6009 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Resmi Gazete'de yayınlanarak 1 Ağustos 2010 itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Bu kanunla Vergi Usul Kanunu'nun 353 ve Mükerrer 355'inci maddelerinde değişiklik yapılarak özel usulsüzlük cezalarında bazı indirimler sağlanmıştır. Ayrıca tahsilat ve ödemelerini banka, finans kurumları ya da posta idaresince düzenlenecek belgelerle tevsik etme mecburiyetine uymayan mükelleflere bir yıl içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasına, daha önce mevcut olmayan, bir üst sınır getirilmektedir. Bu üst sınır 770.000 TL'dir. Ancak, usulsüzlük cezalarına tarhiyat öncesi ve tarhiyattan sonra yapılan uzlaşmalarda mevcut olan uygulama farklılıkları giderilmemiştir. Usulsüzlük cezaları tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamına alınmamıştır. Yasal düzenleme Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Mükellefler tarafından, ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının (359'uncu maddede yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilen vergi ve kesilen ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilen ceza hariç) tahakkuk edecek miktarları konusunda vergi ziyaına sebebiyet verilmesinin kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten ya da 369'uncu maddede yazılı yanılmadan kaynaklandığının veya bu Kanunun 116, 117 ve 118'inci maddelerinde yazılı vergi hataları ile bunun dışında her türlü maddi hata bulunduğunun veya yargı kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının olduğunun ileri sürülmesi durumunda, idare bu bölümde yer alan hükümler çerçevesinde mükellefler ile uzlaşabilir. Uzlaşma konusu verginin matrah farkları itibariyle bölünebildiği durumlarda uzlaşma sadece toplam matrah farkının bu bölümüne isabet eden vergi kısmı için de yapılabilir. Uzlaşma talebi vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yapılır. Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulamaz. Uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağı idarenin nihai teklifi yazılır. Mükellef dava açma süresinin sonuna kadar teklif edilen vergi ve cezayı kabul ettiğini yazılı olarak bildirirse bu takdirde uzlaşma sağlanmış sayılır. Mükellef dava açma süresinin sonuna kadar teklif edilen vergi ve cezayı kabul ettiğini yazılı olarak bildirirse bu takdirde uzlaşma sağlanmış sayılır. Mükellef, uzlaşma görüşmelerinde, bağlı olduğu meslek odasından bir temsilci ve 3568 sayılı Kanuna göre kurulan meslek odasından bir meslek mensubu bulundurabilir. Sürekli, geçici ve merkezi uzlaşma komisyonlarının teşkili, uzlaşmaya müracaat etmeye yetkili olanların belirlenmesi, uzlaşmanın şekli, uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim ve harçların belirlenmesi, uzlaşma komisyonlarının yetkileri, uzlaşmanın yapılmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir. İl özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar için bu yönetmelik İçişleri Bakanlığınca hazırlanır. Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Maliye Bakanlığı, vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek vergilerle kesilecek cezalarda (359'uncu maddede yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilecek vergi ve kesilecek ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilecek ceza hariç) tarhiyat öncesi uzlaşma yapılmasına izin verebilir. Tarhiyat önce uzlaşmaya varılması halinde tutanakla tespit edilen bu husus hakkında dava açılamaz ve hiçbir mercie şikayette bulunulamaz. Uzlaşılan vergi miktarı üzerinden, bu Kanunun 112.maddesine göre gecikme faizi hesaplanır. Tarhiyat öncesi uzlaşmanın temin edilememiş veya uzlaşma müzakeresinde uzlaşmaya varılamamış olması halinde mükellefler veya ceza muhatabı olanlar verginin tarhından ve cezanın kesilmesinden sonra uzlaşma talep edemezler. Farklılıklar ve uygulama Yukarıdaki iki madde incelendiğinde tarhiyat öncesi uzlaşma halinde tarhedilecek vergilerle kesilecek her türlü cezalarda idare ile mükellefin uzlaşması mümkündür. Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları kapsama dahildir. Tarhiyattan sonra yapılan uzlaşmalarda ise idarece tarhedilecek vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının tahakkuk edecek miktarları konusunda uzlaşılabilmektedir. Her iki uzlaşma türünde de VUK'nun 359.ncu maddesinde yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarhedilecek vergi ve kesilen ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilen ceza kapsam dışı bırakılmıştır. Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezasını gerektiren bir fiili işleyen mükelleflerden (genellikle vergi inceleme raporlarıyla tespit yapılmaktadır)tarhiyat öncesi uzlaşmaya başvuranların uzlaşma hakkından yararlanması; tarhiyat sonrası uzlaşma yolunu seçenlerin bu hakkı kullanamaması, kanımızca Anayasa'nın eşitlik ilkeleri ile uyumlu değildir. Anayasa hükmü Madde 10 - Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Anayasa Mahkemesi'nin görüşü Anayasa Mahkemesi'nin verdiği iki kararda eşitlik ilkesi ile ilgili olarak şu görüş yer almıştır. Anayasa'nın 10'uncu maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasalar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Durum ve konumlardaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'nın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz. Nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik kurallar konulamaz. Anayasa'nın 2'nci maddesinde Cumhuriyet'in nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin de öncelikle eşitlik ve adaleti esas alan bir yapılanmayı öngördüğü kuşkusudur. Hukuk devletinin bu temel niteliklerini yaşama geçirmekle yükümlü olan yasa koyucunun, Anayasa'nın ve ceza hukukunun genel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla, cezalandırmada güdülen amacı, suç ve suçluların özelliklerini de gözeterek hangi eylemlerin suç sayılacağını, bunlara verilecek cezanın türünü, miktarını, artırım ve indirim nedenlerini, bunların oranları ile suçun takibine ilişkin yöntemleri belirleme konusunda takdir yetkisi bulunmakta ise de bu yetki kullanılırken suç ile ceza arasındaki takdir yetkisi bulunmakta ise de bu yetki kullanılırken suç ile ceza arasındaki adil dengenin korunması ve öngörülen cezanın, cezalandırmada güdülen amacı gerçekleştirmeye zorunludur. Sonuç olarak cezayı gerektiren aynı fiili işleyen mükelleflere aynı cezanın kesilmesi ve tüm mükelleflerin usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında da, hem tarhiyat öncesi hem de tarhiyat sonrası uzlaşmalarda, uzlaşma hakkından yararlanması mümkün olmalıdır. VUK'nun 359.ncu maddesindeki fiili işleyenlere dahi uzlaşma hakkı tanınabilir. Bu halde uzlaşma yapılmış olmasının Ceza Kanunu çerçevesinde yürütülecek yargılamaya etkisinin olamayacağı yasal düzenlemeye bağlanabilir. Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK http://www.dunyagazetesi.com.tr/akif-akarca--drmehmet-safak_... |