Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Anonim Şirketlerde Yapılan Sermaye Artırımında Ortakların Hakları PDF Yazdır e-Posta
10 Aralık 2010

Image

Ekonominin ve ticari faaliyetlerin artması sonucunda işletmeler artan talebe cevap verebilmek ve yeni alanlara girebilmek amacıyla yatırımlar yapmakta, bu yatırımlarını da Şirket kaynaklarından karşılamaktadırlar.

I- GİRİŞ

İşletmelerin günün ekonomik şartlarının gerektirdiği ihtiyaçlarını karşılaması için yeterli kaynakları bulunmadığı durumda işletme sahiplerinin mevcut sermayeyi artırarak bu kaynakları karşılamaları gerekebilmektedir. Sermaye artırımı ortakların şirketteki ortaklık yapısını değiştirebileceğinden sıklıkla dava konusu yapılmaktadır. Makalemizde anonim şirketlerde sermaye artırımı ile ilgili olarak ortakların haklarının neler olduğunu genel olarak değerlendirmeye çalışacağız.

II- SERMAYE ARTIRIM KARARINA KARŞI ORTAKLARIN HAKLARI

Bir işletmede esas sermayenin artırılmasının başlıca sebepleri; borçlanmanın şirketin finansal durumunu açısından riskli olması, yüksek enflasyon şartlarında erimiş olan sermayelerinin güçlendirilmesi, yeni yatırımlar için veya şirketin faaliyetlerinin reel büyümesi neticesi gereken fon gereksiniminin giderilmesi ve kaybedilen sermayenin tamamlanmasıdır.

Esas sermayenin artırılmasının geçerli olabilmesi için haklı bir gerekçenin bulunması gerekli olmadığı gibi kural olarak artırım her zaman geçerlidir. Gerekçenin gösterilmesi zorunluluğunun bulunmaması kuralı, kararın ve işlemin sırf bu sebeple iptal edilmemesi demektir. Yoksa bu ilke, artırımın art niyetle yapılması, çoğunluğun azlığı bu yol ile ezmesine göz yumulması anlamına gelmemektedir(1).

Pay sahibi esas sermayenin artırılmasına tahammül göstermek zorundadır. Esas sermayenin mevcut miktarı müktesep hak oluşturmamaktadır. Ancak, ana sözleşmede sermaye artırımı kararı oybirliğine bağlanmışsa sözleşmesel bir müktesep hak yaratılmış olur. Bunun dışında pay sahibi, paylarının değerlerinin esas sermayenin yükseltilmesi ile azalacağını, yani sulanacağını ileri sürerek karara karşı çıkamaz(2).

Bununla birlikte, sermaye artırımı ile ilgili genel kurul kararının pay sahiplerinin haklarına zarar verdiği dolayısıyla alınan kararların kanuna, anasözleşmeye ya da afakî iyi niyet kurallarına aykırı olduğu ileri sürülerek genel kurul kararlarının iptal edilmesinin şartlarını düzenleyen TTK’nın 381. maddesi çerçevesinde dava açma hakkı mevcut bulunmaktadır. Ancak, pay sahiplerinin bu şekilde açacakları davalarda sermaye artırımı kararının pay sahiplerinin haklarına zarar verme amacını güttüğünü ispat etmeleri gerekmektedir.

Nitekim Yargıtay almış olduğu bir Karar’da; “sermaye artırımının davacıları zarar uğratmak amacı güttüğünün de kanıtlanamamış bulunmasını ve sermaye artırımına iştirak edememeleri nedeniyle böyle ortakların pay ve kâr oranlarının düşmesinin tek başına objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunun kabulüne imkân vermemesine binaen, davanın reddine karar vermek gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.”(3) demek suretiyle davacıların zarar iddialarını kanıtlamaları gerektiğine hükmetmiştir.

