Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Hafta Tatili İzninin Bölünerek Kullandırılması Yasal mı? PDF Yazdır e-Posta
02 Temmuz 2010

Image

Dinlenme hakkı Anayasal bir haktır.

İşveren işçisini 7 günlük bir zaman dilimi içerisinde kesintisiz olarak 24 saatten az olmamak üzere dinlendirmekle yükümlüdür. İşçinin çalışmadan geçirdiği bu süreye ilişkin ücretini de herhangi bir kesinti yapmaksızın işçiye işveren ödemekle yükümlüdür. Bazı işverenlerin haftanın ayrı ayrı 2 günü öğleden sonra işçiye izin vererek dinlendirmek suretiyle hafta tatili izni kullandırma uygulamasına gittiği görülmektedir. Bu uygulamanın yasal hükümlere uygun olup olmadığı hususu makalemizde değerlendirilecektir.

II- HAFTA TATİLİ İZNİNİN BÖLÜNEREK KULLANDIRILMASI YASAL MI?

2709 sayılı T.C. Anayasası’nın “Çalışma Şartları ve Dinlenme Hakkı” başlıklı 50. maddesinde, “Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz.

Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar. Dinlenmek, çalışanların hakkıdır. Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir.” hükmü öngörülmüştür.

Mer-i 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Hafta Tatili Ücreti” başlıklı 46. maddesinde; “Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63 üncü maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme (hafta tatili) verilir.

Çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti tam olarak ödenir.

Şu kadar ki;

a- Çalışmadığı halde kanunen çalışma süresinden sayılan zamanlar ile günlük ücret ödenen veya ödenmeyen kanundan veya sözleşmeden doğan tatil günleri,

b- Evlenmelerde üç güne kadar, ana veya babanın, eşin, kardeş veya çocukların ölümünde üç güne kadar verilmesi gereken izin süreleri,

c- Bir haftalık süre içinde kalmak üzere işveren tarafından verilen diğer izinlerle hekim raporuyla verilen hastalık ve dinlenme izinleri

çalışılmış günler gibi hesaba katılır.

Zorlayıcı ve ekonomik bir sebep olmadan işyerindeki çalışmanın haftanın bir veya birkaç gününde işveren tarafından tatil edilmesi halinde haftanın çalışılmayan günleri ücretli hafta tatiline hak kazanmak için çalışılmış sayılır.

Bir işyerinde işin bir haftadan fazla bir süre ile tatil edilmesini gerektiren zorlayıcı sebepler ortaya çıktığı zaman, 24 ve 25. maddelerin (III) numaralı bentlerinde gösterilen zorlayıcı sebeplerden ötürü çalışılmayan günler için işçilere ödenen yarım ücret hafta tatili günü için de ödenir.

Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde hafta tatili ücreti işverence işçiye ödenir.” hükümleri öngörülmüştür.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi konu ile ilgili Kararı’nda aynen; “Özeti: İşçinin, tatil gününden önce belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla yedi günlük zaman dilimi içinde 24 saat dinlenme hakkı bulunur. İşçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanır. Hafta tatili izni kesintisiz en az 24 saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Ayrıca, hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin 24 saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.

Dava: Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, hafta tatili alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde taraflara avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar:

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 46. maddesinde işçinin, tatil gününden önce aynı yasanın 63. maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla yedi günlük zaman dilimi içinde 24 saat dinlenme hakkının bulunduğu açıklanmıştır. İşçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46. maddenin 2. fıkrasında ifade edilmiştir.

Hafta tatili izni kesintisiz en az 24 saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez.

Ayrıca, hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin 24 saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.

2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’un 3. maddesine göre hafta tatili Pazar günüdür Kural bu şekilde olmakla birlikte, işçiye Pazar günü dışında hafta tatili izni kullandırılması mümkündür.

Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.

Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.

İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, hafta tatili çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olanın dışında hafta tatillerinde çalışmaların yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, hafta tatili ücretlerinin tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde hafta tatili çalışması yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.

Hafta tatili çalışmamalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

Hafta tatilli çalışmalarının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Dairemizce son yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak, hafta tatili çalışmasının taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.

