Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Tüzel Kişi Pay Sahiplerinin Yönetim Kurulunda Temsili PDF Yazdır e-Posta
29 Ekim 2010

Image

Anonim şirketlerin temsil ve idare organı olan yönetim kuruluna seçilebilmek için üyelerin bir takım özelliklere sahip olması gerekmektedir.

I- GİRİŞ

Yönetim kurulu üyelerinin taşıması gereken şartlar; şirkette pay sahibi olması, pay sahibi değilse bile pay sahipliği sıfatını kazanması, gerçek kişi olması, reşit (ergin) ve mümeyyiz (ayırt etme gücüne sahip) olması, kısıtlı (mahcur) ve hacir altına alınmış olmaması, iflasına karar verilmiş olmaması, ağır hapis cezasıyla veya sahtekarlık, güveni kötüye kullanma, hırsızlık, dolandırıcılık suçlarından dolayı mahkumiyet almaması, aynı şirkette denetçi olmaması ve aynı zamanda Devlet memurluğu görevini yürütmemesidir (TTK md. 312, 313, 315, 347; DMK md. 28).

Yukarıda belirtildiği üzere, yönetim kurulu üyelerinde aranan şartlardan biri de bu kişilerin gerçek kişi olmasıdır. Ancak anonim şirketlerde gerçek kişiler yanında, tüzel kişiler de pay sahibi olabilmektedir. Hatta ülkemizde kurulu bulunan anonim şirketlerin büyük çoğunluğunda tüzel kişiler pay sahibi konumundadır. Bu durum karşısında tüzel kişilerin yönetim kurulunda ne şekilde temsil edileceği hususu gündeme gelmektedir. Son yıllarda özellikle grup şirketlerinin sayısının artması ve Türk Ticaret Kanunu(TTK)'nda hakim şirket-bağlı şirket ilişkilerine ve şirketler topluluğuna dair gerekli düzenlemenin bulunmaması da konuyu daha önemli hale getirmektedir.

Bu çalışmamızda, TTK hükümleri, yargı kararları ve doktrindeki görüşler çerçevesinde kamu ve özel hukuk tüzel kişilerinin anonim şirket yönetim kurullarında ne şekilde temsil edileceği ve temsilcilerin sorumluluğu ile bu konuda TTK Tasarısı'nda yer alan düzenlemeler üzerinde durulacaktır.

II- TÜZEL KİŞİLERİN YÖNETİM KURULUNDA TEMSİLİ

A- ÖZEL HUKUK TÜZEL KİŞİLERİNİN YÖNETİM KURULUNDA TEMSİLİ

TTK'nın 312/2. maddesinde; ''Pay sahibi olan tüzel kişi yönetim kurulu üyesi olamaz. Fakat tüzel kişinin temsilcisi olan gerçek kişiler yönetim kuruluna üye seçilebilirler.' denilmekte olup, bu hüküm ile pay sahibi olsalar dahi tüzel kişilerin anonim şirketlerde yönetim kurulu üyesi olamayacağı, ancak bunların gerçek kişi olan temsilcilerinin yönetim kuruluna seçilebileceği kuralı kabul edilmiştir. Tüzel kişinin yönetim kurulu üyeliğine seçilememesi hususu sahip olunan pay miktarına bağlı değildir. Tüzel kişinin pay miktarının %90 veya %1 olması durumu değiştirmeyecektir.

Anonim şirketlerde yönetim kurulu, kural olarak genel kurul tarafından seçilir. Tüzel kişilerin temsilcilerinin de yönetim kurulu üyeliğine seçilmeleri genel kurul kararı ile olur. Bu halde, tüzel kişilerin, temsilcilerini re'sen yönetim kuruluna atama yetkileri yoktur. Genel kurula ait seçim yetkisini ortadan kaldıran veya işlevsiz hale getiren 'temsilcilerin tüzel kişi tarafından seçileceği' şeklindeki ve benzeri ana sözleşme hükümleri geçerli değildir.

Yönetim kurulu üyeliğinin seçimi sırasında, tüzel kişi pay sahibinin sadece payı oranında oy hakkı mevcut olup, temsilci ancak yeterli oyu alması halinde yönetim kuruluna seçilebilir. Genel kurulun, tüzel kişinin temsilcisini yönetim kuruluna seçme zorunluluğu yoktur. Eğer ki, tüzel kişi genel kuruldaki oyların çoğunluğuna sahipse, temsilcini seçtirmesi kesin(1) gibidir.