Öte yandan, Yargıtay birçok kararında şirketin sermaye artırımına gerek olmadığı iddiasında bulunan pay sahiplerinin bu iddialarının ortaya çıkarılması amacıyla bu hususun bilirkişilerce incelenmesi gerektiğini ve bilirkişi incelemelerinden sonra sermaye artırımının iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı ile ilgili bir sonuca varılacağını belirtmiştir(4).

III- İMTİYAZLI ORTAKLARIN HAKLARI

TTK’ nın 391. maddesinde şirket pay sahipleri arasında çeşitli imtiyazlara sahip pay sahipleri mevcut ise genel kurul kararından ayrı olarak her imtiyaz grubunun özel bir toplantı yaparak karar vermesinin şart olduğu belirtilmektedir.

Yargıtay vermiş olduğu bir kararda; Türk Ticaret Kanunu’na tabi anonim ortaklıklarda, TTK’ nın 389. maddesi uyarınca, imtiyazlı pay sahipleri var ise, sermaye artırımı kararının imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını ihlal edeceği karinesi kabul edildiğinden, bu pay sahiplerinin özel kurulunca onanmasının gerekeceği ve bu onama işlemi yapılmadığı takdirde de, sermaye artırımı genel kurul kararı infaz edilemeyeceğini(5) belirtmek sureti ile sermaye artırımında imtiyazlı hisse senetleri sahiplerinin onamadığı kararın uygulanmayacağına hükmetmiştir. Yargıtay bu kuralı o kadar katı uygulamaktadır ki, almış olduğu başka bir kararda; imtiyazlı pay sahipleri şirket sermayesinin artırılmasına karar verilen genel kurul toplantısına katılmış ve tümü olumlu oy kullanmış olsa bile, aksine bazı bilimsel görüşlere rağmen, durumun yine aynı olduğunu çünkü TTK’ nın 389 ve 391. maddelerinin bu konuda yoruma ve genişletmeye olanak vermeyecek şekilde kesin olduğunu belirtmiştir(6).

Buna göre, imtiyazlı pay sahiplerinin onayı olmadan alınan genel kurul kararı çerçevesinde sermaye artırımına gidilir ve bu husus tescil edilirse, imtiyazlı pay sahipleri bu eksikliği ileri sürerek sermaye artırımının iptalini isteyebileceklerdir.

IV- RÜÇHAN HAKKI

Rüçhan hakkı, yeni pay senedi çıkarmak sureti ile (bedelli) yapılan sermaye artırımı sonucunda ortaya çıkacak yeni paylardan öncelikli olarak mevcut pay sahiplerinin sermaye payları ile orantılı olarak satın alım hakkını ifade etmektedir. Genel kurulun esas sermayenin artırılmasına ilişkin kararında aksine bir hüküm yoksa pay sahiplerinden her biri yeni hisse senetlerinden şirket sermayesindeki payları ile orantılı miktarını alabilirler (TTK md. 394).

Anonim şirketlerde mevcut ortakların sermaye artırımı sonrasında ortaklık oranının değişmemesi için rüçhan hakkının kullanımı önem arz etmektedir. Örneğin, itibari değeri 10 TL olan 5.000 paydan oluşan toplam 50.000 TL sermayesi bulunan (XYZ) A.Ş’nin ortağı (A) 1.000 paya sahipse,  (A) şirketin %20 (1.000/5.000) ortağıdır. (XYZ) A.Ş’nin sermayesini 100.000 TL’ye çıkarması ve artırımın, itibari değeri 10 TL olan toplam 5.000 adet yeni pay çıkarılması sureti ile yapılması durumunda (A) bu artırımda mevcut hissesiyle orantılı olarak % 25 oranında (1.000 adet yeni pay) rüçhan hakkına sahiptir. Ortak (A) rüçhan hakkını kullandığı takdirde toplam sermayesi 100.000 TL olan ve itibari değeri 10 TL den toplam 10.000 paydan oluşan şirkette 2.000 pay karşılığı yine %20 ortak olarak kalabilecektir. Rüçhan hakkını kullanmadığı takdirde (A)’nın payı 1.000 adet olarak kalacağından yeni durumda (A)’nın şirketteki payı %10’a  (1.000/100.000) düşecektir.

