Yatırım indirimi uygulamasında yeni dönem |
06 Ağustos 2010 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
08.04.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5479 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle, Gelir Vergisi Kanunu’nun “Ticari ve Zirai Kazançlarda Yatırım İndirimi İstisnası” başlıklı 19. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Yatırım indirimi istisnası bu düzenleme ile kaldırılmış olmakla birlikte, 5479 Sayılı Kanun’la Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen geçici 69. madde ile 31.12.2005 tarihine kadar gerçekleştirilen yatırım harcamalarının geçici bir süre istisnadan yararlandırılabilmesine imkan sağlanmıştır. Geçici 69. maddeye göre, “Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri; 31.12.2005 tarihi itibarıyla mevcut olup, 2005 yılı kazançlarından indiremedikleri yatırım indirimi istisnası tutarları ile; a. 24.4.2003 tarihinden önce yapılan müracaatlara istinaden düzenlenen yatırım teşvik belgeleri kapsamında, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 09.04.2003 tarihli ve 4842 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmadan önceki Ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6. maddeleri çerçevesinde başlanılmış yatırımları için belge kapsamında 01.01.2006 tarihinden sonra yapacakları yatırımları, b. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mülga 19. maddesi kapsamında 1.1.2006 tarihinden önce başlanan yatırımlarla ilgili olarak, yatırımla iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz edip bu tarihten sonra yapılan yatırımları, nedeniyle, 31.12.2005 tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre hesaplayacakları yatırım indirimi istisnası tutarlarını, yine bu tarihteki mevzuat hükümleri (vergi oranına ilişkin hükümler dahil) çerçevesinde sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait kazançlarından indirebilirler.” Bu değişiklik ile yatırım indirimi istisnası uygulamasına son verilmekle birlikte, mükelleflerin mevcut yatırımları nedeniyle hak kazandıkları yatırım indirimi istisnası tutarlarını 2005 yılından itibaren sadece 3 yıl süre ile (2006, 2007 ve 2008 yıllarında) kullanmalarına imkan verilmiş, 2009 yılından itibaren bu haklarını kullanamayacakları hüküm altına alınmıştır. Devreden yatırım indiriminden yararlanılabilmesine ilişkin 3 yıllık süre sınırlamasının Anayasa’ya aykırılığı iddia edilmiş ve Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açılmıştır. Anayasa Mahkemesi 08.01.2010 tarihli Resmi Gazete yayımlanan 15.10.2009 tarih, 2006/95 esas ve 2009/144 sayılı kararı ile Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 69. maddesinde yer alan ve mükelleflerin 31.12.2005 tarihi itibarıyla mevcut olup, 2005 yılı kazançlarından indiremedikleri yatırım indirimi istisnası tutarlarından yararlanma haklarını sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarıyla sınırlayan “sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait” ibaresini geriye dönük düzenlemelerle kişilerin haklarının, hukuki istikrar ve güvenlik ilkesi gözetilmeden kısıtlanmasının hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı gerekçesiyle iptal etmiştir. Buna göre, Anayasa Mahkemesi kararının 2009 dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresine kadar yayımlanmış olması gerçeği göz önüne alındığında, önceki yıllardan devreden ancak mükelleflerin ilgili dönem kazançlarının yetersiz olması sebebiyle kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapamadıkları yatırım indirimi tutarlarının, mali kar oluşması halinde 2009 hesap döneminden itibaren herhangi bir yıl sınırlaması olmaksızın ilgili döneme ilişkin verilen kurumlar vergisi beyannamesinde beyan edilen kazançtan indirilebileceği anlaşılmaktadır (iddia edilmiştir). Ancak, Maliye Bakanlığı Anayasa Mahkemesi kararının Anayasanın 153. maddesi uyarınca 08.01.2010 tarihinde (2010 yılında) yürürlüğe girmesinden dolayı 2009 hesap döneminde mükelleflerin yatırım indirimi istisnasından faydalanmalarının mümkün olmadığı görüşünde olup söz konusu görüş doğrultusunda elektronik ortamda beyan edilmesi zorunlu olan 2009 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde yatırım indirimi istisnası satırına