Tüzel kişi pay sahiplerinin temsilcilerini yönetim kuruluna seçme yetkisi genel kurula ait olduğu gibi görevden alma (azil) yetkisi de genel kurula aittir. Tüzel kişi pay sahibi, genel kurul tarafından yönetim kuruluna seçilen temsilcisini görevden alma veya başka biriyle değiştirme yetkisine sahip değildir.

Temsilcinin tüzel kişiyle ilişkisi sona ermiş olsa da, kendisi ayrılmadıktan sonra tüzel kişi temsilcini yönetim kurulu üyeliği görevinden alamaz(2). Bu halde dahi, temsilciyi yönetim kurulu üyeliğinden genel kurul alabilir. Bununla birlikte, ana sözleşmeye konulacak bir hükümle, tüzel kişinin temsilcisinin yönetim kurulu üyeliği sıfatının devam etmesi, onu kendisine gönderen tüzel kişideki görevini muhafazası şartına bağlanabilir. Böyle bir hüküm yoksa tüzel kişi, güvenini kaybeden ya da kendisiyle ilişiği kesilen temsilcisini doğrudan görevden alamamakla beraber yönetim kurulu üyeliğinden istifaya davet edebilir. Ancak bundan her zaman sonuç elde edilmesi mümkün değildir. Bu halde tüzel kişi sadece sözleşmeye aykırı hareketi sebebiyle temsilciden tazminat isteyebilir(3). Temsilcinin yönetim kurulu üyeliği görevinden kendi isteğiyle ayrılması durumunda ise TTK'nın 315/1. maddesi çerçevesinde yönetim kurulu, üyelik şartlarını haiz birini üyeliğe seçer. Bu aşamada, tüzel kişinin yönetim kuruluna isim bildirmesi mümkündür. Ancak yönetim kurulu, bildirilen ismi seçmek zorunda değildir.

Tüzel kişiler, sahip oldukları pay miktarı ne olursa olsun, yönetim kurulu için ancak tek bir kişiyi temsilci olarak aday gösterebilir ve genel kurulda kullanacağı oylarla onu destekleyebilir. Tüzel kişinin temsilcisi, kendi yönetim kurulu üyelerinden veya müdürlerinden biri olabileceği gibi üçüncü bir kişi de olabilir. Danıştay 3. Dairesi'nin istişari Kararı'nda(4), hisse miktarı ne olursa olsun gerçek ve tüzel kişi her ortağın yönetim kurulunda ancak bir üyeliğinin ve bir oyunun olmasının zorunlu olduğu, tüzel kişilerin yönetim kurulunda birden fazla üye ile temsil edilmesi durumunda anonim şirketin tüzel kişinin egemenliği altına girmesi sonucunu doğuracağı, ancak kanun koyucunun amacının tüzel kişilerin yönetim kurulunda birer oya sahip olmaları gerektiği şeklinde olduğu belirtilmiştir. Bu halde, tüzel kişiler yönetim kurulunda bir üyeyle temsil edilecek, birden fazla temsilci seçilmiş olsa dahi yönetim kurulunda toplamda bir oyları olacaktır.

Kural olarak pay sahibi olmayan bir kişi, yönetim kuruluna seçilebilir; ancak göreve başlayabilmesi için pay sahipliği sıfatını kazanması gereklidir. Tüzel kişiyi temsilen yönetim kuruluna seçilenlerin ise pay sahipliği sıfatını kazanması zorunlu değildir. Zaten temsilcisi oldukları tüzel kişi pay sahibi konumundadır.

Anonim şirketlerde yönetim kurulunun en az üç üyeden oluşması gerektiğinden, tüzel kişi pay sahibinin, yönetim kuruluna kendi temsilcisini göndererek, tek başına bu organ üzerinde mutlak bir kontrol tesis etmesi mevcut TTK sistemi içerisinde mümkün gözükmemektedir(5). Buna karşın bir anonim şirketin sermayesine iştirak eden tüzel kişinin, şirketin yönetiminde söz sahibi olmak istemesi doğaldır. Bu sebeple tüzel kişi pay sahipleri, yönetim kurulunda yeterince temsil edilmek, temsilci sayısının sınırlandırılması şeklindeki olumsuzluğu ve sınırlılığı gidermek ve yönetim kurulunda kontrolü sağlamak için doktrinde 'inançlı yönetim kurulu üyeliği' veya 'gizli temsilci' olarak adlandırılan bir sisteme başvurmaktadır.

