Know-how mı hizmet bedeli mi? |
22 Ekim 2010 | |
Türkiye de kurulu yabancı ortaklı şirketler yurt dışındaki kardeş şirketlerden danışmanlık hizmeti aldığında, incelemelerde, alınan bu hizmetin yabancı ortağın" tecrübesinin aktarımı", dolayısıyla da gayri maddi hak olduğu ileri sürülmekte ve Türkiye de ödemeyi yapan firma tarafından sorumlu sıfatıyla stopaja tabi tutulması gerektiği gerekçesiyle tarhiyatlar yapılmaktadır. Bu konu neden eleştirilmeye başlandı? Çünkü Türkiye'nin 65 ülke ile çifte Vergilemeyi Önleme Anlaşması var. Bu anlaşmalara göre bir ödeme serbest meslek (danışmanlık) ödemesi ise Türkiye de stopaja tabi olması belli şartlara bağlı ve çoğu zaman da o şartlar oluşmadığından vergi alınamıyor. Oysa ödeme gayri maddi hak ödemesi diye nitelendirildiğinde CVOA da olsa %10 stopaj yapılması gerekiyor. İnceleme elemanları konuyu nasıl ele alıyor? Bu konuda yapılan eleştiriler sırasında yürütülen mantığı ve argümanları şöyle sıralamak mümkün: - Hizmeti grup içinden almak bir zorunluluk, o halde bu firmadaki tecrübenin paylaşımı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ödeme gruptaki tecrübenin paylaşılmasının karşılığıdır. - Şirket öteden beri bu alanda faaliyet gösteriyor ve çok sayıda grup şirketine hizmet veriyor. Bu alandaki tecrübesini, birikimini grup şirketlere sunuyor. - Türkiye'deki şirket birebir, tam olarak ne zaman ne aldığı, bunun ne isine yaradığını ortaya koyamıyor. Sadece genel bir anlaşmanın varlığı yetmez. Türkiye deki şirkete verilmiş hizmetin ispatlanabilir, ortaya konabilir, Türkiye'deki gelir getirici faaliyete katkısı açıklanabilir olmalıdır. Genel ifadelerin varlığı gayri maddi hakka işaret etmektedir. - Türkiye'deki şirketin cirosu üzerinden bir ödeme öngörülmüşse bu konu daha rahat eleştiriliyor ve bu husus argüman olarak kullanılıyor. - Hizmetin bedeli Türkiye'deki şirketin cirosu üzerinden olmasa da ciro dikkate alınarak (dağıtım anahtarının bir unsuru olarak kullanılarak) hizmeti veren yurt dışındaki şirketin masraflarından Türkiye ye pay vermek seklinde belirleniyorsa, bu tur bir ücretlemenin gayri maddi hak bedeli ödemelerine daha uygun olduğu iddia ediliyor, Neden yaklaşım yanlış Öncelikle gayri maddi hakkin varlığından söz edebilmek için bir birikim, geçmişte yapılan çalışmalar neticesinde oluşturulmuş bir şeyden ve bu birikimin kullandırılmasından, kiralanmasından söz etmek gerekmektedir. Gayri maddi hakta birikim geçmişte yapılmış, masraf geçmişte yapılmış, simdi bu birikim kiralanarak, kullanım hakkı verilerek, çok az ya da hiç masraf yapmaksızın gelir elde edilmektedir. Oysa eleştiri getirilen durumların çoğunda, hizmetin bedelinin belirlenmesi (en azından bizim şahit olduklarımızda), fiilen oluşan, çoğu zaman yurt dışındaki hizmet veren şirketin çalışanlarının maaşlarından, hizmet alan şirketlere, makul bir kar marjıyla pay verilmesi seklinde cereyan etmektedir. Yani eleştirilen durumların çoğunda, ortada birikmiş bir şey ve o birikmiş şeyden yararlanma hakkı veya bu birikimin kiralanması gibi bir durum yoktur. Fiilen, çalışan kişilerce verilen hizmetler, bu hizmetleri oluştururken fiilen oluşan masraflar mevcuttur. Aksi takdirde ilişkili şirketler birbirlerine danışmanlık hizmeti veremez, olsa olsa gayri maddi hak kullandırır veya kiralar noktasına geliriz ki böyle bir önerme, transfer fiyatlaması konusunda yapılmış kanun,Bakanlar Kurulu Kararı,tebliğ hükümleri ve OECD rehberleri dikkate alındığında hiç bir hukuki zemin bulamayacağı gibi,bahse konu tüm düzenlemeleri,bu zamana kadar ki uygulama ve yargı kararlarını da yok saymak anlamına gelir. Neden bu hizmetler yurt dışından alınır? Grup şirketlerinin bir kısım hizmetler için merkezi örgütlenmeye gitmesi iktisadi, ticari gerekliliklerden doğmaktadır. Her ülkede ayni tur paralel örgütlenmeler kurmaktansa, tekrarlanan hizmetleri merkezi olarak organize edip maliyetleri azaltmaya, ölçek ekonomisinin faydalarını maksimize etmeye çalışıyorlar. Bu durum sadece çok uluslu sitlerde değil, sadece Türkiye'de faaliyette bulunan grup şirketlerinde de karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla olayın vergi ile bir alakası bulunmamaktadır. Grup şirketlerine, merkezi olarak verilen hizmetler öteden beri hem Türkiye içinde hem de Dünya da çok yaygın uygulamalardır. Öteden beri de hem Türkiye de hem de Dünya da bu hizmetler, genel olarak danışmanlık olarak nitelene gelmiştir. Simdi de bu nitelemeyi değiştirecek herhangi bir şey mevcut değildir. Dikkat edilecek hususlar İlişkili şirketler arasında verilen hizmetlerin tümünün gayri maddi hak olduğunu iddia etmek ne kadar yanlışsa, tamamının danışmanlık(serbest meslek) niteliğinde olduğunu iddia etmek de bir o kadar yanlıştır. Yurt dışındaki ilişkili şirkete yapılan hizmet ödemelerinde: - Anlaşma hükümlerine dikkat edilmeli, bu gelişmeler çerçevesinde bir durum değerlendirmesi yapılmalıdır. - Anlaşmalarda hizmetler detaylı bir şekilde tanımlanmalıdır. - Faturalarda mümkünse spesifik hizmetler ve karşılığında ödenen tutarlar belirtilmelidir. - Şayet masraf dağılım yoluna gidilmişse, masrafların anlaşmaya uygun dağıtıldığını gösterir bir denetim raporu almakta fayda olacaktır. - İnceleme elemanına gerektiğinde verilen hizmetleri spesifik olarak izah edebilecek şekilde belgeleme, açıklama yapabilecek durumda olunmalıdır. - Transfer fiyatlaması raporunda bu husus derinlemesine açıklanmaya çalışılmalıdır. - Grubun tüm ülkelerde ayni uygulamayı yaptığını, hiç bir ülkede bu güne kadar bu ödemelerin gayri maddi hak gibi değerlendirilip stopaja tabi tutulmuyor olduğunu ispatlayabilir olmakta fayda vardır. Öncesinde de bu durumu kontrol etmenizde fayda var. Şayet farklı bir uygulama varsa uygulamayı süratle, incelenmeden düzeltmekte fayda var. Zeki Gündüz http://www.dunyagazetesi.com.tr/zeki-gunduz_50_0_yazar.html
|