Sosyal Güvenlik Kurumunun prim alacaklarının gecikme zammı ve faiziyle birlikte 60 milyara yaklaştığı şu günlerde haftalardır gerek yazılı gerekse de görsel basında sosyal güvenlik prim borçları için hükümetin bir af çıkaracağı beklentisi oluşmakta ve/veya oluşturulmakta.
1. Giriş Bu beklenti, ekonomik sıkıntıların azalmakla birlikte hala varlığını devam ettirdiği göz önüne alındığında haksız sayılmamakla birlikte işverenlerin hem kendi hem de çalışanlarının primlerini zamanında ödememeleri/ ödeyememeleri sonucunu doğurmaktadır. Biz bu yazımızda yukarıda bahsettiğimiz ve her geçen gün af beklentisinin de etkisiyle artmakta olan sosyal güvenlik prim borçlarının KDV iade alacağından mahsubu ve uygulamada karşılaşılan sorunları açıklamaya çalışacağız. 2. Sigorta Primlerinin KDV İadesi Alacağından Mahsubu KDVK''''nun 32. maddesindeki yetkiye dayanılarak Maliye Bakanlığı 1.3.2001 tarihinden bu yana (1); ihracat istisnasından veya ihraç kaydıyla teslimlerden doğan KDV iadelerinin, hak sahibi mükellefin kendisinin, ortaklarının ve mal veya hizmet satın aldığı mükelleflerin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) prim borçlarına mahsup edebilmesine olanak tanımıştır. Konuyla ilgili olarak 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88. maddesinin onüçüncü fıkrasında; prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle ödenebileceği, bu takdirde katma değer vergisi iade hakkı sahibinin kendisinin, mal veya hizmet satın aldığı ya da iştirak veya ortaklık ilişkisi içinde bulunduğu işverenlerin prim borçları için de mahsup talep edebileceği, bu işverenlerin mahsup talebinde bulundukları ayda muaccel olan prim borçlarının anılan maddenin birinci fıkrasına göre belirlenen prim ödeme sürelerini izleyen onbeş gün içinde mahsup suretiyle ödenmesi halinde yasal süresi içinde ödendiğinin kabul edileceği, ancak prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesi talebinde bulunulduğu halde süresinde mahsup edilemeyen veya eksik mahsup edilen prim borçları için 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin birinci fıkrasına göre belirlenen prim ödeme sürelerini izleyen günden başlanarak gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanacağı, Sosyal Güvenlik Kurumunun, Maliye Bakanlığının uygun görüşü ile bu uygulamadan faydalanacak işverenleri; iştigal konusu, işletme türü ve işletme büyüklüğü itibarıyla belirlemeye ve lehine mahsup talebinde bulunan işverenlerin prim borcunu ödeme süresini otuz günü aşmamak üzere uzatmaya yetkili olduğu hükme bağlanmıştır. Söz konusu madde hükmünden yararlanmak için müracaat eden işverenlerin (mükelleflerin), işletme türü, işletme büyüklüğü ve iştigal konusu itibarıyla ayrımına gidilmesinin Sosyal Güvenlik Kurumunun bu yolla tahsil edebileceği alacaklarının kapsamını daraltacağı dikkate alınarak bu konuda herhangi bir ayrıma gidilmemiştir. Buna göre, Katma Değer Vergisi Kanununa dayanılarak Maliye Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemeler uyarınca, katma değer vergisi iade alacaklarını Sosyal Güvenlik Kurumuna olan prim borçlarına mahsup edilmesini isteyebilecek olan Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı çalıştıran işverenler anılan düzenleme kapsamına girmektedir. İşverenlerin mahsup talebinde bulundukları ayda, muaccel olan cari aylara ilişkin prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenme süresi, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin birinci fıkrasına göre belirlenen prim ödeme sürelerinin sona erdiği tarihi izleyen onbeş gündür. Dolayısıyla, prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesinin talep edilmesi durumunda, primin, en geç ödenmesi gereken yasal süre; anılan Kanunun 4''''üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı çalıştıran işverenlerden; sigortalılara ait ücretleri her ayın 1''''i ilâ sonu arasına ilişkin olarak ödeyen özel sektör işverenleri yönünden, primin ilişkin olduğu ayı takip eden ayın sonu (vade) yerine, vadeyi izleyen onbeşinci, sigortalılara ait ücretlerin her ayın 15''''inden, ertesi ayın 14''''üne kadarki döneme ilişkin olarak ödendiği resmi