Tüzel kişi pay sahibini temsil eden inançlı üye, TTK'nın 312/2. maddesi gereği seçilen temsilci dışında, tüzel kişinin desteğiyle genel kurulda yönetim kuruluna seçilen üyedir. Tüzel kişi pay sahibi, güvendiği bir ya da daha fazla gerçek kişiye en az bir payını devretmekte ve yönetim kuruluna seçilmeleri için bu kişileri genel kurulda gizlice veya açıkça desteklemektedir. Bu durumda, tüzel kişi pay sahibi ile yönetim kurulu üyesi arasında bir bağımlılık ilişkisi öngören sözleşmenin varlığına bağlı olarak inançlı yönetim kurulu üyeliği söz konusu olmaktadır(6). Sözleşme ilişkisi çerçevesinde inançlı yönetim kurulu üyesi, tüzel kişinin talimatları doğrultusunda ve menfaatlerini/çıkarlarını korumak üzere yönetim kurulu üyeliğini yürütmektedir. Bu uygulama özellikle son yıllarda yaygınlaşmıştır.

B- KAMU TÜZEL KİŞİLERİNİN YÖNETİM KURULUNDA TEMSİLİ

Devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişilerine, pay sahibi olmasalar dahi şirket ana sözleşmesine konulacak bir hükümle, konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim kurulunda temsilci bulundurma hakkı verilebilir. Kamu tüzel kişileri, genel kurul kararı olmaksızın, yönetim kurulunda kendi adına görev yapacak temsilcileri atayabildikleri gibi bunları her zaman azledebilir ve yerine yenilerini görevlendirebilir. Kamu tüzel kişisini yönetim kurulunda temsil eden kişiler, genel kurul tarafından seçilen üyelerin hak ve görevlerine sahiptirler. Ancak bunların görev süresi üç yılla sınırlı değildir. Kamu tüzel kişisini temsilen yönetim kurulunda yer alan kişiler, yönetim kurulu üyeliği sıfatıyla pay senedi tevdi etme mükellefiyetinden muaf olup, pay sahibi olmaları gerekmemektedir (TTK md. 275, 312/3, 313/3, 314/2, 315/1, 316/2).

Burada belirtilmesi gereken husus, yukarıda yer verilen TTK düzenlemesi ile günümüzde sıkça rastlanan belediye şirketi uygulamasının birbirinden farklı olduğudur. TTK'nın 275. madde hükmü istisnai bir düzenleme olup, konusu kamu hizmeti olan şirketlerde (enerji, ulaştırma, telekomünikasyon vb. alanlarda faaliyet gösteren şirketler)  pay sahibi olmasa bile Devlet organlarının ve mahalli idarelerin temsil edilmesidir. Belediyeler tarafından kurulan veya sonradan iştirak olunan şirketler ise TTK'nın 275. maddesi kapsamında olmayıp bütün işlem ve faaliyetlerini TTK hükümleri çerçevesinde yürütmektedirler. Belediye şirketleri uygulama bakımından diğer sermaye şirketleriyle aynı konumda olup, herhangi bir ayrıcalıkları ve imtiyazları bulunmamaktadır.

III- TÜZEL KİŞİLERİN TEMSİLCİLERİNİN SORUMLULUĞU

Tüzel kişi pay sahiplerinin yönetim kurulunda görev yapan temsilcileri, öncelikle yönetim kurulu üyesi oldukları anonim şirketin hak ve menfaatlerini gözetmekle yükümlü olmakla birlikte, bunların aynı zamanda temsil ettikleri tüzel kişinin hak ve menfaatlerini de kolladıkları, hatta birçok halde o tüzel kişinin direktifleri doğrultusunda hareket ettikleri bir gerçektir. Özellikle birden fazla grubun pay sahipliği şeklindeki veya yabancı sermayeli şirketlerde, bu duruma daha sık rastlanır(7).

Bu çerçevede, pay sahibi tüzel kişiyi temsilen yönetim kurulu üyeliği görevini yürütenlerin, TTK hükümleri kapsamında hukuki sorumluluk gerektiren fiil, eylem ve işlemlerden dolayı kendilerinin mi, yoksa temsil ettikleri tüzel kişinin mi sorumlu olacağı hususu öğretide tartışmalıdır. TTK'da ise bu konuda doğrudan veya dolaylı bir düzenleme bulunmamaktadır. Tüzel kişinin sorumlu tutulması gerektiğini savunanlar Borçlar Kanunu'nun 50. ve 55. maddeleri veya 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 50. maddesi çerçevesinde açıklama getirmektedir(8).

