Tarh zamanaşımında son durum |
|
|
|
05 Ağustos 2010 |
Vergi Usul Kanunu'nun tarh zamanaşımı süresini düzenleyen 114. maddesine göre, vergiyi doğuran olayı izleyen yılbaşından itibaren beş yıl içinde tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.
Bu maddenin ikinci fıkrasında yer alan düzenlemeye göre "Şu kadar ki vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder." Mükellef haklarını önemli ölçüde zedeleyen, takdir komisyonlarına matrah belirleme konusunda sınırsız bir süre veren, yetersiz örgütlenme ve iş yoğunluğu nedeniyle komisyonlarda yıllarca beklemenin acısını da mükelleflere gecikme faizi olarak çektiren ve dolayısıyla hukuk devleti anlayışı ile bağdaştırılması mümkün olmayan bu ikinci fıkra düzenlemesi, Diyarbakır Vergi Mahkemesi'nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi'nin E. 2006/124 K. 2009/146 sayı ve 15.10.2009 günlü kararı ile iptal edilmiştir. Yüksek Mahkeme bu iptal kararının yayımından 6 ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırmış ve bu süre zarfında yasama organınca bir düzenleme yapılmayınca da karar 8 Temmuz 2010 günü yürürlüğe girmiş ve dolayısıyla bu tarih itibariyle söz konusu ikinci fıkra hukuk âleminden kalkmıştır. Burada doğan boşluğu gidermek üzere 6009 sayılı kanunda konuya ilişkin bazı düzenlemelere yer verilmiştir. 6009 sayılı kanunla (md. 8) VUK' un 114. maddesinin iptal edilen fıkrası yeniden düzenlenmiş ve takdir komisyonunda geçen sürenin zamanaşımını durduracağı yine kabul edilmekle birlikte Anayasa Mahkemesi'nin iptal gerekçesi doğrultusunda ‘duran sürenin bir yılı geçemeyeceği' hükmü getirilmiştir. 6009 sayılı kanunun bir başka maddesiyle (md. 16) de VUK'a eklenen geçici 28. maddeyle, 1.1.2005 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce takdir komisyonuna sevk edilmiş dosyalar için takdire dayalı olarak tarh edilecek vergilerde zamanaşımı süresinin sonu 31.12.2012 olarak belirlenmektedir. Bu düzenlemelerin her ikisi de anayasaya yine aykırıdır. Ne diyordu Anayasa Mahkemesi gerekçesinde, zamanaşımının durması "yükümlüye vergi tahsilatının geciktiği süre kadar gecikme zammı ve faizi uygulanacak olması da yükümlünün vergi yükünü artırarak haksız sonuçlar doğmasına neden" olacaktır. Her şeyden önce Anayasa Mahkemesi'nin bu pek haklı ve yerinde gerekçesi karşılanmamıştır. Öte yandan kanunun yasama süreci içindeki günlerinde yazdığımız bir yazıda "getirilmek istenen geçici madde ile eski düzenlemenin Anayasa Mahkemesi Kararı berteraf edilerek 31.12.2012 tarihine kadar varlığını sürdürmesinin yolu açılmakta, 5–7 yıldır takdir komisyonundaki dosyalar için, yine ve mükellefler aleyhine gecikme faizi de işleyecek şekilde tarhiyat yolu açılmaktadır" demiş ve düzenlemeyi eleştirmiştik. Buna karşılık 6009 sayılı kanunun Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girdiği 8 Temmuz 2010 tarihine kadar yürürlüğe girmemesi sebebiyle, yönelttiğimiz eleştiriden daha kuvvetli bir anayasaya aykırılık sebebi ortaya çıkmıştır. Her şeyden önce 8 Temmuz'da Anayasa Mahkemesi'nin kararının yürürlüğe girmesi ile 114/2 maddesi hukuken ortadan kalkmış, bir başka deyişle takdir komisyonunda geçen sürenin zamanaşımı süresini uzatacağına ilişkin düzenleme varlığını yitirmiş ve dolayısıyla 1.1.2005 tarihinden önceki dönemler için yine bu tarihten önce takdir komisyonuna sevk edilmiş dosyalar açısından tarh zamanaşımı süresi dolmuştur. Yani, bu dosyalar için 8 Temmuz 2010'dan sonra zamanaşımı sebebiyle tarhiyat yapılamaz. Şimdi 6009 sayılı kanunun VUK'a eklediği geçici 28. madde ile dolmuş zamanaşımını tekrar canlandırmaktadır. Zamanaşımına uğramış tarhiyatlarda kişiler için zamanaşımı def'inde bulunma ve mahkemeler için zamanaşımını re'sen nazara alma hakları yok edilerek dolmuş ve kişiler için kazanılmış hak oluşturan zamanaşımı süresi yok edilmiştir. Bu nedenle geçici 28. madde düzenlemesi, kazanılmış hakları yok ederek geçmişe yönelik düzenleme getirmesi sebebiyle hukuki güvenlik ilkesini ihlal ettiğinden, hukuk devleti ilkesini öngören anayasanın 2. maddesine açıkça aykırıdır. 1.1.2005 tarihinden önceki dönemler için yine bu tarihten önce takdir komisyonuna sevk edilerek alınan takdir komisyonu kararlarına dayanılarak yapılan vergi ve ceza tarhiyatları aleyhine açılacak davalarda bizim önerimiz, geçici 28. maddenin anayasaya aykırılığı da ileri sürülerek zamanaşımı sebebiyle iptalinin talep edilmesidir. Çünkü benim inancıma göre bu düzenleme de Anayasa Mahkemesi'ne gittiğinde iptal hükmü ile karşılaşacaktır. Konuyu izliyorum. Anayasa Mahkemesi'ne taşındığında ve iptal edildiğinde de üzülerek de olsa, artık klasikleşen "Yine haklı çıktık" başlığı ile duyuracağım. Bumin Doğrusöz http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=156&H... |