Faturasız satışlara ilişkin kayıtların düzeltilmesi |
|
|
|
01 Aralık 2010 |
Bu yazıda fiilen olmadığı halde kayıtlarda yer alan stokların düzeltilmesine değineceğiz. Bunu halk deyimiyle söyleyecek olursak belgeli alındığı halde faturasız satılan işlemlerin düzeltilmesini anlatacağız. Faturasız satışlara ilişkin kayıtların düzeltilmesi, yapılacak düzenlemenin bilançoların gerçeğe dönüştürülmesi bakımından olmazsa olmaz düzenlemelerinden biridir. Burada önemli olan belgesiz satışların ne şekilde kayda alınacağından ziyade, karşılık hesabının ne olacağı konusudur. Elbette kayıtların hangi değer ile düzeltileceği de önemlidir. Burada aynı mahiyette olan belgeli satışların emsal alınması ilk akla gelen yöntemdir. Belgeli satış yok veya emsal teşkil ettirilemiyorsa yine ilgili ticaret, sanayi veya esnaf odasının belirleyeceği emsal bedelin dikkate alınması gerekecektir. Faturasız satışın kayda alınması doğal olarak hem KDV hem de gelir ve kurumlar vergisi açısından ilave bir şey yapılmaksızın vergilenebilecektir. Yani beyan edilen değere ilişkin hesaplanan KDV kendiliğinden herhangi bir mal satışına ilişkin KDV gibi işleme tabi tutulacaktır. Bu beyanda satış bedeli de doğal olarak dönemin satış hasılatı olarak geçici verginin, dolayısıyla da gelir veya kurumlar vergisinin hesabında dikkate alınmış olacaktır. Burada önemli olan kayda alma işlemindeki karşılığın ne olacağıdır. Bir önceki yasal düzenlemede karşılığın fiili durum ne ise o şekilde kayda alınması prensibi benimsenmişti. Bunun anlamı kasa veya bankada bedel fiilen yer alıyorsa bunların da kayıtlara yansıtılmak suretiyle gerçek duruma uyarlanması öngörülüyordu. Şayet alacaklılık durumu söz konusu ise yine fiili durumun kayda alınması öngörülüyordu. Ancak, fiili durum tespit edilemiyorsa karşılık, kanunen kabul edilmeyen gider olarak kayda alınıyordu. İşte kurumlar vergisi mükellefleri bakımından önemli olan nokta da burası. Bir anlamda, faturasız satışın işletmeden ilave vergi ödenmeden çekilmesine, daha açık deyimiyle ilave vergi ödenmeden kâr dağıtımı yapılmasına neden oluyordu. Bir anlamda kaçınılmaz olarak buna imkân verilmek durumunda kalınıyordu. Bu düzenlemede de benzer bir hüküm olabilecektir. Bunu eleştirmenin de fazla bir anlamı olmayacaktır. Zira düzenlemenin temel amacı fiili durum ile kayıtların birbirine uygun hale getirilmesidir. Yapılacak düzenlemede karşılık hesabının kanunen kabul edilmeyen gider olması halinde, kâr dağıtımı stopajının da aranmasına yönelik bir hüküm konulması tercih edilebilir. Bu durumda uygulamaya rağbet pek olmayabilecektir. Çünkü bu tür af mahiyetindeki düzenlemelerde mutlaka bir avantaj sağlanması söz konusudur. Avantaj sadece usulsüzlük cezası ödememekten ibaret kalacaksa o zaman da mükelleflerin bu uygulamadan yararlanmayı tercih etmeleri anlamlı olmayacaktır. Zira hiç böyle bir yasal düzenleme yapılmadan dahi faturasız satışların "muhtelif müşteriler" ibaresiyle bir fatura düzenlenmek suretiyle fiili duruma uyarlanması mümkün olabilir. Bir yasal düzenleme yapılıyorsa mutlaka ilave avantaj da olmalı ki, bu yasal düzenlemeden beklenen verim ya da ilave vergi tahsilatı sağlanabilsin. Doğal olarak bu düzenlemeden yararlananlar için bu malların daha önceki dönemlerde satıldığının tespiti halinde ceza ve faiz uygulanmaması ve yasal düzenleme ile sınırlı olmak üzere yeminli mali müşavirlerin sorumlu tutulmamaları gerekecektir. Osman Arıoğlu http://www.bugun.com.tr/kose-yazisi/130615-faturasiz-satisla... |