Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
KDV Bizden PDF Yazdır e-Posta
03 Eylül 2010

Image

Uygulamada özellikle otomotiv, dayanıklı tüketim ve mobilya sektörlerinde faaliyet gösteren bazı şirketler bazı dönemlerde potansiyel alıcılara yönelik olarak 'KDV Bizden' veya 'KDV Yok', 'İndirim Var' şeklinde satış reklamları vermektedirler.

Özünde sistemimizde katma değer vergisi yayılı tip katma değer vergisi olup, her bir satıcı tarafından alıcıdan tahsil edilerek nihai tüketiciye kadar yansıtılmaktadır. 'KDV Bizden' ve 'KDV Yok' uygulamasında ise satıcı katma değer vergisinin alıcıdan tahsil etmek yerine kendisi tarafından ödeneceğini ima etmektedir. Bu nedenle, 'KDV Bizden' veya 'KDV Yok' vaadiyle yapılan satışlarda katma değer vergisi ve matrahını açıklamakta yarar vardır.

II- KATMA DEĞER VERGİSİNİN MÜKELLEFİ    

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 8. maddesine göre, katma değer vergisinin mükellefi esas itibariyle vergiye tabi işlemleri yapanlardır. Kanun'un 8. maddesinde ayrıca, özellik arz eden bazı işlemler de dikkate alınarak değişik durumlara göre verginin mükellefi birer birer sayılmıştır. Şimdilik diğer işlemleri bir tarafa bırakarak mal teslimi işlemlerinde katma değer vergisi mükelleflerine dikkatlerimizi yoğunlaştıralım. Kanun hükmüne göre, mal teslimlerinde katma değer vergisi mükellefi malı teslim edenlerdir. Madde metninde geçen 'malları teslim edenler' ibaresinden kasıt, teslim teslimi ile hukuken sorumlu olan hukuk süjeleridir. Mal sahibi satıcının malının, fiiliyatta pazarlamacısı, nakliyecisi marifetiyle alıcıya teslim edilmesi uygulamada sıkça rastlanan bir durumdur. Bu durumda, mükellef satıcı işletmenin teslim/hizmeti gerçekleştiren çalışanı değil, işletmenin kendisidir.

III- KATMA DEĞER VERGİSİNİN MATRAHI

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 20. maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrah, bu 'işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel' olarak hükme bağlanmıştır. Bedel deyimi ise aynı maddenin ikinci fıkrasında tanımlanmıştır. Buna göre bedel deyimi, 'malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını' ifade etmektedir.

Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı üzere, bedel deyimi oldukça geniş kapsamlıdır. Her ne suretle olursa olsun müşteriden alınan veya bunlarca borçlanılan para bedel kavramına girdiği gibi, müşteriden para yerine alınan mal, hizmet, menfaat ve benzeri değerler (hisse senedi, tahviller ve aynı nitelikteki değerler gibi) de bedel kavramına dahildir. Kanun'un 24. maddesine göre, bedelin içine, taşıma, yükleme, boşaltma, ambalaj, sigorta, komisyon, faiz, erken ifa dolayısıyla yapılan ödemeler müşterinin temerrüdü dolayısıyla yapılan ve müşteriye fatura edilen giderler, her türlü vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı, fiyat farkı, prim, servis ücreti ve benzeri adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler esas itibariyle dahil bulun­makta olup, ticari hayatta işlemler genellikle bu doğrultuda yürütülmektedir.

Bedelin mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler olması halinde, verginin matrahı, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemlerde olduğu gibi işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücretidir. Aynı şekilde, bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedeli veya emsal ücreti esas alınır (Katma Değer Vergisi Kanunu md. 27).

Bedelin döviz ile hesaplanması halinde ise döviz vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrilir. Cari kuru belli olmayan dövizlerin Türk parasına çevirme işlemi, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nca tespit edilecek paritelere göre yapılacaktır.

