Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
REESKONT NEDİR? PDF Yazdır e-Posta
08 Ekim 2010

Image

Reeskont işlemi, vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçların, değerleme günündeki gerçek değerlerinin bulunması suretiyle bilançoda yapılan bir düzeltme işlemidir([1]).

Reeskont işleminin tanımı nedir?

Reeskont işlemi, vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçların, değerleme günündeki gerçek değerlerinin bulunması suretiyle bilançoda yapılan bir düzeltme işlemidir([1]).


([1]) Türk Vergi Kanunları Gerekçeleri, T.C. Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü Yayını, Cilt 3, s. 745.

Alacak ve borç senetlerinin reeskont işlemine ilişkin yasal düzenlemeler nelerdir?

Vadesi gelmemiş olan alacak ve borç senetlerinde reeskont uygulamasına ilişkin düzenlemelere VUK’nun 281’inci ve 285’inci maddelerinde yer verilmiştir. Bunun yanı sıra 4369 sayılı Kanun ile Vergi Usul Kanunu’nun 280’inci maddesinde yapılan değişiklikle yabancı para cinsinden senetli alacak ve borçların da reeskont işlemine tabi olacağı hüküm altına alınmıştır. Söz konusu kanun maddeleri aşağıdaki gibidir.

‘’Yabancı paralar :

MADDE 280 - (485 sayılı kanunun 7. maddesiyle değiştirilen şekli) Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır. Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tesbit olunur.

(Fıkranın ; 22.7.1998 tarih ve 4369 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle 29.7.1998 tarihinden geçerli olarak değişen şekli) Bu madde hükmü ya bancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir. Bunlardan vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar, bu Kanunun 281 ve 285 inci maddeleri uyarınca değerleme günü kıy- metine irca edilebilir. Ancak senette faiz oranının yazılı olmadığı durumlarda değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LİBOR) esas alınır.

Alacaklar :

MADDE 281 –(5228 Sayılı kanunun 59/1-b maddesiyle değişen ibar.Geçerlilik,01.01.2004,Yürürlük;31.07.2004) Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.

Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır.

Bankalar ve bankerler ile sigorta şirketleri alacaklarını ya Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi veya muamelelerinde uyguladıkları faiz haddi ile, değerleme günü kıymetine irca ederler.

Borçlar :

MADDE 285-(5228 Sayılı kanunun 59/1-b maddesiyle değişen ibar.Geçerlilik,01.01.2004,Yürürlük;31.07.2004) Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.

Vadesi gelmemiş olan senede bağlı borçlar değerleme günü kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde senette faiz nispeti açıklanmışsa bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddinde bir faiz uygulanır.

Banka ve bankerler ile sigorta şirketleri borçlarını, Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi veya muamelelerinde uyguladıkları faiz haddiyle, değerleme günü kıymetine irca ederler.

(3239 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle eklenen ve 1.1.1986 tarihinde yürürlüğe giren fıkra) Alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden mükellefler, borç senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorundadırlar.

Vadesi gelmemiş borç senetlerinin değerleme günündeki değerine irca edilme işlemine reeskont denir.

Söz konusu kanun maddesine göre, bankalar ve bankerler ile sigorta şirketleri dışında kalan mükelleflerin, senede bağlı alacaklarını değerleme konusunda seçim hakkı bulunmaktadır. Bu mükellefler, senede bağlı alacaklarını mukayyet değeri ile değerleyebilecekleri gibi, değerleme gününün kıymetine irca etmek suretiyle de değerle­yebilirler.

Senede bağlı alacaklarını değerleme gününün kıymetine irca eden mükellefler senede bağlı borçlarını da değerleme gününün kıymetine irca etmek zorundadırlar([1]).

Bankalar ve bankerler ile sigorta şirketlerinin senede bağlı alacaklarını değerleme gününün kıymetine irca etmeleri kanuni zorunluluk olduğundan, bu mükelleflerin senede bağlı alacaklarını mukayyet değeri ile değerlemeleri mümkün değildir.

Alacakların değerleme gününün kıymetine irca edilmesi, bu alacaklar için reeskont hesaplanması suretiyle gerçekleştirilecek­tir.


