Ölüm olayı ile birlikte, gündeme gelen konulardan biri de, “miras” oluyor. Ölümle birlikte, varislerin, “mirasçılık hakları” doğmaktadır.
Mirasçılık hakları, en basit anlatımla, miras bırakanın sağlığında sahip olduğu tüm malvarlığı hakları ve tasarruf işlemlerini ifade etmektedir. Tıbben ve hukuken ölen kişi, artık bu hakları kullanmaktan mahrum olacağı için, bu haklar mirasçılarına geçmektedir. Bu, “kanuni mirasçılık”(1) şeklinde olabileceği gibi, miras bırakanın sağ iken yaptığı “ölüme bağlı tasarruflar”(2) şeklinde de olabilir. Medeni Kanun, kanuni ya da mansup mirasçılara(3) mirası reddetme hakkı tanımaktadır. “Mirasın reddi” müessesesi birtakım kurallara bağlanmıştır. Söz konusu kuralları miras bırakan ve mirasçı açısından ayrı ayrı değerlendirmek gerekmektedir. Mirasçıların, mirası reddetmesi iki nedenle söz konusu olabiliyor. Birincisi murisin (miras bırakan kişinin) borcunun, miras bıraktığı mallardan fazla olmasıdır. Bu durumda, mirasçı mirası reddetmediği takdirde, üste ödeme yapmak durumunda kalacaktır. İkincisi ise mirasçılardan bir ya da birkaçının kişisel borcunun olması, miras payına alacaklılarının el koyacak olması nedeniyle mirası reddetmeleridir. Bu durumda, mirası reddeden kişinin payının ne olacağı, yasal mirasçı veya atanmış mirasçı olmasına göre değişmektedir. Mirasın reddi, ancak miras hakkının mirasçıya intikalinden sonra söz konusu olur. Mirasçı, iki halde ret hakkından mahrum olur. Bunlardan birincisi, mirasın açık veya kapalı kabulü halidir; ikincisi de üç aylık süre içinde ret hakkının kullanılmamış olmasıdır. Mirasın reddi ve emekli aylığı arasındaki bağlantı, uygulamada, en çok rastlanan sorular arasında yer almaktadır. Bu yazıda, mirasçı ve miras bırakan açısından “mirasın reddi” müessesesi ile mirasın reddi halinde emekli aylığının durumu açıklanmaya çalışılacaktır. II- MİRASIN REDDİ Mirasın reddi için birtakım şartların bulunması gerekmektedir: A- MİRASÇI, MİRASI REDDETTİĞİNE İLİŞKİN TEK TARAFLI İRADE BEYANINDA BULUNMALIDIR Fiil ehliyetine(4) sahip olanlar mirasın reddedildiğine ilişkin bu tek taraflı irade beyanını bizzat yapması gerekirken, fiil ehliyetine sahip olmayanlar (18 yaşını doldurmamış küçükler, kısıtlılar gibi) yasal temsilcileri (veli, vasi, kayyım) aracılığıyla bu hakkı kullanırlar. Örneğin, velayet altında bulunanların ret hakkı velileri tarafından kullanılır. Vesayet altındaki kimseler adına ise bu hak, sulh hukuk mahkemesi ve sonrasında asliye hukuk mahkemesinden izin alınarak vasileri tarafından kullanılır. B- RET BEYANI 3 AYLIK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRESİ İÇİNDE YAPILMALIDIR Söz konusu 3 aylık süre, yasal mirasçılar (kanunen sayılmış olan mirasçılar) için miras bırakanın ölümünü öğrendiği tarihten itibaren başlar. Ancak ölümden haberdar olmakla birlikte, ölüm anında mirasçı olduğunu bilmeyen yasal mirasçı için süre, ispat edilmesi şartıyla, mirasçı olduğunu öğrendiği andan itibaren başlar. Atanmış mirasçılar ise vasiyetnameye göre miras bırakanın tasarrufunun (vasiyetname ile mirasçı atama) kendilerine resmen bildirildiği (tebliğ edildiği) tarihten itibaren 3 aylık süre içerisinde mirası reddetmelidirler. Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse; bunlar için ret süresi, önceki mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten itibaren işlemeye başlar. Örneğin, miras bırakan öldüğünde yasal mirasçılarından yalnızca çocuğu ve amcası sağdır. Kural gereği bu halde tüm miras çocuğa kalır. Ancak, çocuk mirası reddederse, miras, daha önce mirasçı olmayan amcaya geçer. Yeni mirasçı amca için 3 aylık süre, çocuk tarafından mirasın reddedildiğini öğrendiği andan itibaren başlar. Sözü edilen 3 aylık sürenin uzaması veya süre bitiminde yeni bir süre tayin edilebilmesi, ancak önemli sebeplerin varlığı halinde sulh hakimi tarafından karar verilmesi ile mümkündür. Hak düşürücü nitelikte olan bu süre, bazı durumlarda koruyucu da olabilir. Nitekim, miras bırakanın alacaklılarının, alacaklarından dolayı icrai işlemlere geçebilmeleri için 3 aylık ret süresinin sona ermesini beklemeleri gerekmektedir. Miras bırakanın borcu kamu borcu dahi olsa haciz işlemi yapılamayacaktır(5). Görüldüğü gibi mirası reddetme süresinin başlangıcı, yasal ve atanmış mirasçılar açısından farklı olarak düzenlenmiştir. Ancak bu sürenin istisna olduğu bir durum vardır. O da terekenin borca batık olması halidir. Terekenin borca batık olması durumunda, mirasın reddi için üç ay beklenmemektedir. C- RET BEYANI KOŞULSUZ OLMALIDIR Ret beyanı kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Ayrıca, kısmî ret beyanı da miras hukukunun küllî halefiyet ilkesine (mirasın bir bütün olarak geçmesi) aykırılık teşkil ettiğinden geçerli değildir. D- RET BEYANI, SULH HAKİMİNE YAPILMALIDIR Son olarak, mirasın reddi beyanının, miras bırakanın son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesi hakimine yazılı veya sözlü olarak yapılması gerekir(6). III- MİRASIN REDDİ HALİNDE EMEKLİ AYLIĞININ DURUMU Mirasın reddi halinde, eş ve çocukların, ölen kişinin SGK’dan olan emekli aylığını da reddetmiş sayılıp sayılmayacakları, en çok merak edilen konuların başında gelmektedir. Ölen kişinin, ölüm sigortasından aylık bağlanmasına hak kazanan eş ve çocuklarının, kendilerine intikal eden mirası reddetmeleri, SGK’dan (T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ya da Bağ-Kur) bağlanacak aylıkları da reddettikleri anlamına gelmemektedir. Mirasçılar kendilerine intikal eden mirası reddetseler dahi, bu kurumlardan, miras bırakandan dolayı aylık alabileceklerdir. Vefat edenin mirasını reddeden kişiler, miras hukuku çerçevesinde mirasçılık sıfatından sıyrılırlar ancak “Sosyal Güvenlik Hukuku” çerçevesinde hak sahipliğinden vazgeçilemez, yok edilemez. Bu nedenle de geride kalanlara hem dul-yetim aylığı hem de ikramiye (veya kıdem tazminatı) ödenir. Bu arada hem aylıklar hem de ikramiyeler mirasa da dahil edilemez. Vefat edenin borçları nedeniyle de hem aylıklara hem de ikramiyeye haciz konulamaz. Ölen kişinin mirasını reddeden kişilerin (hak sahiplerinin) ölüm aylığından yararlanıp yararlanamayacaklarına ilişkin Yargıtay Kararları’na baktığımızda ise; “…borçluların murislerinden kendilerine bağlanan maaşı sahiplenmelerinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 605 ve devamı maddeleri uyarınca murisin mirasını reddetmelerine engel teşkil etmeyeceği, murisin herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan almakta olduğu maaşın terekesine dâhil olmadığı, miras reddedilse bile sosyal hakların en önde geleni olan ölüm aylığının ortadan kalkmayacağı, mirasın reddinin hak sahibi niteliğini yitirme sonucunu doğurmadığı, sosyal güvenlik hukukunun toplumsal niteliğinin gereği olarak miras reddedilse bile ölüm aylığı alma hakkının ortadan kalkmayacağı, mirasın reddinin ölüm aylığı bağlanmasını engellemiyorsa bu hakların tanınması