Ülkemizde başta İş Kanunu olmak üzere çeşitli kanunlar ve yönetmeliklerle işverenlere genel yükümlülükler yanında, çalıştırdığı işçi sayılarının artmasına bağlı olarak ortaya çıkan ek yükümlülükler getirilmiştir.
İşçi sayısına bağlı yükümlülüklerin bir kısmı zorunlu istihdam uygulamaları şeklindedir. İş Kanunu’nun 30. maddesi gereği; 50 ve daha fazla işçi çalıştıran özel sektör işyerleri %3 özürlü, kamu işyerleri ise %4 özürlü ve %2 eski hükümlüyü meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlü tutulmuştur. Yükümlülüğe aykırı olarak eksik çalıştırılan her bir özürlü ve her ay için 2010 yılı itibariyle 1.552 TL idari para cezası uygulanmaktadır. Bunun gibi, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun Ek:1. maddesi gereği; genel, katma ve özel bütçeli kurum ve kuruluşlarla mahalli idareler ve sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan her nevi teşebbüs veya bağlı ortaklıkların, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memur kadroları ile sözleşmeli personel ve sürekli işçi kadrolarına maddede belirlenen oranda terör mağduru istihdamı zorunluluğu getirilmiştir. Bu kurumlar terör olaylarında malûl olup da çalışabilir durumda olan kamu görevlileri, er-erbaş, geçici köy korucuları ve gönüllü köy korucularını, bu görevli şehit olmuş veya çalışamayacak derecede malûl ise varsa eşleri, yoksa çocuklarından birisi, çocukları da yoksa kardeşlerinden birisini istihdam yükümlülüğü altındadır. Ayrıca, yükümlülük altında olmasa dahi işverenlerin malûl veya özürlü istihdam etmesine bir engel bulunmadığı gibi, özürlü istihdamında olduğu gibi çeşitli teşviklerle bu tür istihdamın desteklendiğini de görmekteyiz. Ancak, istihdam edilen malûl veya özürlülerin hangi işlerde istihdam edilebileceği, özürlü ve malûl şahısların yaptıkları işlerin özürlerine ve malûliyetlerine uygun olup olmadığı konularında tereddütler yaşanabilmekte ve konular iş sözleşmesinin feshine ve yargıya taşınmasına kadar ileri gidebilmektedir. İşte bu yazımızda, malûl ve özürlü istihdam eden işverenlerin bu şahısları istihdam edecekleri yerleri ne şekilde tespit edebilecekleri ve uygun olmayan yerlerde istihdam etmeleri halinde karşılaşabilecekleri yaptırımlar üzerinde duracağız. II- MALÛL VE ÖZÜRLÜ İŞÇİLERİN ÇALIŞABİLECEKLERİ İŞLER NASIL BELİRLENİR? A- ÖZÜRLÜLÜK KAPSAMI VE ESKİ İŞE İADE Mevzuatımızda malûl ve özürlü kabul edilen işçiler; sağlık kurullarınca yapılan teşhis neticesinde bedensel veya ruhsal bakımdan sağlık durumları belirli oranda bozulduğu karara bağlanan kişilerdir. Uygulamada %40 ve üzerinde özürlü kişiler zorunlu istihdam uygulamasından yararlanabilmektedir. Sağlık kurullarınca özürlü veya malûl sayılacak bir oranda sağlığı bozulduğuna karar verilenlerden, özrü veya malûliyeti sonradan ortadan kalkanlar ise artık zorunlu istihdam uygulamasından yararlanamayacaklardır. Ancak, bu çalışanları koruyucu bir uygulama olarak İş Kanunu’nda; bir işyerinden malûlen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan malûliyeti ortadan kalkan işçilerin eski işyerlerinde tekrar işe alınmalarını istedikleri takdirde, işverenin bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe alması gerektiği düzenlenmiştir. Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye altı aylık ücret tutarında tazminat ödeyecektir (md. 30). B- İŞ KANUNU’NDA ÖZÜRLÜLERİN ÇALIŞAMAYACAKLARI VE ÇALIŞABİLECEKLERİ İŞLER Malûl ve özürlü işçilerin hangi işlerde çalışabileceklerine ilişkin olarak İş Kanunu’nda “meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırılacakları” şeklinde genel bir çerçeve çizilmiş, ayrıca “yer altı ve su altı işlerinde özürlü işçi çalıştırılamayacağı” belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, yer altı ve su altı işlerinde özürlü işçi çalıştırılamayacaktır. Diğer işlerde ve iş değişikliklerinde ise; işin