([1]) V.U.K. Md: 285.

Reeskont ayrılması için gereken şartlar nelerdir?

V.U.K. hükümleri gereği bir alacak için reeskont hesaplana­bilmesi için, aşağıdaki şartların tamamının mevcudiyeti gereklidir.

Gerçek bir alacak olmalıdır

Alacak senede bağlı olmalıdır.

Değerleme gününde vadesi gelmemiş olmalıdır.

Reeskonta tabi tutulacak alacak senedinin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmalıdır.

Alacak veya borç senedi işletme aktifine kayıtlı olmalıdır.

Reeskont hesaplanmasının nedenleri nelerdir?

Alacak ve borç senetlerinin reeskonta tabi tutulmasından amaç; bunların değerlerini değerleme günündeki kıymetlerine indirgemektir. Çünkü, değerleme gününde senedin nominal de­ğeri, değerleme günü ile senedin vade tarihi arasındaki süreye isa­bet eden faizi de kapsamaktadır. Reeskont işlemi ile bu faiz mik­tarı tespit edilmektedir([1]).

Reeskont işlemi yapılmazsa, ticari faaliyetlerini peşin olarak yürüten firmaların vergi matrahları ile, ticari faaliyetlerini vadeli olarak yürüten firmaların vergi matrahı sırf satış şekli nedeniyle farklı olacaktır. Çünkü vadeli satış yapanların tahakkuk kayıtları vade farklarını da kapsamaktadır([2]). Oysa vergi sistemimizde ge­lir ve giderlerin ilgili oldukları hesap döneminin kâr/zararının tespitinde dikkate alınmaları prensibi kabul edilmiştir. Bu ne­denle, gelecek hesap dönemlerine ait olan vade farklarının ilgili oldukları hesap döneminde gelir ya da gider kaydedilmeleri ge­rekir([3]).


([1]) Şükrü KIZILOT, Alacak ve Borç Senetlerinde Reeskont Uygulaması, Uygulamalı Mevzuat Dergisi Petkim Yayını, Sayı: 13, s. 7.

([2]) Hızır TARAKÇI, Kısa Orta ve Uzun Vadeli Alacak ve Borç Senetlerinde Reeskont Uygulaması, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 78, s. 39.

([3]) Ekrem I?IK, Alacak ve Borç Senetlerinde Reeskont Uygulaması, Vergi Sorunları Dergisi, Sayı: 1990/4, s. 23-24.

Reeskont işlemine tabi tutulacak senetler nelerdir?

V.U.K.nun yukarıda yer alan 281nci maddesinde reeskonta tabi tutulacak senetler konusunda bir sınırlama bulunmamaktadır. Bu nedenle hem kambiyo senetleri hem de adi senetler reeskonta tabi tutulabilir([1]).

V.U.K. hükümleri gereği kambiyo senetlerinden sadece po­liçe ve bono reeskonta tabi tutulabilir([2]). Vadeli çeklerin vergi mevzuatına göre reeskonta tabi tutulması mümkün değildir. Va­deli çekler için reeskont hesaplandığında bu tutar vergi matra­hının tespitinde dikkate alınmaz.

Doktrinde vadeli çekler için reeskont hesaplanıp hesaplana­mayacağı konusunda görüş birliği yoktur. Bir kısım yazarlar vadeli çeklerin de reeskonta tabi tutulması gerektiğini savunurken, bir kısım yazarlar da vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulamayacağını savunmaktadır.

Yukarıda da açıklandığı üzere, reeskont işlemi vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçların değerleme günündeki gerçek değerinin bulunması amacıyla yapılmaktadır.

Bu nedenle, reeskont hesaplanabilmesi için; değerleme gününde senede bağlı bir alacak ya da borç mevcut olmalı ve bu alacak ya da borcun vadesi henüz gelmemiş olmalıdır. Bu şartlardan herhangi birisi eksik olursa reeskont hesaplanması kanunen mümkün değildir.

Çek bir kredi aracı değil, bir ödeme aracıdır. Dolayısıyla çekte vade yoktur.

