Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Özürlü Araçlarında ÖTV İstisnası: Özür Türü mü Önemli, Özürlü Olmak mı? PDF Yazdır e-Posta
12 Ağustos 2010

Image

4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) Kanununun 7. maddesinin 2 numaralı bendi kapsamında ilk iktisabı yapılacak araçlarda özürlüler için ÖTV istisnası uygulanmaktadır. İstisnanın uygulanmasında yaşanan sorunların bir kısmı zaman içerisinde Gelir İdaresi tarafından çözülmüştür(1). Ancak bazı sorunlar devam etmektedir. Devam etmekte olan sorunlar ile çözüm önerileri bu makalenin konusunu oluşturmaktadır.

II- TAŞIT ALIMINDA ÖZÜRLÜLERE UYGULANAN ÖTV İSTİSNASININ YASAL DAYANAĞI

ÖTV Kanununun 7. maddesinin 2 numaralı bendi ile Kanuna ekli (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi mallardan;

a) Motor silindir hacmi 1.600 cm³ü aşmayan binek otomobilleri ile esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtlar, motor silindir hacmi 2.800 cm³ü aşmayan eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ile motosikletlerin, sakatlık derecesi % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler tarafından,

b) Aynı araçların, bizzat kullanma amacıyla sakatlığına uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı ÖTV’ den istisna edilmiştir. Bu araçların ilk iktisabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle hurdaya çıkarılması durumunda 5 yıllık sürenin dolması beklenmeksizin tekrar araç alınabilmektedir.

III- İSTİSNA UYGULAMASININ SORUNLU YÖNLERİ

Kanun metninden anlaşıldığı üzere özetle iki tür istisna bulunmaktadır. Birincisi % 90dan fazla sakatlığı olan özürlülerin özel tertibatı bulunmasına gerek olmayan bir aracı satın almaları; ikincisi de %89 ve daha aşağı oranda sakatlığı olan özürlülerin hareket ettirici özel tertibat yapılmış bir aracı satın almaları

Hareket ettirici tertibatın kapsamı debriyaj, fren ve gaz pedalları ile vites kolunda sabitlenmiş bir şekilde özel tertibat şeklinde açıklanmıştır. Yapılan özel tertibatın kişinin sakatlığıyla uyumlu olması da zorunludur. Sakatlık derecesi % 90ın altında olanların gaz, fren, debriyaj pedalları ile vites kolunda sakatlığına uygun hareket ettirici özel tertibat yaptırmaksızın kullanabilecek olduğu araçlar ile aracı hareket ettirici özel tertibat sayılmayan (direksiyona topuz takılması, engelin bulunduğu taraftaki silecek kolu, sinyal, cam silecek kumandası, dörtlü flaşör, ön-arka cam su fıskiyesi, korna ve kontak gibi düzeneklerin diğer tarafa alınması veya direksiyon simidine monte edilmesi vb.) tadilat yapılmak suretiyle kullanılabilecek olan araçların ilk iktisabında söz konusu istisnadan yararlanılması mümkün bulunmadığı Gelir İdaresi tarafından duyurulmuştur(2).

Bu uygulamanın en çok eleştirilen yönü, özürlülerin sakatlık derecesi ile aracın özel tertibatı arasında kurulan ilişkidir. Şöyle ki, mevcut uygulamada özürlünün özürlülük derecesi yerine özür şekline önem atfedilmektedir. Oysa bazı sakatlıklarda kişi özel tertibatlı olmayan bir aracı da kullanabilmektedir. Bu durum onun sakatlık oranının düşük olduğu anlamına gelmemektedir. Bu konuda yakın zamana kadar verilen en çarpıcı örnek özel tertibatlı olmayan otomatik vitesli bir aracı kullanabilen sol bacağı bulunmayan bir özürlünün, sağ bacağı bulunmayanın aksine ÖTV indiriminden faydalanamaması idi. Bu konuda Gelir İdaresi çıkarmış olduğu sirkülerde(3) çok isabetli bir yorumla; anılan yasa hükmünün engellilerin sakatlıklarına göre ayrım yapılmasını öngören bir amaç gütmesi söz konusu olamayacağından, sol ayak veya bacakta sakatlığı olanlar için otomatik vitesin hareket ettirici özel tertibat sayılması gerektiği yönünde uygulamaya yön verdi. Ancak bu iyi niyetli yorum, konuyla ilgili sadece tek bir problemi çözebilmiştir. Oysa mevcut uygulamanın yarattığı başka problemler de vardır.  Bunlardan biri % 90dan az sakatlığı olup, aracı kendisi kullanamayacak olanlarla ilgilidir. Örneğin %80 oranında fiziksel ya da zihinsel özürlü olup aracı kendisi kullanamayacak olan sakatlar, sakatlık derecesi %90ın altında olduğu için istisnadan faydalanamamaktadır. Bu durumda örneğin bacaklarından % 50 sakatlığı olan bir özürlü istisnadan faydalanabilirken, % 70 zihinsel özürlü olan ya da görme bozukluğu nedeniyle % 80 sakat olan bir özürlü (özel tertibatlı araç dahi olsa araçları kendileri kullanamayacakları için) istisnadan faydalanamamaktadırlar. Yine benzer şekilde örneğin böbrek yetmezliği nedeniyle % 80 sakat olan bir kişi özel tertibat olmadan araç kullanabileceği için istisnadan faydalanamamaktadır. Yani, derecesi düşük bile olsa normal araç kullanmaya engel fiziksel özürlü olmak, yüksek derecede ancak şeklen araç kullanma engeli olmayan özürlülere göre avantajlı kılınmaktadır. Oysa bizzat Gelir İdaresi tarafından yapılan çok isabetli yoruma göre, yasa hükmünün engellilerin sakatlıklarına göre ayrım yapılmasını öngören bir amaç gütmesi söz konusu olamaz.