yer vermemiştir. Dolayısıyla mükelleflerin 2008 yılından devreden yatırım indirimi istisnası tutarlarını 2009 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde göstermesi ve kullanması mümkün olmamış, söz konusu istisna tutarları 2010 yılına devretmiştir. Ancak, bazı mükellefler, yatırım indirimi istisnasının kullanılamaması nedeniyle 2009 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerini ihtirazi kayıtla beyan etmişlerdir. Anayasa Mahkemesi kararı ile birlikte 2009 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde mükelleflerin önceki dönemlerden devreden yatırım indirimi istisnası tutarlarını kullanıp kullanamayacakları konusunda geçtiğimiz aylarda yoğun tartışmalar yaşanmış olup konu ile ilgili fikir beyan eden vergi ve hukuk uzmanlarının ortak görüşü ise Maliye Bakanlığı’nın görüşünün aksine, Anayasa Mahkemesi kararının 2009 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresine kadar belli olmuş olması nedeniyle 2009 hesap döneminde mükelleflerin önceki dönemlerden devreden yatırım indirimi istisnası tutarlarından faydalanabilmeleri gerektiği yönünde olmuştur. Ancak, işbu yazımızda yukarıda yer verilen tartışmalara değinilmeyecektir. Yazımızın esas konusunu Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine Maliye Bakanlığınca hazırlanan ve 25.05.2010 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 5. maddesiyle birlikte 2010 yılından itibaren öngörülen yatırım indirimi uygulamasının (mükelleflerin lehine veya aleyhine olan unsurların ve durumların) değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Söz konusu kanun tasarısı TBMM tarafından 23.07.2010 tarihinde 6009 Sayılı Kanun olarak kabul edilmiş olup, 1 Ağustos 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 2. Yatırım indirimine ilişkin yeni düzenleme TBMM tarafından 23.07.2010 tarihinde kabul edilen 6009 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 69. maddesinde yer alan, “yine bu tarihteki mevzuat hükümleri (vergi oranına ilişkin hükümler dahil) çerçevesinde kazançlarından indirebilirler.” ibaresi; “yine bu tarihteki mevzuat hükümleri (bu Kanunun geçici 61. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan vergi oranına ilişkin hüküm dahil) çerçevesinde kazançlarından indirebilirler.” şeklinde değiştirilmiş ve ayrıca bu ibareden sonra gelmek üzere Kanun maddesine, “Şu kadar ki, vergi matrahlarının tespitinde yatırım indirimi istisnası olarak indirim konusu yapılacak tutar, ilgili kazancın %25’ini aşamaz. Kalan kazanç üzerinden yürürlükteki vergi oranına göre vergi hesaplanır.” ibaresi eklenmiştir. Yukarıda yer verilen söz konusu değişiklikle birlikte, a. İndirilemeyen ve sonraki dönemlere devreden yatırım indirimi istisnası tutarlarından, herhangi bir yıl sınırlaması olmaksızın yararlanılmaya devam edilmesi sağlanmış, buna karşın vergi matrahının tespitinde yatırım indirimi istisnası olarak indirim konusu yapılacak tutara sınırlama getirilerek ilgili yıl kazancının yüzde 25’ini aşamayacağı belirtilmiştir. b. Yatırım indirimi istisnası düşüldükten sonra varsa kalan matrah üzerinden, gelir vergisi mükelleflerinin 31.12.2005 tarihinde yürürlükte bulunan vergi tarifesini (%20 - %40); kurumlar vergisi mükelleflerinin ise %30 kurumlar vergisi uygulamak suretiyle vergi hesaplayacaklarına ilişkin düzenlemeye son verilerek, yatırım indirimden fiilen yararlanılan dönemde geçerli vergi oranının uygulanması (Gelir vergisi mükellefleri için %15 - %35; kurumlar vergisi mükellefleri için ise % 20) esası benimsenmiştir. c. Geçici 69. maddenin birinci fıkrasının parantez içi hükmüne eklenen ibare “(bu Kanunun geçici 61. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan vergi oranına ilişkin hüküm dahil)” ile geçmişteki uygulamaya paralel olarak Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 61. maddesinin ikinci fıkrasına göre 24.04.2003 tarihinden önce yapılan müracaatlara istinaden düzenlenen yatırım teşvik belgeleri kapsamında gerçekleşen yatırımlar üzerinden hesaplanan ve kazancın yetersiz olması nedeniyle sonraki dönemlere devreden yatırım indiriminden yararlanan kazançlar üzerinden dağıtılsın, dağıtılmasın % 19,8 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür. Dolayısıyla geçmişte “stopajlı yatırım indirimi” olarak adlandırılan yatırım indirimi istisnası tutarları üzerinden %19,8 oranında stopaj uygulamasının aynen devam etmesi öngörülmüştür. 