Uygulamada ise, tüzel kişinin temsilcisinin üye seçilmesi ile temsilcinin tüzel kişi ile arasındaki bağın kesildiği ve tüzel kişinin, temsilcisinin eylem ve kararlarından sorumlu tutulamayacağı kabul edilmektedir. Bu halde yönetim kurulu üyesi olan tüzel kişilerin temsilcileri, diğer yönetim kurulu üyeleri gibi kusurlu davranışları nedeniyle ortaya çıkan zararlardan dolayı şirkete,  pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı sorumlu olmaktadır.

Nitekim TTK'nın 312. maddesinin gerekçesinde (Adliye Encümeni Mazbatası); tüzel kişinin ortak olsa bile yönetim kuruluna üye seçilemeyeceği ve fakat onun temsilcilerinden birinin seçilebileceği şeklindeki hükmün en önemli sonucunun, yönetim kurulu üyesi sıfatıyla ancak temsilcinin şahsen şirkete veya üçüncü kişilere karşı sorumlu olacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla kanun koyucunun amacının temsilcinin fiil ve davranışlarından dolayı tüzel kişiyi sorumlu tutmamak olduğu sonucuna ulaşılabilmektedir.

Bazı şirketler ise tüzel kişilerin sorumluluğu ile ilgili mevzuattaki söz konusu boşluğu kullanmakta ve zayıf malvarlıklı temsilcilerinin arkasına gizlenmektedir. Bu durum ise adaletsizliği artırmakta, hukuka güveni sarsmakta ve hukuki gerçeğin göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Bahsedilen olumsuzlukları, aşağıda yer verildiği üzere, TTK Tasarısında yer alan düzenlemeler giderici niteliktedir.

Diğer taraftan, kamu tüzel kişileri, şirket yönetim kurulundaki temsilcilerinin bu sıfatla işledikleri fiil ve yaptıkları işlemlerden dolayı şirkete ve onun alacaklılarıyla pay sahiplerine karşı sorumludur. Tüzel kişinin ilgili kişiye rücu hakkı saklıdır.

 

IV- TÜRK TİCARET KANUNU TASARISINDA TÜZEL KİŞİLERİN YÖNETİM KURULUNDA TEMSİLİ

TTK Tasarısı'nın 359. maddesinde yapılan düzenlemeyle tüzel kişilerin yönetim kurulu üyesi olabilmelerine olanak tanınmış, bu sayede tüzel kişinin yönetim kurulu üyesi olarak sorumlu tutulmasının yolu açılmıştır. Yönetim kurulu toplantısına katılacak olan gerçek kişi, tüzel kişi tarafından belirlenecek ve onun adına tescil ve ilan olunacaktır. Ayrıca bu durum şirketin internet sitesinde hemen açıklanacaktır. Bu sayede, tüzel kişinin kurula her toplantıda farklı kişileri yollayarak kurulun çalışmasını ve istikrarını bozması engellenmiş olacaktır. Tüzel kişi adına tescil ve ilan edilecek kişinin, genel kurul tarafından seçilmesi veya ana sözleşmeye bu yolda hüküm konulması mümkün olmayacaktır. Çünkü seçimle yönetim kuruluna üye olan tüzel kişidir. Tüzel kişi, kendi adına toplantılara katılacak kişiyi değiştirmek istiyorsa şirkete başvurarak yeni kişiyi tescil ve ilan ettirecektir. Gerçek kişiyi belirlemek ve her zaman değiştirmek hakkı sadece tüzel kişiye ait olup, ancak şirketin haklı sebeplerin varlığında tüzel kişiden değiştirme talebinde bulunmaya hakkı olacaktır.

Tüzel kişi adına tescil edilecek gerçek kişinin tam ehliyetli olması şarttır. Yönetim kurulu toplantılarına tüzel kişi tarafından belirlenen gerçek kişi katılacak ve oy kullanacaktır. Kullanılan oy ise tüzel kişiye ait olacaktır. Her üye gibi tüzel kişi de yönetim kurulunda bir oy hakkına sahip olacaktır.

