Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1'inci maddesinde hüküm altına alındığı üzere; Türkiye'de yapılan 1. Ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler, 2. Her türlü mal ve hizmet ithalatı, Katma Değer Vergisi'ne tabidir. Anılan kanunun 4'üncü maddesinde hizmet; teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olarak tanımlanmış ve bu işlemlerin; bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde gerçekleşebileceği ifade edilmiştir. Anılan kanunun 6/b maddesinde ise; hizmetin Türkiye'de yapılmasının veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasının işlemlerin Türkiye'de yapıldığını ifade ettiği hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla, hizmetin yurt dışında ifa edilmiş olması ve hizmetten yurt dışında yararlanılmış olması halinde Türkiye'de Katma Değer Vergisi söz konusu olmamaktadır. (Hizmetlerin Türkiye'de yapılmış sayılmasında, kanunun gerekçesinde, sadece hizmetin Türkiye'de yapılması ya da hizmetten Türkiye'de faydalanılması şartları belirtilmiş ve hizmetin Türkiye'de değerlendirilmiş olması şartı yer almamış olmasına rağmen, Meclis'çe kabul edilen maddenin ilk şeklinde, hizmetin Türkiye'de değerlendirilmiş olması da işlemin katma değer vergisine tabi tutulması için yeterli sayılmıştır. Bu durum, yurt dışından alınan hizmetlerin bedellerinin Türkiye'de gider kaydedilmesi halinde sorumlu sıfatıyla katma değer vergisine tabi tutulması gibi bir sonuca yol açmış ve bu sakıncanın giderilmesi amacıyla, 4503 sayılı Kanun ile 5 Şubat 2000 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, madde metninden çıkartılmıştır.) Türkiye'de ifa edilmeyip (yapılmayıp) yurt dışında ifa edilen bir hizmetten hangi hallerde Türkiye'de faydalanıldığı, hangi hallerde faydalanılmadığı konusunda ise açık bir yasal düzenleme ya da Tebliğ düzenlemesi bulunmamaktadır. Hangi hizmetlerden Türkiye'de faydalanıldığı konusunda 26 ve 30 Seri Nolu KDV Tebliğlerinde bazı örnekler verilmiştir. Ancak verilen bu örneklerde genel olarak, yurt dışından alınan hizmetin Türkiye'ye mal ithalatına yönelik bir hizmet olması halinde, bu hizmetlerden Türkiye'de faydalanıldığının kabul edildiği ve bu hizmet alımlarının sorumlu sıfatıyla KDV'ye tabi tutulmasının benimsendiği görülmektedir. Yurt dışından alınan hizmetin Türkiye'den mal ya da hizmet ihracına yönelik olması halinde ise, bu hizmetten yurt dışında faydalanıldığı kabul edilmekte ve bu hizmetlerin Türkiye'de Katma Değer Vergisi'ne tabi olmadığı, dolayısıyla da bu hizmetlerin sorumlu sıfatıyla Katma Değer Vergisi'ne tabi tutulmayacağı belirtilmektedir. Türkiye'deki kişi ve kuruluşlarca yurt dışında yaptırılan pazarlama, reklam ve tanıtım hizmetleriyle ilgili olarak Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonu'nun 1986 yılında vermiş olduğu kararında, üstelik Kanun maddesinin eski hali geçerli iken (hizmetin Türkiye'de yapılmış sayılmasında "Türkiye'de değerlendirilmesi" şartı da varken), bu tür hizmetlerin Türkiye'de Katma Değer Vergisi'ne tabi tutulamayacağı belirtilmiş ve bu arar bakanlık onayından da geçmiştir. Seyahat acentelerince Türkiye'ye turist getirmek amacıyla yurt dışında yaptırılan reklam ve tanıtım hizmetlerinde KDV Ülkemizdeki turizm faaliyet ve gelirlerinin artmasında yurt dışında yapılan ve ülkemizi ve turistik tesislerimizi tanıtmaya yönelik yapılan çabaların büyük rol oynadığı aşikardır. Bu tanıtım çabaları çerçevesinde gerek tur organizatör veya seyahat acentalarınca, gerekse otellerce yurt dışında reklam ve tanıtım yaptırılmakta, kataloglar dağıtılmaktadır. Bu kapsamda yurt dışında yaptırılan hizmetler bedellerinin Türkiye'de katma değer vergisine tabi olup olmayacağı farklı yorumlara açıktır. Bu tür hizmetlerin yurt dışında ifa edildiği belirgin olmasına rağmen, bu hizmetlerden yurt dışında mı yoksa Türkiye'de mi yararlanıldığı bakış açısına göre değişebilir. Tanıtım tamamıyla yurt dışında yapılmakta ve bu hizmetin doğrudan kaç kişiyi ve ne zaman etkileyeceği bilinmemektedir. Bu yönüyle bakıldığında, hizmet tedavülünün tamamen yurt