Çekte vadeye ilişkin olarak T.T.K.nun 707nci maddesinde

"Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir.

Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir" hükmüne yer verilmiştir.

Sonraki tarihli çek, gerçekte düzenlendiği günden daha ileri bir tarih taşıyan, gerçeğe aykırı keşide tarihli bir çektir.[3]

Düzenlendiği tarihten daha sonraki bir tarihin keşide tarihi olarak gösterilmesi, çekin niteliğini değiştirmez. Yani, çek kredi aracı haline dönüşmez. Çek hamili çekin üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ilgili bankaya müracaat ederek, çek bedelinin ödenmesini isteyebilir. İşleme muhatap olan banka vadenin gelmediği gerekçesiyle ödemeden kaçınamaz. Hesabın müsait olması halinde çek hamiline ödeme yapmak zorundadır. Bu husus 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun[4] 4’ncü maddesinde aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir.

"Çekle işleyen hesabın bulunduğu banka şubesi, ibraz edildiği anda karşılığı bulunan çeki ödemek mecburiyetindedir. Çekin karşılığının kısmen bulunması halinde ise bu miktar ödenir. Muhatap bankanın çek hesabı açılmış olan şubesi dışındaki herhangi bir şubesine ibraz edilen çek, karşılığı o şube tarafından provizyon (karşılık) istenmek suretiyle ödenir."

Yukarıdaki açıklamalardan da görüldüğü üzere ileri tarihli olarak keşide edilen çekler alacak ya da borç senedi haline dönüşmez. Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir. Bu nedenlerden dolayı; ileri tarihli olarak keşide edilen çeklere reeskont hesaplanamaz. İstenildiği anda değer kaybına maruz kalmadan tahsil edilmesi mümkün olan bir kıymetin değerleme gününün kıymetine irca edilemeyeceği de açıktır.


([1])  Aynı görüş için bkz. İhsan AKYOL, İşletmelere Dahil Alacak ve Borçların Değerlemesi ve Vadeli Çeklerde Reeskont Uygulaması, Vergi Dünyası, Sayı: 157, s. 57.

([2]) T.T.K.nun 584 ve 689ncu maddeleri hükümleri gereği, vadesi gösterilmemiş poliçe ve bonoların görüldüğünde ödenmesi şarttır. Bu durumda, reeskont ayırmak için gerekli olan alacağın, vadeli olması şartı mevcut olmadığından bu senetler için reeskont hesaplanamaz.

[3] Prof. Dr. Haluk TANDOĞAN, Sonraki Tarihli Çekler ve Ticaret Kanunu ile 3167 Sayılı Kanun Açısından Ortaya Çıkardıkları Sorunlar, Türkiye Bankalar Birliği Yayınları, 2. Basım, Ankara 1986, S.: 5.

[4] 3.4.1985 Tarih v e 18714 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanmıştır.

Teminata verilen alacak senetlerine reeskont uygulanabilir mi?

Teminata verilen alacak senetlerinin reeskonta tabi tutulup tu­tulamayacağı uygulamada tartışmalara neden olmuş bir konudur.

İdare, başlangıçta bu tür senetler için reeskont ayrılamayacağı yönünde olan görüşünü değiştirmiş ve bu tür senetler için de re­eskont ayrılabileceğini kabul etmiştir([1]).

Hesap Uzmanları Danışma Komisyonunun 30.12.1976 tarihli kararında, aşağıdaki görüşler savunulmuştur.

"Teminata verilerek karşılığında kredi kullanılan senetler bir bütün teşkil etmektedir. Bu senetler karşılığı alınan kredilerin ta­mamı ödeninceye kadar mükelleflerin senetler üzerinde tasarruf yetkileri yoktur. Senet tutarının bilfarz %18i için kredi açılmış olsa bile, mükelleflerin senet üzerindeki tasarruf hakkı kalkmış, bu hak tamamıyla bankaya geçmiştir. Bu itibarla mükelleflerin hiçbir şekilde tasarruf edemeyecekleri bu kabil senetler için reeskont hakkı tanınmaz."([2])

Danıştay’ın konuya ilişkin kararlarında bu tür senetler için re­eskont ayrılabileceği yönünde kararlar vermesi sonucunda([3]) idare aşağıda tam metni verilen genel yazısı ile teminata verilen alacak senetleri için de reeskont ayrılabileceğini kabul etmiştir.

