Merkez Bankası finansal İstikrar Raporu'nun beşinci sayısı yayınlandı.
Raporda, 2007 yılının, ABD eşikaltı ipotekli konut finansmanı piyasalarında yaşanan problemlerin, küresel likidite koşulları ve finansal istikrar üzerindeki etkilerine ilişkin kaygıların ön plana çıktığı bir yıl olduğu belirtilerek, bu problemlerin olumsuz etkilerini azaltmanın, merkez bankalarının önceliği haline geldiği bildirildi.
Yaşanan dalgalanmanın etkisinin, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin yerleşmiş eşikaltı ipotekli konut finansmanı piyasalarının bulunmayışı ve son yıllarda ekonomik temellerinde sağlanan iyileşmeye bağlı olarak sınırlı kaldığı ifade edilen raporda, şu görüşler yer aldı:
“2007 yılının ilk yarısında Türkiye ekonomisi, tüketim ve yatırım harcamalarındaki yavaşlamaya rağmen dış talebin gücünü koruması sayesinde artan net ihracata bağlı olarak büyümeye devam etmiştir. Son yıllarda sağlanan makroekonomik istikrar ile yakalanan yüksek büyüme oranlarının, temelde tasarruflara oranla yüksek seyreden yatırım eğiliminden kaynaklanması nedeniyle, ihracattaki güçlü artışlara rağmen, cari açık yüksek seyretmektedir. Bu açık, geçen yıl olduğu gibi 2007 yılında da, daha çok uzun vadeli yatırımlarla finanse edilmekle birlikte, yaşanan küresel dalgalanmanın önümüzdeki dönemde özellikle gelişmiş ülke ekonomileri üzerinde ne boyutta bir etki yapacağı ve küresel likidite koşullarını nasıl etkileyeceği tam olarak belli olmadığından, finansal istikrar açısından en önemli risk unsurlarından birini oluşturmaktadır.”
ENFLASYON
Raporda, uygulanan parasal sıkılaştırmanın özel tüketim talebi üzerindeki etkisiyle yıllık enflasyonun düşüş gösterdiği, orta vadeli enflasyon beklentileri de buna paralel olarak düşüş eğilimini sürdürdüğü kaydedildi.
Bununla birlikte, son dönemde enerji ve gıda fiyatlarında yaşanan artışlar ile vergi ayarlamalarına bağlı olarak yıl sonunda enflasyonun belirsizlik aralığının üst sınırını aşacağı tahmin edildiği bildirilen raporda, “2006 yılında program hedefinin üstünde gerçekleşen konsolide kamu sektörü faiz dışı fazlası, faiz dışı harcamaların vergi gelirlerinden daha hızlı artmasına bağlı olarak 2007 yılının ilk sekiz ayında hedefin altında gerçekleşmiş, yıl sonu hedefinin ise tutturulamayacağı 2008 Yılı Programında öngörülmüştür” denildi.
Raporda, kamu net borç stokunun gayri safi milli hasılaya oranının azalmaya devam ettiği, döviz kuruna duyarlı borç stokunun payının azaldığı, devlet iç borçlanma senetleri stokunun ortalama vadesinin ise uzadığı kaydedildi.
FDF HEDEFİNİN TUTTURULMASI ÖNEMLİ
Raporda, şu bilgiler verildi:
“Önümüzdeki dönemde makroekonomik hedeflere ulaşılması, olası kırılganlıklara karşı ülkenin direncinin artırılması ve dolayısıyla finansal istikrarın sağlanması açısından faiz dışı bütçe fazlası hedefinin tutturulmasının ve kamu maliyesine ilişkin yapısal reformların gerçekleştirilmesinin son derece önemli olduğu düşünülmektedir.2007 yılında hanehalkı yükümlülükleri artış göstermekle birlikte, birçok ülkeyle karşılaştırıldığında halen düşük bir düzeydedir. Ancak, ekonomik istikrarın sürmesi, faiz oranlarının düşmesi ve ipotekli konut finansmanı sisteminin yaygınlaşmasıyla birlikte daha da artması beklenen konut kredisi kullanımı ile önümüzdeki yıllarda ülkemizde de hanehalkı yükümlülüklerinin kademeli olarak artarak, uzun vadede AB ülkeleri seviyelerine yaklaşacağı düşünülmektedir. Tüketici kredilerinin sabit faizli olması faizlerin yükselmesine karşı hanehalkını korumakla birlikte, dövize endeksli yükümlülüklerde bir önceki döneme göre gözlenen artış maruz kalınan kur riskini artırmaktadır. Dolayısıyla, döviz geliri elde etmeyenlerin döviz cinsinden borçlanmamaları gerektiği hususu önemini korumaktadır.”
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/alarmnews.aspx?DocID=7787950