Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
5510 Sayılı Kanunda Hak Sahiplerine Gelir veya Aylık Bağlanabilmesi İçin Sigortalı ve Hak Sahiplerine İlişkin Gerekli Koşullar PDF Yazdır e-Posta
13 Ekim 2010

Image

5510 Sayılı "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda" (1) sağlanacak sosyal güvenlik yardımlarından hem adına prim ödenen sigortalıların hem de bunların eş, çocuk, ana ve babalarının yararlandırılmalarına yönelik geniş bir uygulama alanı söz konusudur. Gelir ve aylıklar da bu yardımlar kapsamında olup önemli bir yere sahiptir.

I.  Genel Açıklamalar
 
Gelir kısa vadeli, aylık ise uzun vadeli sigorta kollarından yapılan tahsise bağlı bir yardımdır. 5510 sayılı Kanunun 3''''üncü maddesinde gelir; iş kazası veya meslek hastalığı halinde sigortalıya veya sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine, yapılan sürekli bir ödeme, aylık ise malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile vazife malullüğü halinde yapılan sürekli bir ödeme olarak tanımlanmıştır. Gelir ve aylık bakımından yapılan tanımlamalardan da anlaşılacağı üzere hak sahipliği sigortalının ölümü ile ortaya çıkan bir durumdur.
 
Gelir ve aylıktan yararlandırılacak hak sahipleri sigortalının eş, çocuk, ana ve babasıdır. Ancak hak sahibi eş, çocuk, ana ve babaların gelir ve aylıktan yararlandırılabilmeleri için hem sigortalıya hem de hak sahiplerine ilişkin Kanunda belirtilen bazı koşulların gerçekleşmiş olması gerekir. Yani ilk önce hak sahiplerine gelir ve aylık bağlanabilmesi için gerekli şartların oluşması daha sonra hak sahiplerinin bunları alabilmesi için gerekli niteliklere sahip olması gerekir.
 
II. Gelir ve Aylık Bağlanabilme Şartları
 
Gelir, kısa vadeli sigorta kolları arasında sayılan iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından yapılan bir sosyal güvenlik yardımıdır. İş kazası ve meslek hastalığı sigortasından hak sahiplerinin gelire hak kazanabilmeleri sigortalının ölümü ile doğan bir hak olmakla birlikte gelire hak kazanma iki durumda ortaya çıkabilir. Bunlardan birincisi henüz gelir bağlanmamış iken sigortalının ölümü, ikincisi ise sürekli iş göremezlik geliri bağlandıktan sonra sigortalının ölümü halleridir.
 
Birinci durumda hak sahiplerine gelir bağlanabilmesi için, sigortalının geçirdiği iş kazası veya meslek hastalığı sonucu hayatını kaybetmiş olması gerekir. İş kazası, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 13''''üncü maddesinde sigortalının; işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, emzikli kadın sigortalının iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş ve gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan bir olay olarak tanımlanmıştır. Meslek hastalığı ise 5510 sayılı Kanunun 14''''üncü maddesinde sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleri olarak tanımlanmıştır. Burada sigortalının geçirdiği iş kazası veya meslek hastalığı ile ölüm olayı arasında nedensellik bağının bulunması esastır.
 
Bilindiği gibi iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle meslekte kazanma gücü kayıp oranının en az % 10 azalmış olduğu tespit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanır. Sigortalıya geçirdiği iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik geliri bağlandıktan sonra da ölüm olayının gerçekleşmesi söz konusu olabilir. Bu durumda sigortalıya bağlanan sürekli iş göremezlik geliri hak sahiplerine intikal ettirilir. Gelirin, hak sahiplerine intikal ettirilmesinde ölüm olayının iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olup olmaması önemli değildir. Yani sürekli iş göremezlik geliri bağlandıktan sonra ölen sigortalının, ölümün iş kazasına veya meslek hastalığına bağlı olmaması durumunda bile almakta olduğu sürekli iş göremezlik geliri, hak sahiplerine paylaştırılacaktır.
 