"Bilindiği üzere, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 281 inci maddesine göre; vadesi gelmemiş senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine irca olunabilmekte ve bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi ıskonto haddi uygulanmaktadır.

Bazı mükelleflerce, vadesi gelmemiş alacak senetleri, kredi almak amacıyla bankalara teminat olarak verilmektedir. Teminattaki bu tür alacak senetlerinin de reeskonta tabi tutulup tutulamayacağı konusunda ilgililerce Bakanlığımıza müracaatlar vaki olmaktadır.

Bu konuda, Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonunca verilen 30.12.1976 gün ve Yayın: 231, Genel:230/7 sıra numaralı kararda; mükelleflerce teminata verilen alacak senetlerinin reeskonta tabi tutulamayacağı belirtilmiştir.

Bakanlığımızca bugüne kadar, aynı görüş doğrultusunda mukteza tayin edilmiş olup bankaya teminat olarak verilen ve karşılığında kredi kullanılan senetler üzerinde, mükelleflerin tasarruf imkanları kalmamış olduğu gerekçesiyle bu durumdaki alacak senetlerinin reeskonta tabi tutulmasının mümkün bulunmadığı bildirilmiştir.

Ancak, benzer olaylar nedeniyle Danıştay 13 üncü Dairesince verilen örnekleri ekli kararlarda; "bu kıymetler üzerinde işletmelerin tasarruf hakkının bulunup bulunmamasının önemi olmadığı, bankalara teminata verilen alacak senetlerinin işletmenin bilançosunda mevcut iktisadi kıymet olma niteliğini yitirmedikleri, 213 sayılı Kanunun 281 inci maddesinde portföydeki alacak senetleri ile bankaya teminat olarak verilen alacak senetleri arasında herhangi bir ayırım gözetilmediği" gerekçesi ile bankalara teminata verilen alacak senetleri için reeskont uygulanabileceği kabul edilmiştir.

Öte yandan, 3239 sayılı Kanunun 22’nci maddesi ile Vergi Usul Kanununun 285 inci maddesinin sonuna eklenen fıkrada, alacak senetlerini reeskonta tabi tutan mükelleflerin borç senetlerini de aynı işleme tabi tutmaları zorunluluğu getirilmek suretiyle, muhasebe ilkelerine uygunluk sağlanarak uygulamada ortaya çıkması muhtemel suiistimaller önlenmiş bulunmaktadır.

Bu durumda, Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonu kararı doğrultusunda yürütülen Bakanlığımız uygulamasının, Danıştay 13 üncü Dairesi kararlarına göre değiştirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir."


([1])  Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müd. 5.5.1987 Tarih ve GEL. V.U.K.: 2-24453-281-16/34038 Sayılı yazısı.

([2])  Şükrü KIZILOT, Danıştay Kararları ve Muktezalar, Cilt 2, s. 2552.

([3])  Dnş. 4.D. 5.3.1985 Tarih ve E: 1982/6020 K: 1985/886; Dnş. 13.D. 17.9.1981 Tarih ve E: 1980/1923, K: 1981/2138; Dnş. 13.D. 29.5.1981 Tarih ve E: 1980/1989, K: 1981/1533 için bkz.Şükrü KIZILOT, Danıştay Kararları ve Muktezalar, Cilt 2, s. 2549-2550.

Yabancı para ile olan alacak senetlerine reeskont uygulanabilir mi?

Yabancı para cinsinden düzenlenen senetlerin reeskonta konu olup olamayacağı yıllardan beri tartışmalara konu olmakta idi. 4369 sayılı Kanun ile VUK’nun 280’inci maddesinde yapılan düzenleme ile söz konusu tartışmalar sona ermiştir. Anılan değişiklik ile yabancı para cinsinden düzenlenen alacak ve borç senetleri içinde reeskont uygulanması mümkün kılınmıştır. Söz konusu kanuni düzenleme aşağıdaki gibidir.