Somut olayda davacı, davalı işyerinde bölge satış sorumlusu olarak çalıştığını, şirketin ürünlerinin tanıtım ve pazarlanması işlerinde görevli olarak şehir dışına tanıtım, fuar ve organizasyonlarına gönderildiğini, bu şekilde şehir dışı çalışmalarında yılda ortalama 10 hafta sonu tatilini kullanmayarak hafta sonu tatilinde çalıştığını, çalıştığı hafta tatili ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek hafta tatili ücret alacağı istemiştir.

Davalı işveren, davacının varsa hafta tatili çalışmasının ücretinin ödendiğini, hafta tatili ücreti alacağı bulunmadığını savunmuştur. İşveren dosyaya, hafta tatili ücretlerini ödediğine dair imzalı belge ibraz etmemiştir.

Davacı, 21.11.2007 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde: Davalı işverenin ibraz ettiği belgeler arasında bulunan görevlendirme kağıtlarından da şehir dışı görevlendirmelerde hafta sonu tatilinde çalıştığının anlaşıldığı beyan etmiştir. Gerçekten de işverenin ibraz ettiği belgeler içerisinde bulunan işveren yetkililerinin onayı bulunan imzalı görevlendirme belgelerinde gösterilen tarihlere rastgelen hafta tatillerinde de görevli olduğu ve bu hafta tatillerinde çalıştığı anlaşılmaktadır.

Davacının itirazı üzerine alınan 15.01.2008 tarihli ek bilirkişi raporunda: İşyeri belgeleri arasında bulunan bu görevlendirme kağıtlarına itibar edilerek davacının çalıştığı anlaşılan hafta tatilleri için hafta tatili ücret alacağı hesaplanmıştır. Davalının, bu ek rapora açık bir itirazı olmamıştır.

Davacının hafta tatili alacağı hakkında anılan ek rapor, mahkemece bir değerlendirmeye tabi tutularak ve davacının dava dilekçesinde; yılda ortalama 10 hafta tatilinde çalıştığına dair beyanı taleple bağlık kuralı gereğince de göz önünde tutularak hafta tatili alacağı hakkında bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde bu isteğin reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten bozulmasına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, oybirliği ile karar verildi.”(1) hükmünü öngörmüştür.

Gerek Yasa hükümlerinde gerekse Yargı Kararı’nda açıkça vurgulandığı üzere, işverenlikçe işçi ya da işçilere 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesinde belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları kaydıyla kesintisiz en az 24 saat hafta tatili kullandırılması gerektiği, söz konusu hükmün emredici olduğu, dolayısıyla, hafta tatil izinlerini bölerek kullandırma yoluna gitmenin yasaya uygun olmayacağı hususları unutulmamalıdır.

III- SONUÇ

Dinlenme hakkı anayasal bir hak olup, 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca 7 günlük bir zaman dilimi içerisinde kesintisiz en az 24 saat olmak üzere işçiye kullandırılan hafta tatili izni de bu anlamda dinlenme haklarındandır. Hafta tatiline hak kazanma ve buna ilişkin ücret 4857 sayılı İş Kanunu’nun 46. maddesinde amir hüküm olarak düzenlenmiş olup, bu anlamda işçiye kesintisiz en az 24 saat hafta tatili izni verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu açık hükme rağmen, işverenliğin ayrı ayrı günlerde 24 saatten az olacak şekilde işçi ya da işçileri dinlendirmesi ve toplamda 24 saate ulaşıldığı yönündeki uygulaması, kesinlikle hukuki düzenleme ile örtüşmemektedir. Yargı Kararı’nda da vurgulandığı üzere, hafta tatili izninin bölünerek kullandırılamayacağı, bu yola gidilerek kesintisiz 24 saatten az kullandırmama şartına muhalefet nedeniyle hafta tatili izninin işçi ya da işçilere hiç kullandırılmamış sayılacağı ve toplamda 24 saati aşsa dahi kesintisiz en az 24 saat olma şartına uyulmama nedeniyle hafta tatili izninin hiç kullandırılmadığı sonucunu değiştirmeyeceği hususlarını önemle belirtelim.

SelahattinBAYRAM*
Yaklaşım

* İş Müfettişi

(1) Yrg. 9. HD.’nin, 11.06.2009 tarih ve E.2008/21788 ve K.2009/16552 sayılı Kararı.