Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Özelge ve sirkülerde güvence uygulaması PDF Yazdır e-Posta
24 Eylül 2010

Vergi Usul Yasası'nın 413'üncü maddesi gereği olarak "Mükellefler, Gelir İdaresi Başkanlığı'ndan veya bu hususta yetkili kıldığı makamlardan, vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkında yazı ile izahat" isteyebilirler.

Gelir İdaresi Başkanlığı, kendisinden istenecek izahatı özelge ile cevaplandırabileceği gibi, aynı durumda olan tüm mükellefler bakımından uygulamaya yön vermek ve açıklık getirmek üzere sirküler de yayımlayabilir.

Özelge "vergi yükümlülerinin vergi durumları ve vergi uygulamaları bakımından yeterince açık olmayan ve tereddüde neden olan hususlar hakkında yetkili makamlar tarafından açıklama istemeleri üzerine istemde bulunanlara verilen cevap" olarak tanımlanabilir. (Yılmaz, Ejder, Hukuk Sözlüğü 8. Baskı Yetkin Kitapevi Ankara s. 849)

Bilindiği üzere, vergi mükellefleri duraksamaya düştükleri konularda yazılı olarak vergi dairelerine ve vergi dairesi başkanlıklarına başvurarak yazılı bilgi istemekte ve bunun sonucunda aldıkları yazılı bilgi çerçevesinde işlem yapmaktadırlar. Ancak uygulamada aynı konuda birden çok mükellefin duraksamaya düşmesi halinde, söz konusu yanıtlamanın teker teker yapılması yerine topluca sirküler yayımlamak suretiyle yanıtlanması tercih edilmektedir. Bir başka anlatımla aynı konuda tereddüdü olan mükelleflerin ayrı dilekçelerle başvurmaları ve her bir mükellefe ayrı ayrı mukteza (özelge) verilmesi hem mükellefler hem de Maliye Bakanlığı için zaman ve emek kaybına yol açmakta ve iş yükünün mükellef başvurularına mükelleflerin aynı doğrultuda aydınlatılmasına ve uygulama birliği sağlanmasına yönelik olarak gerekli duyurular sirküler ile yapılabilmektedir.

Oluşan bir yargı kararına göre de "Maliye Bakanlığı'na sirküler yayımlama konusunda verilen yetkinin amacı, mükelleflerin vergi durumları ve vergi uygulaması bakamından müphem ve duraksama yaratan hususlarda istemiş oldukları izahatın, her mükellefe ayrı ayrı verilmesi yerine, aynı durumda bulunan tüm mükelleflere aynı anda ve tek işlemle duyurulmasını sağlamasıdır. Bu nedenle sirküler düzenlenirken, açıklama ile sınırlı olan yetki aşılıp yasada yer almayan hukuki sonuçlar doğuran yeni düzenlemeler yapılmasına olanak bulunmamaktadır."

Vergi Usul Yasası'nın 413'üncü maddesinde 6009 sayılı yasa ile yapılan değişiklik uyarınca bundan böyle "sirküler ve özelgeler, Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde, Gelir İdaresi Başkanı veya tevkil edeceği bir başkan yardımcısının başkanlığında en az üç daire başkanından müteşekkil bir komisyon marifetiyle oluşturulacaktır.

Diğer yandan Vergi Usul Yasası'nın 369'uncu maddesi hükmü gereği olarak "Yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası kesilmez ve gecikme faizi hesaplanmaz.

Bu hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların genel tebliğ veya sirküler yayımladığı tarihten itibaren geçerli olup, geriye dönük olarak uygulanamaz. Şu kadar ki bu hüküm yargı mercileri tarafından iptal edilen genel tebliğ ve sirküler hakkında uygulanmaz."

Vergi Usul Yasası'nın 369'uncu maddesinde 6009 sayılı yasa ile yapılan değişiklikten önceki düzenleme gereğince bir mükellefin kendisine yetkili makamların yazı ile yanlış bilgi vermiş olmaları veya bir hükmün uygulama tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde değişiklikten önceki izahata veya iztihata uygun hareket eden mükelleflere bu fiilleri cezayı geciktirmiş olsa bile vergi cezası kesilmemiştir.

Yapılan yeni düzenlemeyle mükelleflere idarece yanlış bilgi verilmiş veya var olan bir içtihat değişmiş olsa bile vergi cezasının kesilmemesine ek olarak, 1 Ağustos 2010 tarihinden geçerli olmak üzere, gecikme faizi de uygulanmayacaktır. Buna göre bir mükellef veya vergi sorumlusunun yetkili makamlarca kendisine yapılan izahata, daha açıkçası verilen özelgeye uygun hareket etmesi ve bilahare bu izahatın yani özelgenin yanlış olduğunun anlaşılması veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin içtihadın değişmiş olması halinde, mükellef veya vergi sorumlusu adına yapılacak tarhiyat dolayısıyla vergi ziyaı cezası kesilmeyecek ve gecikme zammı uygulanmayacaktır.

Diğer taraftan yetkili makamların, vergilendirmeyle ilgili bir konuda, genel tebliğ ve sirkülerde değişiklik yapmak suretiyle görüş ve kanaatini değiştirmesi halinde, oluşan yeni görüş ve kanaate ilişkin genel tebliğ veya sirküler, yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olacak, bu bağlamda da geriye dönük olarak uygulanmayacaktır.

Genel tebliğ veya sirkülerin iptal davasına konu edilerek yargı mercilerince iptaline karar verilmesi durumunda, iptal kararının işlemin tesis edildiği tarihe kadar geriye yürütülmesi zorunlu olduğundan, maddeyle getirilen yeni kural bu durumlar için uygulanmayacaktır.

Vergi Usul Yasası'nın 413'üncü maddesinde yapılan değişiklik uyarınca "Mükellefin izahat talebi" ayrı bir yönetmelik hükümlerine göre yanıtlanacak olup, bu bağlamda Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan "Mükelleflerin İzahat Taleplerinin Cevaplanmasına Dair Yönetmelik" 28.08.2010 gün ve 27686 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

Veysi Seviğ

http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=157&H...