(Fıkranın ; 22.7.1998 tarih ve 4369 sayılı Kanunun 7’nci maddesiyle 29.7.1998 tarihinden geçerli olarak değişen şekli) Bu madde hükmü ya bancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir. Bunlardan vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar, bu Kanunun 281 ve 285 inci maddeleri uyarınca değerleme günü kıymetine irca edilebilir. Ancak senette faiz oranının yazılı olmadığı durumlarda değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LİBOR) esas alınır.

Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere senette faiz oranının yazılı olması halinde bu faiz oranı esas alınacaktır.Faiz oranının yazılı olmadığı durumlarda ise değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LIBOR) esas alınır. Reeskont uygulamasında iç iskonto yönteminin kullanılacağı, alacaklar için reeskont hesaplanması halinde borçlar içinde reeskont uygulanacağı tabiidir.

Tahsile verilen alacak senetlerine reeskont uygulanabilir mi?

Alacak senetlerinin tahsil amacıyla bankaya verilmesi, işletmenin bu alacak üzerindeki tasarruf hakkını ortadan kaldırmadığı için, tahsile verilen alacak senetleri reeskonta tabi tutulabilir.

Kampanyalı satışlarla ilgili alacak senetlerine reeskont uygulanabilir mi?

Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünce, konuya ilişkin olarak yayınlanan, 1993/1 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu İç Ge­nelgesi aşağıdadır([1]).

"Bilindiği üzere, piyasada yaygın şekilde çeşitli vadeli satış yöntemleri uygulanmaktadır. Bu yöntemlerle yapılan satışlarda sa­tıcı ile müşterisi arasında ödeme koşullarını, malın teslim tarihini ve diğer bazı şartları belirleyen bir sözleşme yapılmaktadır. Ge­nellikle sözleşmelerde, malın ileri bir tarihte müşteriye teslimi ka­rarlaştırılabilmekte ve bu süre içinde belirlenen taksit tutarlarının ise senede bağlanarak tahsiline devam edilmektedir. Bu tür vadeli satışlarda, malın satışına ilişkin hasılat kaydı, malın teslim tarihinde düzenlenen fatura ile kayıtlara intikal ettirilmektedir.

Bakanlığımıza intikal eden olaylardan, yukarıda açıklandığı şekilde uygulanan vadeli satış kampanyalarında, sözleşmenin ya­pıldığı tarih ile malın teslim tarihi arasındaki süreye tekabül eden alacak senetlerinden vadeleri sonraki döneme isabet edenlerin, satış işlemini gerçekleştiren mükellefler tarafından, dönem sonla­rında reeskonta tabi tutulduğu ve bu durumun vergi ziyaına neden olduğu anlaşılmıştır.

Bilindiği gibi, ticari kazancın elde edilmesinde tahakkuk esası geçerlidir. Dönem kazancının tespitinde, gelir ve giderlerin ta­hakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi; hasılat, gelir ve kârların aynı döneme ait olan ticari kazancın elde edilmesi ve idame etti­rilmesiyle ilgili maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması esastır.