3. Yatırım indirimine ilişkin yeni düzenlemenin mükelleflere etkisi Önceki bölümde detaylarına yer verilen yeni düzenlemenin yeni dönemde mükelleflere etkisi özet olarak açıklanacak olursa, a. 2009 yılından devreden yatırım indirimi istisnası tutarları 2010 yılında ve izleyen yıllarda ilgili yıl kazancının %25’ini aşmamak kaydıyla indirim konusu yapılacak b. 2010 yılında ve izleyen yıllarda yatırım indirimi istisnası kullanıldıktan sonra kalan matrah üzerinden yürürlükteki vergi oranları (kurumlar vergisi mükellefleri için %20) uygulanacaktır. c. 2010 yılında ve izleyen yıllarda stopajlı yatırım indirimi istisnası tutarlarından faydalanacak olan mükellefler söz konusu tutarlar üzerinden eskiden olduğu gibi %19,8 oranında stopaj ödeyeceklerdir. Yeni düzenlemeyle birlikte, eski düzenlemeden farklı olarak (mükelleflerin aleyhinde) 2010 yılında ve izleyen yıllarda kullanılabilecek olan yatırım indirimi istisnası tutarlarının ilgili yıl kazancının %25’i ile sınırlanması, bununla birlikte (mükelleflerin lehinde) yatırım indirimi istisnası kullanıldıktan sonra kalan matrah üzerinden %30 yerine %20 oranında kurumlar vergisi hesaplanması duruma göre (yatırım indirimi istisnası tutarları ile ilgili yıl kazanç tutarlarının büyüklüğüne göre) bazı mükelleflerin lehine, diğerlerinin ise aleyhine sonuçlar yaratabilecektir. Diğer taraftan, yeni düzenleme (6009 sayılı Kanun) 1 Ağustos 2010 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup, söz konusu düzenlemenin 2010 yılına ilişkin kazançların vergilendirilmesi açısından 2. geçici vergi döneminden itibaren uygulanmaya başlanması gerektiğini, herhangi bir tutar kısıtlaması olmaksızın 1. Geçici Vergi döneminde kullanılan yatırım indirimi tutarlarına yönelik olarak 1. Geçici Vergi dönemi için düzeltme beyannamesi verilmesine gerek bulunmadığını düşünüyoruz. Nitekim, yazımızın önceki bölümlerinde de yer verildiği üzere Anayasa Mahkemesinin yatırım indirimine ilişkin iptal kararı 08.01.2010 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup söz konusu iptal kararı çerçevesinde yatırım indirimi istisnası tutarlarının kullanılması açısından herhangi bir süre veya tutar kısıtlamasına gidilmediği görülmektedir. Yeni düzenlemeyle birlikte mükelleflerin lehine veya aleyhine olabilecek durumlar aşağıdaki bölümde analiz edilmiştir. 4. Yatırım indirimine ilişkin yeni düzenlemenin mükelleflere etkisinin ölçülmesi Eski düzenlemede, mükellefler, kazançlarının yeterli olması halinde önceki yıllardan devreden yatırım indirimi istisnası tutarlarının tamamını (%100) kullanabiliyor iken, yeni düzenlemede ise 6009 sayılı Kanun hükmü gereğince, devreden yatırım indirimi tutarlarının ancak ilgili yıl kazancının %25’ine isabet eden kısmının kullanılabilmesi mümkün bulunmaktadır. Diğer taraftan, yeni düzenleme ile birlikte yatırım indirimi kullanıldıktan sonra kalan matrah üzerine uygulanacak kurumlar vergisi oranı %30’dan %20’ye indirilmektedir. Söz konusu kurumlar vergisi indirimi, yatırım indirimi tutarları kazanç tutarlarından daha düşük olan mükellefler açısından genelde daha avantajlıdır. Ancak, yatırım indirimine getirilen %25’lik sınır, önceki yıllarda yapılmış çok yüksek tutarlarda yatırım harcaması bulunan ve daha önce yapılan projeksiyonlarda kazancın tamamı (%100’ü) kadar yatırım indirimi kullanılması sebebiyle çok uzun yıllar kurumlar vergisi ödememeyi öngören şirketler açısından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Yeni düzenlemede, kullanılabilecek yatırım indirimi tutarının kazancın %25’i ile sınırlandırılmasıyla birlikte bu şirketlerin, önümüzdeki yıllarda daha önce öngörmedikleri bir kurumlar vergisi yüküyle karşılaşmaları söz konusu olacaktır. Bu durumun, anılan şirketlerin ileriye dönük nakit akışlarının sekteye uğraması dolayısıyla yatırım planlarında kısıtlamaya gidilmesi, ücret seviyelerinin veya çalışan sayılarının azaltılması yoluyla istihdam maliyetlerinin düşürülmesi, zaruri olmayan harcamaların azaltılması veya ertelenmesi yoluyla tasarruf sağlanması vb. şekilde alınması muhtemel tedbirler nedeniyle