gerektiğine…”(7) yönelik ifadelerin yer aldığını görürüz. Bu örnek Yargıtay Kararlarında da çıkarılacağı üzere, mirasın reddedilmesinin ölüm aylığı bağlanmasına engel teşkil etmeyeceği açıkça anlaşılmaktadır. Ancak burada önemli bir soru akla gelmektedir. Bilindiği üzere ölen kişinin mirasını reddeden kişiler terekeye dâhil olan alacak ve borçlarının tamamını reddetmektedirler. Bu durumu SGK prim borçlarının (özellikle 4/b eski adıyla Bağ-Kur borçları) da reddi olarak kabul etmek gerekir mi? Mirası reddeden kişilerin aldırdıkları redd-i miras kararlarına göre ölen kişinin borçlarını da reddetmeleri kuralı, 4/b (Bağ-Kur) borçları için geçerli değildir. Çünkü ölen kişinin hak sahiplerinin diğer yasalara göre değil, 5510 sayılı SSGSS mevzuatına göre ölüm aylığı almaları söz konusudur. 5510 sayılı Kanun’un ilgili maddelerine göre ise, Kurum’dan aylık talebinde bulunulması halinde prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olması şartı aranılmaktadır. Dolaysıyla ölen kişilerin hak sahipleri redd-i miras etseler bile, müteveffa kişinin her türlü borçlarını SGK’ya ödemedikleri sürece kendilerine SGK tarafından ölüm aylığı bağlanamayacaktır. IV- SONUÇ Mirasın reddi, miras hukuku açısından önemli bir müessesedir. Mirasın reddine ilişkin uyulacak usul ve esasların da bilinmesi gerekmektedir. Miras bırakan, öldüğünde, değişik türlerden malvarlığına sahip olabileceği gibi, yüksek miktarlarda borcunun bulunması da mümkün olmaktadır. Bu durumda mirasın reddi müessesesinin önemi ortaya çıkmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken hususlardan bir tanesi de reddedilebilecek malvarlığı ya da hakkın niteliğidir. Emekliği aylığı, niteliği itibariyle bir haktır. Mirasın reddi halinde, bu hak da reddedilmiş olmaz. Bundan dolayı redd-i miras edenler her ne kadar murisin tüm borç ve alacaklarını reddetmiş olsalar dahi, Sosyal Güvenlik Kurumu’na müteveffa kişinin prim ve diğer her türlü borçlarını ödedikleri takdirde ölüm aylığından yararlanabilirler. MuratÜNLÜ* Yaklaşım * Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişi (1) Kanuni mirasçı: Miras bırakanın ölümü ile birlikte, miras hakkına sahip kan hısımları, miras bırakanın eşi, evlatlığı ve devlettir (Ejder YILMAZ, Hukuk Sözlüğü, Genişletilmiş 4. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 1992, s. 473). (2) Ölüme bağlı tasarruf: Vasiyet ve miras mukavelesi gibi, gerçek kişilerin, hukuki etki ve hükümlerini ölümlerinden sonra doğuran hukuk işlemleridir. Örneğin; vasiyetnameler (YILMAZ, age, s.707). (3) Mahsup (atanmış) mirasçı: Bir kimsenin ölüme bağlı tasarrufla, mirasının tamamını veya belli bir kısmını almak üzere atadığı mirasçıdır (YILMAZ, age, s. 561). (4) Fiil ehliyeti: Davranışlarının sonuçlarını idrak eden, olaylar hakkında bilgi sahibi olduktan sonra, iradesiyle serbestçe karar veren ve verdiği karar uygun olarak veya böyle davrandığı kabul edilen makul kişilere tanınan ehliyettir (Bilge ÖZTAN, Medeni Hukukun Temel Kavramları, Turhan Kitabevi, 23. Baskı, Ankara 2006, s.546). (5) Dn. 3. D.’nin, 03.03.1992 tarih ve E. 1991/965, K. 1992/874 sayılı Kararı. (6) Y. Burak ASLANPINAR, “Mirası Reddetmenin Bir Değil İki Yolu Var-I”, Hürses, 16.03.2009 (7) Yrg. 12. HD.’nin, 26.12.2005 tarih ve E. 2005/23073, K. 2005/26042 sayılı; Yrg. 2. HD.’nin, 22.11.1983 tarih ve E. 1983/8965, K. 1983/8919 sayılı; Yrg. 10. HD,’’nin, 19.03.1984 tarih ve E. 1984/410, K. 1984/1571 sayılı Kararları. |