Soru: Vergi borcumdan dolayı yurtdışına çıkış yasağım var. Vergi dairesine birçok kez başvuruda bulundum. Üstelik herhangi bir tebligat yapılmadığını ve borcun üzerinden tam 11 yıl geçtiğini söyledim ama kabul edilmedi. Ben uluslararası alanda çalışan birisiyim. Bu sebeple çok iş kaybediyorum. Maddi kaybım büyük. 12 Eylül'de yeni anayasa maddeleri için referanduma gidiliyor. Şayet referandumda halk 'Evet' derse ve bu yeni kanunlar yasalaşırsa vergiden dolayı yurtdışı çıkış yasakları kalkıyor mu? Cevap: Bu soruya benzer birçok soru ve yakınma duyuyoruz. Bu durumda olan 300 bine yakın yasaklı var. Yasaklar herhangi bir mahkeme tarafından değil idari bir kararla alınıyor. Oysa günümüz hukuk anlayışında kişilerin temel hak ve hürriyetleri mahkeme kararı olmadan kısıtlanamaz. Vatandaşlarımızın bazıları uluslararası alandaki mesleğini icra etmek için, bazıları yurtdışındaki iş toplantılarına katılmak için, bazıları da kutsal mekânları ziyaret için havaalanına gelip pasaport kontrolünden geçmek üzereyken kötü bir sürprizle karşılaşabiliyor. Onlara borçlarından dolayı yurtdışı çıkış yasağı konduğu belirtiliyor. Aslında bu sorun daha önceleri çok daha baş ağrıtıcıydı. Çünkü uygulama Pasaport Kanunu'na göre yapılıyordu ve yurtdışı çıkış yasağı olan kişilerin pasaportuna el konuyordu. 2008 yılında bu müessese Amme Alacakları Kanunu'nda düzenlendi. Bu arada küçük tutarlı vergi borçları için böyle bir uygulamaya gidilmemesi için 100 bin liralık limit kondu. Artık yurtdışı yasağı konması için 100 bin lira ve üstü vergi borcunun bulunması gerekiyor. Bu tutara vergi aslı ve faiz, gecikme zammı gibi fer'i alacaklar da dâhil. Yurtdışı çıkış yasağının kalkması için borcun ödenmesi, tamamı ödenemezse bile 100 bin liranın altına inecek şekilde ödeme yapılması gerekiyor. Borcu ödeyecek durum yoksa yasağı kaldırmanın yolu, borç için teminat gösterilmesi. Teminat sadece 100 bin lirayı aşan tutar için gösterilebiliyor. Normalde yurtdışı çıkış yasağı uygulanabilmesi için, öncelikle borçluya ödeme emri tebliğ edilmesi ve bu tebligat üzerine borçlunun yedi gün içerisinde amme alacağını ödememiş olması gerekiyor. Hatta şirket ortaklarına yasak uygulamasına geçmek için öncelikle alacağın şirketten alınmaya çalışılması, bunun mümkün olmaması halinde hisseleri nispetinde ortaklara gidilmesi şart. Ancak kesin sonuç almak isteyen vergi daireleri, hem şirkete hem ortaklarına aynı zamanda gidebiliyor. Üstelik şirketteki hissesini devreden eski ortaklara bile ortak oldukları dönemle ilgili borçlar için yasak konabiliyor. Tebligat problemiyle uğraşmak istemeyen bazı aceleci daireler ise ihtiyati haciz uygulayarak mükellefin gıyabında bu yasağı devreye sokabiliyor. Çünkü ihtiyati hacizde tebligat yapmaya bile gerek görülmüyor. Mükellefin ise bundan haberi bile olmuyor. Çoğu zaman kanuni şartlar ve durumlar gözetilmeden konan bu yasağın hatalı olduğu ortaya çıkıyor. Eskilerin 'ba'de harabul' Basra!' dedikleri gibi iş işten geçtikten, kritik aşamada ve zamanında yurtdışına çıkılamadıktan sonra bu hatalar fark edilip, yasak kaldırılsa ne olur? AİHM de uygulamayı hukuka aykırı buldu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de vergi borcundan dolayı yurtdışına çıkışın yasaklanmasını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı bularak ülkemizi uyardı. Bütün bu sebepler konuyla ilgili radikal bir karar almayı gerekli kılıyordu. Nitekim önümüzdeki günlerde referandumda oylanacak olan anayasa değişikliği, vergi borcundan dolayı yurtdışı çıkış yasağı konmasını kaldırıyor. Diğer sebeplerden dolayı konabilecek yasak için ise hâkim kararı aranması gerektiği şartını getiriyor. Zaten hukukun temel kurallarından biri bilinebilirliktir. Yani uygulamadan etkilenecek kişilerin durumdan haberdar olmaları gerekir. Oysa mevcut uygulamadan herkesin hatta mükellefiyeti ve borcu bulunmayanların bile hata sonucu böyle bir yasakla karşılaşması muhtemel. Borcun olmadığı ispatlandığında yurtdışı yasağı kaldırılabilir ama hem bu iş için harcanacak zaman hem de istendiği anda yurtdışına çıkılamamış olması insanların yanına 'kâr' kalmış oluyor. Anayasa'nın mevcut 23. maddesine göre vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyeti, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlandırılabiliyor. Değişikliğin yürürlüğe girmesiyle seyahat özgürlüğü artacak, vergi borcundan dolayı kimse yurtdışı çıkış yasağı sürprizi ile karşılaşmayacak. Böylece insanlar krizden dolayı ödenemeyen borç, memurların kasıt veya hataları, devredilen şirketin borcu gibi sebeplerle bu mağduriyeti yaşamayacak. 650 bin civarındaki şirketin eski ve halihazırdaki yöneticileri ile 1 milyon 200 bin civarındaki Gelir Vergisi mükellefinin, işadamlarının, esnafın ve bunların yakınlarının bu gerçeği görerek oylarını kullanmaları onların da menfaatlerine. Her bir şirketin ortak ve idarecilerinin 3 kişi olduğu dikkate alındığında yurtdışı yasağıyla karşı karşıya kalma riski bulunan 4-5 milyon kadar insan bulunuyor. Tahsilata faydası yok Diğer bir açıdan yurtdışı çıkış yasağına bakıldığında bu uygulamanın bürokrasinin birilerini cezalandırmak veya sorumluluk almadan kendince görevini yapmak için kullanıldığını, tâhsilata hiçbir katkısının olmadığını da görmek gerekir. Kasasında parası olan mükellef zaten faiz ödememek için borcunu ödeyecektir. İşleri kötü giden ve bu yüzden vergisini ödeyemeyen kişilerin ise yurtdışı çıkış yasağı olsa bile bu borçlarını ödeyemeyecekleri aşikâr. Bunların seyahat özgürlüklerini, iş bağlantılarını kısıtlayarak tahsilatı artırmanın imkânı yok. Mesela Uzan ailesi devlete olan bunca borcuna rağmen, bu yasakla sınırlanmadan yurtdışında rahat rahat gezebiliyor. Gelip borçlarını ödemek için bir girişimde bulunmuyor, hatta bunu akıllarından bile geçirmiyorlar. Tahsin Sınav http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1021736&title=re... |