Bu itibarla, sözü edilen kampanyalı satışlarda sözleşmenin yapıldığı tarih ile mal teslimi arasında geçen sürede alacak senetleri ile tahsil edilen bedeller ile vadeleri sonraki döneme isabet eden senetler, gerçekte sipariş avansı mahiyetindedir ve gerek tahak­kuk esası gerekse muhasebede dönemsellik ilkesi gereğince bi­lançonun pasifinde "Alınan Sipariş Avansları" ve benzeri hesap­larda izlenmesi gerekmektedir. Çünkü, mal veya hizmet teslimi ile satışa ilişkin belge düzenlenmesinin ileri bir tarihte gerçekleştiği bu tür satış işlemlerinde, mal ya da hizmet satışının fiili olarak ger­çekleşmemesi nedeniyle satıştan doğan alacağın tahakkuk esası gereğince aktif değerlere hasılat olarak kaydı mümkün değildir. Bu nedenle, sözleşmenin yapıldığı tarih ile satışa ilişkin belgenin dü­zenlendiği tarih arasında tahsil edilen veya senede bağlanan alacak tutarları, işletmenin satış amacıyla gelecekte yapacağı mal ve hiz­met teslimleri ile ilgili avans mahiyetindedir.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 281nci maddesi hükmü gereğince, alacak senetlerinin reeskonta tabi tutulabilmesi için, vadesi gelmemiş alacağın tahakkuk esası gereğince hasılat ola­rak kayıtlara intikal ettirilmesi ve işletme için gerçek bir alacak mahiyetini kazanmış olması gerekmektedir. Bu ise, satışa konu mal veya hizmet işleminin fiili olarak gerçekleştiğini gösterir fatura ya da perakende satış fişi düzenlenerek hasılat kaydının yapılması ve tahakkuk eden alacağın senede bağlanmasıyla mümkündür.

Yukarıda yapılan açıklamalara göre, vadeli satış kampanyala­rında satışa konu mal veya hizmet bedeline ait belge düzenlen­meksizin senede bağlanan alacak tutarlarından, vadesi gelmemiş alacak senetlerinin dönem sonlarında reeskonta tabi tutulamaya­cağı hususunun incelemelerde dikkate alınması ve reeskonta tabi tutulan bu tür alacak senetlerinin tespiti halinde, gider kaydedilen reeskont tutarlarının giderler arasından çıkartılarak gerekli tarhiyatın yapılması ve ziyaa uğratılan miktar dikkate alınarak ceza ke­silmesi gerekmektedir."


([1])            26.1.1993 Tarih ve B.07.0.GEL.0.45/453-281-32 sayılıdır.

Yıllara sari inşaat ve onarım işlerinden kaynaklanan alacaklarda reeskont uygulaması nasıl olacak?

Gelir üzerinden alınan vergilerde, vergilendirme dönemi genel olarak takvim yılıdır; ancak vergi hukukunun da yıllara sari inşaat ve onarım işleriyle ilgili özel bir vergileme rejimi uygulanmaktadır. Bu işlerle ilgili vergilendirmede hesap dönemi değil, işin bitimi esastır.

Yıllara sari inşaat ve onarım işleri, işletmenin diğer işlerinden ayrı izlenir. İşin bittiği yıl kâr ya da zarar kesin olarak tespit edilir ve bu hesap döneminin geliri olarak beyan edilir.

Yıllara sari inşaat ve onarım işiyle ilgili alacak senetlerine işin devamı süresinde reeskont ayrılıp ayrılamayacağı konusunda vergi mevzuatında belirlenmiş bir hüküm bulunmamaktadır.

Bu tür işlerden kaynaklanan ve henüz gelir ya da gideri sonuç hesaplarına yansımamış alacak senetlerinin, daha önce açıklanan genel hükümler doğrultusunda reeskont işlemine konu edilme­mesi gerektiği görüşündeyiz.

Hatır senetleri reeskonta tabi tutulabilir mi?

Hatır senetleri gerçek bir borç ve alacak ilişkisine dayanmadığından reeskonta tabi tutulması mümkün değildir.

Kısmi reeskont uygulanabilir mi?

Bir kısım alacak senetlerinin mukayyet değeri bir kısmının ise tasarruf değeri ile değerlendirilmesi mümkün değildir. Senede bağlı alacaklar ve borçlar için tek bir yöntem uygulanmalıdır. Aksine bir uygulama yükümlülere dönem sonu hesaplarını ve sonuçlarını kendi istediği biçimde düzenleme olanağı sağlar ki, bu durum vergi yasaları ile bağdaşmaz.

Ancak Danıştay 4.Dairesi tarafından verilen 28.04.1986 Tarihli kararda ‘kısmi reeskont ayırmanın mümkün olduğunu belirtmiştir. Söz konusu bu karara katılmadığımızı belirtmek istiyoruz.[1]


[1] Danıştay 4.Daire 28.04.1986 Tarih .Esas No:1985/5206, Karar No:1986/1684 (Danıştay Dergisi Sayı:64-65 s.139)

Alacak Senetlerinde KDV Dâhil Tutar Üzerinden Reeskont Ayrılabilir mi?