sektör işverenleri yönünden ise, primin ilişkin olduğu dönemi takip eden dönemin sonu (vade) yerine, vadeyi takip eden onbeşinci gün olacaktır. Örnek 1 - Ücretlerin her ayın 1''''i ilâ sonu arasında geçen süreye ilişkin ödendiği özel sektöre ait bir işyerinde çalıştırılan sigortalılara ilişkin bulunan 2008/ Kasım ayına ait prim borcunun, katma değer vergisi (KDV) iadesi alacağından mahsup suretiyle ödenmesinin talep edilmesi halinde, (KDV iadesi alacağından mahsup talep edilmemiş olması durumunda prim borcu en geç ait olduğu 2008/Kasım ayını takip eden 2008/ Aralık ayı sonuna, diğer bir ifadeyle 31/12/2008 tarihine kadar ödenmesi gerekmekte iken, prim borcunun KDV iadesi alacağından mahsubu suretiyle ödenmesinin talep edilmiş olması nedeniyle) söz konusu sigorta primine denk gelecek iade tutarının, ilgili vergi dairesince 15/1/2009 tarihine kadar (bu tarih dahil) Sosyal Güvenlik Kurumuna (Kuruma) aktarılması halinde, bahse konu aya ait primler yasal süresi içinde ödenmiş kabul edilecektir. Onbeşinci günün resmi tatile rastlaması ve bu nedenle prim borçlarının onbeşinci günü takip eden ilk iş günü içinde mahsup edilmesi halinde de yine primler yasal süresi içinde ödenmiş kabul edilecektir. Cari aya ilişkin prim borçlarının yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihi izleyen onbeş günlük süre içinde katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesi sırasında, mahsup edilen tutarın prim borcunun tamamını karşılamaması durumunda, mahsup edilen kısım yasal süresi içinde ödenmiş sayılacak, buna karşın ödenmemiş kısmı, onbeş günlük süre dikkate alınmaksızın, yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihten ödemenin yapılacağı tarihe kadar gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmak suretiyle ödenecektir. Cari aya ilişkin prim borçlarının yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihi izleyen onbeş günlük süre geçirildikten sonra katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesi halinde ise, sözkonusu borçlara, yine onbeş günlük süre dikkate alınmaksızın, yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihten ödemenin yapılacağı tarihe kadar gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanacaktır. Örnek 2 - 5510 sayılı Kanunun 4''''üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı çalıştıran resmi nitelikteki (B) Kamu Kurumu, 15/11/ 2008-14/12/2008 döneminde çalıştırmış olduğu sigortalıların primlerini en geç 14/1/2009 tarihine kadar ödemesi gerekmekte iken, prim borcunun KDV iadesi alacağından mahsubu suretiyle ödenmesinin talep edilmiş olması halinde, söz konusu sigorta primine denk gelecek iade tutarının ilgili vergi dairesince 29/1/2009 tarihine kadar (bu tarih dahil) Kuruma aktarılması halinde, bahse konu döneme ait primler yasal süresi içinde ödenmiş kabul edilecektir. 3. KDV İadesi Hangi SGK Borçlarına Mahsup Edilebilir? Sosyal güvenlik prim borcunun kapsamının ne olduğu, hangi tür borçları içerdiği ne 5510 sayılı SSGSS Kanununda ne de Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde ne de konuyla ilgili tebliğde (2) belirtilmiştir. Bu durum uygulamada kafa karışıklıklarına yol açmaktadır. Örneğin KDV mahsup talebi SGK idari para cezaları içinde yapılabilir olup olmadığı işverenler açısından net şekilde ortaya konulmuş değildir. SGK prim borcundan ne anlaşılması gerektiği noktasında Kamu İhale Genel Tebliği (3) ile açıklık getirilmiştir. Buna göre mahsup talebi mükellefin kendisinin, ortağının, mal veya hizmet satın aldığı mükelleflerin aşağıda yer alan SGK prim borçlarına yapılabilecektir. - Sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamlarıdır. Bu nedenle tasarrufa teşvik kesintisi ve katkı tutarları, konut edindirme yardımı, idari para cezaları, prim borcu olarak kabul edilmediği için KDV iadesi mahsubu yapılamaz. 