IV- KATMA DEĞER VERGİSİNİN DOĞUŞU

Yurt içinde mal teslimi halinde vergiyi doğuran olay, mal tesliminin yapıldığı anda meydana gelecektir. Mal teslimi malın mülkiyetinin devridir. Dolayısıyla, dikkate alınacak tek ölçüt, mülkiyetin devredilip devredilmediğidir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 10. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, katma değer vergisinin doğuşu açısından gerekli olan koşul, vergiye tabi işlemlerin (teslim, hizmet ve ithalat) gerçekleşmesidir. İşlem bedelinin nasıl ödeneceği katma değer vergisi açısından bir sonuç doğurmamaktadır. Dolayısıyla, katma değer vergisinin doğuşu konusundaki temel kural;

● Malın teslimi anında, hizmetin ifa edilmesi ile ve ithalatta gümrük beyannamesinin tescili ile doğar.

● İşleme ilişkin belgenin teslim veya hizmet ifasından önce düzenlenmesi halinde ise belge düzenlenmesi ile doğar.

Katma değer vergisi sistemi tahsilat temelinde şekillenmemiştir. Diğer bir ifadeyle, katma değer vergisi tahsilat ile ilgilenmemektedir. Bu kapsamda bedelin taksitler halinde ödenmekte olmasının katma değer vergisi açısından bir önemi bulunmamaktadır. Taksitlerin bir kısmının mal teslimi, hizmet ifası veya ithalattan önce yapılması halince bu taksitler avans niteliği taşır. Öte yandan, bedelin tahsil edilmemesi hali de katma değer vergisini doğuran olayı etkilememektedir. Bedelin ve katma değer vergisinin iradi olarak tahsil edilmemesi, tahsilinin imkansız hale gelmesi veya şüpheli alacak haline gelmesi durumu değiştirmemekte(1), her halükarda katma değer vergisini doğuran işlemin gerçekleşmesi halinde katma değer vergisinin, işlemin gerçekleştiği dönem beyannamesine intikal ettirilmesi gerekmektedir.

Katma değer vergisi sistemi, işlemin bir bedel karşılığında ya da bedelsiz yapılmasını ya da bedel bulunmakla birlikte hesaplanan katma değer vergisinin alıcıdan tahsil edilip edilmemesini önemsememektedir. Katma değer vergisi mal teslimi, hizmet ifası ve ithalat beyannamesinin tescili üzerine gündeme gelir. Mal teslim edildiği halde, alıcıdan bir bedel alınmaması veya alıcının borçlandırılmaması veya bedel tahsil edilmekle birlikte katma değer vergisinin tahsil edilmemesi halleri katma değer vergisinin doğuşunu engellemez. Yeter ki, bedelsiz işlem Katma Değer Vergisi Kanunu'nun başta 17 ve diğer maddelerinde yer alan istisnalardan biri kapsamına girmesin.

İşlemin bedelsiz olması katma değer vergisinin doğuşunu engellemediği gibi, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca belge düzenleme yükümlülüğünü de ortadan kaldırmaz. Bedelsiz işlemlerde de yasal süresinde fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi, yasal kayıtlara intikal ettirilmesi ve Katma Değer Vergisi Beyannamesine dahil edilmesi gerekir. Belgenin düzenlenmemesi halinde, izlenecek olan yol, mal tesliminde teslimin, hizmet ifasında hizmetin tamamlandığı tarihi tespit edip emsal bedelini -bedelli işlemlerde olduğu gibi- defter ve beyannamelere intikal ettirmektir.

V- 'KDV BİZDEN' UYGULAMASINDA KATMA DEĞER VERGİSİ YOK MUDUR?

Bir önceki bölümde de açıklandığı üzere, katma değer vergisi sistemi, katma değer vergisi tutarının alıcıdan tahsil edilip edilmemesi, geç tahsil edilmesi, taksitle tahsil edilmesi, vadeli olarak tahsil edilmesi hallerini sistemi aksatan uygulamalar olarak görmemektedir. Hatta katma değer vergisi sistemi satıcı tarafından alıcıdan tahsili ile hiç ilgilenmemektedir.

Dolayısıyla, mükelleflerin 'KDV Bizden' veya 'KDV Yok' reklamı ile teslim ettiği mal veya yaptığı hizmetlere ilişkin bedeller üzerinden hesaplayacakları katma değer vergisi tutarının alıcıdan tahsil etmemeleri ve bizzat üstlenmeleri vergi idaresini ilgilendiren bir husus değildir. Vergi idaresinin ilgileneceği husus, satış işlemine ilişkin katma değer vergisinin satıcı tarafından vergi dairesine beyan edilip ödenmesidir. Yapılan bu ödemenin satıcının bizzat kendi kaynaklarından ya da alıcıdan tahsil edilmek suretiyle yapılması vergi idaresi açısından bir etki yaratmaz.

