iyi, doğru, sorumlu, dürüst, açık, şeffaf yönetim yapılanması demek. Bunlar olmadığı zaman, şirketin küçüklüğü, büyüklüğü de fazla anlam ifade etmiyor. Daha 2000'li yılların başına kadar "dünya şirketleri" diye bilinen Enron'ların, Worldcom'ların "bir gecede" yok olup gitmesi, meselenin "ölçek" sorunuyla ilintili olmadığının kanıtları.

ABD'de, Avrupa'da, Japonya'da hükümetleri, uluslararası kurumları harekete geçiren bu "skandalların" peş peşe patlamasıydı. "Bir gecede" buharlaşan dev şirketler, asıl hak sahibi olan hissedarların değil, patronların, "CEO"ların kişisel çıkarlarına göre, ilkesiz, kuralsız, denetimsiz ve sorumsuz yönetilmişlerdi. Bedeli ise ilgili herkes için ağır olmuştu. Şirketi sorumsuzca yönetenler de, hissedarlar da, çalışanlar da bu bedelin altında ezilip gitmişlerdi.

Kurumsallaşma şart!

Ünlü, şanlı "dünya şirketleri", kötü yönetildikleri için yok olabiliyorsa, KOBİ'lerin geleneksel yönetim biçimleriyle uzun yaşamaları, gelişmeleri, büyümeleri mümkün mü? Bu soru, Türkiye ekonomisinin "bünyesini" oluşturan KOBİ'ler için yaşamsal önem ve değerde. Eskişehir seminerinde bu önem bir kez daha vurgulandı. Tamam da, kurumsallaşmaya nasıl gidilebilirdi?

TKYD'den Dr. Haluk Alacaklıoğlu, "Aile şirketlerinde kurumsallaşma ve kurumsal yönetime geçiş"; Avukat Itır Sevim Çiftçi, "Yönetim kurulunun genel sorumluluk halleri ve TTK tasarısı"; Dr. Tamer Saka, "Kurumsal risk yönetimi"; Beste Gücümen, "Yönetim kurulunun iç kontrol sistemleri ve denetimle ilgili sorumlulukları"nı anlattılar.

Bu yüklü bilgi dağarcığı, panel bölümünde seçkin ve ilgili bir katılımla, daha geniş biçimde tartışıldı. Şuna kimsenin itirazı yoktu: Aile şirketleri, elbet kurumsallaşmalıydı. Kaygılar ise "nasıl" sorusunda düğümlendi. Bu da doğaldı. Anlatılanlar uzun, meşakkatli, maliyetli bir sürece işaret ediyordu. Türkiye'de ise KOBİ'ler "yaşam savaşı" verirken, bu yükü kaldırabilirler miydi? Bu kaygıları dile getirenler kısa vadede haklıydılar. Ama, kısa vadedeki haklılık, uzun vadede yaşama ve büyüme şansını garanti etmiyordu.

 

http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=335212&dept_id=80