İster sürekli iş göremezlik geliri bağlanmamış iken isterse sürekli iş göremezlik geliri bağlandıktan sonra ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanabilmesi için Kanunda belli bir sigortalılık süresi veya prim ödeme gün şartı öngörülmemiştir. Yani işe başladığı gün geçirdiği iş kazası sonucu hayatını kaybeden sigortalının hak sahiplerine ölüm geliri bağlanabilir.
 
Aylık ise uzun vadeli sigorta kolları arasında sayılan malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından sağlanan bir sosyal güvenlik yardımıdır. Malullük ile yaşlılık sigortasından sigortalının kendisine aylık bağlanması söz konusu iken ölüm sigortasından sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanır. Ancak bu sigorta kolundan hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için en az 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş veya her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş, malullük, yaşlılık aylığı almakta iken veya malullük, yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış, bağlanmış bulunan malullük veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş durumda iken ölüm olayının gerçekleşmiş olması gerekir.
 
III. Hak Sahiplerine İlişkin Koşullar
 
5510 sayılı Kanunda hak sahiplerine gelir ve aylık bağlanması için yukarıda ortaya konulan sigortalıya ilişkin koşulların yanında hak sahiplerine ilişkin bazı koşullar da aranmaktadır. Hak sahiplerine gelir ve aylıkların bağlanabilmesi için bu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekir. 5510 sayılı Kanunda sigortalının ölümü halinde gelir veya aylık bağlanmasına hak kazanan hak sahipleri eş, çocuk, ana ve basası olarak tanımlanmıştır.
 
Sigortalının ölümü halinde dul kalan eşine, ölüm geliri veya ölüm aylığı bağlanabilmesi için, ölüm tarihinde sigortalı ile evlilik bağının bulunması gerekir. Burada kastedilen evlilik ilişkisi Türk Medeni Kanununa göre kurulan evlilik bağıdır. Sigortalının imam nikahı ile birlikte yaşayan eşi, sigortalının ölümü halinde ölüm geliri veya ölüm aylığı bağlanmasına hak kazanamaz. Ölen sigortalının Kanununa göre hesap edilecek gelir veya aylığının, dul eşine     % 50''''si oranında bir tutarda gelir veya aylık bağlanır. Dul eşin, gelir veya aylık bağlanmış çocuğu bulunmaması halinde, 5510 sayılı Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması koşuluyla bu oran % 75'''' e yükseltilir.
 
Sigortalının evlilik bağı içinde doğan çocukları ile sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya soy bağı düzeltilmiş veya babalığı hükme bağlanmış çocukları sigortalının ölümü halinde gelir veya aylığı hak kazanırlar. Sigortalının ölümü ile gelir veya aylığa hak kazanan çocuklarının, 5510 sayılı Kanunun 5''''inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış durumda olması gerekir. Bu genel koşulların yanında çocuğun erkek olması halinde, gelir veya aylık bağlanabilmesi için öğrenci değilse 18 yaşını, lise veya dengi öğrenim görüyorsa 20 yaşını, yüksek öğrenim yapıyorsa 25 yaşını doldurmamış olması şarttır. Ancak lise veya dengi öğretimin 20 yaşından önce bitirilip yüksek öğrenime başlanılmaması, yüksek öğrenimin 25 yaşından önce tamamlanması halinde erkek çocuklara gelir veya aylık bağlanmayacak veya bağlanmış olan gelir veya aylıklar kesilecektir. Erkek çocukların evli olup olmaması ölüm geliri veya ölüm aylığına hak kazanılması durumunu etkilememektedir. Gelir veya aylığa hak kazanan çocuğun kız olması halinde, yaşı ne olursa olsun evli olmaması, evli olmakla birlikte sonradan boşanması veya dul kalması şarttır. Kız çocukları için belli bir yaş şartı ve öğrenim koşulu aranmamıştır. Yani ölen sigortalının lise mezunu 40 yaşında bekar olan kız çocuğu gelir veya aylığa hak kazanabilecektir. Sigortalının ölüm tarihinde evli olduğu için gelir veya aylığa hak kazanamayan kız çocuklarının sonradan boşanması veya eşinin ölümü ile dul kalması halinde bunlarında gelir veya aylığa hak kazanması durumu söz konusu olur. Ancak bunlardan eşinden resmi olarak boşandığı halde fiilen birlikte yaşadığı tespit edilenlerin gelir veya aylıkları kesilir.
 