dışında gerçekleştiği ve tüketildiği ifade edilebilir. Öte yandan, bu tanıtım hizmetinin Türkiye'ye yurt dışından turist gelmesini sağlamayı amaçladığı ve neticesinde Türkiye'ye turist geleceği de açıktır. Türkiye'ye gelen turistlere Türkiye'de verilen konaklama, transfer, tur, yeme-içme gibi hizmetler Türkiye'de katma değer vergisine tabi tutulmakta, bu turistleri getiren seyahat acentalarınca yurt dışındaki Tur operatörlerinden alınan komisyon (kar) bedelleri ise, hizmet ihracı kapsamında değerlendirilerek katma değer vergisinden istisna edilmektedir. Dolayısıyla, yurt dışında yapılan reklam, tanıtım hizmetleri neticesinde Türkiye'ye turist geldiği düşünüldüğünde, bu hizmetlerden Türkiye'de yararlanıldığı ve bu nedenle, anılan hizmet bedellerinin katma değer vergisine tabi olması gerektiği iddia edilebilir. Kanımızca, yurt dışında ifa edilen hizmetler tasnif edilerek, hangilerinin Türkiye'de Katma Değer Vergisi'ne tabi tutulacağı daha açık bir biçimde ya yasal düzenleme ile ya da tebliğle açıklığa kavuşturulmalıdır. Maliye Bakanlığı onayından geçmiş olan ve yukarıda belirtilen Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonu kararına esas olan yurt dışında yaptırılan pazarlama ve reklam hizmetleri sadece yurt dışına ihraç edilecek mal ve hizmetlere ilişkin olmayıp, bankaların yurt dışında verdikleri ilan hizmet bedellerini kapsamaktadır. Karara konu olan hizmet düşünüldüğünde, yurt içindeki bankalar yurt dışına mal ya da hizmet ihraç etmemekte, Türkiye'ye mevduat gelmesini sağlamayı amaçlamaktadırlar. Bu anlamda, yurt dışında ifa edilen reklam tanıtım hizmetlerinde, bu hizmetlerin ne amaçla satın alındığına bakmaksızın, tamamının katma değer vergisine tabi olmadığı benimsenebilir. Nitekim, seyahat acentalarına yurt dışından gelen katolog bedeli faturaları ve seyahat acentalarınca bu tutarlardan otellere faturalanacak kısımlarda Katma Değer Vergisi olup olmayacağına ilişkin Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 2006 yılında vermiş olduğu B.07.1.GİB.4.07.16-02/KDV-ÖZG-2006-106 sayılı Mukteza'da da yurtdışındaki seyahat acentası tarafından katalog düzenlenerek yurtdışında yapılan tanıtım ve reklam hizmetlerinin katma değer vergisine tabi olmayacağı ifade edilmiştir. Keza, İstanbul Deftardarlığı Katma Değer Vergisi Gelir Müdürlüğü'nce verilen 16.10.2000 tarih ve KDV.MUK.B.07.4.DEF.0.34.16.6.25-23108/5457 sayılı Mukteza'da da aynı anlayış benimsenmiş ve yurt dışında yerleşik firmasının Türkiye'yi tanıtıcı reklam hizmetini yurt dışında verdiği ve yurt dışından alınan bu hizmetten yurt dışında yararlanıldığından KDV'nin konusuna girmediği açıklanmıştır. Öte yandan, yurt dışından alınan bu hizmet bedellerinin, seyahat acentalarınca, Türkiye'deki otellere faturalanacak kısımlarının ise katma değer vergisine tabi olması gerektiği anlayışı hem yukarıda değinilen Antalya Vergi Dairesi'nin Muktezasında hem de konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın TURSAB'a vermiş olduğu ve TURSAB tarafından duyurulan 23.01.2006 tarihli B.07.1.GİB.0.54/5406-16 sayılı yazıda bildirilmiştir. Yansıtma faturalarında bugüne kadar genelde benimsenen anlayış, yansıtılan işlemde uygulama ne ise yansıtma faturasında da aynı uygulamanın yapılması yönünde olması nedeniyle, kanımızca, yurt dışındaki reklam, tanıtım hizmetleri Türkiye'de Katma Değer Vergisi'ne tabi değil ise, bu hizmet bedellerinin birebir yansıtılmasında da Katma Değer Vergisine tabi tutulmaması esas olmalıdır. Ancak, seyahat acentalarınca ödenen bu hizmet bedellerinin tek bir otele yansıtılmadığı ve yansıtılan bedellerin katlanılan tutarlardan farklı olabileceği göz önüne alındığında ve ileride vergileme riski ile karşılaşılmaması için, otellere düzenlenecek faturalarda katma değer vergisi uygulanması tercih edilebilir. Maliye Bakanlığı'nın farklı birimlerince verilmiş olup, yukarıda değinilen mukteza bazındaki görüşlerin bir tebliğ ya da sirküler ile duyurulmasında uygulama birliği sağlanması açısından fayda vardır. Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=156&H... |