1. Danıştay 4. Dairesi'nin E.2006/4303, K.2007/3365 sayı ve 5.11.2007 tarihli kararı "213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 94. maddesine göre muhatabın bulunamaması halinde ‘ikametgâh adresinde bulunanlardan' birine tebligat yapılması yeterli olup, kanunda, ikametgâh adresinde bulunanların o adreste ikamet etmeleri şartı öngörülmemiştir. Dosyanın incelenmesinden, (…) tarhiyata ait ihbarnamelerin davacının bilinen adresinde kardeşine tebliğ edildiği (…) anlaşılmaktadır. Olayda, tebliğ esnasında davacının ikametgâhında bulunan kardeşine yapılan tebligat kanuna uygundur. Dava konusu ödeme emirlerinin dayanağını teşkil eden tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin davacı ile aynı adreste ikamet etmediği anlaşılan kardeşine tebliğ edilmesinin kanuna aykırı olduğu, bu nedenle usulüne uygun olarak kesinleşmiş bir amme alacağı bulunmadığı yolundaki mahkeme kararı hukuka uygun görülmemiştir." 2. Danıştay 9. Dairesi'nin E.2005/872, K.2007/329 sayı ve 13.2.2007 tarihli kararı "(…) vergi dairesi müdürlüğünün dava aşamasında vergi mahkemesine verdiği savunma dilekçesinde, davacı şirketin bilinen adreslerinde yapılan muhtelif tarihlerdeki yoklamalarda şirket ve şirketi temsile yetkili olanların bulunamadıkları ifade edilmesine karşın, yapılan yoklama sonucu düzenlenen ‘yoklama fişi' ile ‘posta ya da memur eliyle tebligat'a ilişkin hükümlerin aynı hukuki sonuçları doğurması mümkün olmadığından, yoklama sonucu davacı şirketin adresinde bulunamadığının tespit edilmesi, posta ya da memur eliyle yapılacak bir tebligat olmaksızın tek başına, ilanen tebligat yoluna gidilmesi sonucunu yaratabilecek hukuki bir dayanak oluşturmayacaktır. Vergi ceza ihbarnamelerinin içinde bulunduğu tebliğ zarfının dosyada mevcut olmaması nedeniyle dairemizce verilen 22.5.2006 tarih ve E.2005/872 sayılı ara kararı uyarınca bu tebliğ alındısı istenilmiş olup, davalı idarece gönderilmemiştir. Bu durumda, vergi dairesi müdürlüğünün davacı şirketin bilinen adreslerinde yapmış olduğu yoklamalar dışında, posta yoluyla veya memur eliyle adrese tebligat yapmadığı sonucuna varılmış olup, cezalı tarhiyata karşı açılan davanın ıttıla tarihine göre süresinde olduğunun kabulü suretiyle işin esasının incelenmesi gerekmektedir." 3. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu E.2003/132, K.2003/388 sayı ve 17.10.2003 tarihli kararı "Davacı şirketin kuruluşuna ilişkin... tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde belirtilen adresinin 19.8.19994 tarihli dilekçe ile... olarak değiştirildiği, şirketin davalı idareye de bildirilen bu adreste faaliyete başladığının tutanaklarla tespit edildiği, 1994 yılı Kurumlar Vergisi beyannamesinde de bu adresin bildirildiği, dava açma tarihi olan... tarihinde dahi dava dilekçesinde bu adresin kullanıldığı, vergi dairesince ihbarnamelerin üç ayrı tarihte memur eliyle belirtilen adreste tebliğ edilmeye çalışıldığı ancak şirketin adreste bulunamaması sebebiyle tebliğ yapılamadığı, şirket temsilcisi ve ortaklarının 1994 yılı Kurumlar Vergisi beyannamesinde bildirdikleri… adresinde de tebligat yapılamadığı anlaşılmaktadır. VUK'nın 103. maddesinde, muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilen mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa, yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkân olmazsa ilanen tebligat yoluna gidileceği kurala bağlanmıştır. Dava konusu olayda davacı şirketin ve temsilcilerinin bilinen adreslerinde tebligat yapılamadığı açık olduğundan, ihbarnamelerin ilanen tebliğ edilmesinde ve ilan yoluyla tebliğ edilerek tahakkuk ettirilen ancak vadesinde ödenmeyen amme alacağının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile... Vergi Mahkemesinin... günlü ve... sayılı ısrar kararının bozulmasına, 17.10.2003 gününde oyçokluğu ile karar verildi." http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=158&H... |