işçinin meslek, beden ve ruhi durumuna uygun olup olmadığı araştırılacaktır. C- MALÛL VE ÖZÜRLÜLERİN ÇALIŞABİLECEKLERİ İŞLERİN SAĞLIK RAPORUNA GÖRE TESPİTİ Malûl ve özürlü işçilerin yapmakta oldukları veya yapmaları istenen işin meslek, beden ve ruhi durumuna uygun olup olmadığı hususu subjektif bir değerlendirmeden uzak olmalıdır. Bu amaçla, öncelikle değerlendirmenin işçinin sağlık raporunda belirtilen özrü dikkate alınarak yapılması gerektiğini söyleyebiliriz. Örneğin, iyi duyma ve konuşma gerektiren işlerde çalışamayacağı sağlık raporunda yer alan bir işçinin santral görevlisi olarak istihdam edilmesi veya ağır işte çalışmaması uygun görülen bir işçinin varsa işyerindeki iş görme edimini yerine getirmesine imkan verecek hafif bir işte çalıştırılmaması sağlık raporuna aykırı bir işlem olacaktır[1]. İşyeri hekimi istihdam etmeyen işyerlerinde, malûl ve özürlü işçilerin yapmakta oldukları veya yapmaları istenen işin meslek, beden ve ruhi durumuna uygun olup olmadığı işverenlerce iyiniyet kuralları çerçevesinde değerlendirilmeli, ihtilaflı durumlarda yine işçinin sağlık raporu ve yapmakta olduğu işe ilişkin bir hekimce tespit yapılmasının istenmesi yerinde olacaktır. Ancak, işyeri hekimi istihdamı bakımından zorunluluk kapsamında olan işyerlerinde, işçinin sağlık raporunda yer alan özrü/malûliyetine ilişkin değerlendirmenin herhangi bir şahıs tarafından değil, varsa işyeri hekimince yapılması gerekecektir. İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik[2] 32. maddesinde işyeri hekiminin görevlerini ve 33. maddesinde yetkilerini düzenlemiştir. Yönetmeliğin 32. maddesinde; işçilerin işe girişlerinde sağlık muayenelerini yaparak işe uygun olduklarını belirten sağlık raporunu hazırlamak(32/ç), işçinin işe girişinde ve iş değişikliğinde, işe uyumunun belirlenmesi amacıyla yapılan sağlık muayenesi sonucunda düzenlenen raporda, çalıştırılacağı işler ve çalışma şartlarını belirtmek, rapor sonucunu işveren ve işçiye yazılı olarak bildirmek(32/h), herhangi bir kaza, hastalık veya periyodik muayene sonrasında eski işinde çalışması sakıncalı bulunan işçinin, mevcut sağlık durumuna uygun bir işte çalıştırılmasını tavsiye etmek(32/ı), işin işçiye uygunluğunun sağlanmasını tavsiye etmek(32/o), işçileri, işiyle ilgili sağlık tehlikeleri, yapılan sağlık muayenesinin sonuçları ve bunların değerlendirilmesi konusunda yeterli ve uygun şekilde bilgilendirmek(32/u), iş ile işçinin uyumunu sağlamak için; iş usullerinin işçilerin fiziksel ve zihinsel kapasitelerine uyarlanması, işçilerin sağlığının yapılan iş ve işlemler ile çalışma ortamındaki çeşitli stres faktörlerinden olumsuz yönde etkilenmesi ihtimaline karşı inceleme ve araştırmalar yapmak(32/y) görevleri işyeri hekiminin görevleri arasında sayılmıştır. Yönetmeliğin 33. maddesinde ise işyeri hekimine; sağlık durumu bakımından yaptığı işle uyumsuz olduğu belirlenen işçilerin, işyerinde uygun bir işte görevlendirilmesini tavsiye etme(33/ç) yetkisi verilmiştir. D- MALÛL VE ÖZÜRLÜLERİN SAĞLIK RAPORUNA AYKIRI İŞLERDE ÇALIŞTIRILMALARI İşçi sağlık raporuna aykırı bir biçimde çalıştırılması halinde İş Kanunu’nun 83. maddesine göre iş sağlığı ve güvenliği kuruluna veya bu kurulun bulunmadığı işyerlerinde işveren veya vekiline başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurulun işçinin talebi yönünde karar vermesi halinde işçi, gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbiri alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. İşçinin çalışmaktan kaçındığı dönem içinde ücreti ve diğer hakları saklıdır. İş sağlığı ve güvenliği kurulunun kararına ve işçinin talebine rağmen gerekli tedbirin alınmadığı işyerlerinde işçiler altı iş günü içinde, bu Kanun’un 24. maddesinin (I) numaralı bendine uygun olarak belirli veya belirsiz süreli hizmet akitlerini derhal feshedebilir. Böyle