Kaldı ki, söz konusu satış reklamlarını bir pazarlama aracı olarak kullanan işletmeler uygulamada, tarife fiyatı üzerinden hesaplanan katma değer vergisi tutarı kadar bir indirim yapmaktadır.

Örnek: Dayanıklı tüketim malları ticareti ile uğraşan bir şirket 1.180 liraya satmakta olduğu bir televizyon için 'KDV Bizden' veya 'KDV Yok' sloganı ile kampanya düzenleyerek satış yapmaya başlamıştır. Bu şirket, her ne kadar satışları için 'KDV Bizden' şeklinde bir ifade kullanmakta ise de, aslında satışa ilişkin katma değer vergisini kendisi üstlenmemektedir. Özünde, uyguladığı satış fiyatı katma değer vergisi dahil 1.000 liradır. Söz konusu reklam ile şirket, televizyonun alıcıya 1.180 lira yerine 1.000 liraya malolacağı bilgisini ulaştırmaktadır. Bu tür bir reklam ve satış fiyatı politikası sonucunda, şirket aslında satışlarında, televizyon bedelini (1000/ 1,18=) 847,46 lira, katma değer vergisini ise (847,46x0,18=) 152.54 lira olarak göstermektedir. Kısaca satıcı bu işlemde, malın katma değer vergisi dahil fiyatından 180 lira indirim yapmış olmakta; bu indirimin (1.000-847,46=) 152,54 lirası mal bedeli üzerinden yapılan kısma tekabül etmekte, (180-152,54=) 27.46 lirası ise katma değer vergisi üzerinden yapılmış olan kısma isabet etmektedir.

VI- SONUÇ

'KDV Bizden' veya 'KDV Yok' sloganı ile satış reklamı yapan işletmeler uygulamada, alıcıya tarife fiyatı üzerinden hesaplanan katma değer vergisi(2) tutarı kadar bir indirim yapmaktadır. Bu indirimin bir bölümü, mal bedeline isabet ederken, bir bölümü ise devlete intikal ettirilecek katma değer vergisi tutarına tesadüf etmektedir. Reklamlarda yansıtıldığı ya da ima edildiği şekilde 'KDV Yok' anlamı çıkarılamaz. Katma Değer Vergisi Kanunu'na göre, istisna kapsamına girmeyen her türlü teslim katma değer vergisine tabi tutulur.

'KDV Bizden' şeklinde sunulan reklam tipinde ima edildiği gibi, satıcının mala ilişkin katma değer vergisini alıcıdan tahsil etmemesi öngörülmekte ise teslime ilişkin katma değer vergisi satıcı tarafından üstleniliyor demektir. Uygulamada işletmeler katma değer vergisini devlete kendileri ödemek zorunda kalacaklarından genellikle böyle bir yol seçmezler. Diğer bir ifadeyle, işletmeler alıcıya doğrudan yansıtılma imkanı bulunan bir vergiyi yansıtmak yerine, kendi kaynakları üzerinden karşılayıp verginin finansal yüküne katlanmayı tercih etmezler. Böyle bir durum, işletme finansmanı açısından da anlamlı değildir.

Zihni KARTAL*

Yaklaşım

*   Baş Hesap Uzmanı

(1)  334 No.lu VUK Genel Tebliği'ne göre, teslim ve hizmet bedelleri üzerinden hesaplanan KDV'nin tahsilinin şüpheli alacak haline gelmesi halinde gelir veya kurumlar vergisinin tespitinde şüpheli alacak karşılığı olarak gider kaydedilmesi mümkündür.

(2)  Zaman zaman ÖTV'ye tabi mallarda ÖTV'de bizden şeklinde reklamlar gündeme gelir. Bu durumda, malın tarife fiyatı üzerinden hesaplanan ÖTV'nin kaldırıldığı şeklinde değil, satıcının malın tarife fiyatı üzerinden hesaplanan ÖTV tutarı kadar bir indirim yapacağı anlamı çıkar.