Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Veysi Seviğ - Gelir Vergisi mükelleflerinde emsal fiyat veya bedel (27.11.07) PDF Yazdır e-Posta
27 Kasım 2007

Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan "Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkındaki" Seri (1) numaralı genel tebliğ ile söz konusu uygulamanın Gelir Vergisi mükelleflerine yönelik etkisi açıklamalarda yer almaktadır.

Bilindiği üzere Gelir Vergisi Yasası'nın 41'inci maddesinin 5 numaralı bendi gereğince, teşebbüs sahibinin ilişkili kişilerle emsallerine uygunluk ilkelerine aykırı olarak tespit edilen bedel ve fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları halinde emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanan bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılacaktır.

Bu bağlamda;

* Teşebbüs sahibi tarafından bir mal veya hizmet alım ya da satımının yapılmış olması,

* Teşebbüs sahibinin bu mal veya hizmet satımını ilişkili kişilerle yapması,

* Bu mal veya hizmet alım ya da satımında "emsallere uygunluk ilkesi"ne aykırı olarak fiyat veya bedel tespiti yapılmış olması,

halinde emsallere uygun bedel veya fiyatla teşebbüs sahibi tarafından uygulanmış olan bedel veya fiyat arasında işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş kabul edilerek tarhiyat konusu yapılacaktır.

Örneğin bir ticari işletme tarafından adedi 100 YTL'ye satılan bir malın ilişkili kişi olduğu tespit edilen bir kişiye 90 YTL'den satılması halinde söz konusu fiyat farkı işletme sahibi tarafından işletmeden çekilmiş sayılarak bu bağlamda da söz konusu fark bir anlamda "gider olarak kabul edilmeyen ödeme" kapsamında değerlendirilecektir.

Gelir Vergisi Yasası'nın uygulanması açısından "teşebbüs sahibi" ifadesi ticari ve zirai kazanç yönünden Gelir Vergisi'ne tabi gerçek kişilerle adi ortaklıkların ortakları, kolektif şirketlerin ortakları, adi ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortaklarını kapsamaktadır.

İlişkili kişi kavramı ise ayrı bir önem arz etmektedir. Çünkü teşebbüs sahibinin eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy ve kayın hısımları ile doğrudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketin, bu şirketlerin ortakları, bu şirketlerin idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan diğer şirketler ilişkili kişi sayılmaktadır.

Buna göre teşebbüs sahibi bir şirkete doğrudan ortak ise veya yine herhangi bir şirkette yakın bir akrabası bulunuyorsa bu takdirde yapılan işin ilişkili kişi ile yapılan işlem olarak kabul edilmesi ve değerlendirilmesi gerekecektir.

Bir başka anlatımla teşebbüs sahibi bir şirkete doğrudan veya dolaylı olarak ortak ise teşebbüs sahibi ile söz konusu şirketler ilişkili kişi kapsamındadır. Bu ilişkide sermaye veya kâr payı oranının herhangi bir önemi olmamaktadır.

Teşebbüs sahibinin doğrudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketlerin idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan diğer şirketlerden anlaşılması gereken teşebbüs sahibinin doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu şirket/şirketlerin ekonomik ve ticari kararlarını etkileyebilecek ölçüde sermayesine, kâr payına ve oy kullanma hakkına sahip olmasıdır.

Bu özellik yapılacak incelemeler sırasında belirlenebilecektir. Örneğin bir teşebbüs sahibinin kayınpederinin ortak olduğu bir şirketle yapacağı işte, eğer söz konusu kişinin kayınpederi o şirketin yönetim kurulu üyesi ise ilişkili kişi olarak kabul edilecektir.

Uygulamada ilişkili kişi kavramının değerlendirilmesinde daha çok olayın niteliği ve kişilerin akrabalık ilişkisi önem arz etmektedir.

Diğer yandan ilişkili kişilerle yapılan işlemlerde dikkate alınması gereken emsallere uygunluk ilkesi ise "ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedelle uygun olmasını ifade etmektedir."

Uygulamada ilişkili kişiler arasında mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerinde uygulanan fiyat veya bedelin piyasa fiyatını yansıtmaması durumunda, ilişkili kişiler arasındaki işlemlerle uygulanan fiyat veya bedelin emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak belirlendiği kabul edilecektir.

Emsallere uygun fiyat veya bedele ulaşmak için öncelikle iç emsal kullanılacak, bu şekilde kullanılacak fiyat veya bedelin bulunmaması ya da güvenilir olmaması halinde dış emsal karşılaştırmada esas alınacaktır.

İlişkili kişi belirlenmesi yanında uygulanan fiyat veya bedelin emsalinden düşük veya fazla olmasının belirlenmesi de belli bir çalışmayı gerekli kılmaktadır.

 

http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=84606&YZR_KOD=157&ForArsiv=1