ekonomi üzerinde öngörülmedik bir biçimde olumsuz etkilere yol açması ihtimal dahilindedir. Yukarıda yer verilen açıklamalar da dikkate alındığında, 6009 sayılı Kanun ile yapılan yeni düzenlemenin yatırım indiriminin önündeki süre kısıtlamasını kaldırmasına rağmen, tutar yönünden bir kısıtlama getirmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nin 08.01.2010 tarihinde yayımlanan iptal kararının gerekçesine ve Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile tekrar bir iptal davasının konusu olması muhtemel gözükmektedir. Yukarıda yer verildiği üzere, yeni düzenleme yatırım indirimi tutarları kazanç tutarlarından daha düşük olan mükellefler açısından genelde daha avantajlı olup söz konusu avantajlı durumların değerlendirilmesine ilişkin analizlerimize aşağıda yer verilmiştir. 4.1 Stopajsız yatırım indiriminden faydalanacak olan mükelleflere etkisinin ölçülmesi Bu bölümde Gelir Vergisi Kanunu’nun yürürlükten kaldırılan 19. maddesi kapsamında yapılan harcamalardan kaynaklanan ve yatırım indirimi stopajına tabi olmayan yatırım indirimi istisnası bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin 2009 yılından devreden istisna tutarlarının 2010 yılı ve izleyen yıllarda kullanılmasının, istisna tutarlarının ve ilgili yıl kazançlarının büyüklüğüne göre mükelleflere olan etkileri (avantajları ve dezavantajları) irdelenmeye çalışılacaktır. 4.1.1 2010 yılına ilişkin avantajlı ve dezavantajlı durumların değerlendirilmesi Eski düzenlemede yatırım indirimi kullanılması halinde kurumlar vergisi oranının %20 yerine %30 olarak uygulanması sebebiyle mükelleflerin yatırım indirimi istisnası tutarlarını kullanmalarının kendi lehlerine olabilmesi için ilgili yıl yatırım indirimi tutarlarının kazanç tutarının 1/3’ünü aşıyor olması gerekiyordu. Yatırım indirimi tutarının kazanç tutarının 1/3’ü kadar olması halinde ise yatırım indiriminin kullanılması veya kullanılmaması bir şeyi değiştirmiyor, mükellef başa baş noktasında oluyordu. Örneğin kazanç tutarının 90 TL, yatırım indirimi tutarının ise kazanç tutarının 1/3’ü olan 30 TL olduğu varsayılırsa; aşağıdaki tablolarda da gösterildiği üzere, eski düzenlemede mükellefin yatırım indirimi kullanması veya kullanmaması durumu değiştirmiyordu.
Sadece 2010 yılı dikkate alındığında, mükelleflerin kazanç tutarlarının yatırım indirimi tutarının 2 katını aşıyor olması halinde yeni düzenleme sayesinde mükellef lehine bir durum ortaya çıkacak, kazanç tutarı yatırım indirimi tutarının 2 katı olması halinde mükellef için değişen bir şey olmayacak, başa baş noktası ortaya çıkacaktır. Konuya ilişkin örneğe aşağıdaki tablolarda yer verilmiştir.
Yukarıdaki tablolardan görüleceği üzere, mükellef kurumun 2010 yılında kazanç tutarının yatırım indirimi tutarının 2 katı olması halinde kurum 2010 yılında aynı vergiyi ödeyecek, dolayısıyla 2010 yılı için başa baş noktasında olacaktır. Ancak, bu örnekte yeni düzenlemeyle birlikte kurumun 2011 yılında kullanabileceği ilave yatırım indirimi tutarının (25 TL) olduğu düşünülürse, yeni düzenlemeyle birlikte mükellef kurumun sonraki yıllarda da kazancı bulunması halinde sonraki yıllara devreden yatırım indirimi tutarına isabet eden kurumlar vergisi oranında (25 TL x %20 = 5 TL) ilave vergi avantajına sahip olacağını söylemek mümkündür. 4.1.2 2010 yılı ve sonrası için kümüle bazda değerlendirme Yeni düzenlemenin (2010 ve sonrası için kümüle bazda değerlendirildiğinde), kazanç tutarlarına nispetle önceki dönemlerden devreden çok yüklü miktarlarda yatırım indirimi tutarları bulunan mükellefler dışında kalan mükellefler açısından genelde avantajlı bir durum meydana getirdiği anlaşılmaktadır. Kazanç tutarının yatırım indirimi tutarının 2 katını aşıyor olması durumunda mükellefler yeni düzenlemenin avantajından 2010 yılında derhal faydalanabileceklerdir. Ancak, kazanç tutarı yatırım indirimi tutarının 2 katının altında kalması halinde bile, mükelleflerin sonraki yıllarda kazancı bulunması halinde, sonraki yıllara devreden yatırım indirimi tutarları dolayısıyla sağlanacak vergi avantajları da dikkate alındığında mükelleflerin toplamda avantajlı bir duruma sahip olacaklarını söylemek mümkündür. Konuya ilişkin bir örneğe aşağıdaki tablolarda yer verilmiştir.