4. Mahsup İşleminin Nasıl Yapılacağı ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde mükellefler mahsup taleplerini, katma değer vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine verdikleri bir dilekçe ile yapmaktadırlar. İade alacağının SGK prim borçlarına mahsubuna ilişkin dilekçede; katma değer vergisi iadesinin doğduğu dönem, mahsubu istenilen tutar, mahsubu istenilen primin borçlusu durumundaki kişi ve kuruluşların adı, soyadı, unvanı, adresi, vergi dairesi, vergi kimlik numarası, prim borcunun ait olduğu sosyal güvenlik merkezi ve prim borcu tutarları belirtilmektedir. Mükellefler vergi dairesine verdikleri dilekçeye SGK il müdürlüklerinden almış oldukları, "KDV İadesine İlişkin Borç Döküm Formu"nu eklemekte, vergi dairesince mahsup işlemleri bu formda yer alan bilgiler esas alınarak yapılmaktadır. Vergi Dairesince, mükelleflerin mahsup talepleri karşılanırken gönderme emri düzenlemek suretiyle Ziraat Bankası''''na talimat verilmekte, Ziraat Bankası da gönderme emrinde yer alan tutarı Sosyal Güvenlik Kurumu''''nun hesabına aktarmaktadır. Ancak gönderme emrinin hatalı düzenlenmesi, hesaba aktarma işlemini gerçekleştiren bankada görevli personelin yanlış bilgi girişi yapması gibi durumlarda mahsup işlemi gerçekleşememekte bu durum ise mükellefin prim borçları için, gecikme zammı ödenmesi ve SGK tarafından takibe alınma durumuna neden olabilmektedir. Süresinde ödenmeyen primlerin tahsilinde 6183 sayılı AATUHK hükümleri uygulanabildiği için SGK'''' nın alacağını cebren tahsili yoluna gitmesi halinde mükellefin mağduriyeti daha da artmaktadır. Mükellefler çoğu zaman mahsup taleplerinin yerine getirilmediğini kendilerine SGK tarafından yapılan ödeme emri tebliği ile öğrenmektedirler. Bu tebligatı alan mükellefin önünde iki yol bulunmaktadır (4). A- 6183 Sayılı Kanun Uyarınca Ödeme Emrine İtiraz Edilmesi Mükellef 6183 sayılı Kanun''''un 58. maddesi çerçevesinde kendisine tebliğ olunan ödeme emrine itiraz etme hakkına sahiptir. Uygulamada mükelleflerin böyle bir durumla karşılaştıklarında idareye karşı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu''''nun 72. maddesinde yer alan menfi tespit davası açma yoluna da gidebildikleri görülmektedir. Ancak kurum alacaklarının takip ve tahsilinde 6183 sayılı Kanun''''un uygulanmakta olması nedeniyle kurumun yaptığı takip işlemlerine karşılık olarak 2004 sayılı Kanun''''un 72. maddesinin uygulanabilmesi mümkün değildir. Nitekim Yargıtay 21. Hukuk Dairesi''''nin mülga 506 sayılı Kanun''''un uygulandığı döneme ilişkin olarak verdiği Kararı''''nda (5) yer alan "Süresinde ödenmeyen prim ve diğer kurum alacaklarının bizzat Kurum''''ca cebren takip ve tahsil edilebileceği 506 sayılı Yasa''''nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa''''da gösterilmiştir. 506 sayılı Yasa''''nın 80/7. maddesinde kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa''''nın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı Sigorta Müdürlüğü''''nün bulunduğu yer İş Mahkemesi''''nin yetkili olduğu, 6183 sayılı Yasa''''nın 58/1. maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın ödeme emrine karşı tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz edebileceği bildirilmiştir. Bu 7 günlük itiraz süresi hak düşürücü süre olup süreyi geçiren borçlunun artık menfi tespit, istirdat gibi aynı konuda hiçbir mahkemede dava açması mümkün değildir. Çünkü 6183 sayılı Yasa''''da İİK''''nin 72. maddesine koşut bir hüküm yer almamaktadır. 6183 sayılı Yasa İİK''''ye nazaran özel bir yasa olup uygulama önceliğine sahiptir." açıklaması görüşümüzü destekler niteliktedir. Ödeme emrine itirazın hangi mahkeme nezdinde yapılacağı da önem arz etmektedir. Kurum''''un prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun''''un uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkili olduğu için mükelleflerin ödeme emrine itiraz etmek için alacaklı sosyal güvenlik il müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesine başvurması gerekmektedir. Ödeme emrine itirazın alacaklı sosyal güvenlik il müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesi yerine yanlışlıkla idare mahkemesine yapılması halinde ise yargı yerleri itirazın süresi içerisinde yapılmış olması kaydıyla dava açma süresi yönünden mükellef lehine karar vermektedir. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi''''nin Kararı''''nda yer alan "Hukuk Genel Kurulu''''nun 13.02.1963 tarih ve 4/51-19 sayılı Kararı''''nda da belirtildiği veçhile, görevsizlik kararı üzerine Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu''''nun 193. maddesine uygun olarak görevli mahkemede görülmekte olan bir dava, görevsiz mahkemede açılmış olan davanın devamı olup, görevsiz mahkemede dava açılması ile kazanılmış haklar saklı tutulmuş olacağından hak düşürücü sürelerin de görevsiz mahkemede davanın açıldığı zamana göre hesaplanması hukuksal bir gerekliliktir. Bu arada, görevsiz mahkemede eksik bırakılan hususların (Harçlandırma ve benzeri hukuki ve usuli işlemler vs.) görevli mahkemede tamamlanması doğaldır." (6) açıklaması da aynı noktayı işaret etmektedir. Bu sebeple mükelleflerin ödeme emrine itirazları yanlış yargı yerinde yapılmış olsa dahi kendilerine alacaklı sosyal güvenlik il müdürlüğünce ödeme emri tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde ödeme emrine itiraz etmeleri hususunda oldukça dikkatli olmaları gerekmektedir. B- Ödeme Emrinin Düzeltilmesi İstemiyle SGK'''' ya Başvurulması Mükellefler bir diğer yol olarak alacaklı sosyal güvenlik il müdürlüğünden ödeme emrinin düzeltilmesi yönünde talepte bulunabilirler. Ödeme emrine itiraz yolundan farklı olarak bu seçenekte herhangi bir süre sınırlaması bulunmamaktadır. Mükellefler kendilerine ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük süre geçse dahi düzeltme talebinde bulunabileceklerdir. Burada dikkat edilmesi gereken husus yapılacak talebin ödeme emrine itirazda hak düşürücü süre olan 7 günlük süreyi durdurmamasıdır. Her ne kadar 6183 sayılı Kanun''''da bu konuya ilişkin açık bir hüküm bulunmamakla birlikte Danıştay 9. Dairesi''''nin Kararı (7) ödeme emrinin düzeltilmesi talebinin 7 günlük dava açma süresini durdurmayacağı yönündedir. Bu nedenle mükelleflerin öncelikle alacaklı sosyal güvenlik il müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesi nezdinde ödeme emrine itiraz etmesi, düzeltme talebini ise ayrıca yapmaları kanaatimizce daha doğru olacaktır. 5. Sonuç Prim borçlarının KDV iade alacağından mahsubu suretiyle ödenebileceği, bu takdirde KDV iade hakkı sahibinin kendisinin, mal veya hizmet satın aldığı ya da iştirak veya ortaklık ilişkisi içinde bulunduğu işverenlerin prim borçları için de mahsup talep edebileceği 3065 KDVK ve 5510 SSGSS Kanunu ile belirtilmiştir. Böylece KDV iadesi alacağı bulunan işverenlere prim borçlarını ödeme kolaylığı sağlanarak bir yandan bürokrasi azaltılmış bir yandan da prim gelirlerinin arttırılmasına katkı sağlanmıştır. Ancak Sosyal güvenlik prim borcunun kapsamının ne olduğu ilgili mevzuatta açıkça belirtilmediğinden uygulamada sorunlara yol açmaktadır. Ayrıca KDV iadesi alacağının, sosyal sigortalar prim borçlarına mahsubu esnasında gönderme emirlerinin hatalı düzenlenebilmesi, ilgili banka personelinin yanlış bilgi girişi yapabilmesi gibi durumlar sonucunda mahsup işleminin gerçekleşmesinde yaşanabilecek sıkıntılar işverenleri mağdur edebilmektedir. Mahsup işlemi gerçekleşmeyen ve kendisine ödeme emri tebliğ edilmiş olan işveren; 6183 sayılı Kanun gereğince ödeme emrine itiraz etme ve/veya ödeme emrinin düzeltilmesi istemiyle SGK''''ya başvurma, yollarını kullanabilecektir. Umut TOPCU (SGK Müfettişi) ----------o---------- (1) 1.3.2001 tarih ve 24333 sayılı Resmi Gazete''''de yayımlanan 81 Numaralı KDV Genel Tebliği ile, 23.11.2001 tarih ve 24592 sayılı Resmi Gazete''''de yayımlanan 84 numaralı KDV Genel Tebliği. (2) 22.10.2008 tarih ve 27032 sayılı Resmi Gazete''''de yayımlanmıştır. (3) 25.07.2005 tarih ve 25886 sayılı Resmi Gazete''''de yayımlanmıştır. (4) Taşdöken Serdar, KDV İade Alacaklarının Sosyal Güvenlik Prim Borçlarına Mahsubunda Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yolları, Yaklaşım D. Ağustos 2010, S.212. (5) Yrg. 21. HD.''''nin, 24.05.2007 tarih ve 10563-8581 sayılı Kararı. (6) Yrg. 10. HD.''''nin, E.2002⁄6665, K.2002⁄9204 sayılı Kararı. (7) Dn. 9. D.''''nin, 12.04.1996 tarih ve E.1995⁄3087, K.1996⁄1404 sayılı; Dn. VDD''''nin, 20.06.2008 tarih ve E.2008⁄124, K.2008⁄372 sayılı Kararları. http://www.mevbank.com.tr/dergi_icerik_p.asp?dicerik_id=174&dergi_id=79 |