Ölen sigortalının ana ve babasına gelir veya aylık bağlanabilmesi için; ana ve babanın her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması, diğer çocuklarından kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması ve hak sahibi eş ve çocuklardan artan bir hissenin bulunması şartları aranır. Ancak ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde artan hisse koşulu aranmaz. Yani 65 yaşını doldurmuş olan anne ve babanın, gelir ve aylığın eş ve çocuklara paylaştırıldıktan sonra artan bir hisse olmaması durumunda bile gelir veya aylık talebinde bulunmaları halinde Kanunda belirtilen diğer koşulları taşımak şartıyla bu talepleri kabul edilerek kendilerine gelir veya aylık bağlanması söz konusu olabilecektir. Bu şartlar ana ve baba arasında evlilik bağı bulunması halinde birlikte evlilik bağı bulunmaması halinde ayrı ayrı olarak değerlendirilecektir.
 
Ölen sigortalının anne ve babasına gelir veya aylık bağlanmasında artan hisse koşulu sigortalının ölüm tarihi ile sınırlı tutulmamıştır. Yani sigortalının ölüm tarihinde eş ve çocuklara gelir veya aylık paylaştırıldıktan sonra artan bir hisse bulunmamakla birlikte daha sonra durum değişikliği nedeniyle (örneğin erkek çocuğa bağlanan gelir veya aylığın öğrenim ve yaş şartını tamamlaması nedeniyle kesilmesi) artan bir hissenin ortaya çıkması halinde talepte bulunan anne ve babaya gelir veya aylık bağlanabilecek, yine durum değişikliği nedeniyle artan hissenin ortadan kalkması halinde anne ve babanın gelir veya aylıkları durum değişikliğini takip eden ödeme dönemi başından itibaren kesilecektir.
 
IV. Sonuç Olarak

 
5510 sayılı Kanunun tahsis mevzuatına yönelik hükümleri 2008 yılı Ekim ayı başı itibariyle yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Bu kanunda ölen sigortalının hak sahiplerine gelir veya aylık bağlanması tahsis mevzuatına yöneliktir. Hak sahiplerine gelir veya aylık bağlanmasında hakkı doğuran olay sigortalının ölümüdür.
 
5510 sayılı Kanunda gelir veya aylık bağlanmasında ölen sigortalının hak sahipleri eşi, çocukları, ana ve babası olarak tanımlanmıştır. Hak sahiplerine gelir veya aylık bağlanması, sigortalının ölümü ile doğan bir hak olduğundan bunları ölüm geliri veya ölüm aylığı olarak adlandırabiliriz. Ölüm geliri, kısa vadeli sigorta kolları arasında sayılan iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından, ölüm aylığı ise uzun vadeli sigorta kolları arasında sayılan ölüm sigortasından yapılan tahsise bağlı sosyal güvenlik yardımlarıdır.
 
Sigortalının ölümü halinde, hak sahibi olan eş, çocuk, ana ve babasına gelir veya aylık bağlanabilmesi için 5510 sayılı Kanunda sigortalıya ilişkin bazı koşulların gerçekleşmesinin yanında hak sahiplerine ilişkin özel koşullar da aranmaktadır. Ölen sigortalının hak sahiplerine gelir veya aylık bağlanabilmesi, bu koşulların birlikte gerçekleşmesine bağlıdır. Yani sigortalının ölümü ile gelir veya aylığa hak kazanılması için gerekli koşullar oluşmakla birlikte ölen sigortalının 5510 sayılı Kanuna göre hesap edilecek gelir veya aylığının hak sahiplerine bağlanabilmesi için hak sahibi eş, çocuk, ana ve babanın da Kanunda belirtilen nitelikleri ve koşulları taşımaları gerekir.
 
Süleyman TUNÇAY
(SGK Başmüfettişi)

Lebib Yalkın Yayımları
---------o---------
  
(1) 16⁄06⁄2006 tarih ve 26200 sayılı Resmi Gazete''''de yayımlanmıştır.