TTK'nın 275. maddesindeki kamu tüzel kişilerinin konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim kurulunda temsilci bulundurabilmesine olanak sağlayan düzenleme, söz konusu maddenin dili güncelleştirilerek TTK Tasarısı'nın 334. maddesinde aynen korunmaktadır.

V- SONUÇ

Anonim şirketlerde pay sahibi olan tüzel kişiler, yönetim kurulu üyesi olamazlar. Ancak tüzel kişinin temsilcisi olan gerçek kişiler yönetim kuruluna üye seçilebilirler. Tüzel kişi pay sahipleri, temsilcilerini doğrudan yönetim kurulu üyesi olarak atayamaz ve görevlendiremez; söz konusu yetkiler genel kurula aittir. Temsilci ile tüzel kişi arasındaki ilişki sona ermiş olsa dahi tüzel kişi temsilciyi görevden alamaz. Bu durumda da yetki genel kurula aittir. Bununla birlikte tüzel kişi temsilciyi yönetim kurulu üyeliğinden istifaya davet edebilir. Temsilcinin istifa etmemesi halinde tüzel kişi temsilciden tazminat isteyebilir.

Tüzel kişiyi temsilen yönetim kuruluna seçilenlerin pay sahipliği sıfatını kazanması gerekli değildir. Tüzel kişinin pay miktarı ne olursa olsun, yönetim kurulunda ancak tek bir kişi ile temsil edebilir. TTK'da yer alan düzenleme bu olmakla birlikte, tüzel kişi pay sahipleri, yönetim kurulunda yeterince temsil edilmek ve kontrolü sağlamak amacıyla güvendiği bir ya da daha fazla gerçek kişiye en az bir payını devrederek yönetim kuruluna seçilmelerini sağlamaktadır.

Tüzel kişilerin sorumluluğu ile ilgili olarak doktrinde farklı görüşler olmakla beraber uygulamada, tüzel kişinin temsilcisinin üye seçilmesi ile temsilcinin tüzel kişi ile arasındaki bağın kesildiği ve tüzel kişinin, temsilcisinin eylem ve kararlarından sorumlu tutulamayacağı kabul edilmektedir.

TTK Tasarısı, tüzel kişilerin yönetim kurulu üyeliği ile tüzel kişi pay sahiplerinin sorumluluğuna ilişkin uygulamada karşılaşılan sorunları giderici düzenlemeleri ihtiva etmektedir.

Mustafa YAVUZ*

Yaklaşım

*  Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettişi

(1)  Bir anonim şirketin sermayesine iştirak eden tüzel kişinin sahip olduğu hisseler azınlıkta kalıyorsa, ana sözleşmeye konulacak bir hükümle bu tüzel kişiye ait hisse senetlerine yönetim kurulu seçiminde imtiyazlı oy hakkı tanınarak temsilcisinin seçilmesini mümkün hale getirecek çoğunluğu elde etmesi sağlanabilir (Haluk TANDOĞAN, Hükmi Şahısların Anonim Şirket İdare Meclisinde Temsili, Batider, 1961, C:1, Sayı:1, s.11).

(2) Orhan Nuri ÇEVİK, Anonim Şirketler, Seçkin Kitabevi, Ankara 1979, s.592

(3) Ünal TEKİNALP, Anonim Ortaklıkların Yönetim Kurullarında Tüzel Kişilerin Temsili, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Yeni Desen Matbaası, Ankara 1965, s.102

(4) Dn. 3. D.'nin, 29.12.1976 tarih ve E.790, K.809 sayılı Kararı.

(5) Tulu HARSA, Şirketler Topluluğunda Tek Elden Yönetim ve Hakim Şirketin Tek Elden Yönetiminden Kaynaklanan Sorumluluğu, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2007, s.111

(6) Ömer KORKUT, Anonim Şirketlerde İnançlı Yönetim Kurulu Üyeliği, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Ankara 2006,  s.25-26

(7) A. Bumin DOĞRUSÖZ, 'Pay Sahibi Tüzel Kişilerin Temsilcisi Olan Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu', Yaklaşım, Mayıs 2007, Sayı: 173

(8) Haluk TANDOĞAN, agm, s. 3-35; Ünal TEKİNALP, age; Ersin ÇAMOĞLU, Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Yayın No-98, Fakülteler Matbaası, İstanbul 1972, s.185-196; Mehmet HELVACI, Anonim Şirkette Yönetim Kurulu Üyesinin Hukuki Sorumluluğu, 2. Baskı, Beta Basım, İstanbul 2001