Konuyla ilgili bir diğer problem de şudur: Mevcut uygulamada özel tertibatlı araç kullanabilecek % 40 sakatlığı olan bir özürlüye de, % 80 sakatlığı olan özürlüye de ya da aracı yakınları kullanacak olan % 100 sakatlığı olan özürlüye de tam istisna uygulanmaktadır. Öte yandan aracı kendisi kullanamayacak derecede sakat olanlardan % 89 sakatlığı olan istisnadan hiç faydalanamazken, % 90 sakatlığı bulunan istisnadan tam olarak faydalanmaktadır. Bu nedenle ÖTV istisnasında kademeli bir sistem uygulanması ve aracın özel tertibatlı olup olmaması durumunun ÖTV istisnası bakımından dikkate alınmaması hakkaniyete uygun olacaktır. Özel tertibatlı olmayan normal bir aracı kullanamayacak durumda sakat olanlar, zaten özel tertibatlı araç almayı tercih edeceklerdir. Aksi halde trafiğe çıkmaları suç teşkil edecektir. Olayın bu yönünün Gelir İdaresinin ilgi alanına giren bir tarafı yoktur. Bu kısım trafik güvenliğiyle ilgili olduğundan Emniyet Genel Müdürlüğünün sorumluluğundadır.

Kademeli bir ÖTV istisnası uygulamasına örnek olarak aşağıdaki gibi bir tarife belirlenebilir.

Sakatlık oranı % 30-%39 olanlarda hesaplanan ÖTV’ nin % 40ı,

Sakatlık oranı % 40-%49 olanlarda hesaplanan ÖTV’ nin % 50si,

Sakatlık oranı % 50-%59 olanlarda hesaplanan ÖTV’ nin % 60ı,

Sakatlık oranı % 60-%69 olanlarda hesaplanan ÖTV’ nin % 70i,

Sakatlık oranı % 70-%79 olanlarda hesaplanan ÖTV’ nin % 80i,

Sakatlık oranı % 80-%89 olanlarda hesaplanan ÖTV’ nin % 90ı,

Sakatlık oranı % 90-%100 olanlarda hesaplanan ÖTV’ nin % 100ü

İstisna edilebilir. Böylece özürlüler arasında hakkaniyet sağlanmış olduğu gibi, vergi hâsılatında ciddi bir kayıp da yaşanmaz. Hatta vergi hâsılatında artış bile olabilir. Çünkü mevcut durumda istisnadan % 100 faydalanan pek çok özürlü, böyle bir düzenlemeden sonra daha düşük oranda ÖTV indiriminden faydalanabilecektir. Halihazırda aracı almış olanlardan herhangi bir ek vergi istenmeyeceğinden hak kaybı ya da anayasaya aykırılık da söz konusu olmayacaktır. Böyle bir düzenleme pek çok adaletsizliği giderecek ve Gelir İdaresini sakatlık türüne göre ayrımcılık yaparak % 40 sakatlığı olanlar faydalanırken % 85 sakatlığım olmasına rağmen istisnadan faydalanamıyorum, benim suçum ne? sorusuna muhatap olmaktan kurtaracaktır.

IV- SONUÇ

Özürlülere sağlanan kolaylıklar ve onların yaşam kalitelerine yapılan katkılar çağdaş toplum olabilmenin ölçüsünü belirlemede kullanılan önemli bir göstergedir. Ülkemizde de bu alanda son yıllarda çok ciddi adımlar atıldığı yadsınamaz bir gerçektir. Özürlülere sağlanan vergisel avantajlar, esas itibariyle onların hayatın her alanında diğer insanlardan farklı olarak katlanmak zorunda oldukları zorluklara karşı toplumun ödediği tazminat niteliğindedir. Dolayısıyla vergisel avantajlardan faydalanılırken özürlülük derecesine göre ayrım yapılması doğal iken, özür türüne göre ayrım yapılması doğru değildir. % 60 sakatlığı olan bir özürlünün kolunun, bacağının, gözünün, böbreğinin, kulağının vs. sakat olmasının devlet açısından önemi olmaması gerekir, önemli olan bu kişinin o oranda özürlü olmasıdır. Bu nedenle özürlülerin taşıt alımında uygulanan istisna uygulamasının özür türü yerine özürlülük oranına göre yeniden dizayn edilmesi uygun olacaktır.

Ahmet OZANSOY*

Yaklaşım

*    Maliye Başmüfettişi

(1) Bu konuda geniş bilgi için Bkz. Ahmet OZANSOY, Özürlülerin Taşıt Alımlarında Uygulanan ÖTV İstisnasında Yaşanan Sorunlara Getirilen Yasal Çözüm, Yaklaşım, Sayı:187, Temmuz 2008, s. 110-113

(2) 30.04.2010 tarih ve ÖTV-2/2010-3 sayılı Özel Tüketim Vergisi Sirküleri/12: Malûl ve Engellilerin Araç Alımında ÖTV İstisnası Uygulamasının Şartları ile İstisnadan Yararlanılan Araçların Satışında Vergi Uygulanması, http://www.gib.gov.tr/index.php?id=1028, Erişim: 07.06.2010

(3)  30.04.2010 tarih ve ÖTV-2/2010-3 sayılı Özel Tüketim Vergisi Sirküleri.