Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Kazım Yılmaz - Patron ile işadamının farkı (01.11.07) PDF Yazdır e-Posta
01 Aralık 2007

Önceki yazımda aile şirketleri ile patronluk konusunu ele aldım. Bugün de patron olmak ile işadamı olmak arasındaki farkı anlatacağım.
Patron, paras
ıyla adam çalıştıran adam demektir. İşi yaptırandır, emir verendir patron. Bu nedenle de iş yaşamında astlar için üstler patrondur. Örneğin bir banka şubesinde çalışan memur için şube müdürü patrondur, şube müdürü için de bağlı olduğu bölge müdürü veya genel müdür yardımcısı patrondur. Son zamanlarda sıkça duyulmaya başlanan bir sözcük de 'patronaj'. Bir işte 'patronajlık' yapmak, o işte yönetimi ve karar yetkisini elde tutmak demektir, o işin sahibi olmak demek değildir.
Patronluk, emir verme yetkisine sahip olmak anlam
ına gelmektedir. Böyle olunca da içinde bir hava barındırır. Hava atmayı sevenlerin patronluğu bu nedenle yaptıkları işe göre daha çok ortaya çıkar.
İşadamı ise işin sahibi olup, işi o işte en iyi olan yöneticilere bırakan kişidir. İşadamı için hava atmak diye bir kavram yoktur, yapacağı yatırımdan kazanacağı para veya elde edeceği sonuç vardır.
İşadamı fizibilite yapmadan yatırım yapmaz. Bu nedenle de yaptığı yatırımın maliyetinin ne olacağı, ne kadar üretim yapacağı, nereye ve kaç liraya satacağı yaklaşık olarak işin başında bellidir. Bütün bunları işinde uzman profesyonel kişilere yaptırır.
Patron ise her
şeyi bildiğini sanır. Profesyonelleri küçümser, onlardan yararlanmayı bilmez ve sırf şu işin sahibi desinler diye veya hiçbir bilimsel araştırma ve analiz yapmadan yatırım yapabilir.
İşin sahibi işadamı olamazsa, işi ile ilgili bütün kararları kendisi verir, profesyonel çalıştırsa bile, onları gururunu okşayan konularda dinler, özellikle 'yapmayalım' dedikleri konularda dinlemez. Patron olarak kalır. Patronlar zaman içinde işadamı olmazlarsa, sahip oldukları şirketleri bir süre sonra batar. Hiçbir patron şirketi uzun süre yaşamaz.
Ki
şisel ilişkileri ile iş götüren, özellikle devleti yönetenlerle yakın ilişkide olduğu için çok başarılı gibi görünen kişilerin şirketlerinin ömrü yakın oldukları siyasal parti iktidardan gidince biter. Her iktidarla 'iyi ilişki'ye girenlerin şirketlerinin ömrü de en fazla kendi ömürleri kadar olur.
Çevrenize
şöyle bir bakın. Çevrenizdeki büyüklü küçüklü iş sahiplerini bu çerçevede değerlendirin. Bakalım kaç tanesi işadamına, kaç tanesi patrona benziyor.

 

http://www.takvim.com.tr/2007/12/01/yaz1626-3150-101.html