1. Danıştay 9. Dairesi'nin E.2007/4737, K.2009/61 sayı ve 21.1.2009 tarihli kararı "(...) davacıların, ihale yoluyla satın aldıkları Bandırma Orman işletme Müdürlüğü'nün eski hizmet binası ve müştemilatının teslimi nedeniyle ödedikleri katma değer vergisinin iadesi istemiyle Bandırma Orman İşletme Müdürlüğü'ne düzeltme başvurusunda bulundukları, orman İşletme Müdürlüğünce tahsil edilen vergide isabetsizlik olmadığından bahisle istemin reddedilmesi üzerine şikâyet yoluyla Maliye Bakanlığı'na başvurulduğu, Maliye Bakanlığı'nca başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddedilmesi sonucu zımni ret işleminin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır. Olayda, düzeltme başvurusunun 213 sayılı Kanunda bu konuda yetkili olduğu hüküm altına alınan vergi dairesi müdürlüğüne değil, vergi hatalarında düzletme yetkisi bulunmayan orman işletme Müdürlüğü'ne yapıldığı görüldüğünden, yetkisiz makam tarafından tesis edilen işlem üzerine yapılan şikâyet başvurusunun reddine dair işlemin, tekemmülü doğru olarak gerçekleşmediğinden dava konusu edilmesine olanak bulunmamaktadır. Ancak, davacıların Vergi Usul Kanunu'nun 126. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresi içinde yetkili olan vergi dairesi müdürlüğünden düzeltme isteminde bulunabilecekleri açıktır. Bu durumda, ortada usulüne uygun olarak yapılmış bir düzeltme ve şikâyet başvurusu bulunmadığından, davanın bu yönden irdelenmesi gerekirken, vergi mahkemesince işin esasına girilerek verilen temyize konu kararda isabet bulunmamaktadır." 2. Vergi Dava Daireleri Kurulu'nun E.2007/547, K.2008/715 sayı ve 24.10.2008 tarihli kararı "VUK'un 123. maddesinde, mükelleflerin vergi muamelelerindeki hataları düzeltme istemine konu yapılabilecekleri düzenlenmiştir. Vergi hatalarının düzeltilmesi ve reddiyat, VUK'un 1. kitabı olan ‘Vergilendirme' adı altında ve bu kitabın ‘Vergi Alacağının Kalkması' başlıklı 6. Kısmında yer almaktadır. ‘Vergilendirme' kitabında yer alan ve vergi muamelelerindeki hataların giderilmesini amaçlayan düzeltme yolu, kamu alacaklarının güvenceye bağlanması yahut tahsili amacıyla tahsil dairelerince 6183 sayılı Yasa uyarınca yapılan işlemleri kapsamamaktadır. Bu nedenle davacının, ihtiyati haciz kararını öğrenmesi üzerine tahsil dairesine yaptığı başvuru düzeltme başvurusu olmayıp, istemi kabul edilmediği takdirde idari davaya konu olabilecek idari işlem yaratmak amacıyla yapılmış bir başvurudur. Davacı hakkında alınan 15.10.204 tarihli ihtiyati haciz kararını değil, 9.11.2004 tarihinde verdiği dilekçenin işleme konulamayacağı ve hakkında 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanacağını duyuran idari işlemi dava konusu yapmıştır. Bu işlem karşı açılacak idari davanın süresinin, sözü edilen işlemin tebliğ edildiği tarihe göre belirlenmesi İYUK'nın 7. maddesindeki düzenleme gereği olmakla birlikte, ihtiyati haciz kararı konu edilmediği için aynı düzenlemeden dolayı idari işlemlere karşı vergi mahkemesinde otuz gün içinde açılabilecek bu davanın, ihtiyati haciz kararına karşı daha kısa bir süre öngören ve bu süreyi yedi gün olarak belirleyen 6183 sayılı yasaya dayanılarak süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen ısrar kararı hukuka uygun görülmemiştir." 3. Danıştay 3. Dairesi'nin E.2005/529, K.2005/2279 sayı ve 25.10.2005 tarihli kararı "Üyelerini konut sahibi yapmak amacıyla kurulan davacı kooperatifin arsa sahipleri ile yaptığı sözleşme uyarınca, inşa edilecek bağımsız bölümlerden arsa sahiplerine pay vermek suretiyle arsa temin etmesi münhasıran ortaklarla iş görülmesi şartının ihlali sayılarak adına mükellefiyet tesis edilmiştir. VUK'un yukarıda bahsi geçen 116 ilâ 124. maddeleri hükümler karşısında, adına henüz bir vergi salınmayan kooperatifin mükellefiyetinin silinmesi istemine yönelik başvurusunun idari davaya konu edilebilecek bir işlem tesisine yönelik olduğu ve bu başvuruya altmış gün içinde cevap verilmemesi suretiyle kurulan Maliye Bakanlığı işleminin hukuka uygunluğu yönünden yapılacak inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşılan olayda bu başvurunun; vergi muameleleri nedeniyle haksız yere vergi istenmesi veya alınmasıyla ilgili hataların düzeltilmesine yönelik hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi suretiyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir." 4. Danıştay 7. Dairesi'nin E.2003/1256, K.2005/3081 sayı ve 5.12.2005 tarihli kararı "VUK'un 122. maddesi hükmü uyarınca vergi dairesinden düzeltme talebinde bulunma hakkı mükelleflere tanınmış, KDVK'nın 8/1-a maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanların mükellef olduğu belirtilmiş olup; buna göre, dolaylı bir vergi türü olan katma değer vergisinin mükellefi, vergiye nihai olarak katlanmak durumunda kalan kişi ya da kişiler değil, onlara mal teslim eden veya hizmet ifasında bulunan kişilerdir. Böyle olunca; bu verginin hesaplanmasında ya da tahsilinde yapılacak bir hatanın vergi dairesinden düzeltilmesinin istenilmesi hakkı da, vergi mükellefi olan bu kişilere aittir. Vergiye nihai olarak katlanan kişinin, kendisinden haksız olarak alındığını ileri sürdüğü vergiyi, verginin mükellefi olan Milli Emlak Müdürlüğüne karşı Adli Yargıda Özel Hukuk hükümlerine göre açacağı davada geri istemesi olanaklıdır. Olayda da, dava, katma değer vergisinin mükellefi olan ve davacıya taşınmaz ihale eden kurum tarafından, bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne karşı değil, vergiye nihai olarak katlanan davacı tarafından, Maliye Bakanlığına karşı açılmış olup; şikâyet başvurusuna konu verginin mükellefi olmayan kişi tarafından açılan davanın bu nedenle reddi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle verilen temyize konu mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir." http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=158&H... |