2 yıldır süren kriz dolayısıyla dip seviyelerde süren şirket evlilik ve birleşmelerinin 2010 yılı ile tekrar canlanması beklenmektedir. Ancak kriz ortamının yarattığı; ıskonto oranının tespiti, değerlemede kullanılacak metod, nakit akımı veya kâr payının indirgeneceği yıl sayısı, şerefiye tespiti, çalışanların akıbeti, 'bilgi odası' gibi bazı sorunlar yaşanması da beklenmektedir. 1. Iskonto oranı; Süregelen yüksek sistemik risk dolayısıyla satın alma niyetinde olanlar ülke riskini yüksek bulup nakit akım veya kâr paylarını iskonto ettikleri faiz oranını yüksek tutmak isteyeceklerdir. Çünkü şirketin ' Ekonomik Değeri' gelecekteki nakit akımlarının büyüme gücü ve taşıdığı riske bağlıdır. 2. Değerleme yılı; Genel olarak 4-7 yıl olan süre gelecekteki yılların ekonomik belirsizlikleri, uzun projeksiyonların gerçeği yansıtamayacağı ve uzun tahminlerin şu an ki ekonomik durumdan çok kopuk olacağından kapitalizasyon yapılan tahmini nakit akımlarının sayısını azaltacak ve toplam nakit akımı az olacaktır. 3. Hisse fiyatı; Zararla sonuçlanan mali tablolar özellikle kâr payı iskontolama modelini kullanılmaz hale getirmiştir. Fiyat tespit edilirken alıcı taraf gelecekteki nakit akımlarına güvenmemekte, satıcı taraf ise şu an ki olumsuz konjonktürde şirketini ucuza satmak istememektedir. Karşılaştırılabilir şirket çarpanı bulmanın zor olduğu ülkemizde gelecekteki nakit akımlarının sübjektif ve hayali olması ve İNA yönteminin şerefiyeyi de iskontolaması sonucunda gerçeklerden uzaklaşılabilmektedir. Bununla birlikte en azından şu dönemde net aktif değer yaklaşımı bir taban fiyat olarak dikkate alınabilir. Stokları ve maddi duran varlıkları yüksek şirketler bu metodu temel alabilir. Yine bazı durumlarda şirketin ciro ve FAVÖK projeksiyonları şirketin geçmiş yıllar performanslarına bakınca oldukça iddialı olabilmektedir. 4. Değerleme yaklaşımı; Defter değeri, net aktif değeri, indirgenmiş nakit akımları ve kâr payı, şirket çarpanı vs gibi yaklaşımlardan normal dönemde en çok kullanılan model olan İNA, satışların çok düşmesi sonucu güvenilir sonuç vermemektedir. Kâr payı iskontolama modeli net kâr olmadığından sonuç vermemekte ve defter değeri ise özellikle enflasyon sonucu maliyet bedellerinin gerçeğe uygun değerden uzak olması gibi sebeplerle sağlıklı sonuçlar vermemektedir. Bu durumda alıcının razı olacağı ve satıcının da mutabık kalacağı modelin bulunması önem az etmektedir. 5. Bilgi odası; Alıcının özel incelemesi olarakta adlandırılan ve alıcının satıcının müşteri listesi, know-how gibi önemli maddi olmayan varlıklarını öğrendiği bir safhadır. Ancak anlaşmaların sonuçsuz kalması durumunda satıcı taraf öğrendiği bu bilgilerle belki de kendi şirket kurup yoluna devam etmektedir. Satışların zor yapıldığı bu ortamda kimse müşteri portföyü gibi ticari sırlarını açmak istememektedir. 6. Çalışanların durumu; Alıcı şirketin ilk tasarruf kalemi olarak gördüğü ancak satıcı şirketin kendisine yıllarını vermiş çalışanlarına bir formül bulmak istemesi sonucu görüşmelerde zorluklar çıkmaktadır. Kıdem tazminatının paylaşılması veya bir kısmının beli şartlarda satış fiyatından düşülmesi gibi alternatifler değerlendirilmektedir. Yukarıdaki ana başlıkların yanında kontrol oranı, kâr dağıtım oranı, maddi olmayan varlıkların (telif, patent, lisans vs) değerlemesi, yapılması gereken (şirketin ihtiyacı olan) sabit sermaye yatırımları, önceden alınmış avans ve siparişler, grup şirketleri arasındaki ilişkiler ve transfer fiyatlandırması, vergi planlaması ve vergi riskleri, şirket hakkında süren davalar, bilanço dışı yükümlülükler, kefalet ve garantiler, yatırım teşvikleri değerleme sırasında sorun teşkil etmektedir. A.Alpaslan ZORLU http://www.dunyagazetesi.com.tr/sirket-evliliklerinde-degerl... |