Gelirler Genel Müdürlüğü’nün 10.08.2001 ve 42547 sayılı yazısında belirttiği görüşüne göre; Reeskont, KDV dahil alacak ve borç tutarı üzerinden ayrılır. Dolayısıyla katma değer vergisi dahil senet bedeli üzerinden reeskont hesaplanacaktır. Ancak aksi yönde görüşler de mevcuttur.[1]


[1] Mehmet KALKINOĞLU, KDV Dahil Tutarı İçeren Alacak Senetlerinde KDV’nin Reeskontu Mümkün Değildir, Yaklaşım Sayı:154, Ekim 2005

Reeskont hesaplaması nasıl yapılacak?

Reeskontun hesabında, reeskonta tabi tutulacak senedin üzerinde faiz yazılı ise reeskont faizi olarak bu faiz dikkate alınacaktır. Senedin üzerinde faiz oranı yazılı değilse, re­eskont hesabında T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avans işlem­lerinde uygulanan faiz oranının esas alınması gerekmektedir [1].

Mükellefler hesap dönemi sonu itibariyle, senede bağlı borç ve alacaklarını,

F = A - [A x 360 / (360 + m x t)]

formülüne uygun olarak iç ıskonto yöntemine göre reeskonta tabi tutacaklardır([2]).

F = İskonto tutarı

A = Senedin nominal değeri

m = Faiz oranı

t = Vade

Reeskontun Hesaplanması

Örnek:

A işletmesinin 31.12.2008 tarihindeki senede bağlı alacaklarına ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.

Nominal Değeri (YTL)

 

 

 

 

 

Vade (Gün)

 

 

 

 

 

Faiz Oranı (%)

 

 

 

 

 

 

1.000,00

 

 

 

 

 

60

 

 

 

 

 

30

 

 

 

800,00

 

 

 

 

 

90

 

 

 

 

 

40

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                       

1.000,00 YTL nominal değerli alacak senedinde faiz oranı belirtilmiş olduğundan bu senedin reeskontu senette belli olan %30 faiz oranı ile yapılacaktır.

800,00 YTL nominal değerli alacak senedinde faiz oranı %40dır.

• 1.000,00 YTL nominal bedelli alacak senedinin reeskont hesabı

F = 1.000 - [1000 x 360 / (360 + 60 x 0.30)]

F = 1000 - [360.000/ 18 ]

F = 1.000 – 952,38

F = 47,62

• 800,00 YTL nominal bedelli alacak senedinin reeskont hesabı

F = 800 - [800 x 360 / (360 + 90 x 0.40)]

F = 800 - (288.000 / 396)

F = 800 – 727,28

F = 72,78


([1])            V.U.K. Genel Tebliği Sıra No: 238, 2 Mart 1995 Tarih ve 22218 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

([2])            V.U.K. Genel Tebliği Sıra No: 238.

Hesaplanan reeskontlar nasıl muhasebeleştirilecek?

Reeskont işlemine ilişkin muhasebe kayıtları aşağıdaki gibi olacaktır.

-----------------------31.12.2008-----------------------------

657 REESKONT FAİZ GİDERLERİ         120,40 -

122. ALACAK SENETLERİ REESKONTU 120,40 -

122.01. .. Alacak Senedi        47,62

122.02. .. Alacak Senedi        72,78

-----------------------------/ ------------------------------------

"657 REESKONT VE FAİZ GİDERLERİ" hesabı izleyen dönem başında "647 REESKONT FAİZ GELİRLERİ" hesabına aktarılarak kapatılmalıdır. Buna ilişkin muhasebe kayıtları aşağıdadır.

---------------------1.1.2009 ------------------------

122. ALACAK SENETLERİ REESKONTU         120,40 -

122.01. ... Alacak Senedi       47,62-

122.02. ... Alacak Senedi       72,78-

647 REESKONT FAİZ GELİRLERİ          120,40 -

-------------------------/-------------------------

 Nexia

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.