Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
İşletmelerde değersiz alacak sorunu PDF Yazdır e-Posta
06 Ağustos 2010

Image

Yaşanan ekonomik sorunlarla beraber, bazı mükelleflerin alacaklarını tahsil etme olanakları ortadan kaybolmakta, bu bağlamda borçlular hakkında yapılan takipler de sonuç vermemektedir.

Zamanaşımına uğrayan alacaklarla mahkeme kararı aranmaksızın değersiz alacak kapsamında mütalaa edilen bazı alacakların; vergisel açıdan değersiz alacak olarak kabul edilmesine yönelik olarak yapılan bazı işlemler uygulamada duraksama yaratmakta olup, yapılan vergi incelemeleri sırasında eleştiri konusu yapılmaktadır.

Vergi Usul Yasası'nın 322'nci maddesinde yer alan tanımlamaya göre, "Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacaklar değersiz alacak" olarak kabul edilmektedir.

"Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler." Bir başka anlatımla değersiz alacaklar, kaybedilmiş, tahsiline artık imkân kalmamış, değeri sıfır bir alacaktır. Yasal düzenlemeye göre alacağın tahsil imkânının kalmadığının, kazai bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile kanıtlanması gerekmektedir. Kazai bir hükümden anlaşılması gerekense alacağın tahsili için kanun yollarına başvurulmuş olması, icra takibinin yapılmış bulunması, bu müracaatlar ve takipler sonunda, alacağın ödenmeyeceğine hâkim tarafından hükmedilmiş olması; kanaat verici vesika teriminden ise ödemeyi imkânsız hale getirmiş hal ve sebepler sonucu ortaya çıkmış belgeler anlaşılmaktadır. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konması, değersiz alacak uygulaması bakımından ayrı bir önem taşımaktadır. Aksi takdirde alacakların tahsilinin mümkün olmadığının takdiri mükellefe bırakılmış olur ki Vergi Usul Yasası'nın 322'nci maddesi böyle bir durumun kabulüne yönelik bir hükmü içermemektedir. Böyle bir boşluk bırakmamak amacıyla yasa koyucu değersiz hale geldiği ileri sürülen alacağın ciddi olarak takip edildiğine ilişkin çabaların kazai bir hüküm veya kanaat verici bir vesika ile tevsikini yani kanıtlanmasını öngörmüştür.

Vergi hukuku uygulaması bakımından kanaat verici vesikalara örnek olarak aşağıdaki belgeler gösterilebilir;

* Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü veya Medeni Kanunu'nun 31 ve izleyen maddelerine göre mahkemelerce borçlu hakkında verilen gaiplik kararı ve mirasçıların da mirası reddettiklerine dair sulh hukuk mahkemelerince verilmiş bulunan mirası red kararı,


* Borçlu aleyhine alacaklı tarafından açılan davayı borçlunun kazandığına dair mahkeme kararı,


* Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine dair düzenlenen belge,


* Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması,


* Borçlunun dolandırıcılıktan mahkûm olması ve herhangi bir malvarlığı bulunmadığına dair düzenlenmiş resmi belge,


* Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının işlemden kaldırılması ve/veya yasal süresi içinde alacaklı tarafından yenileme isteminde bulunulmadığını gösteren icra memurluğu yazısı,


* Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak koşuluyla alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar,

Bu konuda alacaklının tek taraflı irade beyanı alınmasından, daha açıkçası tahsilinden vazgeçilen alacaklar değersiz alacak olarak kabul edilmemektedir.


* Ticaret mahkemesi tarafından borçlu hakkında verilmiş bulunan ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tabi tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler alacağın değersiz hale geldiğin kanıtlayan belge olarak kabul edilmektedir.

Ancak mükellefin avukatı tarafından verilen ve borçlu hakkında yapılan alacak takibinin sonuçsuz kaldığını gösteren yazı ile icra müdürlüğünden alacaklı vekilinin istemi üzerine alınan ve o güne kadar mevcut alacaktan herhangi bir tahsilat yapılamadığına dair derkenar (yazı ile eklenen ifade) alacağın değersiz kaldığını kanıtlayıcı belge olarak kabul edilmemektedir.

Diğer taraftan aciz vesikaları, alacağını tahsil edemeyenin, mevcut alacağı, borçlunun söz konusu belgenin düzenlendiği tarih itibariyle ödeme gücünün bulunmadığını gösteren belgedir. Bu belgenin verilmesi ile alacaklının alacak hakkı son bulmaz, bilakis borçlunun mali durumunun düzelmesi halinde alacaklı hakkını isteyebileceği gibi borçlu da kendiliğinden alacaklıya ait borcunu ödemek zorundadır.

Ayrıca uygulamada vergi matrahını azaltmak için muhasebe kayıtları aracılığı ile yapılan anlaşmalı borçlandırmalar ve takipler dolayısıyla değersiz alacak yaratma işlemleri, hukuken yapılacak incelemeler sonucunda muhasebe hilesi olarak da değerlendirilebilmektedir.

Vergi Usul Yasası'nın 322'nci maddesinde tanımı yapılan değersiz alacakların işletmenin ticari faaliyeti ile bağlantılı olarak oluşması halinde kayıtlara zarar olarak kaydedilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Veysi Seviğ

http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=157&H...