Yukarıdaki tablolardan görüleceği üzere, kurum eski düzenleme dikkate alındığında 2010 yılında daha fazla vergi ödemesine karşın 2010 ve 2011 yılları birlikte dikkate alındığında eski düzenlemede 32 TL (12+20), yeni düzenlemede ise 30 TL (15+15) vergi ödemektedir. Böylelikle yukarıda yer verilen örnekte yeni düzenlemede 2 TL daha az vergi ödenmekte, ayrıca 2012 yılına 10 TL yatırım indirimi devredilmek suretiyle ilave vergi avantajı (ertelenmiş vergi avantajı) sağlanmaktadır. Yukarıda yer verilen örneklerden de görüleceği üzere, yatırım indirimindeki yeni düzenlemenin kazanç tutarlarına oranla çok yüksek tutarlarda yatırım indirimi istisnası bulunan mükellefler dışında kalan mükellefler için 2010 ve izleyen yıllarda kazanç tutarlarının bulunması halinde avantaj getireceği görülmektedir. Devreden yatırım indirimi tutarlarının 2010 yılından sonraki yıllarda kullanılmasından dolayı paranın zaman değerine bağlı olarak yaşanacak kayıplar (nakit dezavantajı) yukarıdaki analizde dikkate alınmamıştır. Bunun için paranın zaman değerine bağlı olarak belli bir faiz oranı/iskonto haddi üzerinden hesaplamaların revize edilmesi gerekebilir. Ancak sonraki yıllara devreden yatırım indirimi istisnası tutarlarının ilgili yıldaki ÜFE endeksi ile endekslenmiş şekilde dikkate alınabileceği gerçeği göz önüne alındığında söz konusu endekslemenin paranın zaman değerine bağlı olarak yaşanacak kayıpları büyük ölçüde telafi etmesi beklenmelidir. 4.2 Stopajlı yatırım indiriminden faydalanacak olan mükelleflere etkisinin ölçülmesi Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 61. maddesi kapsamında yapılan harcamalardan kaynaklanan ve %19,8 oranında yatırım indirimi stopajına tabi olan yatırım indirimi istisnası bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin 2009 yılından devreden istisna tutarlarının 2010 yılı ve izleyen yıllarda kullanılması, kullanılan istisna tutarları üzerinden %19,8’lik yatırım indirimi stopajı uygulanması dışında yazımızın önceki bölümünde yer verilen stopajsız yatırım indirimi uygulamasından herhangi bir farklılık arz etmemektedir. Ancak stopajlı yatırım indirimi kullanan mükelleflerin söz konusu yatırım indirimi tutarlarına isabet eden kazançlarının dağıtımı halinde Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 62. maddesi uyarınca kar dağıtımı stopajı hesaplanmayacaktır. Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, kar dağıtım stopajı da dikkate alındığında yeni düzenlemede stopajlı ve stopajsız yatırım indirimi bulunan bir mükellefin yatırım indirimi bulunmayan mükelleflerle karşılaştırılmasına ilişkin bir örneğe aşağıdaki tablolarda yer verilmiştir.
