1. Danıştay 3. Dairesi'nin E.2004/2711, K.2005/1657 sayı ve 5.7.2005 tarihli Kararı; "(….) veraset yoluyla intikal edilen taşınmaz satışından doğan kazançlar, değer artış kazancının konusu dışında bırakılmıştır. Davacı tarafından satılan taşınmazın bulunduğu bina henüz tamamlanmadan murisi tarafından inşa aşamasındayken davacıya miras yoluyla intikal ettiğinde tartışma bulunmamaktadır. Dosyadaki belgelerden; inşaatın, miras şirketinin paydaşları tarafından tamamlandığı, mirasçılar arasında taksiminin ise ortaklığın giderilmesi hakkındaki yargı kararı uyarınca yapıldığı da anlaşılmaktadır. Tüm belgeler, satılan taşınmazın bir kısmının veraseten intikal eden ve değer artış kazancına konu oluşturmayan değerlerden ibaret olduğunu kanıtlamaktadır. Değer artış kazancına konu olduğu kabul edilen bu taşınmazın satışı nedeniyle vergi matrahının, olayın özelliği gözetilmeksizin ve gerçek değer artışının saptanması amacıyla muristen intikal eden değer göz önüne alınmaksızın saptanması karşısında, tarhiyatın kaldırılması yolunda verilen kararda sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir." 2. Danıştay 3. Dairesi'nin E.2002/2559, K.2003/3083 sayı ve 14.5.2003 tarihli Kararı; "1998 yılında yürürlükte bulunan GVK'nın mükerrer 80'inci maddenin 7'nci bendinde ivazsız olması dışında iktisap şekli ne olursa olsun arazi ve binaların iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı sayılmıştır. Dosyadaki bilgilerden ... İli ... İlçesi ... Mahallesinde bulunan tapunun ... pafta, ... ada ve ... parsel numarasında kayıtlı arsası üzerine inşa ettiği zemin kat hariç altı katlı işhanı için 2.6.1998 tarihinde yapı kullanma izni aldıktan sonra aynı yıl içinde ... Holding'e satan davacının bu faaliyeti; devamlılık unsuru taşımaması nedeniyle GVK'nın 37. maddesi kapsamına girmemekte birlikte, yapı kullanma ruhsatına göre 2.6.1998 tarihinde tamamlanarak iktisap edilen taşınmazın aynı yıl içinde satılması; Kanunun 2'nci maddesindeki gelir unsurlarından sair kazanç ve iratlar arasında sayılan değer artış kazancının konusuna girmekte olup uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi ve matrahın miktarının, değer artış kazancı ile ilgili düzenlemelere uygun olup olmadığının ortaya konulması gerekirken hukuken itibar edilebilir bilgi ve belge olmadan sadece yapı kullanma izni için başvuru yapıldığı 8.9.1993 tarihi esas alınarak fiilen bu tarih itibarıyla tamamlandığı kabul edilen yapının satışından dolayı değer artış kazancı da doğmayacağı gerekçesiyle tarhiyatı kaldıran vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir." 3. Danıştay 3. Dairesi'nin E.2001/2762, K.2004/605 sayı ve 3.3.2004 tarihli Kararı; "GVK'nın 81/2. maddesinde kazancı bilanço esasına göre tespit edilen ferdi bir işletmenin bilançosunun bir sermaye şirketine aktif ve pasifiyle bir bütün halinde devrolunması, devralan şirketin bilançosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi işletmenin sahip veya sahiplerinin şirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan özsermaye tutarında ortaklık payı olması şartlarının varlığı halinde değer artışı kazancı hesaplanmayacağı ve vergilendirilmeyeceği belirtilmiştir. 31.12.1995 tarihi itibarıyla tespit edilen özsermaye tutarında kendisine ortaklık payı verilen, yeni kurulan şirketinde %90 hissesine sahip olan davacının dericilik ve konfeksiyon işini sermaye şirketi olarak devam ettirmek iradesiyle ferdi işletmesine ait tüm aktif ve pasifleri, yeni kurulan şirkete aynı sermaye olarak koyduğu, 1.1.1996-16.4.1996 kıst dönemi için mizan, bilanço ve gelir tablosu düzenleyerek ferdi işletmesinin bu döneme ait kazancını beyan ettiği hususları dikkate alınmadan, salt mükellefiyetin sona erdirildiği 16.4.1996 tarihi esas alınarak faaliyetinin sürdüğü sonucuna varılan bu işletmenin devri nedeniyle ticari kazanç elde edildiği kabul edilerek tarhiyat yapılmasında yasaya uygunluk görülmemiştir. Öte yandan devir bilançosundaki özsermaye oranında ortaklık payı alınması şartının varlığı halinde bu devir nedeniyle sağlanan değer artışı kazancının vergilendirilmeyeceği kuralı karşısında 16.4.1996 tarihinde gerçekleşen devirden dolayı bu tarih esas alınarak özsermaye hesaplanmadığından elde edilen değer artışı kazancının vergilendirilmesi gerektiği açıktır. Bu durumda vergi mahkemesince değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesi gereken safi kazanç tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken 81'inci maddede aranılan şartların mevcut olduğu gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasında hukuka uygunluk görülmemiştir. 4. Danıştay 4. Dairesi'nin E.1995/2, K.1996/1112 sayı ve 21.3.1996 tarihli kararı; "Bir gerçek kişinin gelir vergisine tabi olabilmesi için, kanunda sayılan kazanç ve iratlardan birisini veya birkaçını bir arada elde ettiği hususunun, vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetiyle birlikte ve somut olarak ortaya konulması zorunlu bulunmaktadır. Olayda alım-satımı değer artışı kazancına konu edilen iki parça taşınmazı, tapu kayıtlarına göre 28.10.1992 tarihinde satın alan ve 13.11.1992 tarihinde de ... Konut Yapı Kooperatifine satan kişi olarak davacı görülmekteyse de, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen ve adı geçen kooperatif kayıtlarına uygunluğu teyit edilen belgelerden, söz konusu taşınmazların gerçekte ... isimli şahıs tarafından satın alınıp daha sonra kooperatife satıldığı ve kooperatifçe satın alma bedelinin tamamının ... Bankası .... Şubesi aracılığıyla adı geçen şahsa ödenmiş olduğu ve dolayısıyla davacının bu olayda değer artışı kazancına konu olabilecek bir gelir elde etmediği açıkça anlaşılmakta olup, davacının sosyal ve ekonomik durumu da bu gerçeği doğrulamaktadır. Bu durumda vergi mahkemesince davanın kısmen reddedilmesinde isabet görülmemiştir." http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=158&H... |