bir fesih halinde ise işyerindeki hizmet süresinin bir yıl ve üzerinde olması koşuluyla kıdem tazminatına da hak kazanacaklardır. E- TERÖR MAĞDURU GAZİLERİN ÖZEL DURUMLARI 3713 sayılı kanun kapsamında istihdam edilen gaziler, şehit dul ve yetimleri ile yakınlarının istihdam edilebilecekleri işler bakımından Başbakanlığın 2005/12 sayılı Genelgesiyle[3] malûl gazi personelin çalıştıkları iş yerlerinde farklı uygulamalara maruz kaldıkları, zaman zaman gazilik onurunu zedeleyici söz, tutum ve davranışlarla karşılaştıkları, kendilerine görev verilirken, sağlık durumlarının ve fiziksel noksanlıklarının dikkate alınmadığının dile getirildiği belirtilerek, Yüce Türk Milletinin güven ve huzuru için hayatlarını tehlikeye atarak, büyük bir cesaret ve feragatle görevlerini ifa ederken yaralanarak malûl gazi olan bu vatan evlatlarına, gazilik onurunun her zaman ve her yerde hissettirilmesi, kendilerine her alanda yardımcı olunması ve bu hususun vicdani bir sorumluluk olarak benimsenmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Bu Genelgeyle, söz konusu personelin çalıştıkları iş yerlerinde karşılaştıktarı sorunların çözüme kavuşturulması, ayrıca; günlük yaşantılarında ilgi ve ihtimama ihtiyacı olan malûl gazilerin, gerek resmi ve özel işlerinin kamu kurum ve kuruluşlarında takibi ve yerine getirilmesi esnasında, gerekse halkla münasebetlerinde, kendilerine gerekli ilgi ve yardım özenle gösterilmesi istenilmiştir. Başka bir ifadeyle, bu kanun kapsamında işe yerleştirilenlerin yapmakta oldukları işlerin gazilik onuruna yakışır işler olması istenmekte ve yapmakta oldukları işlerin uygun olup olmadığının tespiti noktasında ise Başbakanlığın 2006/6 sayılı Genelgesiyle[4] İçişleri Bakanlığı (İller İdaresi Genel Müdürlüğü)’nın görevlendirildiğini görmekteyiz. III- SONUÇ Devlet harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korumak ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlamak, özürlülerin korunmaları ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirlerin alınması Devlete Anayasayla verilen görevler arasındadır. Bu çerçevede, mevzuatta özel olarak korunması istenen terör mağduru gaziler ile özürlülerin istihdamında meslek, beden ve ruhi durumlarının dikkate alınması öngörülmüştür. Ayrıca, İş Kanunu’nda özürlü işçilerin “yer altı ve su altı işlerinde çalıştırılamayacağı” da belirtilmiştir. Diğer işlerde ve iş değişikliklerinde ise; işin işçinin meslek, beden ve ruhi durumuna uygun olup olmadığı, işçinin sağlık raporunda belirtilen özrü dikkate alınarak belirlenecektir. Bu belirleme işyeri hekimi istihdam etmeyen işyerlerinde, işverenlerce iyiniyet kuralları çerçevesinde yapılmalı, ihtilaflı durumlarda bir hekim görüşüne başvurulmalı, işyeri hekimi istihdamı bakımından zorunluluk kapsamında olan işyerlerinde ise, işçinin sağlık raporunda yer alan özrü/malûliyetine ilişkin işyeri hekiminin değerlendirme yapması istenmelidir. İşin terör mağduru gazilerin onuruna yakışır olup olmadığı da işverenlerce gözetilmelidir. Aksi halde işçi ücret ve diğer hakları saklı kalmak kaydıyla çalışmaktan kaçınabileceği gibi, iş sözleşmesini haklı nedenle feshederek kıdem tazminatını talep edebilecektir. Özürlü ve terör mağduru gazi istihdam eden işverenlerimizin bu işçilerin durumlarına uygun işlerde istihdamına özen göstermeleri, hattızatında özürlü ve malûl işçi istihdam ederek sergilemiş oldukları sosyal sorumluluk sembolü davranışlarının değerini artıracaktır. Tevfik BAYHAN* Yaklaşım (*) İş Müfettişi [1] Yrg. 9. HD.’nin, 25.01.2007 tarih ve E. 2006/10726, K. 2007/933 sayılı Kararı. [2] 15.08.2009 tarih ve 27320 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. [3] 20.05.2005 tarih ve 25820 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. [4] 24.02.2006 tarih ve 26090 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. |