Şirket yönetim kurulunca bu hakkın kullanılması için TTK’nın 394. maddesi hükmü gereğince pay sahiplerine yeni pay alma haklarını kullanabilmeleri için asgari 15 günlük süre tanınması ve bu hususun ilan edilmesi gerekmektedir. Rüçhan hakkının kullanılması, beyan ve iştirak taahhütnamesi imzalanması yolu ile ve tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşir. TTK’nın 394. maddesine uygun olmak koşulu ile kullanılan bu hak şirketin kabulüne bağlı değildir. Diğer bir ifadeyle, genel kurulun sermaye artırımı kararı ile rüçhan hakkı soyutluktan çıkan ve ortaklığa karşı ileri sürülebilen somut bir hak haline dönüşür. Şayet bu şekilde somutlaşan bir rüçhan hakkının kullanılması şirket yönetim kurulunca yasal nedenler dışında şu veya bu sebeple önlenmeye ve bu şekilde ihlal edilmeye kalkışılırsa hiç kuşkusuz yeni pay alma hakkı sahibi olan ortağın da bu ihlale karşı rüçhan hakkının korunmasını dava yolu ile isteme hakkı vardır(7).

V- SONUÇ

Anonim şirketlerde esas sermayenin artırılması ile ilgili olarak ortakların hakları içinde bulundukları durumlara göre değişiklik göstermektedir. Her ortağın sermaye artırım kararına karşı, sermaye artırımının ortakları zorlamak maksadıyla ve hiçbir ekonomik gerekçeye dayanmadan yapıldığını ileri sürerek dava açma hakkı mevcuttur. Bunun dışında imtiyazlı pay sahipleri ile rüçhan haklarının kullanılmasına izin verilmeyen pay sahipleri de kanuni gerekler yerine getirilmeden yapılan sermaye artırımına karşı iptal davası açabilirler. Bu itibarla şirketlerde sermaye artırımı yapılması sırasında bu artışın şirketin ihtiyaçları için yapılması ve artırım sırasında ortakların haklarının korunması gerekmektedir.

Ersin ÖZDEMİR*

Yaklaşım / Aralık 2010 / Sayı: 216

*     Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettişi

(1)  Reha POROY - Ünal TEKİNALP – Ersin ÇAMOĞLU, Ortaklıklar ve Kooperatifler Hukuku, 12. Baskı, İstanbul 2010, s. 658

(2)  POROY  - TEKİNALP - ÇAMOĞLU, age, s.658

(3)  Yrg. 11. HD.’nin, 13.12.1988 tarih ve E. 1988/4113, K. 1988/7656 sayılı Kararı.

(4)  Yrg. 11. HD.’nin, 08.02.1993 tarih ve E. 1993/6791, K. 1993/733 sayılı; Yrg. 11. HD.’nin, 13.12.1988 tarih ve E. 5318, K. 8638 sayılı Kararları; Gönen ERİŞ, Ticari İşletme ve Şirketler, 4. Baskı, 2. Cilt, s. 2246, 2252

(5)  Yrg. 11. HD.’nin, 18.12.1997 tarih ve E.1997/3281, K.1997/9352 sayılı Kararı.

(6)  Yrg. 11. HD.’nin, 05.05.1975 tarih ve E.1975/1516, K.1975/3138 sayılı Kararı; Erdoğan MOROĞLU, Türk Ticaret Kanunu ve İlgili Mevzuat, 7. Baskı, İstanbul 2001, s. 333

(7)  Yrg. 11. HD.’nin, 14.12.1982 tarih ve E.1982/4988, K.1982/5387 sayılı Kararı.