(*)Dağıtılabilir kar tutarına ulaşılırken kazanç tutarından kurumlar vergisi ile birlikte yatırım indirimi stopajı düşülmüş bulunmaktadır. Yukarıdaki örnekte, yeni düzenlemede yatırım indirimi istisnası tutarı bulunmayan kurumlar vergisi mükelleflerinin toplam vergi yükü %32, stopajsız yatırım indirimi kullanan mükelleflerin vergi yükü %27,75, stopajlı yatırım indirimi kullanan mükelleflerin de vergi yükü %28,21 olarak gerçekleşmektedir. Yukarıda yer verilen analiz sadece 2010 yılı için yapılmış olup kazanç tutarının %25’ini aşması sebebiyle sonraki yıllara devreden yatırım indirimi tutarlarının etkisine bu analizde yer verilmemiştir. Sonraki yıllara devreden yatırım indirimi istisnası tutarları ile birlikte yukarıda yer verilen vergi yükü avantajlarının kullanılan yatırım indirimi tutarları nispetinde devam ettirileceği ise tabiidir. Yeni düzenlemede stopajlı ve stopajsız yatırım indirimi uygulaması karşılaştırıldığında, stopajlı yatırım indirimi uygulamasında kullanılan yatırım indirimi istisnası tutarları üzerinden %19,8 oranında stopaj uygulanması kurumlar vergisi mükelleflerine ilave bir maliyet getirdiği, ancak söz konusu maliyet unsurunun, %19,8 oranında stopaja tabi tutulan yatırım indirimi istisnası tutarlarına isabet eden kazançların dağıtımı halinde (gerçek kişi ve dar mükellefler ortaklar için %15 olarak uygulanan) kar dağıtımı stopajına tabi tutulmaması nedeniyle büyük ölçüde azaldığı görülmektedir. 5. Yeni düzenlemede yatırım indirimine esas kazanç tutarının belirlenmesi 6009 sayılı “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 5. maddesi ile birlikte mükelleflerin 2009 yılından devreden yatırım indirimi istisnası tutarlarının 2010 yılından itibaren ilgili yıl kazancının %25’ini aşmayan kısmı kurumlar vergisi beyannamesinde matrahtan indirim konusu yapılabilecektir. Kanun metninde yer alan “kazanç” ifadesinin tanımı yapılmamış olup uygulamada söz konusu kazancın ticari kar, mali kar veya başka bir kar/kazanç türü mü olduğu konusunda önümüzdeki dönemde ihtilafların yaşanması olası görünmektedir. Bu konudaki tereddütlerin giderilmesi için Maliye Bakanlığı’nın konuya Tebliğ bazında açıklık getirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak, yatırım indiriminde %25’lik sınırlamaya esas alınacak olan kazanç türünün açıklığa kavuşturulmaması halinde ise söz konusu kazancın mükelleflerin geçmiş dönemlerde kurumlar vergisi beyannamelerindeki yatırım indirimi istisnası uygulanmadan önceki kazanç tutarları olarak dikkate alınmasının en doğru yöntem olacağı kanaatindeyiz. Buna göre, yatırım indiriminde %25’lik sınırlamaya esas alınacak olan kazanç tutarının; ticari bilanço karına kanunen kabul edilmeyen giderlerin ilavesi ve zarar olsa dahi indirilecek istisna ve indirimler ile geçmiş yıl zararlarının mahsubu sonrası kalan kazanç, (kazancın bulunması durumunda indirilecek istisna ve indirimler öncesi kurum kazancı) olarak dikkate alınmasının uygun olacağını düşünüyoruz. 6. Sonuç Yazımızda, 6009 sayılı “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 5. maddesi ile 2010 yılından itibaren yatırım indiriminde getirilmesi öngörülen yeni düzenlemenin halen yürürlükte olan eski düzenlemeyle kıyaslanarak mükellefler açısından meydana getirdiği avantaj ve dezavantajlar irdelenmeye çalışılmıştır. 6009 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile birlikte yapılan düzenlemenin, yazımızda detaylarına yer verildiği üzere, pek çok mükellefin lehine sonuçlar doğurabileceği görülmektedir. Ancak, başta finansal kiralama şirketleri olmak üzere, büyük yatırımlar yapmış olan kurumların önceki dönemlerden devreden çok yüklü miktarlarda yatırım indirimi istisnası tutarlarının bulunması ve eski düzenleme dikkate alındığında söz konusu şirketlerin çok uzun yıllar kurumlar vergisi ödemeyecek pozisyonda bulundukları ve finansal kiralama şirketleri dışında 2009 yılından devreden yatırım indirimi istisnası bulunan şirket sayısının çok fazla olmadığı gerçeği göz önüne alındığında, Maliye Bakanlığı’nın getirilen bu yeni düzenleme ile birlikte toplamda vergi gelirlerini artırmaya yönelik bir adım attığını söylemek de pekâlâ mümkündür. Özgür KahramanE&Y Türkiye |